Darbeyi durduran gizli kahramanlar...
FETÖ’nün darbe girişimine karşı duran gizli kahramanlar var ama onlar sadece “Biz görevimizi yaptık” diyor.
İstanbul’da darbe girişimi için kullanılmak istenen iki önemli tugay var. Birisi Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay, diğeri Topkule’deki 66.Mekanize Tugay..
Kalkışmadan sonra korgeneralliğe terfi eden Tümgeneral Yavuz Türkgenci, 15 Temmuz gecesi hızla karar vererek telefonla Albay Sait Ertürk’ü 66. Mekanize Tugay’a, Albay Tevfik Erkan Ulgay’ı da 2. Zırhlı Tugay’a gönderdi. Darbeciler, teslim olmalarının isteyen Sait Ertürk’ü şehit etti. 2. Zırhlı Tugay’da da darbeciler yönetime el koymuştu. Hatta darbeci Binbaşı Murat Çelebioğlu, tugay komutanının makamına oturdu. Kahramanmaraş’tan gelen Albay Uzay Şahin tugay komutan yardımcılığını üstlendi. Köprüye tankları gönderdiğini itiraf eden Tugay komutanı olan Özkan Aydoğdu ise emir subayı makamına oturtulmuştu!
Kahraman yarbay, tam bu sırada ortaya çıktı. Fiziki mücadeleyle 6-7 kişiyi yere sererek, sıradaki tankların çıkarılmasını önledi ve tugayın komutasının geri alınmasını sağladı.
* * *
Tugayın komutası alınınca hemen Boğaziçi köprüsündeki darbecilere müdahale için zırhlı araçlar ve tanklar çıkarılmak istendi. Ancak Cumhurbaşkanı’nın çağrısıyla sokağa çıkanlardan kalabalık bir halk topluluğu, askeri araçların önüne geçti. O sırada olaya müdahil olan subaylar “Biz darbecilere müdahaleye gidiyoruz” dese de kimseyi inandıramadılar. Duruma müdahil olan emniyet müdürü, subaylarla birlikte vatandaşlara yalvardı ama askeri araçları çıkaramadılar. Bunun üzerine, gözaltına aldıkları darbeci tugay komutanı Özkan Aydoğdu’yu polis elbisesi giydirip halkın arasından geçirip köprüye götürdüler, darbecilere gösterdiler. Darbeci birliğin başındaki albaya megafonla seslenerek, “darbe girişimi bastırıldı, tugay komutanı da yakalandı” dediler. Köprüdeki darbeci albay Muammer Aygar bunun üzerine teslim olma kararı verdi. Televizyondaki teslim olma sahneleri canlı yayında bütün Türkiye’ye gösterildi. Darbe girişimini, psikolojik olarak bitiren, bu sahne oldu. Aygar, bu kargaşada kaçtı ama Antalya’da bir akrabasının evinde evde gardıropta yakalandı!
Darbeciler, tanklara tahrip gücü yüksek olmayan tanksavar mermisi yüklemişti. Bu mermilerin isabet ettiği vatandaşların yaşama şansı yoktu ama şayet tahrip gücü yüksek bomba kullansalardı, köprüde toplanan herkesi öldürebilirlerdi.
* * *
1. Ordu’dan herhangi bir birliğin, halka rağmen köprüye müdahalesi mümkün değildi. Halkı yarıp geçmeleri halinde ölümler olacak, sonra onlar da darbeci sayılacaktı! Bu sebeple 1. Ordu Komutanı’nın da aslında yapabileceği tek şey, telefon emirleri ile güvendiği subayları darbecilere müdahale etmeye yönlendirmekti. Bir de televizyonlara bağlanıp, darbe girişiminin emir komuta zinciri içinde olmadığını söylemesi büyük önem taşıyordu. Bunu Başbakan da söylemişti ama 1. Ordu Komutanı’nın ve Ankara’da Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın darbeye karşı net tavır açıklaması, hem halk hem de ordu nezdinde bir kararlılık oluşturdu. Darbe bu psikolojiyle önlendi.
“Orduya asıl komuta edenler tabur komutanlarıdır. Tabur komutanları ise kendi üstlerinden emir alır. Dolayısıyla bir ordu komutanının emrinde sayılan kuvvetlerin hiçbiri fiilen onun emrinde değildir. 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar da bu gerçeği iyi bildiği ve kendisi de tehdit altında olduğu için sabaha kadar özel bir araçla İstanbul’u turladı. Yani devamlı yer değiştirdi. Televizyon kanallarına da arabada hareket halindeyken cep telefonundan bağlandı..”
* * *
Bu bilgileri derlediğim kaynaklardan biri, kalkışma için “cebri keşif harekâtı” nitelendirmesi yaptı; “Keşifte, görünmeden ve ölmeden düşmanın yerini tespit etmek esastır. Bunu yapamazsanız, yeri, konumu belli olmayan düşmanı ortaya çıkarmak için ölümü de göze alarak şüphelendiğiniz yerleri ateş altına alırsınız. Yani düşmanı, kendisini savunmaya mecbur eder, gücünü, konumunu tespit edersiniz. Sonuç olarak FETÖ’ye karşı uygulanan taktik de buydu..”
Arslan BULUT, 1 Ağustos 2016
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr