Davacı
Her șey bir yana, șu ergenekon davası hukuk kültürümüze çok katkı yaptı denilebilir. Savcı mıydı ‘özel yetkili’ savcı mı dersiniz; yoksa yürütmenin bașının da soyunduğu ‘genel savcı’lık mı öğrenmedik mi?
Savunmalık için de ana muhalefet partisi genel bașkanından ‘ana savunman’. Davanın ABD’den mi açıldığı yoksa Tel Aviv’den mi; gelișmelerin AB ‘ilerleme raporları’nda yer alıp almadığı bu davanın özelliklerinden değil midir?
‘Tarihsel’liği ve ‘yüzyılın davası’ olup olmadığı da cabası.
Beyaz Saray’da alındığı söylenen kararların Yüksekova’nın dağ köylerinde enine boyuna tartıșıldığı bir süreç oldu Ergenekon davası. Ergenekon demek yasak dedi mahkeme, ne ki mahkemenin bu kararı da ‘yok hükmünde’ sayılmadı mı?
Kaç yüz dosya, kaç bin sayfa iddianame falan..
Bingöl’deki ișsiz yurttaș, ‘onüçüncü iddianame’nin reddedilemeyeceğini ve ikiye bir ‘kabul’ edileceğini bilmedi mi?
Siirt’li ișadamı, yirmi yıl önce kendisinin ‘askerlik ișlemini’ yapan askerlik șubesindeki astsubayın, șimdi emekli de olsa, ‘ergenekoncu’ olduğunu onun yürüșünden çıkarmamıș mı idi?
Televizyona çaycı olarak girdikten sonra, ergenekon araștırmaları ile araștırmacı yazarlığa yükselen nice gazeteci-yazar türemedi mi?
Az șey öğrenmedik bu davadan.
Ancak bu davada, davacı kim davalı kim öğrenebildik mi acaba?
Hani mahkemelerde bir davacı bir davalı olmaz mı ama?
Bundan tam üç yıl önce sormușum bu soruyu kendime ve demișim ki;
“Bizim ‘örgüt’ün bu davada davalı mı davacı mı olduğu da dava görüşülürken belli olacak.”
‘Bizim örgüt’ dediğime bakmayın siz, ‘ayırdında olmadan örgütlendiğimizi’ de yazmıșım.
Sonradan olma bir araștırmacı-gazeteci-yazar da beni doğrulamıș ve ‘bunlar ayırdında olmadan örgüt için çalıșırlar’ mı ne diye yazmıș. Ve böylece bir yașıma daha girmișim.
Öğrenmenin yașı da olmaz ki zaten.
Ancak bugün, yani aradan üç yıl geçtikten sonra, bu davada davacı ile davalılar belli olmuștur denilebilir. Bu davada ‘davacı’ olarak davayı açanlar ‘davalı’ konumuna gelmișlerdir.
Kimlerdir bunlar?
Bunlar, o dava için kanıtların toplamasını isteyenler, o ‘kanıtları toplayanlar’, o ‘toplama kanıtlar’a dayanarak iddianame düzenleyenler ve o iddianameleri ‘kabul’ edenlerdir. Bunlar bugün ‘davalı’ konumuna düșenlerdir. Düșmüșlerdir.
Bunlar düșünce ‘dava’ da düșmüș olmaz mı?
Hayır, Artvin’deki yașlı teyze bu davanın daha yeni bașladığını söylemektedir.
Önceki davalılar o ‘toplama kanıtlar’a dayanılarak yargılanıyorladı.
Oysa o kanıtlarla kanıtlanabilecek bir ‘suç’ları yoktu.
Șimdi ‘toplama kanıtlarla’ suçsuz insanların yıllarca özgürlüklerini kısıtlayanlar ve bu amaçla örgüt kuran ya da varolan örgütleri kullananlar yargılanacaklardır.
Ergenokon’da üç yılda gelinen așama bundan bașkası değildir.
İstediğiniz köylüye sorun.
Habip Hamza Erdem