Deniz Baykal İstifa Etti!

Genel & Güncel Konular

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 12, 2010 3:47

İster ama dönemez!

Dün bütün Türkiye’de ve televizyonlarda herkes birbirine aynı soruyu soruyordu:

“Deniz Baykal dönecek mi?”

Çünkü Baykal’a yakın bazı isimler önce il başkanlarını, sonra da kurultay delegelerini tek tek arayarak, imza toplamaya başladı bile...

Bazı senaryolara göre Baykal istemese bile, kurultay delegeleri onu oybirliğiyle “tek aday” gösterip, seçecekler... O da “Ne yapalım, taban böyle istedi” diyerek dönecek...

Ben bu işin bu kadar basit olmadığını düşünüyorum.

Çünkü:

Baykal bu kez seçim başarısızlığı yüzünden istifa etmedi...

Bir ya da birkaç “seks kaseti” bu istifaya neden oldu...

Yani istifaya mecbur kaldı...

Çünkü aksi halde, “Devamı yakında” ifadesiyle biten ilk kasetin daha detaylı görüntüler içeren ikinci bölümünün internete verilmesinden çekindi.
Bu rezaletin büyümesinden sonra, bugün olduğu gibi “komplo” savunmasının arkasına da sığınamayacağını gördü.
Şimdi ne değişti ki, parti tabanının baskısını gerekçe göstererek görevine dönmeyi istesin?


Diyelim ki döndü:
Bu durumda belki kendi eliyle seçip partiye yerleştirdiği kişileri memnun edecek...

Ama...

O görüntülerin kendisine ait olmadığını bağıra bağıra söyleyemediği sürece, CHP seçmeninin yüzüne nasıl bakacak?
Bugüne kadar kendisi için söylenen, “Kim ne derse desin dürüst ve temiz adam” tanımlamasını nasıl sürdürecek?
Hele bir de bu arada o görüntülerin devamı vizyona girerse; sokağa nasıl çıkacak, meydanlara gidip nasıl oy isteyecek?

İşte... Bu yüzden diyorum ki:
Kurgu ya da montaj; ne olursa olsun, o görüntülerdeki kişiler eğer gerçekten Deniz Baykal ve Nesrin Baytok’sa...
Yandaşları değil 800, 800 bin imza toplasa nafile... Baykal geri dönmez!
Bu rezaletin aylara, yıllara yayılmasına...
Sadece kendisinin ve Nesrin Hanım’ın değil...
İki ailenin ve koskoca bir partinin bu kadar yıpratılmasına izin vermez...
Bu riski asla göze almaz!
Eğer dediklerim olmaz ve Baykal yeniden Genel Başkanlığı kabul ederse...
Ben yanılmış olurum...
Ama o ve CHP biter!

ŞİMDİ SIRA İKTİDARDA!

Deniz Baykal, kendisine ve Milletvekili Nesrin Baytok’a ait olduğu iddia edilen gizli kamera görüntüleri nedeniyle istifa etti.

Onurlu bir siyaset adamının yapması gerekeni yaptı.

Şimdi sıra iktidarda!

Bu görüntüleri çekenleri ve yayanları bulup adaletin önüne çıkarmak; iktidarın boynunun borcu!

Kaldı ki bu, günümüz teknolojisiyle çok da zor değil...

Söz konusu görüntülerin çekildiği tarihi saptayıp, çevredeki kamera kayıtları sayesinde o günlerde o binaya girip çıkanları tespit etmek; bırakın MİT’i, polisimiz için bile çocuk oyuncağı!

İktidar eğer bunu yapmazsa...

O zaman Deniz Baykal’ın giderayak söylediği sözler, çok daha fazla önem kazanır; iktidar zan altında kalır!

GÜNÜN SORUSU

Sorum Deniz Baykal’dan başka kimseyi CHP Genel Başkanlığı’na layık görmeyenlere:

Hepimiz gibi bir “fani” olan Baykal’ın hayata gözlerini yummasından sonra partiyi feshetmeyi mi düşünüyorsunuz?

Mustafa MUTLU 12.05.10 VATAN
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 12, 2010 3:54

Baykal’ı döndürmek CHP’yi dibe çökertir

Deniz Baykal’ın “pek çok kişiyi şaşırtan” istifası parti içinde de depreme neden oldu. Daha ilk andan itibaren “Baykal gitme” çağrıları başladı bile.

Her ne kadar kurultaya 10 gün varsa da CHP delegelerinin topluca Baykal’ı aday gösterecekleri, başka bir adayın ortaya çıkmayacağı söyleniyor.

Bunun için Baykal’ın evinin önünde çadır kuruldu, bazı il başkanları Baykal’ı ikna edinceye kadar burada kalacaklar hatta açlık grevine bile başladılar.

Kurultayda tüm delegelerin oylarını Baykal’a vereceği, ardından büyük bir kalabalığın Baykal’ın evine giderek kendisini kurultay salonuna getireceği iddia ediliyor.

Anladığım kadarıyla CHP’nin senaryosu böyle.

Ve eğer bu gerçekleşirse bir felaket olur. CHP dibe çöker.

Partililer duygusal tepki içinde bunu göremeyebilir belki ama 50 yıllık siyasi deneyimi olan Baykal’ın asla böyle bir hata yapacağını sanmıyorum.

Çünkü olan olmuştur.

Kaset doğruydu, yanlıştı bir kenara bırakın.

Baykal “mücadele etmek” amacıyla istifa etmiştir.

Artık Genel Başkanlığa dönmesi ancak o malum kasetin tamamen “düzmece” olduğunun kanıtlanmasıyla olabilir.

CHP ve Baykal bana göre meşum bir olaydan tarihi fırsat yakalamış olabilir.

İzlediğim kadarıyla Baykal’ın üstelik ailesiyle birlikte oturup istifa kararı vermesi CHP’lilerin, bu seçimde CHP’ye oy vermeyi düşünenlerin ve hatta CHP karşıtlarının bile takdirini kazandı.

Baykal’ın istifadan hemen sonra “Ama örgüt bırakmıyor ki” diyerek geri dönmesi büyük hayal kırıklığı yaratacaktır. Üstelik bu “Demek ki her şey bir oyunmuş” fikrini kafalara sokar.

Ve öyle sanıyorum ki CHP’de bir yenilenme umudu gören ve daha önce “Kime oy vereceğiz” diye hayıflanan ama şimdi “Artık oyumu CHP’ye veririm” diyen azımsanmayacak sayıdaki vatandaşı da geri dönmemek üzere CHP’den uzaklaştırır.

Olaya sadece CHP açısından da bakmayın. Baykal geri dönerse, bundan sadece CHP zarar görmez, tüm muhalefet payına düşeni alır. Muhalefeti oyun yapan kurumlar olarak gören sade vatandaşlar umut olarak yine AKP’ye yönelir.

Baykal’ın genel başkanlığı bırakması onun CHP lideri olmasına engel değildir.

Baykal’a ve CHP’ye yakışan şudur: Baykal partinin “Onursal Başkanı” olarak tıpkı bir dönem Alman Sosyal Demokrat Parti Başkanı Willy Brandt’ın pozisyonuna geçer ve Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanır.

