Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Güncel Meydan » Çrş Haz 06, 2012 13:00

Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi

Şu ülkede en samimi dediğimiz kişi bile darbe konusunda konuşup yazarken; “tabii biz de darbeler olmasın istiyoruz ama…” diye söze başlayarak darbeci sivillere bir özür mesajı yolluyor. Bıktım bu korkaklıktan. Bıktım bu ikiyüzlü, yüreği başka, kalemi başka, dili başka aydınlardan.

Hangi darbe ey insancıklar? 1960, 1971, 80, 28 Şubat mı? 100 yıla dayanan Cumhuriyet’in darbeleri bunlardan mı ibaret? Neden gerçekleri yazmıyorsunuz? Psikolojik harp elemanlarının kulaklarınıza fısıldadığı kafa karışıklığını bilgi diye mi pazarlıyorsunuz?

O zaman ben sizlere gerçek darbeler silsilesini 73 yıllık tarihi süreç içinde yazayım da, ezberiniz bozulsun. Belki bozuk plak gibi aynı cümleleri tekrarlamaktan kurtulursunuz.

Tarihsel darbe süreçleri:

Atatürk’ün ölümünden sadece altı ay sonra ilk darbe İsmet İnönü hükümeti tarafından indirildi.
Bağımsız dış politika anlayışından vazgeçilerek, İngiltere ve Fransa ile iki ayrı deklarasyon imzalandığı gün bu ülkeye yapıldı DARBE.

Dışişlerine getirilen Şükrü Saraçoğlu İngiltere Büyükelçisine; “Türkiye’nin bütün nüfuzunu Batı ülkelerinin hizmetine verdiğini” söylediğinde indirdi DARBEYİ!..

Antlaşma yapılan İngiltere 1930 yılına kadar süren bütün Kürt ayaklanmalarını kışkırtıyordu.


Atatürk’ün ölmesinden önce projeleri hazırlanan Demir Çelik, Genel Makina ve Elektrolit Bakır gibi yatırımların programdan çıkarılmasıyla ekonomik bağımsızlığımıza karşı yedik DARBEYİ.

ABD ile gizli "sanayileşmeme" anlaşmaları yapıldığı tarih, milletin geleceğine indirilen en gerçek DARBELERDEN biridir!!.

1947 Yılında İMF, Dünya Bankası ile antlaşmaların yapıldığı gün ülkenin boynuna esaret halkası geçirilerek yapıldı DARBE!!.

1947’de Truman Doktrini kabul edildi. 1948’de Marshall yardım planı kabul edildiğinde ABD kapısına bağlanan Türkiye’ye siyasiler eli ile indirildi DARBE!!.

ABD ile yapılan Eğitim Antlaşması 27-Aralık 1949 yılında imzalandı. İmzalanan antlaşmaya göre Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu kurulacak, parasını Türk Devleti verecekti. Komisyon üyeleri dördü ABD, dördü Türk olmak üzere 8 kişiden teşekkül edecek, oylar eşit olduğu takdirde kararı komisyon başkanı verecekti. Komisyon başkanı olarak ABD’nin diplomatik misyon şefinin kabul edildiği gün bu millete sadece darbe yapılmadı, bütün gelecek nesillerin başına Amerikan çuvalı geçirildi.

Söyler misiniz? Darbeci diye damgalanan ordu mu yaptı bu anlaşmaları?

CHP Vekili iken çıkarılmak istenen toprak reformuna toprak ağası olduğu için karşı çıkarak istifa eden Menderes, toprak reformunu engelleyerek vurdu DARBEYİ.
Toprak reformu yapılabilseydi eğer, Güneydoğu sorunu bu günkü çetrefilli hale gelmeyebilirdi. Menderes halkı ezen ağaları meclise taşıyarak zalimleri devlet yaptı. Zalim devlet olursa, halkın sığınıp adalet bekleyeceği bir merci kalır mı? Kalmaz!. Bu günkü Güneydoğu sorununda Menderes’in harcı vardır, emeği vardır. Günahı vardır.

Toprak reformunu askerler mi engelledi?

NATO’ya girerek ABD askerlerini en mahrem yerlerimize, Genelkurmay’ın içine yerleştirenler, bütün yapılacak darbelere de zemin hazırladı. El verdi. Yol verdi.

