DARBELER ve RENKLERİ (IV)

DARBELER ve RENKLERİ (IV)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Prş Tem 28, 2016 20:25

DARBELER ve RENKLERİ (IV)
Kuşkusuz ‘Renkli Devrimler’ ha deyince ateşlenecek ‘halk hareketleri’ne dayanmazlar. Bunun için, denildiği üzere, bir ‘nitel birikim’in olması gerekmektedir.
Toplumun maddi hoşnutsuzluğunun artışına ek olarak, tarihin derinliklerinde kalmış bir ‘eski travma’nın depreşmesi, sorulacak bir hesabın sorulma arzusu, bir ‘mit’in yeniden canlandırılması veya buna benzer ‘kitle psikolojisi’ne ilişkin bir ‘olgu’nun (fenomen) varlığı gereklidir.
Ancak ondan sonradır ki, ‘Seçim hileleri’ gibi herhangi bir ‘bahane’nin olması ‘patlama’ya yetebilecektir (1).
Ya da ‘başarızlık üzerine kurulmuş’ bir ‘Darbe girişimi’...
DARBE’NİN D’Sİ
15 Temmuz ‘Darbe girişimi’ni, Batı basını ‘düşük’ (Avorté) ya da ‘başarısız’ (raté) olarak niteliyor.
Türkiye’de ise ‘girişim’ olarak değerlendiriliyor.
Ne var ki, bu ‘girişim’in ‘kalkışma’ olarak adlandırılması doğru değildir.
Çünkü bu durumda, ‘Ordu içinde küçük bir grubun isyanı’ olarak anlaşılabilir ki, anlatılanlara bakılırsa, hiç de öyle olmadığı ortadadır.
Değil mi ki, ilk andan itibaren, yalnız ‘Asker’lerin değil, askerlerle birlikte ‘başka güçler’in de bu ‘girişim’de yeraldıkları söylenmektedir.
Örneğin, asker elbiseli polisler, ‘sevk ve idarede’ yabancı istihbarat elemanları vb sayılmaktadır.
Bu ve benzeri ögelerin tümü biraraya getirilse bile, henüz bu ‘girişim’in bir ‘Darbe’ olduğuna ilişkin elimizde yeterli bilgi yoktur.
Tam tersine, her haliyle bu girişim bir ‘terör eylemi’ gibi durmaktadır.
Ancak ‘düşük’ (avorté) olmuş ya da ‘kürtaj’la alınmıştır!
Ayrıntısına girmeden, denilebilir ki, bu ‘darbe tohumu’nun rahime düşmesi biliniyor ve gelişmesi de izlenmekte idi..
Ve ‘alınacağı’ yani ‘kürtaj edileceği’ de bilinmekte idi.
Efendim, bu ‘dış basın’ın, ‘yabancı güçler’in yorumudur diyen çıkacak olursa, ona tek sözcükle yanıtımız ‘ta gueule!’ olabilir.
En kibar biçimiyle ‘Çeneni kapat’! demektir (2).
15 Temmuz ‘girişimi’nin ‘düşük’ olmadan yaşama geçirilmesine tarihten örnek aranacaksa, XV. Louis ya da Philippe d’Orléans’nın Fransa krallığını içeriden fethetmesi (1715-1723) gösterilebilir.
Fransız Devleti’nin Philippe d’Orléans tarafından feshi ile 1789’da Millet Meclisi tarafından feshi arasındaki ayırım da şöyle betimlenmektedir: Her iki durumda da bir fesih sözkonusudur. “Ancak biri hoppa bir bașıbozukluk sonucu iken, diğeri yeni bir esprinin eski biçimlerden kopușu, yeni yașam bilincinin kırılacak olanı kırması, reddilecek olanı reddetmesidir.”
Ne var ki, burada sözüedilen “hoppalık ve başıbozukluk” Türkçe’mizdeki ‘yalın’ anlamıyla değil, döneminin “Devlet ve Hukuk” anlayışına karşıtlık anlamında kullanılmaktadır (3).
Tam da bu nedenle, birinci durum için, politika dilinde ‘Naiplik’ ya da ‘Régent’ rejimi terimi kullanılır olmuştur.
Şimdi asıl ‘soru’ sorulabilir.
15 Temmuz ‘darbe girişimi’, o general bu bakan, iç bağlantı dış bağlantının ötesinde, yukarıda açıklanan ‘Devlet’in fethi ve feshi bakımından bir ‘üstüstelik’, bir ‘çakışma’ gösteriyor mu göstermiyor mu?
