CUMHURİYETİN KIYMETİNİ BİLİNİZ EFENDİLER…
Dr. Noyan UMRUK
Son aylarda verdiğimiz yüzlerce şehidimizin yitirdiğimiz yurttaşlarımızın derin acılarına rağmen, bir asra yaklaşan Cumhuriyet yaşam mücadelesine devam ediyor… Tüm şehitlerimiz ve gazilerimiz Cumhuriyet için canlarını esirgemeyen kutsal savaşçılarına karşı namus borcumuz var…
Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı beyler, hanımlar… O, Anadolu halkının dişini tırnağına takarak, kanının son damlasına kadar mücadele verdiği, bugün hala dünyada emsali görülmemiş, tüm mazlum ülkelere örnek olan bir bağımsızlık ve kurtuluş savaşı destanı sonunda yüzyılın dehasının beyninden gürbüz bir çocuk gibi doğdu. Ve de “Hakiki mürşidi (gerçek yol gösterici, aydınlığı) bilim” olarak ilke edinmesi ile hiç de modası geçmiş, “statükocu” değil, tam tersine bilim, bilginin açtığı aydınlık yolda “halkçı, sürekli devrim ve değişimci” bir aydınlanma devrimi…
Nasıl mı? Bakın nasıl…
Kayseri eşrafından tornacı Hacı Ahmet Hamdi efendinin oğlu Abdullah , Windsor hanedanının varisi, Kral 6'ncı George'un kızı, Birleşik Krallık hükümdarı, İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth Alexandra Mary ile birlikteydi.
Rize Güneysulu taka kaptanı Ahmet reisin Kasımpaşalı oğlu Tayyip ise, Yunan Kralı 1'inci George'un torunu, veliaht Galler Prensi'nin babası, Greenwich Baronu ve Edinburgh Dükü, Prens Philip Mountbatten ile sohbet etti.
Hiçbir etnik ve dinsel ayırım gözetmeyen halkçı, devrimci cumhuriyet işte budur…
Devrimlerine savaş açılan Mustafa Kemal, meraklılarının öve öve
bitiremedikleri saltanata son vermeseydi, Abdullah ve Tayyip, bu gün ofis olarak kullandıkları Dolmabahçe Sarayı'na bahçıvan bile olamazlardı...
Bahçıvanlık bile babadan oğula geçiyordu…
Bugün hala "smokin caiz mi, değil mi" diye tartışmayı marifet sayan "gardırop edebiyatı" meraklıları, Cumhuriyeti numaralandırma bezirgânları, inanç simsarları hala farkında değil misiniz?
Mustafa Kemal, Batı ölçütlerini aşan bir ileri görüşlülükle, Anadolu çocuklarının önünü açmış, tornacı çocuklarına, taka reisi çocuklarına "fırsat eşitliği" sağlamış olmasaydı, Eminönü esnafı Ahmet Bey'in kızı "first lady" Hayrünnisa Gül, balkabağının faytona dönüştüğü "peri masal”ını andıran gecede, Kraliçe'yle sohbet edebilir miydi?
Ama onlar farkındalar…
Yenilmez armadasıyla Çanakkale'yi geçemeyen İngiltere'nin Queen Elizabeth'i, hayranlığını özetleyen şu kelimeleri yazıyordu Anafartalar Kahramanı'nın özel defterine: "Mustafa Kemal'e saygılarımı sunmak benim için büyük onurdur."
“Atatürk'ün Türkiye'de yaptığını hiçbir tarafta, hiçbir kimse yapamadı; ne Cavour, ne Cromwel, ne de Washington... İlham verdiği kimseler ve kendi prensiplerine göre yarattığı yeni kuşak, O'nun eserine devam edecektir.' diye yazıyordu bir Yunan gazetesi (Tipos)
Cumhuriyetin kıymetini bilmek, onu, erdemlerinin farkına vararak özümsemektir.
Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençler, Anadolu’nun işgalden nasıl kurtulduğunu, bu cumhuriyetin nasıl kurulduğunu ve erdemlerini çok iyi özümsemelidirler.
Örneğin; tüm toplumun katkısıyla oluşan yakın tarihimizden intikam almak bir cumhuriyet erdemi değildir.
Cumhuriyet saraylarınız, villalarınız, özel uçaklarınız, helikopterleriniz… demek değildir… Cumhuriyet üretim, Cumhuriyet hakça paylaşım, Cumhuriyet demiryolu demektir… Atatürk yurdu trenle dolaşırdı. Ne diyelim? Balık baştan kokar…
Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm Cumhuriyet kurucuları huzurunda tazim, minnet ve derin bir saygı ile eğilirken, en büyük bayram tüm kıymetini bilenlere kutlu olsun...