DAHA ÇOK AĞLAYACAKLAR
Altmıșlı yıllarda, anam yakınımız olan aileye taziyeye giderken, bir komșumuzu da birlikte götürür.
Taziye evinde doğallıkla herkes ağlamaktadır. Ancak anamla birlikte giden komșu bacı ağlamakta herkesi geride bırakır. Anam da merak eder ve dönüște sorar:
- Gülizar bacı İzzet bey’i çok mu severdin, neden o denli duygulandın?
- İzzet bey’i hiç görmedim desem yeridir. Orada babamın ölümünü anımsadım, ben ona ağlıyordum..
Dr Recep ağlamıș ya; grubunu da ağlatmıș o ara.
Sorulsa Erdal Eren’i mi severdin Mustafa Pehlivan’ı mı diye; hiç kușkum yok ‘ben 12 Eylül’ün zulmüne değil, 12 Eylül’den sonra bașımıza geleceklere ağlıyorum’ diyecektir.
Ve daha çook ağlayacaktır.
Yetmiș kiși yetmișikibuçuk milyonu her gün ağlatmıyorlar mı?
Ağlama sırasının kendilerine geldiğini görmüș olmalıdırlar.
12 Eylül’de yapılacak olan halkoylamasıyla birlikte geri sayım bașlayacaktır.
Önümüzdeki șu iki aylık dönem, onların ‘iyi günleri’dir denilebilir. Hani ‘Șark kurnazlığı’ ile bir ’12 Eylül tartıșması’ bașlattılar ya, sanki halkoylaması ’12 Eylül darbesi’ ile bir hesaplașma günü olacakmıș.
Ya dayak yememișler ya da hesap bilmiyorlar.
Oysa 12 Eylül halkoylaması gerçekten bir hesap sorma sürecinin bașlanagıcı olacaktır ve hesap sonunda da ne kadar ‘ağlatılacakları’ ortaya çıkacaktır.
Șimdiden ‘prova’ yapmalarında kendi açılarından yarar olabilir.
Ancak ’12 Eylül’de 12 Eylül sorgulanacak’ türü yalanlara kanan sağcı-solcular ile deniz feneri aydını-tarikat uleması, erkekli-dișili yeni yetme televizyon bülbülleri ve iğdiș köșe-kitap yazarları da ağlanacak durumda değil midirler?
Ne yazık ki ağlanacak durumda olmalarına karșın, onlar da ağlamaktadırlar.
Dr Recepgiller en azından neye ağlayacaklarını biliyorlar. Bu sonuncular da ‘ağlanacak hallerini anmsadıkları’ için mi ne ağlıyorlar.
Kim ki 12 Eylül bir ’12 Eylül’den hesap sorma günüdür’ diyorsa, Evren kadar ‘Atatürkçü’, Özal kadar ‘demokrat’, Ertuğrul Günay kadar ‘solcu’, Abdullah Gül kadar ‘laik’, Hilmi Özkök kadar ‘ulusalcı’ ve İlker Bașbuğ kadar ‘devrimci’dir.
Bunlar Dr Recepgiller’dendirler. 12 Eylül ortamında yetișen yeni bir tür.
Lozan’da dünyanın ‘yedi düveli’ne diz çöktürtülerek kurulan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘kemirenler ’..
Emperyalizme kendi halkını ‘sömürtenler ’..
Kul hakkını yiyerek ‘semirenler ’..
Yalancılar, dolancılar ve ‘düzenbazlar’..
’12 Eylül Halkoylaması’ bir ‘hesaplașma günü’ mü olacak dediniz?
Eh buyurun beyler, 12 Eylül’ü bir hesaplașma sürecinin bașlangıç günü yapalım.
Dr Recepgiller türünün kökünü kazımak değil midir amaç?
Yalansız, dolansız, sömürüsüz bir düzene kavușmak..
Evrensel hukuk kurallarını yașama geçirmek..
Çalıșmadan kazanmayı önlemek; çalıșanların da insanca yașayacakları gelir elde etmelerini sağlamak..
Hakka, hukuka, adalete; özgürlük, eșitlik ve kardeșliğe ilișkin aklınıza ne geliyorsa yașama geçirelim.
Kamusal yararın sözkonusu olduğu her yerde ‘zamanașımı’nı kaldırarak ’12 Eylül’lerden hesap soralım.
Var mısınız?
O zaman 12 Eylül’de ’12 Eylül çocukları’na hayır demekle bașlayacaksınız.
Hem onlar gelecekleri için ağlıyorlar ve daha çook ağlayacaklar.
Sizi gidi baltacının ‘hınk’çıları sizi.
Sizin için ‘evet’ demekle ‘eve ekmek götürmek’ bir aynı șeyler değil mi?
Eh siz de kendi babanıza ağlayın o zaman.
Habip Hamza Erdem