NATO’ya girmek uğruna yer altı kaynaklarımızı 50 yıl çıkarmama GİZLİ anlaşması yapılarak yapıldı DARBE!.

Atatürk’ün kurduğu uçak fabrikası kapatıldığı gün yedik darbelerden birini.


Avrupa ülkeleri, ABD vb. ülkeler ülkelerinin bekası için bir dış düşman belirler. Yunanistan Türk düşmanlığı üzerinden halkın önüne bir hedef koyar. Bir avuç aç Ermenistan gençliğinin önüne hedef olarak Ağrı’yı ve Büyük Ermenistan’ı koyuyor. İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin bile bir hedefi var. Ekümen olduğunu kabul ettirerek İstanbul’un bağrında ikinci Vatikan’ı kurmak için çalışıyor. 1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra İstanbul geri alınana kadar kapattıkları Patrikhanenin kapısı hala kapalı olduğuna göre, 1453 yılından beri İstanbul’u geri alma hedefi Patrikhane için devam ediyor.

Bir tek Türk Devleti’nin hedefi yok!.. Neden? Askerler yüzünden mi?

HAYIR!.. ABD memuru siyasiler yüzünden.


Ufuksuz, çapsız siyasiler; devletin bekası için ancak iç düşman yaratabilecek kapasiteye sahiptiler.


12 Eylül öncesinde sağ-sol diye ikiye bölünen gençlik üzerinden siyaset yapanlar aslında 12 Eylül Darbesi ile aklandı. Evet, yanlış okumadınız.

Siyasiler 12 Eylül Darbesi üzerinden aklandı!!.

12 Eylül öncesinde sağ-sol diye ikiye bölünen polis taraf olduğu kesime arka çıkmakla kalmayıp teşvik ederken, işlenen cinayetlerden İçişleri Bakanı sorumlu değil miydi?

O silahların gençlere ulaşmasını engellemeyen MİT ve bağlı olduğu Başbakan, Gümrük Bakanı, Milli Savunma Bakanı suçlu değil miydi?

Polis, asker, üniversiteler, mahalle ve sokakların bölündüğü, penceresinin önünde otururken serseri kurşunlarla ölen insanların yaşandığı bir ülkede siyasiler ne halt ediyordu? Ne halt ettiklerini ben size anlatayım:

Sağ hükümetler solcu memurları öldürülsün diye Yozgat, Çankırı, Erzurum gibi illere gönderiyordu. Sol hükümetler sağcı memurları öldürülsün diye Kars, Tunceli gibi illere gönderiyordu.

Gençliği kışkırtıp birbirine kırdırırken kendileri Anadolu Kulüp’te karşılıklı oyun oynuyordu.

Hızlı eğitimler icat ettiler. 3 ayda maydanoz bile yetişmez ama bunlar öğretmen yetiştirdi. Al sana Milli Eğitim sistemine yapılan bir darbe daha.

Bu darbeleri asker mi yaptı?


Ecevit ve Demirel günlerce bir Cumhurbaşkanı seçemedi. Cumhurbaşkanı seçimi komediye döndü. Ajda Pekkan bile dalga geçmek için aday gösterildi. Peki 57. Koalisyon hükümetinin Başbakanı Merhum Ecevit koalisyon döneminde ne yaptı? Demirel’in Cumhurbaşkanlığı süresini uzatmak için uğraştı, başaramadı. Demirel’i ancak keşfetti demek ki(!)… Olan 12 Eylül öncesi birbirine boğazlatılan gençliğe oldu.

Ya o zamanın sözde gazetecileri… Şimdi birçoğu 2. Cumhuriyetçi veya Liboş, ya da devlet düşmanı, Kürtçü faşist… Onlar köşelerinde kimi yazsalar ölüm emri olarak alınır, o isim ortadan kaldırılırdı. Hiç biri cinayete azmettirmekten yargılanmadı.

12 Eylül Darbesi aslında ihaneti akladı. Hainleri, ucubeleri kurtarıp yeniden başlayabilecekleri bir sayfa açtı.

Darbe siyasilere ve medya yamyamlarına değil, millete yapıldı. Siyasiler karaya oturttukları devlet gemisinden darbe sayesinde kurtuldu.


