Mısır’da ordunun mūdahalesi ‘darbe’ miydi ‘devrim’ mi ?
Her ne kadar, yazının devamında benim ūç yıl önce ‘Darbe Nasıl Yapılır’ yazımı yeniden sunacaksam da ; bir Tūrk kökenli amerikalı akademisyenden bașlayayım.
Profesör Ozan O. Varol da 2012 yılında The Democratic Coup d’Etat, bașlıklı bir makale yayımlıyor : Harvard International Law Journal, été 2012.
Ȫyle ki, ‘Demokratik Darbe’ deyimi uluslararası hukuk literatūrūne böylece girmiș bulunuyor.
Çūnkū Ozan O. Varol gerçekten parlak bir hukukçu olarak biliniyor.
Yazar çalıșmasında ūç örneği ele alıyor: Bizim 1960 devrimimiz; 1974 Portekiz Devrimi ve 2011 Mısır Devrimi.
Ne var ki, Mısır ‘Devrimi’, Mursi’nin diktatötlūğe yönelmesinin ardından ordunun ‘O kadar da değil’ demesiyle yeni bir ‘așama’ya gelmiș bulunuyor.
Çūnkū Mısır’da ‘devrim’, Mursi ile birlikte ‘At gözlūğū devrimi’ olmaya yöneliyor.
Portekiz Devrimi’ne Fransıca “révolution des œillets” denildiği için, benzer biçimde Mursi ile birlikte ‘Mısır Devrimi’ne de ‘révolution des œillères’ denilebiliyor.
Œillet, karanfil ; œillères de ‘at gözlūğū demektir.
Ozan O. Varol’un makalesinin alt bașlıkları da șöyledir :
The Democratic Coup d’Etat ´
Table of Contents
Introduction
I. Typical Characteristics of a Democratic Coup d’Etat ´
II. The Constitutional Entrenchment Thesis
A. Self-Interested Behavior in Democratic Politics
B. Self-Interested Behavior by Military Leaders in a Democratic Coup
C. Constitutional Entrenchment During Military Rule
III. Case Studies
A. The Turkish Coup of 1960: Institutional Entrenchment
1. The Prelude and Aftermath of the Coup
2. Institutional Entrenchment
a. The Turkish Constitutional Court
b. The National Security Council
B. The Portuguese Coup of 1974: Substantive Entrenchment
1. The Prelude and Aftermath of the Coup
2. Substantive Entrenchment
C. The Egyptian Coup of 2011: Procedural Entrenchment
1. The Prelude and Aftermath of the Coup
2. Procedural Entrenchment
IV. Conclusion
Darbe Nasıl Yapılır?
Değişik darbe türleri vardır.
Sebzeli darbe, fırında darbe, darbe tava ve darbe helva.
Bir de ‘darbe sote’ vardır ki, Hilmi Özkök evde soğan bulunmasına karşın kasapta uygun et bulamadığı için yapamamıştır.
Öte yandan darbeler yörelere göre de değişiklikler gösterebilirler.
Ankara-Çukurambar, İstanbul-Ümraniye, Erzincan-Çatalarmut, Hakkari-Şemdinli, Ankara-Sincan vb.
Ben darbe helvasını severim.
Hem yapılışı da kolaydır.
Un, şeker, tereyağ, tava ve biraz da hava, yani darbe havası.
Darbe havası olmadan diğerleri olsa da darbe helvası olmaz.
Bakınız bugün Türkiye’de bir darbe olması için herşey var ama, darbe yapılamıyor. Neden? Çünkü hava eksik.
Tayyip Recep Televizyonu, TRT ikinci kanalı bile ne kadar uğraşsa bu havayı tutturamıyor bir türlü.
Zorlanıp yırtınıyor, hayır yok; havadan eser yok.
Sen kalk aracın plakasını ver, geçeceği yollları, uğrayacağı durakları say; yükün ayrıntısını belgele..
Çıt yok.
Savcı ve polisi ayarla, muhabir ve kameramanı yolla; tıss.
Sarıya boyalı saçları, pembe yanaklı ve kıvrak kalçalı televizyon muhabbet kuşları saçlarını yolsunlar; tık yok.
Yapamıyorlar.
Neden?
Bir darbenin helvası kolay yapılmaz da ondan.
Sotesi olsaydı Hilmi Özkök efendi hazretleri yapacaktı.
Yani bu Alaca Karanlıkçılara karşı halk yollara düşseydi, darbe sopası pardon sotesi yapmak işten bile değildi.
Recep Tayyip’ten başbakan olmaz deseydi bu halk, yasa var anayasa var diye diretecek olsaydı darbe sote ‘şip-şak’ yapılacaktı.
Öyle o kadar gazete-televizyon, köşe yazarı-ekran marazına da gerek yoktu o zamanlar.
Şimdi Tayyip Recep Televizyonu ne denli yırtınsa darbe havası yaratılamıyor.
Bomba yüklü kamyonda ‘uzun namlulu silah taşıyan, sahte subay kılıklı terörist bile var’ deniyor.
Niye? Tık olsun diye.
Ya polis kamyona ateş açacak ya da ‘görevli asker’ polise.
Bir tık yeter.
Televizyondaki kadın yırtınıyor ki tık ola. Ama olmuyor.
Ancak olacak.
Ve yakındır.
Bunlar polisle askeri şu ya da bu şekilde biribirlerine kırdıracaklar.
Bir kıvılcım, bir şehit.
Ve darbe helvası tutacak.
Onlar da tatlı tatlı yemeyi tasarlıyorlardır kimbilir.
Ama bu onların ‘helva’ları olacak.
Su testisi su yolunda kırılacak.
Habip Hamza Erdem
*** *** ***
2010 yılı Mart ayında, polisin askerî cephane yüklü sivil kamyonu Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirdiği günlerde yazıldı bu yazı.
Gerek duyulmasa bugün yeniden yayımlanmayacaktı.
“Sarıya boyalı saçları, pembe yanaklı ve kıvrak kalçalı televizyon muhabbet kuşları” zevk-ü sefaya dalmış günüyorlar bu kez.
Çünkü ‘Türkiye’de darbe dönemlerini’ kapatmış olduklarını düşünmekteler.
Ne de olsa ‘Polis’, asker ve sivil yurtseverleri Silivri’lerde kafese koymaktadır biribiri ardısıra..
Hem de savcı ve yargıçlar aracılığıyla...
‘Hava’ ya gelindikte, ‘kurşun gibi ağır’dır oysa.
‘Tava’sı ise bütün bir Yakın ve Orta Doğu..
Oralarda da ‘darbe dönemleri’ kapanacak ve ‘simetri’si olan ‘Devrim dönemleri’ başlayacak demektir.
‘Devrim dönemleri’nin en önemli özelliği ise ‘teğet’ geçmemeleridir.
Habip Hamza ERDEM - 27 Eylül 2012