DEMOKRASİ’NİN ERDEMLERİ

DEMOKRASİ’NİN ERDEMLERİ

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzr Eyl 27, 2015 0:53

DEMOKRASİ’NİN ERDEMLERİ
Yaşar Nuri Öztürk, ‘bilinçaltı’mızdaki kimi kavramları temizleyelim diyordu da, ne güzel söylüyordu.
‘Hayır öyle değil, böyledir’ diye ne denli savaşım verilse boş.
Kavramlarımızı yeniden tanımlamalıyız, hepsi bu.
Konuyla ne kadar ilgili olduğuna, siz okuduktan sonra karar verin, ancak geçen gün izlediğim bir ‘doğa olayı’nı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Amazonlar’daydı sanıyorum.
Serçe büyüklüğünde ve tunç renkli sevimli bir çift kuş.
Ne emeklerle topladılar o otları ve ne de güzel bir yuva yaptılar : bir mimarlık ve mühendislik harikası..
Sonra yumurtalara geldi sıra, dört mü beş mi yumurta yaptı dişi kuş.
Ama sırayla ısıttılar yumurtaları ; bir dişi bir erkek, ayrımsız.
O ara, az ileride bir başka kuş gözlüyordu olanları.
Sonra nasıl oldu ben göremedim ama, dişi kuş yuvaya geldiğinde bir başka yumurta gördü. Diğerlerinden irice ama o da diğerleri gibi mavi.
Sorun değil dediler ve yine bir dişi bir erkek olmak üzere ısıttılar yumurtaları.
Ve gün geldi, yavrular yırttılar kabukları ve gün yüzüne çıktılar.
Sevimli kuş çifti, koşup yiyecek taşıdılar yine durmaksızın.
Yavrular gün geçtikçe büyüdüler.
Ancak bir anormallik vardı, yavrulardan biri daha hızlı büyüyordu diğerlerinden.
Zaten yuva avuç içi kadar bir yer. O yavru büyüyüp serpildikçe, diğer yavrulara yer kalmadı yuvada.
Herbiri düştüler yuvadan aşağı, birer birer.
Kuş çiftimiz, olanların ayırdına varamadılar nasılsa.
Ve yavru büyüdükçe büyüdü, yuvaya sığmaz oldu.
Anne baba onu yakındaki bir dala taşıdılar ve habire yem yetiştirmeye çalıştılar.
Yavru büyüyordu ve anne-babanın boyunu çoktan geçmişti.
Serçenin yanında tavuk kadar olmasa da piliç kadar olmuştu, son gördüğüm zaman.
Film mi bitti; ben mi kaçırdım bilemiyorum, ancak sonunu çok merak ediyordum.
Ya, diyordum kendi kendime, o yavru aynı zamanda bir ‘etobur’ çıkarsa.
Ve dönüp anne ile babayı sırayla yerse, ne olacaktı?
Hala merak ederim.
Sonra ‘demokrasi üzerine’ okumalarıma devam ettim ve Devlet’in ‘demokratik değerler’ ürettiği konusuna geldim.
Demokrasi üzerine, laf aramızda, ele avuca gelir bir ‘bilgi’miz yoktur ama ‘bismillah’ çektikten sonar ilk işimiz ‘demokrasinin erdemleri’ üzerine nutuk çekmek olmuştur hep.
Konuyu sulandırmamak için, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sözetmek istemezdim, ama yeri geldi ve söyleyeyim; bu adam ‘saf’.
Öyle ‘pürü pak’ anlamında değil, belki de öyledir, ama ‘az bildiği’ her halinden belli.
PKK, diyor Kemal bey, HDP’yi baraj altında bırakmak istiyor.
Üstüne çıksa n’olacak a Kılıçdaroğlu?
Demıkırasimiz mi gelişecek?
Hem şu üzerine titrediğimiz ve hepimizin beş koldan ‘gelişmesi’ için elimizden geleni esirgemediğimiz ‘demokrasi’, dönüp bizi yiyecek olursa ya?
‘Devlet’in, eninde sonunda olmasa da, çoğu batılı ülkede ‘demokratik değerleri’ kendisinin bizzat ürettiğini yazmıştım başta.
Konu derin ve ‘Devletin İdeolojik Aygıtları’na değin gidiyor.
Üniversitelemizdeki ‘siyaset bilimcileri’nin ‘derin kuramları’na kadar falan (öhö diyesim geliyor burada ya, her ne ise).

Ve sonunda geliyor, bizim şu sevimli kuş öykümüzdeki, yabancı yavru kuş gibi, kendi devletini yemeye kalkıyor.
Dr Recep’in ‘demokrasisi’ gibi, desem, demokrasi beni içeri atar diye korkarım.
Ya Tanrı göstermesin, ‘Bizim Selo’ demokırasi getirecek olsa bu memlekete..
Nasıl anlatsam boş.
En iyisi ben filmimi izlemeye devam edeyim.
O yavru annesi ile babasını yiyecek mi, yemiyecek mi?
Öz olan dört-beş yavrunun çoktan ‘heder’ olduğunu saymıyorum bile..
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x