***


Adam yokmuş

Baykal’ın yerini doldurmak elbette kolay değil. Ama “Kimi bulacağız ki, adam yok” diyenlere de hiddetlenmemek mümkün değil.

Ne demek yahu “adam yok.” Lafa gelince “Atatürk’ün partisi” diyeceksiniz, “en köklü” olduğunuzu söyleyeceksiniz, sonra da Baykal gidince “Kimi bulacağız, adam yok” diye ağlaşacaksınız.

Olur mu böyle şey. Ayıp değil mi? Kimse utanmıyor mu bundan?

Allah gecinden versin Baykal istifa etmeseydi de, hakkın rahmetine kavuşsaydı ne yapacaktınız? Partinin kapısına kilit mi vuracaktınız?

Haydi size bir öneri: Anladık, aranızda adam yokmuş. O zaman gözünüzü biraz dışarı çevirin bari. Eskişehir’e bir uğrayın, belki oradaki belediye başkanını ikna edersiniz. Ya da ne bileyim çağdaş Türkiye’nin en iyi temsilcilerinden halkın sevgilisi bir anayasa profesörü var.

İkisi de adam.

***


Baykal, malum görüntülerin ardından istifa etti. Partililerin, “BAY” diyecekleri bekleniyordu, “KAL” dediler.

(Gani Yıldız)

***


Yandaş deyince de kızıyorlar

Baykal’la ilgili kaset haberi gece yarısı ortaya çıktı. Meclis çalışıyordu. Danışmanları Başbakan’a gelip durumu anlatıyorlar. Erdoğan’ın yüzü asılıyor, sonra “Kaldırın yayından” diyor. Sonra da “Üzerinde fazla durmasınlar” talimatı veriyor.

Başbakan’ın bu tavrı aslında pek çok kişinin de hoşuna gitti. Baykal’ın bu özel durumundan yararlanmaya çalışmaması, ahlaklı bir tutum takınması elbette takdir edilecekti. Ancak bir de madalyonun öteki yüzü var.

Başbakan öfkeli bir yüzle “Kaldırın onu” diyor ve devlet o anda harekete geçip yayını engelleyebiliyorsa demek ki ters bir talimatla bir kaseti de yayına sokabilir.

Haydi bunu “uçuk” kabul edelim. Ya yandaş medyaya, o maskeli faşistlere ne diyelim.

Hepsi özgür, liberal, tarafsız, hukuk ve demokrasiye çok bağlı gazeteci ve yazarlar ya, Başbakan bir talimat verdi hepsi dut yemiş bülbüle döndü.

Üç gün boyunca bu yandaş ve maskeli faşist medyada kaset olayı hiç yer almadı. Bir iki komik tarafı ağır basan sözde eleştiri dışında hepsi “böyle bir olay yokmuş” gibi davrandı. Ne zaman ki Başbakan, sataşma olduğu gerekçesiyle Baykal’a öfkeli cevap verdi yandaş ve faşist medyanın dili çözülüverdi.

Bu nasıl ahlaktır, vicdandır, namustur ve bu nasıl demokrasiye hukuka bağlılıktır ve en önemlisi bu nasıl özgür ve bağımsız gazetecilik anlayışıdır.

Sonra “yandaş medya” dediğimde, “maskeli faşist” tanımını yaptığımda kızıyorlar. Ne kızıyorsunuz ki, haliniz meydanda işte.

Her şeyiniz talimatla. Ama talimatı alınca da maaşallah diliniz pabuç gibi.

Can ATAKLI 12.05.10 VATAN



Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 12, 2010 4:04

Onurlu ve anlamlı bir istifa

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, dün partisinin Genel Başkanlığından istifa etti. Sitelerde, özellikle mâlum Vakit sitesinde görüntülenen kasetten dolayı, hükûmeti komplo yapmakla suçladı. Bu istifa, siyaset tarihimizde, hep anılacak, önemli bir olay. Konuşmanın kendisi de, gene tarihe geçecek, duygusal, samimi, iddiaları gerçek, zorunlu bir konuşma!
Dinlerken gözlerim yaşardı ve söz “istifa” noktasına gelince, salondaki bazıları gibi, içimden “yapma” demek geldi... Hem değerli, deneyimli ve yürekli bir liderin, hazin ve haksız sonu olacağını, hem de, bunun komployu yapanlara prim vermek olacağını düşündüğüm için! Üstelik, Baykal’ın tam bu sırada sahadan çekilmesi, CHP’de lider boşluğu yaratacak, parti içinde kaçınılmaz liderlik rekabeti, AKP’ye ve karanlık emellerine karşı mücadelede en güçlü kale CHP’yi güçsüz bırakacak!

Taşlar
Bu arada herkes eteklerindeki taşları, emellerini ortaya döküyor... Kimin, kim olduğu, maksatları daha iyi anlaşılıyor.
Ben, Baykal’ın siyasi geleceği konusunda tahminler ve yorumlar yapmayacağım.
Evet, Baykal “istifa ettim” deyince üzüldüm ancak, sonra serin kanlı düşününce, onun onurlu ve doğru olanı yaptığını düşünüyorum. Baykal, tuzağa düşmedi, iktidarın “oyununa” gelmedi ve şimdi daha da güçlendi. AKP iktidarını açıkça suçlamak ve hem de meydan okumakla, başkalarının sonunu hazırlamıştır. Bundan sonra, onun ve namuslu olan herkesin, öncelik ve özellikle bu fesat kasetlerinin nasıl çekildiğini ve nasıl servis edildiğini araştırıp bulması gerekmektedir. Burada da asıl görev devlete, daha doğrusu “devlete” ve kurumlarını elinde tutan iktidar partisine düşer.. Bu “masumiyeti ispata” zorlamak değil, ülkeyi saran karanlık bulutları dağıtmak görevidir.
Bu konuda doğruları söylediği için Baykal’a kızan Erdoğan, eğer yatak odaları izlemelere, telefon dinlemelere hakikaten karşı ise, bunların odağı olan
“Ergenekon iddialarında” bu yöntemlerin kullanılmasını neden takbih ve
men etmez? Aksine savcılığını yapar!

Haberdar olmak
Bu yazıyı yazarken aklıma geldi; can dostım Şiar Cavit Yalçın’ın babası eski Maliye Nazırı Cavit Beyin neden idama mahkum edildiğini, İstiklal Mahkemesi yargıcı babam Kılıç Ali’ye sorduğumda “Cavit Bey komplonun içinde değildi ama haberi vardı” demişti. Bence, normal şartlarda “komplodan” haberdar olmak idam sebebi olamaz... Ancak, şu sırada devletin bütün kurumlarını elinde tutan Başbakan Erdoğan’ın bu olaydan ve kasetten önceden haberdar olmaması, en azından merak konusu. Hükûmet eğer bu kasetten önceden “haberdar” olmuş ve hiçbir şey şey yapmamısa, bu “suça ortaklık” sayılır! Dünyada hiçbir şey, sonuna kadar ne kaybolur, ne de gizli kalır.. Umarım bu olay hususunda da öyle olacak, gerçekler er veya geç, ortaya çıkacaktır... Çok geç olmazsa, sonunda bitecek olan Baykal olmayacaktır!

