DARBECİ KEMALİST (Bir Pazar Yazısı)

DARBECİ KEMALİST (Bir Pazar Yazısı)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzr Ağu 14, 2016 15:17

DARBECİ KEMALİST
(Bir Pazar Yazısı)
Belki hiç görmedim.
Gördüysem de doya doya bakmadım.
Henüz orta okuldaydım.
Okulu bitirince ‘Kuleli Askeri Lisesi’ne gidecektim.
Sonra Harbiye.
O günlerde bugünkü gibi GPS, EARTH falan yoktu.
Nereden bulmuştum anımsamıyorum, İstanbul’un planı vardı elimde.
Kuleli, Harbiye belli idi.
Değil mi ki, daha ilkokulda komşumuz Fatma Abla beni hep ‘Paşa’ diye çağırırdı.
Ben paşa olmaya o zaman karar vermiş olmalıyım.
Orta okul sıralarında en dik oturan ve yapılan esprilere ancak gülümsemeyle yanıt veren biri idim.
Ciddi mi ciddi.
Ortaokulda, şimdi taktığıma benzeyen bir kasketim vardı, bir Genelkurmay Başkanı gibi takardım.
Cumartesi günleri, yarım gün eğitim vardı, okuldan çıkarken, Koçan’da Ziraat Bankası’nın bayrağının göndere çekileceğine rastlardım çoğu kez.
Meydanın ortasında bir selam çakardım ki tüm kaza ayağa kalkardı.
Sonra, nasıl olduysa normal liseye başladım.
1971 Darbesi olmuş, ortaokuldan tüm sevdiğim ögretmenlerim Diyarbakır’a götürülmüşlerdi.
Asker’den soğudum.
1980’de Kenan’ın şahsında paşalardan nefret ettim.
İstiklâl Marşımız okunurken, dönüp bakmayasım geldiği de olmadı değil.
CIA’nın ‘oğlanları’ ile askerimizi bir görmeye başladım.
83 müydü neydi, Menemen’de 3 aylık er oldum.
Takımın ortalarında bir yerdeydim, boy olarak.
Takım komutanımız uzun bir çocuk.
Bölük komutanımız yoktu; izinli mi raporlu mu ne? Bir teğmen vekaleten bakıyordu bölük komutanlığına.
Bizler otuzumuza dayanmışız, o daha yirmisinde.
Egitim alanında, bana, sen eğitim alanında takım komutanısın dedi.
Sesim gür mü gür, eğitimi severek yapıyorum. Sigarayı da bıraktım o ara.
Süngü tak, yat kalk diyorum takım arkadaşlarıma; karşı adalardan Yunan dinliyor.
Çocukluğum geldi aklıma.
Burada kalıp ‘paşa’ mı olsam demedim değil.
Sonra nice asker tanıdım.
Çoğunu sevdim.
Kimine ‘Nato kafa nato mermer’ dedim.
Ben askeri de severim, askerliği de.
Ancak, nice Genel Kurmay Başkanı gördüm; paşalıktan soğudum.
Bir takım komutanı olsam diyorum, zaman zaman, henüz gencim neden olmasın, şu askeriyeyi bir düzene soksam.
Fetullahçı çocukmuş.
Benim yöneticisi olduğum okulda o çocuk üç-beş yıl okuyacak ve hâla Fetullahçı kalacak..
Olanak ve olasılığı sıfırdır bu savın..
Ya o okulu yıkarım ya o çocuğu Mustafa Kemal’in askeri yaparım.
Şimdi şu kıytırık komutanlara bakıyorum da utanıyorum.
Herif yaverine teslim oluyor.
Bizde bir laf vardır: ört ki ölem.
Ölsem daha iyi mi ne demek.
O çocukluğumun Kuleli’sini de müteahhite vereceklermiş.
Otel mi ne yapacaklarmış ne?
Genelev yapın derim genelev.
Size o yakışır.
Kim ki Kuleli’ye, Harbiye’ye, halihazırdaki Nizamiye’lere dokunur, o genelev patronudur.
