DEGİŞİM

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

DEGİŞİM

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Oca 10, 2024 14:39

DEGİŞİM
Türkiye’deki ‘rejim’in ne olduğunu en berrak biçimde görmek için, bir reklamı anımsatmak istiyorum :
Şirket sahibi, çalışanlardan birine şöyle diyor; -Ömer, bundan böyle bu şirkette en son sözü sen söyleyeceksin!
Ömer, şaşkın ve biraz da utangaç; -Ben?...
-Evet, diyor patron, ben ne söylersem ‘tamam’ diyeceksin.
Eksiksiz bir Türkiye fotoğrafı…
Kimilerinin ‘Cumhurbaşkanı’ dedikleri, ‘Sultan Halife’ ya da ‘Halife Sultan’ ne derse, bu ‘Millet’, bu ‘Milletin temsilcileri’, bu ‘Devlet’in ordusu’, ‘Emniyet güçleri’, ‘Gayri nizami harp örgütleri’, ‘Mafya liderleri’, ‘Tarikat önderleri’, ülkeye yerleştirilmiş yetmişiki milletten ‘köktendinci mücahitler’ evet demiyorlar mı?
-Tamam, sen dersen o diye onaylamıyorlar mı?
Bu ‘Devlet’in her boydan savcı ve yargıçları ‘Evet’ demiyorlar mı?
Hani o bilinen masala göre, bir ‘Halife’nin, Şam’da, erkek deveye kendisi dişi dedi diye, çevrede toplanan tüm halk ‘evet bu deve dişidir’ dedirtmiş ya, aynen öyle…
Şimdi Türkiye’de sözde bir ‘Cumhuriyet’ varmış da, başında da bir ‘Cumhurbaşkanı’ varmış sanılıyor.
Ve kimi kesimler, o arada sözde muhalefet, ‘Cumhuriyet’e dokundurmam’, ‘Anayasa’yı deldirtmem’, pek belirgin olmasa da ‘Laikliğe toz kondurmam’ falan diyorsa da; ortada ne Cumhuriyet’in C’si, ne Anayasa’nın A’sı ve ne de Laikliğin L’si kalmıştır.
Türkiye’de sınırların delik-deşik olduğu bilindiğine göre, kendi söyleyiş biçimiyle –‘Hudut namustur’ diyen (en büyüğünden en küçüğüne) bu ‘Hilafet Ordusu’nun elemanları için ‘namus’, eşlerinin başındaki ‘türban’nın dışında nedir diye sorulamaz mı?
‘Cumhuriyet’ diyenlerinin ise hapishanelere kapatılıp, kimilerinin hâlâ orada ölüme terkedildikleri ortada değil midir?
Hangi basın organında, halifenin hoşuna gitmeyecek bir tek sözcük edilebiliyor.
Adam yanlışlıkla rakı diyecek olsa, üç kez masaya vurup beş kez estağfurullah yanlış anlaşıldım demiyor mu?
En komik olanı da, halife ve sözcülerinin -bizim Atatürk’le bir sorunumuz yok demeleri.
Bre ebleh, seni Atatürk’le sorunun yok ama Atatürk’ün seninle sorunu var.
Sen onun kurduğu Cumhuriyet’i ortadan kaldırdın, onun mezarına işedin diyen yok ki.
Kaldı ki, Anıtkabir’e saldırmak için de fırsat bekliyorsun, inkâr etmenin gereği yok.
‘Manzara-i umumî’ bu iken, örneğin bendenizin, Numan Kurtulmuş, Ömer Çelik, Hulki Cevizkabuğu, teğmen Memed Ali ya da basın ve yayın organlarının yüzde 98’ini işgal eden papağanlara laf yetiştirmek gibi bir derdim yok.
Bunların tümü benim için, eşeğin palanı da değil kolanıdırlar.
Benim için önemli olan, haydi turp diyelim, onun en büyüğüdür.
‘Hilafet kervanı’nın en önünde gidenidir.
Bir an için Türkiye’ye ‘hilafet’in geldiğini varsayalım.
Bugünkü durumdan ne farkı olacaktır?
Yine vali vali, kaymakam kaymakam, komutan komutan, bekçi bekçi, Suriyeli/Afgan/Afrikalı vatandaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Akbaş olacaktır.
Makamlar aynı makam, maaşlar benzer maaşlar olacaktır.
İmamlar aynı imam, hutbeler benzer olacaktır.
Saray yine o saray, Dr Recep yine aynı niyet ve aynı amaçla olduğu yerde kalacaktır.
Benim anlayamadığım, kafasının çalıştığını sandığım kimi kişilerin, hâlâ ‘Tayyip bey ve çevresi’ diye, akıl ve mantıktan yoksun bir ayırım yapmalarıdır.
Benim ‘yılanın başı’ başlıklı yazımın tarihi ise 2009’dur.
Övünmek gibi olmasın ama, adına tutarlılık mı denir, öngörü mü denir fark etmez, eğer bir ‘ölçüt’ aranacaksa onun bana uyduğu söylenebilir.
Şu son on beş sene içinde köprülerin altından çok sular akmış olabilir.
Altından nice seller geçip kütüklerin yuvarlanmasına karşın, sizin karşıya geçmek için bir hedefiniz varsa köprü orada duruyor yani.
Kaldı ki, AKP’nin ‘kütük’leri de oldukları yerde durmaktalar.
Örneğin Beşir Atalay gitmiş Süleyman Soylu gelmiştir, Bekir Bozdağ gitmiş Yılmaz Tunç gelmiştir falan.
Hatta Ertuğrul Günay gitmiş, Metin Feyzioğlu gelmiştir.
‘Halife Sultan’ınız ise, yaylı ayakkabıyla da olsa dimdik ayakta tutulmaya devam etmektedir.
Denir ya, ‘hamam eski hamam, sadece dellekler (tellak) değişmektedir’.
‘Değişim’in ne olduğunu bilmeyenlere duyuralım; ‘değişim’, ancak ve sadece elde her ne olanak ve olasılık varsa onu kullanmak ‘azim ve kararlılığı’yla yapılabilmektedir.
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x