Cumhuriyetten Meşrutiyete dönüş "Padişahın bile daha az yetkisi vardı"
2017 Başkanlık Anayasası'yla Türkiye, 1876 Kanuni Esasi düzenine, meşrutiyete gerileyecektir. 2017 Başkanlık Anayasası'nın cumhurbaşkanı, 1909 değişikliklerinden sonraki Kanuni Esasi'nin padişahından çok daha yetkili olacaktır.
30 Mayıs 1876'da Sultan Abdülaziz tahtan indirildi. V. Murat tahta geçti. Kısa süre sonra V. Murat delirdi. Veliaht II. Abdülhamit, Mithat Paşa'yla görüşüp anayasayı ilan edeceğine söz verince V. Murat, 93 günlük kısa saltanatının ardından tahttan indirildi.
31 Ağustos 1876'da II. Abdülhamit, 34. Osmanlı padişahı oldu.
KANUNİ ESASİ
Kanuni Esasi'yi hazırlamak için Mithat Paşa başkanlığında 28 üyeli bir anayasa komisyonu kuruldu. Ayrıca daha küçük bir de alt komisyon oluşturuldu. Bu komisyonda Namık Kemal, Ziya Paşa, Abidin Paşa, Sava Paşa, Ohannes ve Odyan efendiler vardı.
Sonuçta anayasa komisyonu Mithat Paşa'nın, Süleyman Paşa'nın ve Sait Paşa'nın hazırladığı önceki taslaklardan ve yabancı anayasalardan (Belçika, Polonya, özellikle Prusya) yararlanarak Kanuni Esasi tasarısını hazırladı. Tasarı, Mithat Paşa başkanlığındaki Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Namık Kemal'in ifadesiyle orada “tasarı kuşa çevrilerek” kabul edildi. II. Abdülhamit, özellikle kendisine sürgün yetkisi veren 113. maddede diretti. Bu madde olmazsa tasarıyı imzalamayacağını belirtti. Maddeye kendi eliyle son şeklini verip 23 Aralık 1876'da Kanuni Esasi'yi ilan etti. Dolayısıyla Kanuni Esasi, ne bir kurucu meclis tarafından hazırlanmış ne de referanduma sunulmuştu. Hukuki olarak bu bir “ferman”dı.
Kanuni Esasi ile iki temel soruna çözüm aranıyordu:
1- Balkanlardaki olayları konuşmak için İstanbul'da toplanan Tersane Konferansı'nın Osmanlı aleyhine bir karar almasını engellemek…
2- Osmanlıcılık düşüncesi çerçevesinde Osmanlı'daki Müslüm, gayrimüslim herkese Meclis'te temsil hakkı verip Osmanlı birliğini sağlamak…
Ancak Kanuni Esasi her iki sorunu da çözemeyecekti.
ANAYASA, MECLİS VE SAVAŞ
İlk anayasa Kanuni Esasi'nin kurduğu ilk Meclisi Umumi, Ayan ve Mebusan meclislerinden oluşuyordu Ayan Meclisi üyelerini padişah belirliyordu. Görev süreleri ömür boyuydu. Mebusan Meclisi'ni ise halk seçiyordu.
Meclisi Umumi, 19 Mart 1877'de açıldı. Meclis'te 69'u Müslüman, 46'sı Hristiyan ve Yahudi olmak üzere 10 milletten milletvekili vardı. 1946'ya kadar seçimler iki dereceliydi. Bu sistemde seçmenler ikinci seçmenleri, ikinci seçmenler de milletvekillerini seçiyordu. Meclis'in ilk dönem çalışmaları 28 Haziran 1877'ye kadar sürdü. Meclis'in ikinci dönemi 13 Aralık 1877'de başladı. Bu sırada 93 Harbi diye bilinen Osmanlı-Rus Savaşı çıktı. Meclis'te Müslüman vekillerin, bu savaşı “gazayı ekber”, “cihadı mukaddes” olarak ilan etmelerine Hristiyan vekiller tepki gösterdi. Rus ordusu ve İngiliz donanması İstanbul kapılarına dayandığında II. Abdülhamit, 16 Şubat 1878'de Meclis'i tatil etti ve tam 30 yıl toplantıya çağırmadı. Kanuni Esasi'ye ise hiç dokunmadı. Anayasa hep yürürlükte görünüyordu. Devlet salnamelerinde gösteriliyordu, ama ondan söz etmek suçtu. II. Abdülhamit, Kanuni Esasi'yi yürürlükte tutarak hem monarşik yönetimine –en azından görünüşte- anayasal bir meşruiyet sağlıyor, hem de gerektiğinde meşrutiyete dönüş anahtarına sahip oluyordu.