ABD, NATO Paşaları ile NATO partilerine operasyon yapmış. Bu millete ne?

Bu milleti ilgilendiren mezara koyduğu evlatları, idam sehpalarında sallandırılan canlarıdır. Hepsi bu!!.


12 Eylül Darbesinden Özal hükümeti çıktı. “Ben zengini severim” dediği gün sosyal devlete darbe yaptı. “Benim memurum işini bilir” dediği gün rüşvete meşruluk kazandırarak ahlaka darbe yaptı.

ABD’den aldığı icazet ile hükümet olan Demokrat(!) Özal, siyasi yasakların kalkmaması için referanduma gitti. Yasaklar kalkmasın diye seçim propagandası gibi propaganda yaptı. Oylama yasakların kalkması yönünde çıktı. Şimdi o Özal’ın Bakanı Cemil Çiçek 12 Eylül darbe yasasını değiştirmek için adeta mabadını yırtıyor. Siyasi ilke denen böyle bir şey olmalı(!).. Sonra da bizden saygı bekliyorlar ama bu gerçeği hatırlatacak muhalefet yok.

Mesut Yılmaz AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer dediği gün bu milletin birliğine DARBE yaptı.


Bu milletin 30 bin evladını katleden bebek katilinin idamdan kurtarıldığı gün en kahpe DARBELERDEN birine maruz kaldı bu millet.

BOP’nin eşbaşkanı olanlar, Diyarbakır’ı BOP’un yıldızı yapanlar yaptı asıl DARBEYİ.

Sürekli Kürt, Türk, Çerkez diye etnik fesat tohumlarını eken Ordu değil, SİYASİ DARBECİLERDİR.

Bebek katili sapığa gizli af çıkaran da Ordu değildi. (AKP Hükümeti gizli af çıkarmıştı.)

Bebek katili teröriste “sayın” diyerek itibar kazandıranlar, ülkenin Genel Kurmay Başkanına “terörist” damgası vurup itibar cellatlığı yaptığı gün yedi bu millet çivili DARBEYİ!..

Şimdi operasyon yaptığını zannederken operasyona uğrayan bir kesim daha var. Onlar 40 yıldır aynı evlerde, aynı yemekleri(maklube) yiyerek, aynı sohbetleri dinleyerek efsunlandılar, mankurtlaştılar.

Şimdi ABD maşası olarak DARBE yapıyorlar. Hem de en ahlaksızından… Masonları Atatürkçülük maskesi ile 80 yıl kibarca kullanan küresel elit, 9 yılda bunları en pespaye şekilde kullanıp afişe etti. Çünkü (AKP+F Tipi) koalisyon hükümeti üzerinden Müslümanlara DARBE yapıyordu.

AKP koalisyonu 90 Yıllık kinlerinin intikamını alırken, Türk Ordusu üzerinden Türk Milletine DARBE yaptı.

Son sözüm 2007 yılından beri darbe ile yatıp darbe ile kalkanlaradır:


Ordu 50 yılda 4 defa darbe yaptı. Farz edin ki ABD Ordu’ya 4 defa darbe yaptırdı. O da Ordunun tamamına değil, üst kesimine.

Oysa AB-D güdümündeki siyasiler, gazeteciler, MİT ve bürokratlar eliyle 73 yıldır bu ülkeye DARBE yapılıyor.

İşte asıl gerçek budur!

“Darbeler olmasın ama…” diyen cümleler ile söze başlayarak asıl gerçeği gözden kaçırmayın!.

Ülkesine kıyan kinciler, Kuva-i İnzibatiye artıkları Atatürk’e saldırıyor.

Atatürk’e saldıran nankörlere:

“Bırakın Atatürk’ün yaptıklarını, sadece hayalleri için sadaka verecek olsak ve topunuzu toplasak o sadakayı karşılamazsınız.”

Darbeymiş…

4 mevsimi yaşayan ülkemiz kendi kendini besleyen 7 ülkeden biri iken, bu ülkenin tarımını asker mi bitirdi?