Pensilvanya ayağı
Baykal’ın konuşmasında, ayrıntı olmayan “ayrıntı” vardı. Pensilvanya’dan gelen destek “mesajı”... Yani bu komplonun malum cemaatin komplosu olmadığı mesajı... Ancak, burada zımni bir anlam var... Benim anladığım kadar, “cemaat” bu işlerı Ergenekon kapsamında yapar da, “bu sefer” biz yapmadık demek mi istediler?

İlk ve son taş
İstifadan önce yazdığım “İlk taşı kim atacak” başlıklı yazımda bu alçak komplonun maksadının ne olduğunu yazmıştım.. Gördüğüm lüzum üzerine özetleyeyim; Bu operasyon -komplo-, Türkiye üzerinde ve aleyhinde oynanmakta olan “Büyük oyunun” müstehcen bir perdesi!... Türkiye en kritik noktada... Bütün tehdit ve tehlikeler sarmal olmuş; irticadan, bölücülükten, “Anayasa paketine” kadar! İç ve dış “eşkıya” bu durum ve ortamda, Türkiye’deki bütün “kaleleri” düşürmek istemezler mi? Yargının bağımsızlığı tehlikede... TC ulus devlet yapısı değiştirilmek isteniyor. En vahimi, son kale, Türk Ordusu yıpratılıyor, milletin ordusuna geleneksel saygı ve güveni sarsıyorlar... Şehit cenazeleri bölücülere karşı mücadelede azmimizi artırırken, alçak PKK saldırılarını ve şehit cenazelerini meşum emelleri için kullanıyorlar! En acısı, başarılı da oluyorlar!
Baykal istifa etmekle bizi, Atatürk milliyetçilerini üzdü ama, “şeytan arabasının” tekerine çomak soktu, şeytan taşladı!

ALTEMUR KILIÇ
YENİÇAĞ 12.05.10


Sayfa 3'te yine 12.05.10 tarihli yazılar vardır
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş May 12, 2010 11:47

10 Mayıs 2010-ODATV

http://www.odatv.com/n.php?n=vakitten-v ... 1005101200

VAKİT’TEN VİDEO OPERASYONU

Deniz Baykal, kendisine yapılan gizli kamera komplosu sonunda CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etti.

Tüm bu tartışmalar arasında; Vakit’in bir video operasyonu gözden kaçıyor.

Vakit hangi görüntüleri, neden saklıyor?

Baykal görüntüleri olayı nasıl patlak verdi?

Vakit nasıl hedef şaşırtıyor? Ve nasıl açık veriyor?

Evet, haberimizde bu sorulara yanıt arayacağız.

O görüntüler ilk nerede yayınlandı?

Vakit gazetesinin internet sitesi Habervaktim’de…

Ne zaman?

Geçtiğimiz hafta Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece…

Söz konusu görüntüler hangi başlık ve içerikle verildi?

İşte bu sorunun yanıtı olan ekran görüntüsü:



Evet, görüldüğü gibi Habervaktim, “Özel Haber” ibaresiyle bu görüntüleri yayınladı.
Haberin metnine bakıldığında ise; iki kez vurgulanan şu sözler göze çarpıyor: “Habervaktim’in ele geçirdiği video…”

Bu sözlerden ne anlamamız gerekiyor?
“Özel Haber”, başka yayın organında olmayan, kişisel gazetecilik uğraşıyla elde edilen bilgiler demek. Keza, Habervaktim bunu “ele geçirdiğimiz video” diye doğruluyor.

Bu görüntülerin yayınlanmasından ve habervaktim kaynak gösterilerek internet sitelerine yayılmasından çok kısa süre sonra, site ilgili haberi kaldırdı.

Kaldırılan haberin linki neydi?

http://www.habervaktim.com/haber/121001 ... leyin.html

Bakın, o linke tıklayınca ne çıkıyor karşımıza?

Star Gazetesi’nden Şamil Tayyar’ın Habertürk’te katıldığı programda söyledikleri…

Evet, site haberin içeriğini silmiş ve içine başka bir haber yüklemişti. Ancak Şamil Tayyar haberi, Baykal görüntülerinin olduğu haberin içine yüklendiğinden, link silinmemişti.

Peki, o sitedeki haberde yayınlanan videonun linki neydi?

Haberde “İZLEYİN” denilen ibare tıklandığında şu linke yönleniyordu:

http://habervaktim.com/videoizle.php?id=828

Şimdi o linkte bir video yer almıyor. Dediğimiz gibi; haber ve video kısa bir sürede yayından kaldırıldı.

Gelelim; Habervaktim’in sayfalarında yer verdiği ve videolarının bulunduğu “Video Vaktim” adlı kategoriye…

Habervaktim’de ilgili kategoriyi açanlar görecektir ki, o sayfada bir video galerisi var. Bu haber yazılırken o sayfaya son eklenen videoda; CHP Milletvekili Muharrem İnce’nin Bodrum’da okuduğu bir şiir var. Haberin linkine bakalım:

http://www.habervaktim.com/videoizle.php?id=830

Bundan bir önceki videoya göz atalım: Kamer Genç’le ilgili bir ses kaydı. Linkini buraya yazalım:

http://habervaktim.com/videoizle.php?id=823

Bu linkleri vermemizin nedeni şu. Bakınız; Habervaktim’in yayınladığı Baykal komplosu görüntülerinin video id numarası: 828

Sitede son iki videonun id numaraları ise 830 ve 823. Bu id numaraları; yeni video eklendiği sürece teker teker artar. Yani; Habervaktim eğer yeni bir video yüklerse sistemine, onun id numarası 831 olacaktır. Baykal’ın görüntülerinin siteden kaldırıldığını biliyoruz. Peki, teknik olarak bu son iki videonun id numarasının arasında kalan, 5 video nerede? Neydi o videoların içeriği?

Bunlardan sadece 2 tanesinin bilgisine ulaşabildik.

Id numaraları “826” ve “827” olan bu videolar Deniz Harp Okulu’nda çekildiği iddia edilen görüntülerdi. Ancak o videolar da yayında yok.

Şimdi soru şu: Diğer 3 video neydi ve bu videolar neden yayından kaldırıldı?

Bu durumun, Baykal komplosunu yayınlayan siteye yapılan polis baskınıyla ilgisi var mı?

Şimdi gelelim; şu ünlü Metacafe mevzusuna…

Ne demiştik; Site Baykal olayının görüntülerini “Özel Haber” ibaresiyle “Habervaktim’in ele geçirdiği” sözüyle verdi. Şimdi ise topu Metacafe video paylaşım sitesine atıyorlar.
Bakınız; bu site Youtube’un Türkiye’de yasaklı olmasından sonra, gizli çekim ve ses kayıtlarının yayınlanması için araç olarak kullanıldı. Hatırlanacağı gibi; Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a ait olan ses kaydı da Habervaktim’de yayınlanmış, site de kaynak olarak Metacafe’yi göstermişti.
Odatv de bu olayın aslında o kadar masum olmadığını belgeleriyle ortaya koymuştu.

İlgili haberler için bakınız:
BAŞBUĞ VİDEOSUNU KİM YÜKLEDİ?