Şöyle de sorulabilir: O alçak ve namussuz örgüt, ki doğrudan CIA-MIA, Mossad’a bağlı olsun, işbu ‘alçak ve namussuz’ terör eylemini koymuştur; peki ama aynı örgütün ‘sivil kanadı’nı oluşturan ve adları AG, AD, BA, AB, SE, İNŞ gibi kim oldukları da bilinen ve yine bürokrasinin kilit noktalarına yerleştirilen HF, FS, HA, YG gibi kimi isimler de ortada iken; bu fetih ve fesih işleminin ayrı ayrı ‘amaç’lar için yapılmış olduğu söylenebilir mi?
Ve ondan da önemlisi, o alçak ‘girişim’in püskürtülmesinin ardından “yeni bir esprinin eski biçimlerden kopuşu, yeni yaşam bilincinin kırılacak olanı kırması, reddedilecek olanı reddetmesi” sözkonusu mudur?
Aaa ‘demokrasi’ dedi, hah ‘millî egemenlik’ dedi, huh ‘Atatürk’ dedi diye sevinç çığlıkları atmak yerine; ülkenin imam gereksinmesinin ötesinde ‘imam’ yetiştirilecek okulların kapatılması; camilerde ‘politika’ yapan imamların görevden el çektirilmesi, jandarmanın Efkan Ala, Türk Ordusu’nun da Fikri Lamba’nın ışığına bırakılmaması sonucunu mu vermiştir?
Tersine, bu doğrultuda koşar adım yol alınmakta değil midir?
O alçak ‘terör eylemi’ dolayısıyla ya da değil, ama o alçak ‘terör örgütü’nün [ki, salt Feto değil, dış bağlantıları da dahil edilerek] kökünden kazınması çok önemli bir ‘adım’ olacaktır.
Ne var ki, her ‘eleştiri’ ya da ‘uyarı’ya önyargılı bir biçimde karşı çıkmak yerine, onlara doyurucu yanıtlar vererek, daha geniş bir ‘uzlaşı’ ortamı yaratılamaz mı?
Evet ortada bir ‘darbe’ girişimi vardı ve püskürtüldü.
Peki ama, halihazırda yürütülmekte olan bir ‘Darbe’ daha var mıdır yok mudur?
Olmadığına ilişkin olarak elinizi Kuran’a basar mısınız?
Parmaklarınızı şöyle ‘rabia’ gibi açarak...
Ki inandırıcı ola.
Ki, ‘tek millet’, ‘tek devlet’, ‘tek vatan’ ve ‘tek bayrak’ tekerlemesinin altından çıkacak ‘Tek Dava’yı görmezden gelebilelim.
Oysa bizim de bir ‘Dava’mız vardı.
Yoksa bizimki yine ‘Divan’a mı kalacak?
Habip Hamza Erdem
(1) ‘Vakit tamam’ aşamasına gelindiğinde ise, askerî bir terim olan GI (Galvanized Iron) ya da GI (s)(Galvanized Iron -soldat)’lere çağrı yapılacaktır. Türkiye’de son ‘darbe girişimi’nde ise, GK ekipleri meydanlara çağrılmış gibi bir izlenim edinilmektedir. Öyle olmadığını (!) umarak, gelişmeleri izlemeye devam edebiliriz. Yine de, Boğaz köprüsünde öldürülen ilk ‘demokrasi kahramanları’nın, AKP’nin kuruluşundan itibaren ‘reklâm’ını yapan baba-oğulun olmasının bir ‘gösterge’ olarak alınıp alınamayacağı sorulabilir.
(2)‘Darbe’ ile ‘Devrim’i ayırdetmek bakımından, benim ‘Devlet Üzerine’ olan yazılarımı önerebilirim. ‘Darbe’ ile ilgili olarak özellikle bak: http://www.dunya48.com/habip-hamza-erde ... tin-kokeni
(3) Zaten bu niteleme, Aydınlanma filozoflarının ‘Devlet ve Hukuk’ anlayışlarına karşıt olarak geliştirilmek istenen Tarihsel Hukuk Okulu kurucusu Gustave Hugo (1764-1844)’yu eleştirmek için kullanılmıştır. Gustave Hugo, bugün Türkiye’de ezbere dayanan ve hiçbir mantık içermeyen ‘her tür darbeye karşıyız’ yaklaşımına benzer bir ‘doğal hukuk’ anlayışı geliştirmek istemekteydi. Her tür darbeye karşıyız ‘edebiyatı’ yapanlar, darbenin ne demek olduğunu bilmedikleri için yedikleri ‘darbe’yi de ‘demokratik’ olarak görebilirler. Bu yaklaşımın, ‘darbeci zihniyet’ kadar sıradan ve aşağılık olduğu söylenebilir.
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x