DEMOKRASİ ÜZERİNE (VI)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

DEMOKRASİ ÜZERİNE (VI)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Haz 10, 2020 8:33

DEMOKRASİ ÜZERİNE (VI)
Avrupa’daki ‘sosyal demokrat’ ya da ‘sosyalist’ partiler ile Lenin’in düşündüğü ‘komünist’ parti arasındaki temel ideolojik ayırım, birincilerin ‘formel demokrasi’ ikincisinin ise Marx’ın düşündüğü ‘gerçek demokrasi’yi hedeflemiş olmasıdır.
Daha önce belirtildiği üzere, bu da ancak ‘parti’ önderliğinde ‘demokratik diktatörlük’ aracılığıyla gerçekleştirilebilecektir.
Burada, Türkiye’de de ileri sürülen ‘Millî Demokratik Devrim’ kuramının adından da anlaşılacağı üzere, demokratik yani ‘demokarsi amaçlı’ bir ‘Devrim’i öngördüğünü belirtelim.
Hem ‘demokratik’ ve hem de ‘ulusal’.
Nitekim, Lenin de ‘Rus Sosyal Demokrasi Partisi’nin devamı olan komünist partinin hedefinin öncelikle ‘Rus Demokrasisi’ için mücadele etmek olduğunu ileri sürecektir.
Demek ki, ‘Rus Demokrasisi’, ‘Alman Demokrasisi’, ‘Fransız Demokrasisi’ veya ‘Türk Demokrasisi’ anlayışından sözedilebilmektedir.
Şu farkla ki, Fransız ya da Alman gibi Avrupa toplumlarında kapitalizm daha önce ‘gelişmiş’ olduğu için o ülkelerde aydınlanmış bir ‘burjuvazi’ kendi ‘Burjuva Demokrasi’lerini kurmuş bulunmaktadırlar.
Oysa, Rusya ya da Türkiye gibi ‘Asyatik’ ülkelerde otokrasi egemen olup, bu sadece yüzeysel bir durumun ötesinde ‘toplum’un iliklerine değin işlemiş bulunmaktadır.
Dolayısıyla bu ‘Asyatik Tip’ ülkelerde, demokrasi için aristokrasi ve eşrafın ‘demokrasi’ talebi olmayacak, olsa olsa işçi ve köylülere dayanan ve ancak ‘devrim’le Avrupa türü bir ‘demokrasi’ye geçilebilecektir.
O nedenle hem ‘ulusal’ ve hem de ‘demokrat’ olan bir ‘devrim’ gerekmektedir: Ulusal Demokratik Devrim.
‘Ulusal’ olması, ‘ulus’un tam anlamıyla oluşmuş olmasından değil ama ‘emperyalizm’e karşı olmasından, yani öncelikle ‘emperyalizm’den kurtulma amacından dolayıdır.
‘Demokratik’ olması ise, Lenin’e göre, kısa dönemde ‘demokrasi’nin kurulmasını amaçlamış olmasından dolayıdır.
Kuşkusuz uzun dönemdeki amaç ‘sosyalizm’in kurulması olacaktır.
Nitekim Jean Jaurès, 1908 Genç Türk Devrimi ile aynı dönemde yapılan Fas Devrimleri’nin iki farklı ‘düzey’de gerçekleştiğini ileri sürecektir.
Fas Devrimi, Fransız emperyalizmine karşı yapılmış olmasına karşın, Genç Türk Devrimi ‘demokrasi’ yolunda atılmış bir adım olarak değerlendirilecektir.
Şöyle de söylenebilir; Genç Türk Devrimi ‘otokratik’ ve ‘teokratik’ bir yönetime karşı yapılmış ‘demokratik’ bir ‘Devrim’ niteliği taşımaktadır.
O nedenle, zaman zaman Türkiye’deki ‘demokrasi mücadelesi’nin 1876’dan buyana en azından 150 yıllık bir ‘tarihi’ olduğu söylenmektedir.
Ne var ki, gerek 1876-1908 IInci Abdülhamit, 1950-1960 Menderes ve 2002-2020 IIIncü Abdülhamit ‘dönemleri’ otokratik/teokratik özlemlerin egemen olduğu ‘anti-demokratik’ dönemler olarak yaşanmış olacaktır: mutlakiyetçilik.
Dahası bu ‘dönem’ler, emperyalizmle içli-dışlı olmalarından dolayı ‘ulusal’ olma niteliğini de taşımamaktadırlar.
Kaldı ki, sözkonusu dönem yöneticilerinin ‘ulus’ yerine ‘ümmet’ anlayışında oldukları da bilinmektedir.
Çok daha acısı, sözde ‘ulusalcı’ olduklarını ileri sürenlerin bu dönem yöneticilerini desteklemeleridir.
Bu bölümü sonlandırırken, Ulusal Demokratik Devrimler’in, içeri ve dışarıya karşı salt ‘ekonomik’ değil ama daha çok ‘politik’ özellikte olduklarının altını çizmemiz gerekiyor.
O da ‘politik iktidarı’, yani ‘Devlet’i ele geçirmek ve aynı anlama gelmek üzere onu ‘feth’ etmektir.
Nitekim Avrupa türü sosyal-demokrat ya da sosyalist partilerin çoğu, emekçi kesimlerin ‘ekonomik talepleri’ni karşılamak koşuluyla, ‘Devlet’le bir alıp-vereceklerinin olmadığı görüşündedirler.
Çünkü kendi ‘Devlet’lerinin ‘demokratik’ olduğunu düşünmektedirler.
Oysa, ‘Asyatik’ denilen toplumlarda, çıbanın başı bizzat ‘Devlet’in kendisidir.
Tam da bu nedenle, ‘demokrasi’ için, öncelikle ‘Devlet’in ele geçirilmesi gerekmektedir.
Bu da, sözde ‘demokratik’ yollarla değil ama doğrudan ‘Devrim’le olabilecek bir iştir.
‘Demokrasi amaçlı bir devrim’!
Çünkü, olmayan bir ‘demokrasi’ içinde ‘demokratik’ bir tutum almayı tasarlamak abesle iştigalin de ötesindedir.
O nedenledir ki, ileri geri ‘demokratik’likten sözedenler, özde ‘demokrasi’nin özünü kaçıranlar ya da varlığını yadsıyanlardır, diyeceğiz.
Burada ‘Devrim’ler ile ‘Darbe’ler arasındaki farka da değinmek gerekebilir.
‘Darbe’ler doğrudan ‘iktidar’ı ele geçirip var olan düzeni kendi çıkarları doğrultusunda yönetme amacı taşırlar.
‘Devrim’ler ise, iktidarı devirdikten sonra, bir ‘Kurucu Meclis’ aracılığıyla yeni bir ‘Anayasa’ hazırlandıktan sonra, yeniden ‘seçim’lere gitmekten çekinmezler.
Bu nedenle de ‘Devrim’ler ‘Demokratik’ olarak nitelenebilirler.
(Sürecek)
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1626
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

cron

x