ODATV YAZDI VAKİT O VİDEOYU KALDIRDI

Şimdi Vakit, “gazetecilik refleksiyle koyduk”, “yayın ilkelerimize ters düştüğü için kaldırdık” açıklamalarıyla durumdan kurtulmaya çalışıyorlar.

Bir de ekliyorlar; “Vakit’e de saldırıyorlar, halbuki Vakit Gazetesi ile Habervaktim birbirinden ayrı iki kuruluş.”

Evet, bu komik açıklamayı verip sözü bitirelim. Ayrı bir haber konusunu hak ediyor çünkü…

NOT: ANKA Ajansı, söz konusu görüntüleri yayınlayan bir internet sitesinin sahibinin ifadesinin alındığını, yazdı. Habere göre; ifadesi alınan o isim Murat D. idi. Murat D. ifadesinde; sitenin sahibi olduğunu ancak görüntüleri internette dolaşırken tesadüfen Metacafe isimli bir sitede bulduğunu, söyledi. Yurtdışı kaynaklı bu siteden haber niteliği taşıdığı için görüntüleri alıp yayınladığını söyleyen Murat D., daha sonra yayın yasağı nedeniyle kaldırdığını ifade etti.

Peki kim bu Murat D.? Yoksa Habervaktim sitesinin sahibi Murat Demirci mi?
Eğer o ise; yalanları iyice su yüzüne çıkıyor. Çünkü bu görüntülerin bilgisinin kendilerine ve başka sitelere mail yoluyla geldiğini, söylüyorlardı.

Tüm bu birbirini tutmayan yalanlar, yaşananların nasıl bir operasyon olduğu konusunda ipuçları veriyor. Önümüzdeki günler, daha çok gelişmelere gebe görünüyor.

Odatv.com
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Çetin Taş » Çrş May 12, 2010 13:32

Bir çok gazetecinin bu yönde ki yazıları üzerine bazı arkadaşlar Baykal'ın yeniden başkan seçilmesi konusunda haklı olarak olumsuz görüşler belirtmişler.Rahat olsunlar.Baykal gibi bir siyasetçi bu şekilde yapılan bir istifanın her ne olursa olsun dönüşü olmayacağını bilir.

Bana göre bu kaset olayı ile amaçlanan gerçekleşmedi.
Çünkü genel kanı, her ne olursa olsun Baykal'ın koltuktan vazgeçmeyeceğiydi.Tam da referandum ve seneye yapılacak seçimler öncesi bu kasetin ortaya sürülmesi ile amaçlanan bizim saf,cahil,düşünme yeteneğini rafa kaldırmış toplumumuza Baykal ile ilgili belden aşağı vurarak siyaset yapmaktı bence.Yani ben de Baykal gibi bu işin hükümet bağlantılı olduğuna inanıyorum(benim tabi ki Baykal kadar kesin konuşmam imkansız,elimde kanıt yok ama ben mantık yürüterek bu sonuca kendi adıma varıyorum).Tabi belden aşağı vururken bir yandan da yukarıda bahsettiğim özellikteki halkımıza "bakın,adam hem böyle işler yapıyor ve hem de hala koltuğa yapışmış oturuyor,bundan size hayır yok"şeklinde özetleyebileceğim gayet basit ama bizim halkımız üzerinde etkisinin 100% olacağına inandığım argümanı kullanacaklardı.Tabi bu durumda halka bu iktidarın kusurlarını, iktidar hedeflerini,iktidara geldiklerinde yapacaklarını anlatmak da ne derece başarılı olacaktı Baykal?Kendisi ile ilgili karşı propaganda ile uğraşmaktan etkili bir propaganda yapamayacağı bence kesindir.
Bu konuda bu düşünceye varmamın bir diğer nedeni de başbakanın Baykal'ın istifasından sonra yaptığı basın toplantısında ki yüz ifadesi ve ısrarla "Baykal o görüntülerin gerçek olup olmadığı konusunda bir şey söylemedi"şeklinde ki açıklamalarıdır.Düşünsenize,böyle bir durum gazetecileri ilgilendirebilir,haberdir çünkü ve hatta halkı da ilgilendirebilir çünkü milyonların takip ettiği bir siyasetçi söz konusu.Ama rakip partinin genel başkanının pek çok kişi durum ile ilgili üzüntülerini belirtirken halen "o görüntülerin gerçek olup olmadığını açıklamadı"şeklinde konuşması bu durumdan yararlanmak isteyen bir politikacı portresinden başka bir şey çizmiyor bana göre.

Sözün özü.
CHP eğer bu ülkede çok daha acaip bazı olaylar olmadığı sürece(her şey olabilir, bütün CHPliler Ergenekoncu ilan edilip tutuklanabilir,vs.)ilk seçimlerde iktidar olacaktır.Süreç o süreçtir.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş May 12, 2010 14:34

Dostlar, Baykal'la ilgili görüntülerin servis edilmesi konusundaki ''zamanlamaya'' ve bu görüntülerin ilk servis edildiği yere dikkat edin.

Birincisi, bu görüntüler ülkemizi karanlık bir faşizme sürüklemeyi amaçlayan Anayasa değişiklikleri Meclis'ten geçtiği aynı gün, 7 Mayıs'ta servis edilmiştir.

İkincisi, bu görüntüler, hükümete yakın bir yayın organı olan Vakit gazetesinin internet sitesinden “Özel Haber” ve “Habervaktim’in ele geçirdiği video…” ibaresiyle yayımlanmıştır.

Bu komployu kimlerin yaptığını çok kısa sürede ortaya çıkaracak ipuçları vardır ve anlaşılan CHP kurmayları da bu ipuçlarını değerlendirmek için çok fazla zaman yitirmeden bu konudaki araştırmalarını derinleştirmeye başlamışlar.

CHP Adana Milletvekili ve bilişim uzmanı Tacidar Seyhan, dün Meclis’te yaptığı açıklamada ’’Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülerin, yüksek teknolojili araçlar tarafından hazırlandığını; görüntülerin farklı zamanlarda farklı kameralarla çekildiğini, bu görüntülerin 43 ayrı parçanın birleştirilmesiyle yan yana getirildiğini tespit ettiklerini; bu işlemlerin arkasında bireysel değil kurumsal biryapı olduğunu kaydetti.'' (Ulusal Kanal-12 Mayıs 2010)

Görünen o ki, CHP'nin bu komployu tezgahlayanları çok kısa sürede ortaya çıkarıp, bu oyunu tersine çevirmesi çok zaman almayacak...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş May 12, 2010 17:05

BAYKAL'A YAPILAN KOMPLOLARIN TARİHİ

Milli Gazete'nin Ankara Kulisi'ni hazırlayan M. Kurdaş ve M. Yılmaz, kaset olayının Baykal'a yapılan 3. komplo olduğunu yazdı. Kulis köşesi yazarları Pentagon'un 1 Mart tezkeresi sonrası Pentagon'un Baykal hakkında sahte belge hazırladığını da iddia etti. ancak iki yazar Baykal'ın 3. komplo'dan kaçamadığını anlattı.

İşte Ankara Kulisi yazarlarının kaleminden Baykal'a yapılan komploların hikayesi:

"Baykal ABD'ye en son ne zaman gitmişti?" diye sordu. Hatırlayamadık... "1997"de dedi.

Hatta öyle ki 6 Nisan'da Türkiye'ye gelen Obama; bu yüzden Baykal'a sitem bile etmiş: "sizi ABD'de görmek isteriz. Neden hiç gelmiyorsunuz" demişti.

Bir dost meclisindeyiz. Gündem doğal olarak Baykal.

Değerlendirmelerini önemsediğimiz bir isimle konuşuyoruz.

Katılırız-katılmayız ama kurduğu bağlantılar gerçekten ilginçti.

"Baykal değişen konjonktüre uyum sağlayamadı. Eski statükocu anlayışta ısrar etti" diyerek başladı.

1 Mart tezkeresinden hemen sonra patlak veren bir olayı hatırlattı. Tezkereden sonra Baykal'ın kızının İsviçre'deki banka hesabına 1.5 milyon dolar yatırıldığı iddiası patlak vermiş ancak daha sonra belgenin sahte olduğu anlaşılmıştı.

Asıl tuhaf olan şuydu; belgenin üzerinde Pentagon bünyesinde kurulan "Özel Planlar Bürosu"nun adı vardı. Baykal şöyle demişti; "'Bu büro Irak savaşı çerçevesinde Pentagon'a bağlı olarak, oluşturulmuş bir bürodur ve Amerika'da da, dünyada da çok tartışılmaktadır. Tartışmaların temeli bu büronun dezenformasyon bürosu olarak çalışmakta olduğuna ilişkindir. Bu büronun, bilgi üretme değil, karartma, yanıltma, iftira, karalama, çamur atma çabaları içinde olduğuna ilişkin dünya basınında ve Amerikan kamuoyunda çok ciddi tartışmalar vardır'

Baykal bu operasyonun ardında açıkça ABD'nin olduğunu ima ediyordu.

Baykal o günlerde başına gelen ilginç bir olayı daha paylaştı. Seçimlere üç gün kala Baykal'a bir mektup gönderilmişti. Mektupta; "Sizi siyaseten bitirecek belgeyi 3 gün içinde almak istiyorsanız, Hürriyet Gazetesi'nin küçük ilanlar bölümüne "satılık laterna" diye ilan verin. Biz o ilandaki telefon ve adrese belgeleri iletelim" deniyordu. Baykal ikisini savuşturmayı bildi. Ancak üçüncüsü savuşturulacak gibi değildi. Düştü.

"Peki şimdi ne olacak?" diye sorduk. "Hala anlamadınız mı?" dedi birazda yalandan öfkelenmiş gibi yaparak:

"Türkiye'ye ılımlı sol geliyor!"

"İsim kim olabilir?"

Güldü.

"Siz de her şeyi hazıra bekliyorsunuz" dedi. "En son ABD'ye kim gittiyse odur herhalde!"


Odatv.com, 12 Mayıs 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 12, 2010 20:49

Ülkemizde Yaşanan Akıl Oyunları!


Ülkemizde yaşanan değişim ve dönüşümün işaret fişekleri yıllar öncesinden
atılmıştı. Yandaş medyayı takip eden bazıları, bu işaret fişeklerinin
anlamını çok önceleri çözmüştü.

Günümüzde ise, sondan bir önceki evreyi yaşıyoruz.

Değişim ve Dönüşüm sözcükleri beynimize öyle bir kazındı ki, bunları seçmen
iradesinden çıkarmak nerede ise imkânsız hale geldi. Balkanlar, Kafkaslar ve
Ortadoğu arasında bulunan ülkemiz, altın üçgen olarak adlandırılan bir
coğrafya üzerinde kuruludur. Bu bölgelerde yaşanan her türlü fırtınadan
ülkemiz de mutlaka payını alır.

Yeni Dünya Düzeninin olmazsa olmaz kuralı, Değişim ve Diyalog kavramlarıdır.
Bu kavramları anlayamaz isek bu bulmacayı çözmemiz mümkün olamaz.

ABD'nin tüm bu bölgelerde bir yapılanma içinde olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bu kuralları ortaya koymak için bazı kurallarımızı feda etmemiz isteniyor.
Türk Milletinin genlerini incelediğimizde bir kurallar dizini ortaya çıkar.
Bu yüzden bize Asker Millet denir. Bizler kurallarımızdan asla geçit
vermeyiz, alıştığımız düzenin devam etmesini isteriz.

Bu kurallar bütününü ise Dinimiz ile perçinleştiririz. İslam dini bir
kurallar bütünüdür. Doğal olarak bu kuralcı yaklaşım günlük yaşantımıza ve
tüm hayatımıza yön vermektedir.

Yazılı ve görsel medyanın yardımı ile bugüne kadar beyinlerimiz yıkandı.
Yaşantımızın bazı evrelerinde kural tanımaz hale gelebildik. Askere ve
yüksek yargıya yapılan bu kadar acımasız saldırılar, bundan on sene önce
yapılabilirmiydi?

Aramızdaki anlaşmaları zaten bizler çözmüştük.2002 yılından beri yapılan
veya yaptırılan yanlışlıklar sonucunda, etnik olarak bölündük. Diğer
anlaşmazlıklarımızı da eklerseniz ne hale geldiğimizi hepimiz biliyoruz.

Bu aşamada toplum mühendisleri devreye girdiler. Önce Dinimizden başlayarak
Diyalog safsatasını ortaya attılar. Belirli çevrelerde adeta kendi
kolonilerini kurarak, bu akımı süsleyerek her kesime yaydılar.

Bu aşamadan sonra bazıları statüko kelimesini ortaya atarak, bazılarının
dünyadan geri kaldığını, değişim olmaz ise yaşam hakkı da olmayacağını
işlediler. Milyar dolarları harcadılar.

Bu bağlamda statükocu kesim olarak gördükleri bazı kurumlarımıza
saldırılarını yoğunlaştırdılar. Sıradan bir vatandaş bile değişim ve
dönüşümün iyi olduğu fikrini savunur oldu. Karşıt görüşü savunanlar ise
malum sonuçlara maruz kaldılar.

Gazeteciler, Yazarlar, Bilim adamları, Askerler ve Yüksek Yargı statükocu
kesim oldukları için saf dışı bırakıldılar.

Diyalog ve Dönüşüm safhası mutlaka ama mutlaka Dindarlar üzerinden
başlatılmalı idi. Bu kesim kurallarına sıkı sıkıya bağlı bir kesimdir.
Bunların kuralları değişir ve dönüşüme hazır hale gelirler ise, toplumun
büyük katmanını ellerine geçirmiş olurlar. Çünkü bu kesimin seçimlerde
kollandığı oy potansiyeli yüzde yirminin üzerindedir. Bu mühendislik
harikası cümleler üzerinden, maalesef toplum olarak ikiye bölündük.

Sağ oylardaki Ilımlılık politikası galip gelmiş ve sıra sol oylara gelmişti.
Belli kesimler susturulduğu için ılımlı sol, önceleri Mustafa Sarıgül
üzerinden başlatıldı. Sarıgül akıllı olduğu için hemen bu kumpasa atlamadı.
Elinde Şişli gibi bir belediye vardı. Parti kurup başına geçerse Belediye
Başkanlığını kaybedecekti.

Bazı malum çevrelerin desteğini alarak ABD'ye, havayı koklamaya gitti. Amaç
CHP'den yüzde sekiz ve dokuz oy alması ve CHP nin bitirilmesi idi.

Çünkü sıra değişime direnen CHP ve MHP ye gelmişti. ABD dönüşü görkemli
mitinglere başladı. Bayağı insanı etkilemişti.

Başbakan ise her hafta yaptırdığı anketler ile Sarıgül'ü adım adım takip
ediyordu. Sonuçlar açıklandığı zaman bayağı şaşırmıştı.

Sarıgül iyi gidiyordu ama CHP den alması gereken yüzde dokuz oy, AKP'den
gitmişti. CHP hızla yükseliyordu. Toplum mühendisleri şaşırmış, başka
ülkelerde uyguladıkları planlar ülkemizde tutmamıştı.

Bu yüzden B planına geçildi. Ellerinde bulunan hazır malzemeler ile hem CHP,
hem de Sarıgül saf dışı bırakılmak istendi.

Bazılarının statükocu ilan ettiği kesimler susturulduktan sonra sıra mutlaka
bunlara gelecekti. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Aynı oyunu Mustafa Kemal
daha önce bozmuştu.

Ilımlı İslam'dan sonra denenecek olan, Ilımlı sol'a bu bağlamda bakmamız
gerekebilir. Yandaş medyanın kalemşorları, CHP nin başına hiç olmadık
isimleri empoze edebilirler.

Bu yüzden akıllı olup, Mustafa Kemal'in bize emanet ettiği ilke ve
inkılâplarına, sıkı sıkı sarılmamız gerekiyor.


Orhan Tunç internetajans 12.05.2010
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 2:53

Kaset, Baykal, istifa, AKP ve referandum

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın istifası Türk siyasetinde deprem etkisi yaptı.
Baykal, hakkında çıkan kasetle ilgili olarak, “Siyaset yapmak için düzenlemişlerdir. Bu komplo bugünkü siyasi konjonktürün eseridir. Taze iki haftalık bir komplo vardır. İktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden icra edilebilmesi mümkün değildir” dedi.
Bu kaset montajdır, değildir, böyle bir şey vardır ya da yoktur biz bunları bilemeyiz, bunu zaman gösterecek ama böyle bir kaset neden dün değil de bugün piyasaya sürülmüştür, bunu biraz irdelememiz gerekir.
Genelde böyle deprem etkisi yapabilecek komplolar çok önemli bir gündem maddesi olduğu zamanlar gündeme getirilir ve bu sayede kamuoyu bir şekilde yönlendirilir.
Bugünün en önemli gündem maddesi de Anayasa değişikliği paketi.
Malum, paket bir madde hariç –parti kapatma yetkisini Meclis’e veren madde- tamamen referanduma götürülecek. Bu karar Meclis’ten çıkıyor ve tam bu sıralarda bir kaset peydahlanıyor.
Yorumcular değişiklik paketini, referandumu, değişikliğin getireceği hususları tartışırken birden Baykal’ın kaseti, ardından Baykal’ın istifası gündemin merkezine oturuveriyor.
Sizce bu durum en çok kimin işine geliyor. Tabii ki Anayasa değişiklik paketini bir şekilde geçirmek isteyenlerin…
Kim onlar? ABD, AB ve AKP hükümeti…
Dikkat ederseniz kasetin Kanada’da ve ileri teknoloji kullanılarak hazırlandığı ifade ediliyor. Ve Baykal AKP hükümetine “bunu siz hazırladınız” demiyor, “bilginiz dahilinde hazırlandı” diyor.
Bu olaydan en çok kimlerin istifade edeceği göz önüne alındığında, dediğinde haklılık payı olabilir.
Peki, referandumcular bu işten nasıl karlı çıkacak?
Hatırlarsanız Baykal değişiklik paketini mahkemeye götüreceğini dile getiriyordu. Böyle bir kasetin servisiyle birlikte Baykal devre dışı bırakılmış oldu. Diyeceksiniz ki diğer CHP’liler pekâlâ bu davayı açabilirler, ama Baykal hakkındaki iddialar ve istifa şoku CHP’yi bir dönem kendi içine kapatabilir.
Bu olayın bir de millete dönük kısmı var.
Hatırlarsanız Sayın Başbakan sürekli olarak “Donulmazlara dokunduk” sloganı atıp duruyordu. Dokunulmazlardan kastı elbette ki asker ve yargı.
Darbe planı iddialarıyla bir taraftan asker köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken, diğer taraftan da değişiklik paketiyle yargının iktidarın kontrolü altına girmesi, yani siyasallaşması sağlanıyor.
Hükümet gerek askeri gerekse yargıyı sindirme mücadelesiyle duygularıyla hareket eden milletimize “güçlü iktidar” imajı çiziyor. Maalesef milletimiz de bu zokayı yutuyor. Hatta öyle yutuyor ki, açlığını, sefaletini, kapısında duran hacizleri unutuyor.
İşte bu kaset olayıyla da hükümet, “Ana muhalefeti, Baykal’ı dize getirdim” imajını millete vermeye çalışıyor olabilir. Böylece her seçimde mantıkla değil tamamen duygusal davranan milletimizi “güçlü iktidar” imajıyla yanıltıp referandumda değişiklik paketini “evet” kararı çıkartabilir.
Bu arada şu gerçeği de ifade etmek lazım: Referanduma girmeyen “parti kapatma” maddesinin de hiçbir hükmü yok. Neden mi? Değişiklik paketinde yer alan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısındaki değişiklik kararıyla, yani bunların siyasetin kontrolüne girmesiyle AKP zaten amacına ulaşmış oluyor.
Hatta parti kapatma ya da kapatmama riskini de kendi üzerinden atarak mahkemeye ve savcılara devretmiş oluyor.
Lütfen bu noktayı da iyi düşünün.

12.05.10
Murat Çabas




"Sivil Organizasyon Darbesi" Yalnızca Baykal'a CHP'ye Karşı Değildir- Geniş Kapsam ve Ardı...


Hiç Kimse CHP Lideri Baykal'ın istifasını başka parantezlere sokarak başka anlamlara çekmesin. CHP ve Baykal bir "sivil organizasyonun darbersi ile karşı karşıya kalmıştır" Bu darbe sadece CHP ve Baykal'a karşı da yapılmış değildir.

CHP Liderliği'ne parti içinde siyasal çalışmaları ve tırmanışlarıyla gelmiş Baykal, bu "sivil organizasyon darbesine" meydan okumuştur. Ve meydan okuyuş sürecektir.

Salı günü Baykal'ın istifası saatlerinde bu sütun sayfaya verilmişti. Pazartesi ve salı günü bu sütundaki görüşleri de bir araya koyarsanız "Sivil organizasyon darbesinin bazı esasları ve maksatları da görülecektir.

1- "DARBE ORGANİZASYONU"...

Bu "Sivil organizasyon darbesi" neden yapılmıştır? Önce zamanlamaya bakalım: 1- CHP Kurultayı yaklaşmaktadır. 2- Ardından referandum süreci vardır. 3- Sonra da seçimlere sayılı aylar kalmıştır. Bu sütundaki daha önceki bu görüşler, istifa sonrası genel kabul gören görüşlerindendir de.

