Danıştay'dan Tank Palet Fabrikasının Satışına Onay!..
31 Mart seçimleri üzeri önemli bir gündem maddemiz de stratejik önemdeki Tank Palet Fabrikası'nın yüzde 49'unun Katar'a satılmasıydı. Mitingler, protesto gösterileri düzenlendi. Muhalif siyasiler, bu satış üzerinden iktidarın “Milli ve yerliliğini” sorguladı.
Maalesef bu önemli olay da unutuldu gitti veya gündemden düştü. Hemen son gelişmeyi aktaralım. Danıştay, yaklaşık 1 ay önce 11 Nisan'da oy çokluğuyla Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirilmesine onay verdi.
-Kuvvet Komutanlıkları Bile Özelleştirilir-
Danıştay bu kararı nasıl aldı, neler olduya gelince;
Türk Harb-İş Sendikası, özelleştirmeye ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması için Cumhurbaşkanlığı ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine Danıştay 13. Dairesi'ne dava açtı.
Sendikanın başvuru dilekçesinde, özelleştirmelere Cumhurbaşkanlığı değil, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun yetkili olduğu, ayrıca sadece kamu iktisadi teşebbüsleri ile diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetindeki işletmeler ve varlıkların özelleştirilebileceği, burada ise devlet tüzel kişiliğine ait “Hizmet birimi”nin özelleştirilmeye çalışıldığı, bunun da Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilerek, şu çarpıcı iddiada bulunuldu:
“MSB'nin kuruluş ve teşkilatının düzenlendiği 10 Temmuz 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde, Bakanlığın hizmet birimleri arasında 'Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü' ve 'Diğer komutanlıklar' sayılmıştır. Hukuki statü olarak Kuvvet Komutanlığı ile fabrika müdürlüğü işletimindeki mal ve hizmet üretim birimleri arasında fark bulunmamaktadır. Bu sürecin devamı, kuvvet komutanlıklarının, MSB'nin, hatta bakanlıkların da özelleştirilebileceği sakıncasını doğuracaktır.”
Tank Palet Fabrikası'nın stratejik öneminin de anlatıldığı dilekçede, özetle şu tespitlere yer verildi:
“Bu işlem ile Türk Milleti'nin bağımsızlığı ve bütünlüğü zedelenmektedir. Devletin, milli güvenliğin sağlanması yetkilerini kullanmaktan vazgeçmesi veya özel kişilere bırakması mümkün değildir. Harp silah üretim bandını özel sektöre devretmek, milli güvenlik ve kamu yararı açısından risk oluşturabilecektir. Özelleştirme gerekçesinde belirtilen sebep gerçeği yansıtmamaktadır. Fabrika en verimli kamu işletmesi olduğu halde herhangi bir altyapı çalışması yapılmadan ve ölçü konulmadan fabrikanın verimsiz olduğu iddia edilmiştir. Yapılan özelleştirme işlemi, milli savunmanın temelini oluşturan savunma sanayiindeki milli işlerliği kaybettirecek, millet ve devlet açısından kamu yararından ziyade kamu zararı oluşturacaktır. Silah sistemlerinin sır niteliğinin kaybolması bakımından da kamu yararı bulunmamaktadır. 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğünün işletme hakkının yüzde 49'unun Katar menşeli bir firmaya devredilmesi, milli güvenlik zafiyetine yol açacağı gibi, özel şirketin tamamının yabancı sermayeli bir şirket tarafından satın alınmayacağının garantisi bulunmamaktadır.”
-1 Ayda Karar Verilmiş-
Türk Harb-İş Sendikası'nın açtığı davaya karşı Cumhurbaşkanlığı'ndan gönderilen savunmada ise öncelikle düzenlemenin işçilerle ilgili olmaması sebebiyle Sendikanın dava açma ehliyetinin bulunmadığını bildirildi.
Devamında, Fabrikanın devrine ilişkin çalışmanın 11 Ekim 2018'de başlatıldığı ve teknik çalışmanın Milli Savunma Bakanlığı'nca 1 ay sonra 14 Kasım 2018'de Cumhurbaşkanlığı'na sunulduğu kaydedilerek, özelleştirme şu ifadelerle savunuldu:
“Bulunulan coğrafya milli savunma sanayisine sahip olmayı zorunlu kılmaktadır. Hedefe ulaşmak için kamu tecrübesiyle, özel sektör dinamizmini harmanlayan bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan çalışmayla, ülke kaynaklarının savunma sanayiinde etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması, atıl kapasitenin en aza indirilmesi, fabrika işletme verimliliğinin arttırılması, yeni iş ve üretim imkanları oluşturulması, MSB kontrolünde yatırımlar yapılması, özel sektörün iş yapma hızından ve yüksek teknolojiye erişim imkanlarından faydalanılması amaçlanmaktadır. İşletme hakkının devri sonrasında da arazi mülkiyeti Hazineye, fabrikada bulunan tezgah tesis ve ekipmanların mülkiyeti ise MSB'ye ait olmaya devam edecektir.”
Cumhurbaşkanlığı Avukatlarının savunmasında, özelleştirmede Cumhurbaşkanının yetkili olduğu bildirildikten sonra davanın reddine karar verilmesi istendi.
Diğer davalı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı da Cumhurbaşkanlığı'na benzer bir savunma yaparken, “Kararla, Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü değil, sadece anılan Genel Müdürlüğe bağlı 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü işletimindeki mal ve hizmet üretimi birimleri özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Kararın konusu, milli güvenlik hizmetinin özelleştirilmesi değil, işletmedeki mal ve hizmet birimlerinin işletme hakkının 25 yıl süreyle ve belirli şartlar çerçevesinde devridir. İhale süreci henüz başlamamıştır. Süreç, Özelleştirme Kanunu uyarınca yürütülecek ve nihai onay Cumhurbaşkanı kararı ile verilecektir” dedi.
-Bir Üye İtiraz Etti-
Danıştay Tetkik Hakimi'nin, yürütmenin durdurulması talebinin reddi yönünde görüş bildirdiği dava 11 Nisan'da sonuçlandı.
Davayı esastan inceleyen Danıştay 13. Dairesi, Başkan ve 3 üyenin oylarıyla 2 Ağustos 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun görev ve yetkilerinin Cumhurbaşkanına tevdi edildiğini, bu nedenle gerek yetki yönünden, gerekse de Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirme kapsamına alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığına, itiraz yolu kapalı olmak üzere karar verdi.
Karara sadece 1 üye itiraz etti.
Karşı oy yazısında Anayasa, Özelleştirme Kanunu ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri arasında yetki açısından karmaşa olduğunu anlatan bu üye, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde yer alan, “... bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde danışma kurulu, koordinasyon kurulu, değerlendirme komitesi...” şeklindeki hükmün, Başbakanın başkanlığında 4 bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu'nu ifade etmediğini vurguladı.
Cumhurbaşkanının and içerek göreve başladığı 9 Temmuz 2018'de yürürlüğü giren KHK'da, “görülmekte olan işler” denilerek, bu tarih itibarıyla devam eden özelleştirmeye ilişkin işlemlerin tesis edilmesine ilişkin yetkinin düzenlendiğine dikkat çeken üye, yaklaşık 3 ay sonra başlatılan Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirme işleminin sözkonusu KHK kapsamında değerlendirilemeyeceğini, bu nedenle de yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığından yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmesi gerektiğini savundu.
İşte bir milli meselemiz daha sessiz sedasız böyle halloldu!..
Müyesser YILDIZ, 8 Mayıs 2019