DARBELER ve RENKLERİ (II)

DARBELER ve RENKLERİ (II)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Sal Tem 19, 2016 2:27

DARBELER ve RENKLERİ (II)
Son yıllarda ‘renkli devrimler’ terimi oldukça yaygın biçimde kullanılır oldu.
En çok bilineni de ‘Turuncu Devrim’ terimidir.
Terim, 1970 ve 80’li yıllarda kullanılıyor olsa da, asıl 1990’lardan sonra ‘yerleşmiş’ olacaktır.
Köken olarak, daha önce tarihsel gelişimine değindiğimiz Neo-Kon’ların ‘Dünyanın Demokratikleştirilmesi’ düşüncesi (hatta ideali)’ne dayanmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı içinde (1941) James Burnham (1905-1887)’ın Managerial Revolution’u (Yönetmenler Devrimi), Raymond Aron tarafından Fransızca’ya çevriltilecek (l’Ere des organisateur) ve Batı’nın gelişmiş ülkelerinde bir Bürokratik Diktatörlük (teknostructure) egemenliği olduğu ileri sürülecektir.
Özde, Sovyetler Birliği’yle entellektüel düzeyde ‘psikolojik savaş’ yürütülüyor, ‘sınıfların ortadan kalktığı’ ileri sürülüyor ve Daniel Bell’in İdeolojilerin Sonu (1960) çalışması ile de Amerika’da artık ‘Cadı Avı’na gerek kalmıyordu.
Her ne kadar Türkiye gibi ülkelere, ‘Komünizmle Mücadele’ yaşamın her alanına yerleştiriliyorsa da, Batı için ‘sol’ bir tehlike olmaktan çıkıyordu.
Ancak, Batı dışındaki ülkelere de ‘demokrasiye geçiş’ için yardım etmek gerekiyordu ! Bu amaçla, diğerleri yanında, National Endowment for Democracy – NED (1982) ve United States Institute for Peace-USIP (1984) kuruluyordu.
Ne var ki, bu kuruluşlar CIA tarafından finanse ediliyordu.
Ancak İngiltere ve Avustralya’nın ‘desteği’ de alınarak ‘uluslararası’ bir boyut kazandırılarak insanlığa daha çok yardım edilebilecekti. Böylece 1961’de kurulan Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı [US Agency for International Development (USAID)], İngiliz istihbaratı MI6 ile Avustralya istihbaratı ASIS’in (kimi zaman Kanada ve Yeni Zelanda da dahil) desteğiyle etki alanı ‘küresel’ boyutlara kavuşacak olan bir ‘Hayır kurumu’na dönüştürülecekti (1).
Bu ‘Düşünce Odakları’ ve aynı zamanda ‘Hayır kurumları’nın, ülkelere ‘demokrasi götürme’sine birkaç somut örnek verilebilir.
Böylece bu ‘Devrim’ ya da ‘Darbe’lerin tip ve renkleri hakkında görüş sahibi olunabilecektir.
Başarısız ilk ‘Renkli Devrim’: Tienanmen
‘Renkli Devrimler’ bağlamında, kitleleri ‘sokağa dökmek’ ilk kez 1989 yılında Deng Xiaoping’i ‘devirmek’ ve Çin Piyasası’nı genel olarak Batı (ama özellikle ABD) mallarına açmak amacıyla, Çin Komünist Partisi genel sekreteri Zhao Ziyang taraftarları ‘sokağa döküldü’. Daha doğrusu Tienanmen Alanı’na biriktiler. Rejim taraftarı tanklar, kalabalığı dağıtmak üzere geldiklerinde bir Çinli ‘tank’ın önüne dikildi ve tüm dünya basınında ‘demokrasi kahramanı’ ilan edildi.
Buna ‘tankın karşısına aptalca dikilmek modeli’ denilebilir.

Rejim, yani Deng Xiaoping, bir süre sabrettikten sonra, 300 ile 1000 kişinin ölümü pahasına kalabalığı dağıttı.
‘Çin Demokrasisi’, olduğu kadarıyla, ‘kendi içinde’ gelişti/ya da gelişmedi ama, otuz yıl sonra Çin ekonomisi dünyanın ‘en büyük’ ekonomisi ve Çin dünyanın ‘süper gücü’ oldu.
Çin’e ‘demokrasi götürme’ye çalışan ülkeler, Çin’den ‘Kalkınma Modeli’ alır oldular.
Kuşkusuz, iyi miydi, kötü mü konusu çok ayrı bir konudur ve ‘kime göre’ sorusunu da birlikte getirir.
Biz bu yazı dizimizde ‘Darbe’ ve ‘Devrim’lerin sadece ‘renk’lerini ele alıyoruz.
Denildiği üzere ‘renkler’ ve ‘zevkler’ tartışılmaz.
Baltayı Taşa Vurma Modeli
1990’larda, Sovyetler Birliği’nin ‘dağılma süreci’ yaşanıyordu.
Amerikan Dış İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı James Baker, Bulgaristan’a koştu. National Endowment for Democracy – NED’in bol keseden desteklediği bir ‘seçim kampanyası’nı izleyecekti.
ABD’nin yanısıra İngiltere’nin de yoğun baskısına karşın, Sovyet Birliği’nin dağılma sürecindeki olumsuzluklardan çok çekmiş olan yığınlar eski-Komünist yanlısı partiyi iktidara getirdiler.
ABD ve İngiltere için yapacak bir şey yoktu.
Seçim hilesi bahanesiyle, ‘Kitleleri sokağa döktüler’.
Altı ay boyunca Sofya caddeleri dolup taştı. Kaos’a dayanamayan Bulgar Parlamento’su, sonunda ABD yanlısı Zhelyu Zhelev’i Cumhurbaşkanı seçmek zorunda kaldı.
Ancak ‘Kalkınma Ajansları’nın tüm desteği boşa gitmiş olup, herhangi bir Bulgar bu ‘hayır’dan nasiplenememiş oldu.
O nedenle, bu modeli, baltayı taşa vurma modeli’ diye adlandırmak yerinde olabilir.
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
(1) O arada, Westminster Foundation for Democracy (İngiltere), l’International Center for Human Rights and Democratic Development (Kanada), la Fondation Jean-Jaurès et la Fondation Robert-Schuman (Fransa), l’International Liberal Center (İsveç), l’Alfred Mozer Foundation (Hollanda), la Friedrich Ebert Stiftung, la Friedrich Naunmann Stiftung, la Hans Seidal Stiftung et la Heinrich Boell Stiftung (Almanya) sayılabilir.
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x