"Sivil darbe organizasyoncuları" yapılan kamuoyu yoklamalarında

CHP ve MHP'nin oylarının yükseldiğini, siyasi iktidarın oylarının düşmeye başladığını da görmüşlerdir.

2- KİMLERE MEYDAN OKUYUŞ?...

CHP Lideri Baykal istifasını açıklarken, "...Benim CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmem hiç bir şekilde bu komploya teslim olmak, ya da kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine bir meydan okumaktır..." demiştir.

CHP Lideri Baykal bu meydan okuyuşu acaba yalnızca o komploya karşı mı yapmıştır? Hiç de öyle değildir. O sözlerin kapsamı geniştir.

3- "SİVİL DARBE MAKSADI"...

CHP Lideri Baykal'a karşı düzenlenen "Sivil organizasyon

darbesi'ni hazırlayan organizasyon: 1- CHP Lideri Baykal'ın ulus ve milli devlet üniter devlet yapısı ile ilgili tavizsiz siyasetinden rahatsızdırlar. 2- CHP Lideri Baykal, Türkiye'ye dayatılan yeni kapitülasyonculuk siyasetlerine karşı çıkmıştır. 3- Anayasal kurumlar üzerinde yapılmak istenilen "otoriter anlayıştaki tarihi hatalı "sivil vesayetçilik siyasetlerine " karşı mücadele etmiştir. 4- Cumhuriyet'in esaslarından taviz vermemiştir.

4- "O HALDE YIKILMALI"...

"Sivil darbe organizasyoncuları" bu siyasete karşı bir süredir hazırladıkları "sivil darbe seneryosunu" oylamaya koymuşlardır. Ve o "rezil kaset tuzağı" tam bir zamanlama ile ortaya atılmıştır.

CHP Lideri Baykal'ı temel siyasetlerinden "bütün asimetrik harekatlarına rağmen caydıramayan" sivil darbe organizasyonu "o halde yıkılmalı" kararını vermişlerdir.

5- ŞANSI DEĞİLDİR...

CHP Lideri Baykal'a karşı yapılmış olan bu "sivil darbe organizasyonu" CHP Lideri Baykal'ın sadece şahsına karşı değildir. uyguladığı temel siyasetlere de karşıdır. "Sivil organizasyon darbesi" o temel siyasetleri, Türkiye genelinde "tasfiye etmek" de istemektedir.

"Sivil darbe organizasyonunu yalnızca Baykal'a karşı yapılmış olmayı kabul etmek" siyasi bir yanılgı da olacaktır.

6- MESELA BİR İTİRAF...

Eğer dikkat edilir ise, medyada "taraf medyanın dışındaki" bazı yazarlar, CHP Lideri Baykal'ı temel siyasetleri nedeni ile eleştirmeye başlamışlardır. Taraf medya dışında görülmektedirler, ama zaman, zaman taraf medya ile de buluşmaktadırlar.

Mesela, CHP Lideri Baykal'ı eleştirenler arasında Cumhuriyet Gazetesi'nden ayrılıp başka Bir yerde yazmakta olan meslekdaşımız Oral Çalışlar da vardır. Çalışlar, Baykal'ın istifasının ardından bir ekrandaki sorulara cevap verirken, bu hareketi "Baykal'ın gitmesini isteyen dinamik güçlerin sağladığını" söylemiş, ardından, Baykal'ın Çalışların kendi deyimi ile) Kürt sorunu siyasetini eleştirmiştir.

"Çalışlar'ın bir sözü de şöyledir: Avrupa'da gidiyorum. Baykal'ın siyasetleri eleştiriliyor"

7- "DİNAMİK GÜÇ" DEDİKLERİ...

Meslekdaşımız, Çalışlar "dinamik güçler öyle istedi" derken o rezil komployu da "dinamik güçlerin" düzenlediğini itiraf etmiş olmaktadır. Demek ki, maksada ulaşmak için "her yol böyle rezalet olsa da mübahtır" mı?

Şimdi "dinamik güç" bu maksada ulaşmış ise "daha da açacaktır" Ve bir gün "dinamik güç rezillikleri herkese çıkabilir. Bunları iyi düşünmek gerekmektedir.

8- ASİMETRİKÇİ SİYASET...

TSK üzerinde asimetrik psikolojik harekat yürüten kimileri, eş zamanlı olarak, giderek Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi'ne karşı da bir psikolojik harekata başlamışlardı. Bu eş zamanlılık içinde, siyasi iktidarın anayasa değişikliği paketi öncesinde, Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerini de eleştirerek yeniden düzenlenmesi taleplerinde bulunmuşlardır. Federatif sistem, özerklik de o talepler arasında yer almıştır. Dışarısı da aynı taleplerde bulunmuştur.

CHP ve MHP ise bu taleplere karşı çıkmışlardır.

9- YALNIGIYA DÜŞMEMEK...

Bu "sivil Organizasyon darbesi"nin "yalnızca Baykal'a ve CHP'ye karşı yapıldığını düşünmek tarihi yanılgı olacaktır. Sivil Organizasyon Darbesi'nin 1. maksadı CHP'yi kendi istedikleri çizgiye ve siyasete çekmektir.

Bunun ardından, gelen öteki siyaset, Türkiye'yi Cumhuriyet'in kuruluş felsefesinden zaman içinde koparak yeniden yapılandırmaktır. Dış destekli siyasal Kürtçülük hareketlerini daha geniş boyutlara taşımak, iktisadi bakımdan da Türkiye'yi 70 milyonluk bir pazar haline sokmak o "Sivil Organizasyonun" darbe esasları dahilinde yer almaktadır.

Bu sivil Organizasyon darbesinin başka hedefleri de vardır. Eyaletçilik, özerklik o dahildedir. Siyasi başka hedefleri olduğunu da tahmin zor değildir. Türkiyenin kuruluş felsefesine sahip herkes ve her kuruluş bu sivil organizasyon darbesinin tehdidi altındadır.

10- SELVİ VE CHP...

Şimdi CHP'deki geçici duruma bakarsak, kimi asimetrikçiler yeni terzilikleri ile yeni lider arayışındadırlar. Ama, CHP teşkilatı Baykal'a sahip çıkmıştır. Kurultaya kadar genel başkanlığa Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi vekalet edecektir.

Selvi'yi sendikacılık ve sendika liderliği yaptığı zamanlarda tanımıştım. Sağlam bir sendika lideri idi. Dostluklarımız olmuştur. Siyasette iyi imtihan vermiştir. Tutarlıdır. Bu dönemde Selvi aslında tarihi bir görevi de omuzlamıştır.

11- BAYKAL'IN MECBURİYETİ...

CHP tüzüğü delegelerin genel başkanlık için aday gösterilebilmelerine de açıktır. Tüzük o yetkiyi vermektedir. Zaten genel başkanlık için böylesine esaslar da vardır. Şimdi CHP Kurultay'ında delegeler Baykal'a dön demek hazırlığındadırlar. Kurultay'ın bu talebi aynı zamanda "sivil Orgnaizasyon darbesine'de meydan okumak" olacaktır. Bu durumda Baykal'ın dönmesi bir tarihi mecburiyettir"

Taylan SORGUN
Ortadoğu Gzt.