Hayvancılığı bitirip, utanmadan Sırbistan’dan bile hayvan ithal edenlerde mi askerdi yoksa?

Ülkenin neyi var, neyi yok satıp, mirasyedi kumarbazlar gibi ülkeyi borç batağına sürükleyenlerde mi askerdi?

2002 yılına kadar 230 Milyar Dolar olan dış borç 20012 yılı başında 520 milyar dolara çıktı. Ülkenin 80 yıllık varlıkları 10 yılda 50 Milyar Dolara satıldı. Abdülhamit’in dediği gibi; borç alan emir de alır.

Ülkemizi bu borç batağına askerler mi sürükledi?

Ülkenin savunma silahlarını üretmeyerek ülkemizin savunmasını Türkiye üzerinde emelleri olan AB-D ve İsrail’e ihale edende mi askerlerdi?

Vatan topraklarını satan, Kıbrıs’ta Rum’a, K. Irak’ta Barzani’ye arka çıkan; Ege’de iki adamızı Yunanistan’a verende mi askerdi?

Banka sektörünü yabancıya devreden, borsayı yabancılara vergisiz işleme açarken kendi vatandaşına vergi koyanda mı askerdi?

Bir ülkenin namusu olan sınırındaki araziyi İsrailli iş adamlarına 49 yıllığına kiraya vermeye kalkanda mı askerdi?

Ağrı’yı isteyen, Türkiye üzerinde 3T(Tanıtma-Tazminat-Toprak) hedefi olan Ermenistan’ın ayağına askerler mi gitti?

Devletin savcısını, yargıcını, valisini PKK’nın ayağına götürüp, PKK tahrik olmasın diye devletin bayrağını bile asamayanlar, PKK önünde koskoca devlete diz çöktürenlerde mi ASKERLERDİ?

Darbe arıyorsanız eğer; Habur rezaleti bu milletin onuruna, haysiyetine, bayrağına, yargısına, Ordusuna yapılmış en rezil DARBEDİR!..


73 yıldır dilimize, dinimize, eğitimimize kimler darbe yapıyor biliyor musunuz?

UCUBE SİYASİLER!!.

Askerler darbe yapmış. 40 yılda 4 defa. Ucube siyasiler 73 yıldır sürekli DARBE yapıyor bu millete.

AKP 10 yıldır paramıza, Misak-ı Milli sınırlarımıza, tarihimize, kimliğimize, bütünlüğümüze, bütün maddi ve manevi değerlerimize DARBE yapıyor. Ne ölümüz kurtuldu bu saldırıdan, ne dirimiz. CFR’nin yolladığı memerandumu parti programı haline getiren AKP, ülkemize karşı küresel elit tarafından bir TERMİNATÖR gibi kullanılıyor.


Aslı yok örgütün aslı olmayan delilleri üzerinden, aslı olmayan darbe suçuyla “gerçek insanlar” yargılanıyor.

Ve AKP hükümeti bu milletin bütün değerlerine TECAVÜZ ederken; mağdur olan kendisi imiş gibi “canım yanıyor” diye cıyaklamayı da ihmal etmiyor.

Ey Türk Milleti; CİA elemanları, FBI Savcıları ile birlik olup Türk Ordusu’nun mensupları esir alındığı gün yedin sen DARBEYİ!!.

Erdoğan ülkede yok ettiği değerler tartışılmasın diye 10 yıldır bir münazara konusu bulup çadırın oyuncularına veriyor. Çadırın oyuncuları ev ödevleri olan bu münazara konularını tartışırken, malı götüren Kuveyt-Dubai ve İsviçre benzeri yerlerde nefes alıyor.

AKP CFR’nin virüslü bir dosyası gibi hareket ederek ülkenin bütün kurumlarını tahrip etti.

İşte asıl DARBE budur diyeceğim de… Yapılanlar DARBEDEN çok ötedir.

AKP küresel elit elinde bir Terminatör, Y-CHP Terminatör adayıdır.

Türk Milletinin kendini savunma hakkı doğmuştur.



