Cumhuriyet ve Erdoğan
Ak aktır, kara da kara! Böyle biliriz, öyle değil mi?
Ama Başbakan Erdoğan kendine özgü konuşma üslûbunda bazen aka kara, karaya da ak diyor. Esasen, olayları ters çevirip siyasette işine geldiği gibi sunup kullanmakta eskiden beri epeyi bir yeteneği var. Yani, olduğundan farklı görünme ya da gösterme diyebileceğimiz takiyecilik olgusu.
Bunun son örneğini geçtiğimiz 25 Ekim’deki A.K.P. İl Başkanları’nın Genişletilmiş Toplantısı’nda verdi. Sözü Cumhuriyet’in 90. kuruluş yıl dönümüne getirip -eksik olmasınlar- “… başta Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere, Cumhuriyet’e giden yolda emek vermiş herkesi, özellikle de aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum” dedikten sonra saldırı en iyi savunmadır hesabıyla adını vermeden yine CHP’yi topa tuttu. Dedi ki:
“Cumhuriyet bir zümrenin, bir kitlenin, belli bir grubun, belli bir etnik kökenin değil, bu topraklar üzerinde yaşayan 76 milyonun tamamının Cumhuriyetidir. Cumhuriyet, hepimizin ortak değeridir (…) Maalesef bir kesim, özellikle de elitler on yıllar boyunca kendilerini Cumhuriyetin yegâne sahibi olarak görmüş, kendileri dışındaki herkese ikinci sınıf muamelesi yapmış, ortaya çıkan itirazları da Cumhuriyet karşıtlığı ile yaftalama cüretine girmiştir. (…) Allah aşkına sizi Cumhuriyetin tek ve yegâne sahibi yapan nedir, siz kimsiniz? Cumhuriyetin tapusunun sadece sizde olduğu vehmine nereden kapılıyorsunuz? Kendinizi Cumhuriyetin yegâne tek sahibi görerek kendiniz dışındakilere adeta parmağını sallayarak kibir sergileme hakkını siz nereden alıyorsunuz? 90. yıldönümünde şunu açık açık ifade ve ilan ediyorum: Cumhuriyetin tapusu 76 milyonun üzerine kayıtlıdır.”
Vay, vay, vay! Hep Gazi Mustafa Kemal deyip de Atatürk adını ağzına almayan Başbakan meğer bu kadar Cumhuriyetçi imiş de biz bilmiyormuşuz. “Donare, nostra culpa” = bağışlayın, bizim hatamız!
Peki, ama yandaşlarının katıldıkları bir mitingde “… yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafla, usul usul, sonra evvelallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız” diyen ve inek olarak Laik Cumhuriyet ile Atatürk devrimlerini kasteden kimdi?
Yine bunun gibi “Bizim için en üst belirleyici, İslam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir” ve “1,5 milyarlık İslam âlemi, Müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkacağız, bu ayaklanma başlayacak” diyen ya da “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan, Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır” buyurarak yukarıdaki konuşmasında süzme Cumhuriyetçi kesilen, o zamanın da bu zamanın da aynı Recep Tayyip Erdoğan’ı değil mi?
Bir de soruyor: “Allah aşkına sizi Cumhuriyetin tek ve yegâne sahibi yapan nedir, siz kimsiniz? Cumhuriyetin tapusunun sadece sizde olduğu vehmine nereden kapılıyorsunuz?”
Siz dediği Cumhuriyet Halk Partisi’dir ki başarılı Sakarya Meydan Muharebesinden sonra kendisine Mareşal rütbesi verilen Gazi Mustafa Kemal tarafından 9 Eylül 1923 tarihinde kurulmuş, Gazi’nin gözetim ve yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına değerli katkıda bulunmuş 90 yıllık Türk siyasi partisidir.
Sayesinde bugün sizlerin de var olduğu, bağımsız ve özgür yeni Türkiye Cumhuriyeti devleti tapusunun devletler hukuku kütüğüne kaydedildiği Lozan ile aynı anlama gelir; özdeştir!
İnsanlarının çarıksız, mintansız, yarı yarıya da süreğen hasta oldukları çırılçıplak ülkeyi yok pahasına sattığınız kamu mallarıyla donatmıştır.
