‘DARBE’NİN ‘GEREKÇESİ’
İmzanın gerçek olduğu söyleniyor.
Altına atılmıș.
Önce ‘AKP ve Fetullah’ı bitirme planı’ demișlerdi.
Sonra ‘İrtica eylem planı’.
Șimdi ‘Siyasete komplo planı’ diyorlar; ne demekse..
Halk arasında da ‘darbe planı’ deniliyor.
Bu imzanın, yaș ya da kuru, Türkiye’de Alaca Karanlık eylemlerine karșı bir eylem planı için atılmıș olduğu ileri sürülmekte.
Dinin politikaya alet edilmesini engellemeye yönelik bir plan.
Fetullah’ın cumhuriyeti yıkmaya yönelik çabalarına bir önlem.
Ulusun birliğini ve ülkenin bütünlüğünü korumaya yönelik bir tasarının altına atılmıș.
Ne var bunda?
Hah plan iyi hazırlanmamıș, önlemler iyi seçilmemiș ve tasarı destek bulmamıș olabilir.
O nedenle imza benim değil, ya da imzalamaktan vazgeçtim falan denilebilir.
Ancak, bu ülkede Alaca Karanlık Partisinin tüm eylemlerine karșı bir eylem planı olsa da imzamı atsam diye bekliyorum doğrusu.
İrticaya karșı bir eylem olsa da katılsam;
Fetullah’ın örgütünü olanağım olsa da dağıtsam..
İmza değil kazmamı da koyarım bu yola.
Cenene türü televizyon baykușları ile yeni yetme gazeteciler de bunun ‘demokrasiye darbe’ olduğunu bağırıyorlar.
Șimdi șu demokrasi denilen șey, fașist Alaca Karanlık Hükûmeti midir; irtica mıdır; dinin politika elinde değerini yitirmesi midir?
Fetullah’ın halife olma aracı mıdır demokrasi?
Dr Recep’in padișah olma aracı mı?
Cumhuriyet’i yıkma aracı mıdır; ülkenin bölünme aracı mı?
Nedir?
Bu imzanın altına atıldığı ‘eylem planı’ ne denli bozuk hazırlanmıș olursa olsun bütün bu sayılanlardan daha masun, daha insancıl ve daha demokratiktir.
O plana karșı çıkan tüm televizyoncu, gazeteci, politikacı, paracı-pulcuya karșı bir babayiğit kalmadı mı șu ülkede?
Alaca Karanlık Hükûmeti’ne karșı, irtica ve Fetullahçı örgütlenmeye karșı, dinin politikaya alet edilmesine karșı bir ‘eylem planı’ olsa da imzalasam diyecek.
Kıvırtmadan..
Adam gibi.
İmza benim değil ama getirin imzalayayım diyebilecek.
Yok mu gerçekten?
***
Ekim 2009 böyle yazmıșım.
Șimdi Ocak 2013’tür ve ‘Balyoz Davası’nın ‘karar gerekçesi’ açıklanmıștır.
‘Dava’yı bir yana koyalım. ‘Boș’ gerekçeleri de bașlarında paralansın.
‘Mahkeme’ de, ‘özel savcı ve yargıçlar’ da șöyle dursunlar.
Eğer böyle bir ‘plan’ olsa ve uygulansa idi.
Milletvekili bile olamayan Recep Erdoğan bașbakan olamasa idi.
Yine Ahmet Davutoğlu ne milletvekili ne bakan..
Terör böyle azdırılıp, Abdullah Öcalan’ın ayağına gidilmemiș olmayacak değil mi idi?
Suriye ile dost kalınmayacak mı idi?
Barzani bir ‘devlet bașkanı’ gibi karșılanmayıp, Irak Türkmenler’inin ayağına gitmeyecek mi idi?
On yılldır satıp savrulan kamu mallarımız, fabrika ve limanlarımız yerlerinde kalmayacak mı idi?
Türkiye’nin dıș borcu 200 milyar dolarlarda kalıp, 700 milyar dolarlara çıkmayacak değil mi idi?
Türkiye’de Türk-Kürt ayırımı bir yana, kardeș kardeșe bu denli ‘düșman’ kesilmeyecek değil mi idi?
Sayın sayabileceğiniz kadar, ‘keșke olmasa idi’leri...
Ve șimdi, keșke böyle bir ‘plan’ olsa idi diye yerinmeyecek idik.
Hah șimdi daha ‘daha iyi bir program’ımız olabilir.
Basra harab olduktan sonra!
Atalarımız boșuna ‘zararın neresinden dönülse orası kardır’ dememișler..
Değil mi yoksa?
Habip Hamza Erdem