Zahide UÇAR, 5 Haziran 2012
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Re: Darbe Mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen kamanka » Çrş Haz 06, 2012 18:07

Bir ihanetler dizisi bu kadarmı güzel anlatılırdı sizin elinize yüreyinize sağlık sağolun varolun
Kullanıcı küçük betizi
kamanka
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Nis 16, 2012 21:11

Re: Darbe Mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen kelepçe » Çrş Haz 06, 2012 19:40

Hislerimize tercüman oldunuz. Allah sizden razı olsun. Türk Milleti sen uyumaya devam et. Nasılsa 2 paket makarnaya razı geliyorsun. Vatanın elden gitmesi senin umurunda bile değil!
Kullanıcı küçük betizi
kelepçe
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Çrş Haz 06, 2012 19:32

Re: Darbe Mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Deli Haydar » Prş Haz 07, 2012 21:44

Ne de güzel sıralamışsınız Zahide Uçar... "Bilinmeyen numaralar servisi" dahi Yunan'a satılan bir ülkenin halkı elbette çevrilen bu numaraları bilmemeliydi...
Bilmeyen ne bilsin bunları, bildirenlere selam olsun.

Darbe deyince benim aklıma nedense "Locadan Nurlu Süleyman" geliyor hep... Bu vesile ile dinlesek yine:
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Darbe Mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen kalydna » Prş Şub 28, 2013 17:09

yazık bu ülkeye...yazınızı görünce,biz bile ,ha evet işin aslı bu ,dediğimize göre,kırsal kesimdeki halkımız bunu nasıl anlasın?hangi hastaneye giderseniz giden dolu.Millet hastalıkla uğraşıyor,geçinmek için çaba sarfediyor,işsizlikle çıldırma noktasında.yetmiyor yetmiyor,bunalıyor.devlet malını birileri satmış yemiş mi,milletin umurunda değil,onu kendi malı olarak idrak edemiyor.Ne zaman biri gelir de ona,çık bu evden burası bizim derse, ne zaman elindeki lokmayı alırsa ,bu millet ancak o zaman isyan eder.yani yumurta kapıya geldiğinde. o zaman da işte atı alan üsküdarı geçmiş olur.canımız çok acıyor ama okudukça deliren bizler ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Kullanıcı küçük betizi
kalydna
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Prş Şub 28, 2013 16:39

Re: Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen cguven67 » Pzr Mar 20, 2016 12:48