ANAYASAYLA GELEN İSTİBDAT
II. Abdülhamit, o meşhur istibdat düzenini Kanuni Esasi'yle kurdu. Örneğin Meclis'i tatil ederken ve muhaliflerinden kurtulurken hep anayasaya dayandı. Çünkü anayasa padişaha hem Meclis'i dağıtma (madde 7, madde 43), hem de şüphelendiği kişiyi yargılamadan sürgün etme (madde 113) yetkisi veriyordu. II. Abdülhamit işte bu “anayasal” yetkilerine dayanarak Meclis'i tatil etti. Mithat Paşa'yı önce İtalya'ya sonra Taif'e sürgün edip orada boğdurdu. Süleyman Paşa'yı ölünceye kadar Bağdat'a sürgün etti. Namık Kemal'i –üstelik yargılanıp beraat etmesine karşın- Ege'de bir adaya sürdü.
II. Abdülhamit, Meclis'i dağıttıktan sonra ordu dahil tüm kurumları saraya bağlayıp 30 yıl sürecek çok baskıcı bir polis-jurnal devleti kurdu. Zannedildiği gibi ilk anayasa Kanuni Esasi, Osmanlı'yı demokratikleştirmedi; tam tersine II. Abdülhamit'in baskıcı düzenine zemin hazırladı. Görünüşte “meşruti” düzene geçişi sağlayan bu anayasa, aslında padişahı hiçbir “şarta” bağlamıyordu. Anayasaya göre halkın temsilcilerinden oluşan “Mebusan Meclisi” bir aldatmacadan ibaretti. Bu anayasanın temelinde “egemenlik milletin” değil, “Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi” diye adlandırılan sultanın/halifenindi. Bu anayasaya göre son söz padişahındı.
1876 PADİŞAH ANAYASASI
Kanuni Esasi'yle halk iradesini daraltıp padişah iradesini genişleten çok koyu bir “anayasalı mutlakıyet” rejimi kuruldu.
Şöyle ki:
– Ayan Meclisi üyelerini padişah seçecekti. Görevleri ömürboyu sürecekti. (Madde 60)
– Yasama ve yürütme yetkileri padişaha aitti.
– Kanun teklifinin Meclis'te görüşülmesi için padişahın izni gerekliydi. (Madde 53). Kanun teklifleri padişah onaylarsa yürürlüğe girecekti. (Madde 54) Yani padişahın mutlak veto yetkisi vardı. Bakanlar Kurulu'nun, kararlarını uygulaması için de padişahın iznini alması gerekliydi. (Madde 29)
– Hükümetle Meclis arasında anlaşmazlık çıkarsa padişah, hükümeti veya Meclis'i feshedebilir, üyelerini azledebilirdi. (Madde 7, madde 35)
– Hükümet ve bakanlar Meclis'e karşı değil padişaha karşı sorumluydu.
– Meclis'e gelecek vekiller, anayasaya değil padişaha sadakat yemini edecekti. (Madde 46)
– Sadrazamı (Başbakanı) ve bakanları padişah seçecekti.
– Meclis'in toplanması ve tatil edilmesi padişahın iradesine bağlıydı. (Madde 43)
– Padişah Meclis'i dağıtabilirdi. (Madde 7)
– Meclis'te hükümete güvenoyu sistemi ve gensoruyla hükümeti düşürme yetkisi yoktu.
