'Cumhuriyet Paşası'
Bilmem benden başka, hatırlayan çıkar mı? '40 Karanlığı'nda, ancak birkaç sayı çıkabilen 'solcu' dergilerden birinde (belki Yeni Edebiyat, belki Ses), Hasan İzzettin'in (Dinamo) hem Nazilere, hem de ülkemizdeki Nazi yandaşlarına çatan bir şiiri yayınlanmıştı: birkaç mısrâı hâlâ ezberimdedir:
''... Emekli general Emir Erkilet / sen anlayamazsın nedir hürriyet! / emekli general Ali İhsan / sen anlayamazsın nedir insan!..''
Adı geçenler -ve tabii başkaları da- 'Mihver' yandaşıydılar; halbuki ülkemiz hem tarafsız geçiniyor, hem de İngiltere ve Müttefikleri ile flört ediyordu; ordusunun, dolayısıyla askerlerinin- aynı çizgide olması gerekmez mi?
O sonbahar gecesi, sayfaları matbaaya vermiş; Esat bey'in (Âdil) ofisinde çay içiyoruz: 'demokrasi'mizin ilk sonbaharı, Vakit Matbaası'nda, 'Gerçek İdarehanesi' bilmem nasıl yeri düştü, bu mısraları okudum; Esat bey (Âdil) öyle bir noktanın altını çizdi ki, unutabilene aşk olsun!
''- ... Hayrete şâyan bir vaziyet görmüyorum; Cihet-i Askeriye'de, hakikatte İstiklâl Harbi'ndeki ikilik devam ediyor: bir tarafta 'Kuvâ-yı Milliye', bir tarafta 'Kuvâ-yı İnzibâtiye!..''
Bunu, bu hem vahim, hem düşündürücü tesbiti; siz de, sinek pislemedik bir yere yazınız.
Kimsenin görmek istemediği gerçek!..
Gözümüze girdiği halde, ne hikmetse, kimse görmek istemiyor; birkaç senedir, bazı 'emekli' -tabii olmayanı da var- paşalarımız; belirgin bir ısrarla, dış politikamıza takılıyorlar, hatta alternatif de sunuyorlar, Holding basını ya şöyle bir dokunup geçiyor, ya da aleyhinde yazıyor; buna mukâbil 'Ulusalcı Basın' yandaşları (Kemalist, Türkçü, İslâmcı, Komünist) şiddetle destek veriyorlar. Düşündüm de, Belgin 'in (Sarmaşık) kitabının, dikkati çeken bir yanı da, budur: kumandanların söylediklerini ve tepkileri derlemiş; bizim neslin yadırgamayacağı bir manzara: bir tarafta 'Millîciler' , öteki tarafta 'Müttefikçiler' ! Zaten, halkımız, onlara birer ad takmış; öncekilere 'Cumhuriyet Paşaları' diyor; sonrakilere ise 'Demokrasi -bazen de NATO- Paşaları' !
Nasıl, iyi mi? Bu denklemi akla yakın çözmenin yolu, işi gargaraya getirmek, olayı örtbas etmek mi; yoksa 'âdabı ve erkânıyla' tartışmak mı? Elbette, ikincisi! Mâlum ya, bir süredir 'Demokrasi kriterlerine' göre yaşamaktayız...
Kıvrıkoğlu neler demişti?
Bakar mısınız, o tarihte Genelkurmay Başkanı'mız Hüseyin Kıvrıkoğlu; 'Savunma ve Havacılık Dergisi'nin sorularına cevap verirken; Sabah gazetesine göre (8 Mart 2002) neler demiş:
''... Birçok Avrupa ülkesinde, Türkiye'ye yönelik faaliyet gösteren terör örgütlerinin mensupları; himaye, destek ve koruma görmeye devam etmektedirler. ( buraya dikkat!.. ) Türkiye dışardan destekli terör örgütlerine karşı, yürüttüğü mücadelesinde, uluslararası platformdan beklediği desteği görememiştir...''
''... Hatta bazı müttefiklerimiz, açık bir şekilde, bazıları da örtülü olarak, bu örgütleri desteklemişlerdir. Hâlen de birçok Avrupa ülkesinde, Türkiye'ye yönelik faaliyet gösteren terör örgütleri mensupları, himaye, destek ve koruma görmeye devam etmektedir...''
''... NATO'nun da, Türkiye'nin 17 yıldır süren terörle mücadelesinde, 'hassas davranmamasını' ise, a) terörün tüm ülkelerde mutâbakata varılmış, ortak bir tanımının yapılamaması ve tedbirlerin belirlenememesi: b) bazı ülkelerin insan haklarını, azınlıkların korunmasını, demokrasi gibi kavramları koruyormuş görüntüsünü vermesini; olayları 'mâsûmâne' göstermeye çalışmasından, aynı ülkelerin terörü dış politika aracı olarak kullanmak istemelerinden, kaynaklanması olarak değerlendiriyorum...''
''... (buraya dikkat!) BM ve ABD'de alınan kararların içeriğine bakıldığında; sadece ABD'ye yapılan terörist saldırının esas alınarak, tedbirler getirilmekte olduğu; tüm ülkelerin mârûz kaldığı terörü hedef alan bir kapsama olmadığı değerlendirmesini yaptıracak, gelişmeler olmuştur...''
''... Tedbirlerin ve uygulamaların, tüm ülkeleri ve terör örgütlerini kapsayacağını umuyorum. Eğer bu şekilde olmazsa, bırakın terorizmle mücadelede başarılı olmayı; tam tersine, terör örgütlerini cesaretlendirmiş oluruz...'' (Belgin Sarmaşık, 'Ulusal Siyaset Kavgası, s. 56/57.)
'Küreselleşme' cart curt filân mı?
Peki, o günden bugüne, ABD ve AB, 'cumhuriyet paşamız'ın tesbit ve teklif ettiği 'tedbirleri' uyguladı mı, uygulamadı mı? Elbette, uygulamadı; bunu kör gördü, sağır işitti; peki 'demokrasi -ya da NATO- paşalarımız' acaba buna ne diyor? Yoksa 'Küreselleşme' cart curt filân mı?
Attilâ İLHAN, 13.06.2005, Cumhuriyet