Sn. Zahide Uçar; İsmet İnönü, Kurtuluş savaşının önderlerinden ve Cumhuriyetin kurucularından biridir. Vatan severliğini; (bizler gibi internet yazıları ile değil) savaşlarda canı pahasına göstermiş olan İ.İnönüyü eleştirirken neredeyse vatan haini damgasını vurmadan önce daha dikkatli olunması ve belgelerle konuşulması gerekir. Söz konusu ettiğiniz deklerasyonun imzalanmasını hazırlayan şartları ve o deklerasyonun maddelerini incelemenizi öneriririm. Bahis dönem II. dünya savaşı nın hemen öncesidir. Türkiye, 1939 yılının baharına kadar, Avrupa’da kararan bulutlar karşısında Lozan Barış Antlaşmasından beri takip etmiş olduğu barış ve tarafsızlık politikası yolundan ayrılmamıştır. Bütün komşuları ile sorunlarını barış yolu ile çözümlemiş,1932’de Milletler
Cemiyeti’ne, 1934’te Balkan Paktı’nı ve 1937’de Sadâbat Paktı’nı imzalayarak Balkanların ve Orta Doğu’nun barış ve istikrarına büyük hizmetlerde bulunmuştur. Avrupa güç dengesinin kesin sınırlarla bozulduğu, ikinci bir büyük savaşa hızla gidilmeye başlanan 1939 yılı başından itibaren Türkiye, diplomatik tavrını ve yönünü belirginleştirmeye başlamıştır. Saldırgan ve yayılmacı bir politikayı daha 1938 yılından itibaren yürürlüğe koyan Mihver bloğu ülkeleri
ve özellikle İtalya'nın Balkanlara yönelik hareketlerini genişletmesi, Türkiye'yi bu bloğa karşı önlemler almaya sevk etmiştir.
Türkiye’yi, İngiltere ve Fransa ile bir ittifak imzalamaya iten gelişmeler, İtalya’nın 1939 Nisan ayında Arnavutluk’u işgal ederek, Türkiye’nin güvenlik bölgesine ayak basmasıyla başlamıştır.
Türkiye ile İngiltere arasında 13 Nisan 1939’da başlayan görüşmeler, 12 Mayıs 1939’da Türkiye’yi “Barı Cephesi”ne bağlayan bir deklarasyonun yayınlanması ile sonuçlanmıştır. Böylece, Türkiye,
12 Mayıs 1939 ve 23 Haziran 1939 tarihli deklarasyonlar ile yaklaşan dünya harbi arifesinde kendisini emniyet altına almaya çalışmıştır. Akdeniz bölgesinde yardımlama yükümü, Türkiye ile İngiltere arasında 12 Mayıs 1939’tan, Türkiye ile Fransa arasında da Türk Fransız Ortak Deklarasyonunu yapıldı. 23 Haziran 1939’dan başlamak üzere geçerlilik kazanmış,19 Ekim 1939 tarihli Karşılıklı Yardım Antlaması dier bir adıyla Ankara Antlaması ile üçlü ittifak biçimine girerek, geçerliliğini sürdürmüştür. Yedi Maddeden oluşan deklarasyonun metni aşağıda verildiği gibidir;
“1.Türkiye ve Büyük Britanya Hükümetleri, aralarında sıkı istişarelerde bulunmuşlardır. Aralarında geçen ve bugün de sürdürülmekte olan görümeler, her zamanki görüş birliğini ortaya
koymuştur.
2. İki Devletin, kendi ulusal güvenlikleri yararına olarak, karşılıklı yükümleri içerecek uzun süreli kesin bir anlaşma imzalamaları kararlaştırılmıştır.
3. Bu kesin anlaşmanın yapılmasına değin, Türkiye Hükûmeti ve Büyük Britanya Hükûmeti, ortaya çıkacak bir saldırı eyleminin Akdeniz bölgesinde bir savaşa neden olması durumunda fiili olarak işbirliği yapmaya ve birbirlerine ellerinden gelen tüm yardım ve kolaylığı (aide et assistance) göstermeye hazır bulunduklarını açıklamışlardır.
4. Gerek bu deklarasyon ve gerekse öngörülen kalıcı antlaşma hiçbir ülkeye karşı yöneltilmiş olmayıp, ancak gerektiğinde Türkiye'ye ve Büyük Britanya'ya karşılıklı bir yardım ve destek sağlamayı amaçlamaktadır.
5.Kesin antlamanın yapılmasından önce, karşılıklı yükümlerin işlerlik kazanmasını gerektirecek koşulların daha açık biçimde belirlenmesi ve kimi sorunların daha derin bir inceleme gerektirdiği her iki hükümetçe kabul edilmitir. Bu inceleme bu sırada sürdürülmektedir.
6. İki Hükümet Balkanlarda güvenliğin kurulmasını sağlamak gereğini de kabul ederler ve bu amaca en kısa zamanda ulaşmak üzere görüşme içinde bulunmaktadırlar.
7. Şurası da kararlatırılmıtır ki, yukarıda açıklanan hükümler, iki hükümetten herhangi birinin, barışın güçlendirilmesindeki genel yararın gereği olarak, başka ülkelerle antlaşmalar yapmasını engellemez.”
Bahse konu deklarasyon ile taraflar, ilk olarak, gerçekleşebilecek bir saldırı eyleminin Akdeniz bölgesinde bir savaşa neden olması durumunda birbirleriyle işbirlii yapmaya ve ellerinden gelen tüm yardım ve desteği birbirlerine göstermeye hazır bulunduklarını açıklamılardır. İkinci olarak, iki hükümet Balkanlarda güvenliğin
sağlanmasının gereini kabul etmiş olmakla birlikte bu hususta henüz bir karara varılmamıtır. Bu hususun görüşme safhasında olduğu, kesin antlamanın imzalanmasından önce yapılacak görüşmeler sonucu karara varılacağı belirtilmiştir.
Görüşmeler sırasında İngiltere,3.maddenin Akdeniz’den başka Balkanları da kapsamasını istemiş, ancak Türkiye bunu Sovyet Rusya ve Bulgaristan sebebiyle kabul etmemitir. Onun için Deklarasyonun 6.maddesinde Balkanların güvenliği için de iki hükümetin görüşmelere devam edeceği bildirilmitir. İngiltere,verdiği
garanti sebebiyle Romanya’nın yardımına gitmek zorunda kalırsa,bunu ancak Boğazlar yoluyla yapabileceğinden Balkanlar konusuna fazlasıyla önem vermiştir. Ancak, Montreux Sözlemesine göre Türkiye’nin savaşan bir taraf olarak İngiltere’ye Boğazları açabilmesi için kendisinin de savaa katılmı olması gerektiinden Türkiye, bir Sovyet saldırısına karşı Romanya’ya garanti vermeye cesaret edememiştir. Aşağıda yayınladığım kaynakçaların ekinde söz konusu deklerasyonun orijinal görüntüsü bulunmaktadır. Diğer taraftan Şükrü Saraçoğluna ait olduğunu bildirdiğiniz sözleri ile ilgili olarak O döneme ait o sözlerini belgeleyen hiçbir belge bulamadım. Belgeleyici gerçek gazete küpürü, tutanak vs. belge varsa yayınlamanızı önemle rica ederim. İnternetde araştırdığımda sadece yandaş kalemlere ait "dedi-söyledi-yaptı" şeklinde yazılar bulabildim.
Kaynakça : http://www.sosyalarastirmalar.com/.../atabey_figen.pdf ve http://www.politics.ankara.edu.tr/.../1 ... burcak.pdf Ş.şaraçoğlu hakkında merak edenler için biyografisi: https://tr.wikipedia.org/.../%C5%9E%C3% ... C_Saraco...
Kullanıcı küçük betizi
cguven67
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzr Mar 20, 2016 12:44