Orospu ondan onurludur.
Anladınız mı ey patronlar, patroniçeler.
Haydi yapın bakalım!
Kanıtlayın kendinizi.
Şimdi deniyor ki, yoğun baskılar sonunda Hükûmet, Kuvvet Komutanları’nı bağlayacağı yeri değiştirdi.
Oraya değil buraya bağlayacaklarmış.
Sonunda ‘bağlanacak’ değil miymiş?
Hayır, bence asker sedece ve yalnızca ‘Vatan’a bağlanabilir.
Aklında hiç mi hiç ‘siyaset’ yoktur ve olmamalıdır.
Ancak ve ne var ki, ‘vatanın bölünmezliği ulusun birlik ve beraberliği’ni şu ya da bu biçimde ‘tehlike’ye atacak bir ‘siyaset’i saptadığı zaman da, ona ‘bulaşmadığı’ gibi onun tepesine ‘Balyoz’ gibi inmek de onun ‘en önemli’ görevlerinden biridir.
Gerektiğinde ‘Darbe’ yapmayacak asker ‘insan’ değildir, demeyeyim ama, en azından Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı olamaz.
Öyle ‘Demokrasi-memokrasi’, ‘Çağdaş Uygarlık’, ‘Hukuk-Guguk’, ‘Siyaset Bilimi- Profesör-mrofesör’lerin, ulu orta, aptal ve hatta eşşekçe ‘Darbe karşıtlığı’ yapmalarına kesinlikle katılmam.
Uluslararası ‘çıkar çevreler’nin, hangi boy ve tipte olursa olsun, pişirip yönlendirdikleri ‘Darbe’ler hariç.
O nedenle şu ‘Darbe tartışmaları’nı gülerek izliyorum.
Evet, toparlamam gerekirse, diyorum ki, gerektiğinde ‘Darbe’ yapmayacak askerden ‘asker olmaz’!
79 milyon ülke içinden 158 Milyon da ülke dışından olmak üzere hiç kimsenin bu görüşe katılmaması beni bağlamaz.
Ben sadece onların benim ‘Darbe’yle ne anlatmak istediğimi anlamadıklarına yanarım.
Modaya uygun olarak yinelenecek olursa, ‘Mustafa Kemal’in Askeri’ olmadıkladıklarına..
Ben onların ‘Atatürkçülük’lerinden de kuşku duyarım, mercimek kadar beyinleri olduğundan da.
Ben onların ‘Aydın’ olmak bir yana, okur yazar olduklarından bile kuşku duyarım.
Ben onların bir tek satır ‘Demokrasi’ okumadıklarına hükmederim.
‘Millî İrade’nin ne olduğunu anlamadıklarına..
Ben onları küçümsemem, onlara acırım.
Onların başına ‘Darbe’ kadar taş düşsün isterim.
Ve onların başına ‘Püskürtülmüş Darbe’ kadar taş düşmüş bulunmaktadır.
‘Şapşal’lıkarını yakından göremiyorsanız, biraz uzaklaşıp öylece bakın.
Sen ‘Darbe yapacak’ kadar cesur değilsen, ‘Darbe yersin’ a akıllı..
Şu olanların ‘Yüce milletimiz’le ilgisi ne diye sorulacak olursa.
Kocaman bir ‘hiç’.
‘Fetöcü tarikat’ gidecek, bir başka ‘tarikat’ yerini sağlamlaştıracakmış.
Ve ‘asker’ aval aval olanlara bakacakmış.
Senden ‘asker’ olursa, Fikri Lamba’dan da ‘Bakan’ olur.
Elele verip ‘Darbe’lere karşı oluğunuzu haykırın bakalım.
Aklınız fikriniz de miletimizin donunda olsun.
Onu ‘donsuz’ bırakıncaya değin yolunuz var.
Göreceğinizi işte tam o zaman net olarak görebileceksiniz..
Ve ‘Darbe’ nasıl olurmuş öğrenecek...
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x