Ertuğrul Özkök, Süleymaniye'de Türk askerinin başına geçirilen çuvalın arkasında neler olduğu konusunda ilginç sorular soruyor?
Sahi o gün ne oldu
Şuna inanıyorum. Türk askeri tarihine "çuval geçirme" olarak geçen olayın gerçek yüzünü hálá az sayıda insan biliyor.
İnandığım bir şey daha var.
Amerikalı ve Türk subaylar bu olayın gerçek yüzünü örtme konusunda tam bir anlayış birliği içinde.
Bir hatırlatma yapayım.
Olaydan hemen sonra ABD Avrupa Kuvvetler Komutan Yardımcısı Korgeneral John Sylvester ile dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Köksal Karabay eşbaşkanlığında bir araştırma grubu oluşturuldu.
Bu grup Süleymaniye olayını enine boyuna inceledi.
Ama hazırladıkları rapor hiçbir zaman kamuoyuna yansıtılmadı.
"Kozmik gizlilikle" saklandı.
Merak eden tek gazeteci ben değilmişim.
Radikal Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Murat Yetkin dün çok ilginç bir yazı yazdı.
Yazı ilk bakışta çok derin istihbarat bilgilerine dayalı gibi görünüyordu.
Oysa yazdığı, açık istihbarata dayanan, hepimizin önünde duran bilgilerden derlenen bir bilançoydu.
Hemen belirteyim.
Bu bilançoya bakınca, insan başta sorduğum soruyu daha da yüksek sesle soruyor.
Murat Yetkin çok basit bir şey yapmış.
Türk ve Amerikan tarafında "çuval olayına" adı karışan subayların, o günden sonra başlarına ne gelmiş, kim hangi terfiyi almış, kim kariyerini yakmış.
İşte bunların bir listesini çıkarmış.
Bakın ortaya ne kadar çelişkili bir fotoğraf çıkıyor.
O olayın Türk tarafında üç komutan vardı.
Süleymaniye’deki Özel Kuvvetler Birliği’nden sorumlu olan Tuğgeneral Abdullah Kılıçaslan.
Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Sadık Ercan.
Ve Harekat Başkanı Korgeneral Köksal Karabay.
Bu üç Türk komutanın üçü de bugün emekli.
Oysa Karabay Paşa’nın adı, ilerde genelkurmay başkanı olabilecek komutanlar arasında geçiyordu.
O olaydan sonra buna uygun terfileri alamadığı için istifasını istedi.
Türk tarafındaki gelişmeler bununla da bitmedi.
Özel Kuvvetler, Harekat Başkanlığı sorumluluğundan alınarak, o dönem Büyükanıt’ın başında bulunduğu Genelkurmay İkinci Başkanlığı’na bağlandı.
Yani, Süleymaniye’deki çuval olayı, sorumlu Türk subayları açısından tam bir mesleki bozgun ve hüsranla kapandı.
Peki olaya adı karışan Amerikalı subaylara ne oldu?
Buyurun onların da bilançosunu çıkaralım.
Operasyonu yürüten Albay Melville, şu anda Tuğgeneral rütbesiyle Afganistan’daki ABD kuvvetlerinin kurmay başkanları arasında.
Yani terfi aldı.
O dönemde Meyville’ın komutanı durumunda olan Raymond Odierno, korgeneralliğe yükseldi ve ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in yardımcısı.
David Petraus ise terfi ederek Irak’taki kuvvetlerin komutanı oldu.
Önümüzdeki tablo şudur:
Çuval olayında sorumluluğu olan Türk subayların hepsi, askeri kariyerlerinden olmuş.
ABD’li subaylar ise terfi ettirilmiş, ödüllendirilmiş.
Bu tabloyu nasıl okuyacağız?
Orada küçük çaplı bir savaş oldu ve kaybeden Türk askerleriydi.
Komutanları bunun bedelini ödedi.
Yoksa, Türk subayları gerçekten, Genelkurmay’ın bilgisi dışında bazı operasyonlar gerçekleştirmeye, önemli bazı kişilere suikast düzenlemeye mi kalkıştı.
İşte o nedenle bir kere daha soruyorum.
O gün Süleymaniye’de ne oldu?
Ertuğrul Özkök/Hürriyet