Re: Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Aytigin Ata » Pzr Mar 20, 2016 14:29

.



cguven67 yazdı:İ.İnönüyü eleştirirken neredeyse vatan haini damgasını vurmadan önce daha dikkatli olunması ve belgelerle konuşulması gerekir.









Olay şu: İkinci Dünya Savaşı sırasında anti-emperyalist V.İ. Lenin'in sosyalist devrimlerini yıkan komünist Gürcü Stalin yönetiminin acımasız baskılarına dayanamayan bir grup Azerbaycan Türk’ü, “öz kardeş” saydıkları Türkiye’ye sığınmaya karar verip yola çıkıyorlar.

Yolda uğradıkları baskınlar sebebiyle arkaları sıra mezar taşlarından izler bırakarak, nihayet Aras Nehri’nin üzerinde bulunan Boraltan Köprüsü’nü (Iğdır) geçiyorlar ve Türk sınır karakoluna sığınıyorlar.

Artık kurtulduklarını, özgürlüğe kavuştuklarını düşünen 146 Azeri Türk’ü son derece mutludur, sevinçlidir.

Karakoldaki Mehmetçikler, başka Karakol Komutanı olmak üzere, Azerbaycan kardeşlerini bağırlarına basıyor, ekmeklerini onlarla bölüşüyor, yataklarını ikram ediyorlar. 146 soydaşın hayatlarını kurtardıklarını düşünerek onlar da mutlu oluyor.

Sevinmekte acele ettikleri kısa bir süre sonra anlaşılıyor. Zira Karakol Komutanı’nın üstlerine yazdığı mektuba gelen şifreli cevap, tamı tamına bir “kara haber”dir:

“Karakolunuza sığınan Azerbaycanlıları derhal Sovyet yetkililerine teslim edin!”

Komutan bu işte bir yanlışlık olduğunu düşünüyor. İnsan, öldürüleceğini bile bile kardeşini düşmana teslim eder mi? Buna vicdan dayanabilir mi?

Daha tafsilatlı olarak durumu bir kez daha bildiriyor, fakat gelen cevap aynıdır:

“Derhal teslim edin!”

Hâlâ inanamıyorlar. Ama Ankara’nın emri kesindir. Karakol Komutanı’nın ve karakoldaki askerlerin tüm itirazları, Azerbaycanlı Türklerin tüm yalvarışları, Ankara’daki sağır sultanları yumuşatamıyor: “Derhal teslim edin, yoksa vatana ihanetle yargılanacaksınız.”