– Padişah istediği bakanları hükümette tutar, istemediğini azledebilirdi. Ayrıca bakanları Meclis denetiminden de kurtarabilirdi.
– Padişah, kanun hükmünde kararname çıkarabilirdi. (Madde 36)
– Padişah aynı zamanda halifeydi. (Madde 3) Padişah halife olarak İslam dininin koruyucusuydu. (Madde 4)
– Padişah, rütbe ve nişan verir, para bastırır, uluslararası antlaşma yapar, savaş ve barış ilan eder, kara ve deniz kuvvetlerinin komutanlığını yapar, kanun ve şeriat hükümlerini uygular, nizamnameleri düzenler, cezaları hafifletir veya affedebilirdi. (Madde 7)
– Padişah istediği kişiyi sürgün edebilirdi. (Madde 113)
– Padişah kutsal ve sorumsuzdu. (Madde 5). Vatana ihanetle bile yargılanamazdı.
– Anayasanın değiştirilmesi için Ayan ve Mebusan meclislerinin üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğu gerekirdi. Değişikliğin yürürlüğe girmesi için de padişahın onayı şarttı.
Bu anayasayla kurulan Meclis bir “yasama” meclisi değil bir “danışma” meclisiydi.
2017 BAŞKANLIK ANAYASASI
16 Nisan'daki anayasa referandumunda “evet” çıkarsa cumhurbaşkanı, 1876 Kanuni Esasi'nin padişaha tanıdığı yetkilere benzer yetkilerle donanacaktır.
Şöyle ki:
– Yasama, yürütme ve yargı cumhurbaşkanının elinde toplanacaktır. (Teklif 9, anayasa 104)
– Partili cumhurbaşkanı milletvekilli adaylarını belirleyecek, Meclis'i feshedebilecek, kanunları veto edebilecektir. (Teklif 8, 9, 12; anayasa 101,104, 116)
– Cumhurbaşkanı kararname çıkarıp yasama yetkisine ortak olabilecektir. (Teklif 13; anayasa 119)
– Bakanlık kurma, bakanları atama ve görevden alma yetkisine sahip olacaktır. (Teklif 9, 11; anayasa 104, 106)
– Bakanlar ve cumhurbaşkanı yardımcıları Meclis'e karşı değil Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacaktır.(Teklif 11; anayasa 106)
– Meclis'in cumhurbaşkanını denetleme ve hesap sorma hakkı olmayacaktır.
– Meclis'te güvenoyu ve gensoru kaldırılacaktır. (Teklif 7, 19/E; anayasa 98, 99, 110, 111).
– Cumhurbaşkanının, yardımcılarının ve bakanların yargılanmaları neredeyse imkansızlaşacaktır.
Yüce Divan'a sevk için üçte iki çoğunluğun, yani 400 milletvekilinin oyu gerekecektir. (Teklif 10,11; anayasa 105,106).
– Cumhurbaşkanı partisinin milletvekillerini, bakanları, kamu yönetiminin tamamını belirleyebilecek; istediği kurumları kurup kaldırabilecek, görevlileri belirleyip atayacak, azledecek, soruşturma yapabilecektir. (Teklif 9, 14, 15, 19/B; anayasa 104, 123)
– Cumhurbaşkanı, TBMM adına Başkomutanlığı temsil edecek, TSK'nın kullanılmasına karar verecektir.
– Yüksek mahkemelere, Hakimler ve Savcılar Kurulu'na üye atayacak, yargıyı belirleyecektir. 15 üyeli Anayasa Mahkemesi'nin 12 üyesini bizzat kendisi, 3 üyesini de partisi aracılığıyla kontrol ettiği TBMM eliyle belirleyecektir. Danıştay üyelerinin dörtte biri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Başsavcı Vekilini seçme yetkisi olacaktır. Ayrıca Yargıtay ve Danıştay'ın kalan üyelerini de cumhurbaşkanının belirleyeceği Hakimler ve Savcılar Kurulu atayacaktır. (Teklif 17; anayasa 146, 154, 155, 159).