Sizler gibi o zamanlar daha dünyada olmayanların vahşet derecesini anlamakta güçlük çekecekleri, asker ve sivil 73 milyon insanın hayatına mal olmuş, yaşanan dehşetin bugün bile yeterince anlatılamayacağı II. Dünya Savaşı felaketinin dışında tutmuş, o güç yıllarda bile Osmanlı’nın borçlarını da altınla ödeyerek bugünkü iktidar ve ikbalinizi mümkün kılan çok partili yaşama geçmiştir.
Şimdilik bu kadarı yeter de henüz daha 2001 yılında kurulmuş, şunun şurasında 12 yıllık ya sizin AKP’niz? Geçmişte tanımladığınız gibi haydi diyelim ki acemiydiniz, derken kalfa oldunuz ama ya şimdiki sözde ustalık döneminde yaptıklarınız? Örneğin, slalomlu dış politikanız şöyle dursun içerideki geçimsiz ya da ara bozucu gerginlik politikanız ile aynı doğrultudaki söylemleriniz? Yine yukarıdaki konuşnamızda diyorsunuz ki:
“Hiçbir siyasi parti Cumhuriyeti ben kurdum bahanesine sığınarak millete dayatmalarda bulunma hakkına sahip değildir.” Hiç kimse böyle bir dayatmada bulunmuyor. Cumhuriyet’in kuruluş ve ilânında hazır bulunmuş olmak dayatmak değil, o günleri yaşamış olma gerçeğinin saptanmasıdır. Sizin bu gibi söylemlerinize Türkçe’de insanın ağzına laf sokmak denir!
Devam ediyorsunuz: “Hiç kimse millete aptal deme, koyun deme, gayri mümeyyiz 1 deme hakkına ve haddine sahip değildir.” Oysa, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve tüm muhalefet partilerinin erken seçim talebi üzerine 2006 yılında “bu nedir bu, hayatında iki koyun gütmemiş olanlar, artık diyorlar ki; erken seçim. Arkadaş, demokraside, bu iktidarın vereceği bir karardır. İktidarın böyle bir derdi yokken, size ne yahu!” söyleminizle siyaset insanına ilk kez koyun diyen Sizsiniz!
Arkasından da diyorsunuz ki: “… bu millet uzaydan gelmemiş, burada doğmuş, bu Cumhuriyeti de bu millet kurmuştur, bu cumhur kurmuştur. Bu cumhurun içerisinde kimler var? Türk’ü var, Kürt’ü var, Laz’ı var, Çerkez’i var, Gürcü’sü var, Abhazya’sı 2 var, aklınıza geldiği kadarıyla 36, şu anda bize verilen bilgileri söylüyorum, etnik unsur var. Hiç kimse bir etnik kökeni makbul sayıp diğerlerini asimilasyona 3 tabi tutamaz.”
İki ya da daha çok metalin birlikte eritilmesi sonucunda oluşan katı karışım benzeri bir alaşım niteliğindeki Türkiye toplumunun bütünleyicilerini konuşmalarınızda âdeta ısrarla hep etnik adlarıyla vurgulayarak dile getiriyorsunuz. Acaba neden? Kaldı ki, tümü de barışsever başka kökenlerden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları içinde etnik milliyetçilik yapan Türk’ler, Laz’lar, Çerkez’ler, Gür cü’ler, Abhaz’lar ya da diğerleri değil, emperyalizmin taşaronu olan silahlı PKK Kürtleri ile onların Kürt milliyetçiliği yapan siyasi kolu BDP’dir.
Işıklar içinde yatsın, makamı yüksek ve mekânı cennet olsun, Yüce Atatürk’ün saptadığı bir gerçeği bir kez gaha anımsayalım:
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
Bunu kimse değiştiremez. Böyle biri de doğmamıştır. Her ne kadar birileri Türkiye'yi yönetmek üzere Tanrı tarafından seçildiğine inansa ve kendisini Anadolu'da İslam’ın savunucusu ve kurtarıcısı olarak görse de! İslam’ın kendi bağışıklık gücü kendine yeter. Onu siyasete alet edenlerin korumacılığına ihtiyacı yoktur!
Türk milletinin en büyük bayramı sonsuzluğa dek kutlu olsun.
_________________________________
1 Sözcüğün “iyiyi, kötüyü, doğru ve yanlışı ayıran, seçen, ayırtman” anlamı burada anlatılmak isyenen düşüneye uymamaktadır.
2 Abhazya’sı değil, Abhaz’ı var.
3 asimilasyona=özümsemeye
E. Fuat TEKÇE, 26 Ekim 2013