Siyasetçiye kızmanın çok da âlemi yok!.. Siyasetin ve siyasetçinin gıdası seçmen… Goygoyculuk yapmadan işin o tarafına bakmak ve 'her topluluk lâyık olduğu gibi yönetilir' düsturuna bir daha hak vermek gerekir…
Meselâ çözüm sürecine destek veren seçmenle, masa devrilince PKK'yı yeniden terörist ilân eden seçmen aynı!..
TL'den 6 sıfır atılınca paramızın bir anda değerlendiğini zanneden seçmenle, şimdi bizim "Dolar'ınan, Euro'ynan işimiz olmaz" diyen seçmen aynı!..
Önceleri fakirlikten şikâyet eden seçmenle, bugün "Buzdolabını bizim sayemizde gördünüz" denildiğinde hak veren seçmen aynı!..
Eskinden israfa ve lükse kızan seçmenle, şimdi devletin tepesindeki şatafattan payına "Tuvalete 1 milyona gittiğiniz seneleri unutmayın" nasihati düşen ve bundan gocunmayan seçmen aynı!..
Kıbrıs'ta hiç anlamadığı hâlde Annan Planı'na destek olan seçmenle, sonra birden bire millî kesilen seçmen aynı!..
Yabancı değerlendirme kuruluşları kredi notumuzu arttırınca, bunu geçmiş iktidarlara hava basma aracı olarak kullanan seçmenle, o değerlendirme kuruluşları notumuzu kırdığında işi hemen 'gâvurluklarına bağlayan' seçmen aynı!..
"Avrupa Birliği'ne giriyoruz" diye sevinçten ne yapacağını kestiremeyen seçmenle, sonra rest çekiyoruz havasıyla yurt içinde yürüyüşü değişen seçmen aynı!..
Önceleri Şanghay Beşlisi bir çelik tencere takımı mıdır yoksa halk müziği grubu mudur bilmeyen seçmenle, "Oraya gireceğiz, NATO'yu da öttüreceğiz" zanneden seçmen aynı!..
Ergenekon ve Balyoz operasyonları yapılırken büyük destek atan, bunların darbeye hazırlandığına inanan, "Vesayet rejimi bitiyor" diyen sevinen seçmenle, yukarıda iklim değişince "Vay be, meğer ne kumpasmış" sözüne teslim olan, bu yalanın demokratik yöntemle hesabını sormayı aklından geçirmeyen seçmen aynı!..
Cebindeki kredi kartının asgarisini ödemekten zorlanan seçmenle, Zarrap meselesinde 'Halkbank'ın marka değeri düşüyor' diye dertlenen, "IMF'ye borcu bitirdik, hatta para bile teklif ettik" tekerlemesinden keyif alan seçmen aynı!..
Seyit Rıza'yı 'evlâd-ı resul' ilân eden kafaya inanan ve Şivan Perverleri alkışlayan seçmenle, günü geldiğinde Dombra'yı akıllı telefonuna zil sesi yapan seçmen aynı!..
***
Bizler toplum olarak çok şey kaybettik de galiba en çok 'şahsiyet'ten yedik!..
Daha önce mektubum vardı 'kardeş'ime: "Seni çok takdir ediyorum kardeşim... Başkasına haksızlık yapılırken susan yanlarını, hezimetlerden zafer çıkaran olağanüstü tevil yeteneğini, varmış gibi yapılan ama hiç olmayan kırmızı çizgilerini, başkaları yapınca eleştirebileceğin ne varsa, seninkiler yaptığında onu 'strateji'ye dönüştürebilen kafa yapını takdir etmemek mümkün mü?
Sen varsan bu sistem var... Sen bu sistemin teminatısın... Bu sistemi ayakta tutan senin olağanüstü fedakârlığındır..."
***
Siyasetçi işini yapıyor… Bir de televizyonlardan ve gazetelerden topluma yön veren sözde gazeteciler, aydınlar, akademisyenler!.. Kendi şahsî çıkarları, para ve kariyer hesapları, bağnazlıkları ve ahmaklıkları sayesinde gerçeğe günde üç takla attıranlar… Haksızlık ve yanlışlık karşısında itiraz kaydı düşmektense, haksızlık kılıcını yalayanlar… İrili ufaklı muktedirler önünde şahsiyetlerini paspas edenler… 'Düzen'e uyum sağlayacağız diye kendi şahsiyetlerini kemirenler… Yanlışa yanlış demenin aslında o yanlışı yapana da iyilik olacağını düşünmektense, kısa vâdeli kârlardan kendilerine izzetsiz bir dünya inşa edenler…
Bu bizim gerçeğimiz maalesef… 'Lâyık olduğumuz gibi' düsturuna uygun gerçeğimiz…