Hangisi “vatana ihanet” acaba?.. Mazlum insanları ölüme göndermek mi, yoksa göndermemek mi? Azerbaycanlıların lideri Karakol Komutanı’na yalvarıyor:

“Bizi siz kurşuna dizin, ama Moskof’a teslim etmeyin. Öleceksek, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı Anadolu topraklarında ölelim.”

Komutan ağlıyor, askerler ağlıyor, Azerbaycanlılar ağlıyor... Ankara’daki yöneticiler ise, Stalin’le aralarında bir pürüz olmaması için soydaşlarını kurban etmeye çoktan karar vermişlerdir.

Kendisine “Milli Şef” dedirten ve kendisini “Milli kahraman” ilân ettiren hain ermeni İsmet İnönü ise şöyle buyurmuştur: “Sovyetler Birliği ile aramızda bir pürüz istemiyorum. Bir daha böyle küçük meselelerle beni meşgul etmeyin.”

146 kardeşin göz göre göre, hem de en kalleş biçimde, sırf komünist diktatör Stalin’in otoritesini sarsmamak için ölüme gönderilmesi “küçük mesele” ise “büyük mesele” nedir? Ne pahasına olursa olsun, iktidarda kalmak mı?

Hiçbir şey Ankara’yı kararından döndüremiyor. Çaresiz kalan Karakol Komutanı, “Bizi siz kurşuna dizin” diye yalvararak ağlayan 146 Azerbaycan Türk'ü gözyaşları içinde Kızılordu görevlilerine teslim ediyor.

Boraltan Köprüsü’nün bir ucu Türk toprağında, bir ucu Sovyet toprağındadır. Azerbaycan kafilesi, Boraltan Köprüsü’nü yarıladıkları sırada, karşıdan yaylım ateşe tutuluyorlar. Gözyaşlarına boğulan askerler, olanları görmemek için köprüye sırtlarını dönmüşlerdir.Sığınmacıların ölüme yürürken haykırdıkları o sözler, yürek parçalayacak niteliktedir:

- “Varsın ölen biz olalım, yaşasın Türkiye.” oluyor ve hepsi ölüyor!..

Yıllar sonra Azerbaycan şair Elmas Yıldırım, bir zamanlar Boraltan Köprüsü’nde yaşanan derin acıyı “Dönek Kardaş” isimli şiirinde M.K.Atatürk'ün '' Tam Bağımsız Türkiye ve TURAN anlayışına ihanet eden ABD Mandacısı Ermeni İsmet İnönü'ye hitaben şöyle dillendirecektir:

“Bizi siz öldürün, vermeyin Rus’a,

“Yakışmaz Türklüğe, sığmaz namusa...

“Vahşete göz yumup silkmeyin omuz,

“Bizi siz öldürün, varsa suçumuz...

“Men ne diyem o vefasız dağlara,

“Öz gardaşı dönek olan ağlara.”


Fidan KORKMAZ
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Aytigin Ata » Pzr Mar 20, 2016 14:39

.




'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Aytigin Ata » Pzr Mar 20, 2016 14:43

.




'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Aytigin Ata » Pzr Mar 20, 2016 14:49

.





'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN

Re: Darbe mi İstiyorsunuz? Alın Size Gerçek Darbeler Dizisi / Zahide UÇAR

İletigönderen Aytigin Ata » Pzt Mar 21, 2016 2:34

.



cguven67 yazdı:İ.İnönüyü eleştirirken neredeyse vatan haini damgasını vurmadan önce daha dikkatli olunması ve belgelerle konuşulması gerekir.




TÜRK VE ATATÜRK DÜŞMANI HAİN KAHPE ERMENİKÜRT İ. İNÖNÜ İLE DEVAM:


MANDA VE MANDACILAR

ATATÜRK SONRASI: 1938 - 1950





ÜÇ KURUŞLUK İNÖNÜCÜKLER
Resim
MADE IN EUSA
'


'

Kullanıcı küçük betizi
Aytigin Ata
Üye
Üye
 
İletiler: 107
Kayıt: Pzt Oca 18, 2016 4:37
Konum: UK URUM KUN


Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x