2017 Başkanlık Anayasası'nın, 1876 Padişahlık Anayasası'ndan en temel farkları; cumhurbaşkanına istediği kişiyi “sürgün yetkisi” tanımaması, anayasanın “laik” olması ve cumhurbaşkanının aynı zamanda “sultan/halife” olmamasıdır. Ancak eğer bu teklif referandumda kabul edilecek olursa gelecekte anayasada buna benzer değişikliklerin yapılmayacağının hiçbir garantisi de yoktur.
1909 ÖNCESİNE DÖNMEK
2017 Başkanlık Anayasası ile 1876 Kanuni Esasi'sinin de gerisinde bir düzen kurulacaktır.
Örneğin 1876 Kanuni Esasi'sinde her şeye rağmen bir “Sadrazam” yani başbakan ve “Heyeti Vükela” yani bir bakanlar kurulu vardı. 2017 Başkanlık Anayasası'nda ise başbakanlık ve bakanlıklar tamamen kaldırılmakta.
1876 Kanuni Esasi'sinde padişah ancak Meclis'in üçte birini belirleme hakkına sahipti. Çünkü Kanuni Esasi'ye göre üyelerini padişahın atadığı Ayan Meclisi, Mebusan Meclisi'nin üçte birini geçmeyecekti. (Madde 60). 2017 Başkanlık Anayasası'nda ise Meclis çoğunluğuna sahip partili Cumhurbaşkanı, Meclis'in yarıdan fazlasını belirleyebilecek.
1876 Kanuni Esasi'sinde yargı bağımsızdı. Örneğin hakimler azlolunamazlardı.
(madde 81). “Mahkemeler her türlü müdahaleden azadedir” denilerek yargı bağımsızlığına vurgu yapılmıştı. (madde 87). Hakimlerin atanması da yürütmenin elinden alınıp kanuna tabi kılınmıştı. (Madde 89). 1878'de “Hakimler Örgütü Yasası” (Teşkilat-ı Mehakım Kanunu) çıkarılmıştı. Bu yasa, hakimlere ceza verilmesinde padişah, sadrazam gibi üst düzey yöneticileri devreden çıkarıyordu. 2017 Başkanlık Anayasası'nda ise yargıyı büyük oranda Cumhurbaşkanı şekillendirmekte.
DAHA DEMOKRATTI
31 Mart İsyanı'ndan sonra II. Abdülhamit tahttan indirilip sürgün edildi. 8 Ağustos 1909'da Kanuni Esasi değiştirilerek demokratikleştirildi. Değişikliklere göre; kanun teklif etmek için padişahın iznini alma şartı kaldırıldı. Padişahın mutlak veto yetkisine ve fesih hakkına son verildi. Padişahın imzalayacağı uluslararası antlaşmaların yürürlüğe girmesi için Meclis'in onayından geçmesi şartı getirildi. Padişahın bakanları belirleme yetkisine de son verildi. Artık padişah, sadrazamı atayacak, bakanları sadrazam belirleyecekti. Bakanlar Kurulu, padişaha değil Meclis'e karşı sorumlu olacaktı. Kanun dışı tutuklamaya son verildi. Sansür tamamen kaldırıldı. Padişahın sürgün yetkisine son verildi. Haberleşmenin gizliliği ilkesi kabul edildi. Toplanma ve dernek kurma hakkı tanındı. 1909 değişiklikleriyle Kanuni Esasi'de padişahın yasama ve yürütme yetkileri sembolik hale getirildi.
Sözün kısası şu: 2017 Başkanlık Anayasası'nın cumhurbaşkanı, 1909 Kanuni Esasi'sinin padişahından çok daha güçlüdür. 2017 Başkanlık Anayasası'yla rejim değiştirilmekte; cumhuriyetten meşrutiyete dönülmektedir. 2017'de 1909'un gerisine düşmemek için bu anayasa teklifine HAYIR diyoruz.
Sinan MEYDAN, 20 Şubat 2017
https://twitter.com/smeydan