Mısır'daki işkencelere ve idamlara karşı Batı dünyasından ses çıkmamasını eleştiren Reis: "...O şimdi diyecek 'yargı verdi kararı.' Tamam da orada yargı, seçim falan bunların hepsi hikâye. Orada tamamen otoriter, totaliter bir yapı var. Kimi istersen onu oraya getiriyorsun, istediğin anda da onları alıyorsun." dedi.
Bu açıklamadan sonra ne alaka bilmiyorum fakat Reis'in 2014'de bir TV programındaki anlattığı şu fıkra geldi aklıma:
"Doğuştan görme engelli iki kafadar aynı tabaktan yaprak sarması yiyorlar.
Birisi:
- Sarmaları çift çift yeme diyor. Diğeri soruyor:
- Çift çift yediğimi nereden gördün deyince cevap veriyor: Ben öyle yapıyorum."
***
İlginç! Nereden geldiyse aklıma. Neyse konumuza dönelim.
Reis'in sözleri son derece haklı. Benim de altına imzamı atabileceğim, virgülünden noktasına kadar doğru olan bir açıklama. İşte yıllardır bu durumu anlatmaya "otoriter, totaliter" bir yapı ile ülkeyi yönetmenin insanların yargıya güvenini sarsacağını, adam kayırmacılığı uçuracağını, ehliyetsiz, liyakatsiz insanların sırf bizden diyerek kadrolaşacağını ve durumun ülkeye zarar vereceğini çok insan gibi biz de yazıp söyledik.
***
Uzatmayalım kıymetini bilir ya da bilmez ben de Sisi'ye uyarı mahiyetinde birkaç şey söylemek istiyorum:
Eyyy darbeci Sisi! Umarım yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının, siyasilerin ifadeleriyle olmayacağını, hukuka güvenin ise yargı mekanizmasının adil, hızlı ve tarafsız kararlar vererek sağlanabileceğini anlamışsındır. Anlamadıysan kendin bilirsin. Sonra ülkene kimse yatırım yapmaz! Kimse gelip fabrika açmaz! Ülkendeki zenginler de paralarını ülke dışına çıkarmaya çalışırlar. Yargının bağımsızlığının ve ülkeyi yönetenlerin hukuka saygılı olmasının ne kadar önemli olduğunu umarım anlarsın!
TEBESSÜM
Fıkradan girdik. Bir fıkra daha vereyim:
Ülkenin birinde her seçimi kazanan bir başkan varmış. Yıllardır ülkeyi yöneten başkan bir gün geziye çıkmış. Gezi sırasında bir üniversiteyi ziyaret etmiş.
Sınıfın birinde öğrencilerle tanışmış.
Karizmatik duruşuyla beden dilini de kullanarak bir konuşma yapmış.
Etkili konuştuğunu düşünerek "Sorusu olan var mı?" demiş.
Öğrencilerden biri, "Ben size 3 soru soracağım." demiş:
"1 - Bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken oylarınız nasıl oldu da arttı?
2 - Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3 - Bu paralar nerede?"
Tam bu sırada zil çalmış. Başkan, "İkinci derste devam ederiz." deyip çıkmış.
Derse yeniden girince "Nerede kalmıştık?" diye sormuş.
Bu sefer başka bir öğrenci ayağa kalkmış; "Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız." deyince, başkan: "İyi, tekrar sorun bakalım" demiş.
Öğrenci, "Size 5 sorum olacak" demiş ve sorularımı sıralamış:
"1 - İktidarda yıpranmış olmanıza rağmen oylarınızı nasıl artırdınız?
2 - Bütün önemli kurumlarımızı sattınız? Ne kadar para kazanıldı?
3 - Bu paralar nerede?
4 - Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5 - Arkadaşım nerede?"