Baykal’a rağmen Baykal



Baykal istifa etti. Biliyorsunuz. Pazartesi günü öğle vakti CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrıldı.
Ama onun istifasını ben gerekli bulmuyorum. Çünkü ben Türkiye’yi düşünüyorum.

“Baykal’a rağmen CHP”
Çoğu kişi böyle deyip seçimde CHP’ye oy verdi.
Niye?
Çünkü Baykal eski siyaset kuşağını temsil ediyordu ve Baykal CHP’nin oylarını çok artırmıyordu. Baykal zaman içinde etrafını değiştirmek, gençleştirmek, atılımcı yapmak yolunda mesafe almıyordu. Sonuç olarak Baykal’ın başında bulunduğu CHP, Türkiye’de başka kitle partisi olmadığı halde AKP’nin rakibi olamıyordu.
CHP, AKP’nin arkasından gidiyordu.
Yani gündemi CHP tayin etmiyordu. Direksiyon ana muhalefet partisinin, daha doğrusu liderinin eline geçemiyordu.
Bütün bunlar Baykal’ın zaafıydı. En azından, öyle görülüyordu, zannediliyordu.

Ama, bütün bu zaaflarına rağmen CHP’de Baykal’ın yerini alabilecek “lider” bir kişi var mı?
Yok... Bazıları başkan olabilir ama lider olamaz.
Onun gibi muntazam konuşacak, “hatip” bir kişi CHP’de belki vardır ama biz bilemiyoruz.
Onun gibi mücadeleci, cesur bir kişi belki vardır ama biz göremiyoruz.
“Olsa şimdiye kadar çıkardı” demekle kendimizi tatmin mi ediyoruz, onu da bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var. Bu kadar zaafları sayılabilen bir lider, zaafları daha az, daha genç bir rakibi çıksa, onun karşısında duramaz. Ve CHP Genel Başkanlığı koltuğunu ona devreder. Bu eşyanın tabiatına uygun değil mi?
Benzetme yerindeyse, Ecevit’in karşısında İsmet İnönü’nün duramayıp gitmesi gibi.
Ama Baykal’ın bugün parti içinde rakibi yok.
Şimdi yani, yeni bir lider çıkmadan Baykal’ın CHP’den gitmesi AKP’ye yarayacaktır, o kadar.

İşte son günlerde bu Baykal yıpratılmak isteniyor.
Birçokları onun istifa etmesi lazım geldiğini, istifadan önce söyledi ve yazdı.
Çıkan bir seks kaseti, doğru mu yanlış mı daha belli değil.
Sonra “özel hayatın gizliliği” diye bir kural var ve bu unutuldu, birçokları üzerinde durmadı, bile.

YÖK, yani üniversiteler teslim alındı.
Asker yıpratıldı.
Yargı yok edildi.
Şimdi sıra ana muhalefette, yani Baykal’da.
Yakında referandum var, bir yıl sonra da genel seçim yapılacak.
Peki, dere geçilirken at değiştirilir mi?
Halk zaten, “Merkez sağ yok” diyor.
Baykal da olmazsa meydan tam manasıyla AKP’ye kalabilir.
Ama bizim, yani bir kısım seçmenin, yani demokrasiye bağlı olanların bugün yine de başka çaresi yok.
Baykal’a rağmen Baykal.

Ama Baykal istifa etti.
Şimdi CHP kurultayı ne yapacak bakalım...
Bana göre o geri getirilmeli.
Yani; Baykal’a rağmen Baykal, sloganım tatbikatta da tutmalı.

Doğan HEPER
13.05.10 Milliyet
En son Başkomutan tarafından Prş May 13, 2010 3:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 2:55

Baykal naapmış?

Gerçek ya da değil, o görüntüler 3 kişiyi ilgilendirir. Baykal, Nesrin Baytok ve onların ailelerini.
Ne yapmış Baykal, gizli gizli?
Hiç bir resmi sıfatı yokken Beyaz Saray’a davet edilip, küresel teröristlerin emrine asker verme pazarlığı yaparken mi yakalanmış?
Mahkemeye gitmemek için hastaneden gizli gizli hastadır raporu mu almış?
İmralı’daki maşaya “Sayın”, şehitlere “Kelle” mi demiş?
Bir Anayasa metni hazırlayıp önce kendi kamuoyuna açıklama yapmak varken, paldır küldür AB-D’den onay almaya mı koşturmuş?
Sadece iç kamuoyunu uyutmaya yönelik bir afyon olan AB adlı rezilane macera için, Kıbrıs’ı satan protokollere mi imza atmış?
Sanki çok fakirmiş gibi, Ramsey’e telefon açıp, “Bizim kıza da bi 250 bin lazım” mı demiş?
Hakkını arayan insanlara, hayvan azarlar gibi mi davranmış?
Arap şeyhlerine, sanki babasının malıymış gibi, İstanbul’u mu pazarlamış?
Almanya’nın sanık olarak gördüğü Zahit Akman’ı gözümüzün içine baka baka kendi korumasına mı almış, yargılanmasın diye göğsünü siper mi etmiş?
İntihal yaptığı için YÖK tarafından profluğu iptal edilen Ömer Çelik’i, aferin der gibi müsteşar mı yapmış, yetmemiş, onun sizin vereceğiniz profluğa ihtiyacı yok mu demiş?
vs.
vs.
vs.
Çok merak ediyorum, oldu veya olmadı, bu memlekete Baykal ve Baytok’un özel hayatı mı daha çok zarar veriyor?
Yoksa, küresel teröristlerin maşası olan memleketin başındaki bu iktidarın yaptıkları mı?
Kimin istifa etmesi gerekiyor?

Bülent Uluçer İlk Kurşun







Belaltı vuruşu...

Medyada sayısız bant ve kaset yayımlandı... Sadece biri yargıya taşındı.
Başbakan Erdoğan’ın işadamı Remzi Gür’le yaptığı telefon konuşmasının ses bantı geçen yıl yayımlanmıştı. Bu bantı yayımlayan Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinin iki sorumlusu Ufuk Akkaya ve Deniz Yıldırım tutuklandı. Aylardır hapisteler.
Can yakan diğer onlarca kasetle ilgili ne düzgün bir soruşturma yapıldı, ne kimse ceza gördü.
Geçen şubat ayında internete düşen bir video kaydı yüzünden Deniz Albay Berk Erden intihar etti. Video bantı internete düşürenler ne araştırıldı, ne bulundu.
Deniz Baykal’a ait olduğu söylenen görüntüleri yayınlayan “habervaktim” sitesinin geçtiğimiz 4 ay içerisinde sekiz ses kaydı yayınladığını SOL internet sitesi bildiriyor.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a ait bir ses kaydı... Jandarma eski Genel Komutanı Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’a ait olduğu söylenen bir ses kaydı. 2010 Nisan ayında Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu söylenen bir bant vs...vs... Bu bantlarda geçen konuşmalar gazetelerde manşet yapıldı...
Yargısız infazlar gerçekleştirildi.
İktidardan en küçük rahatsızlık ve tepki gelmedi. Hiçbir caydırıcı önlem alınmadı...
Deniz Baykal’la ilgili kasete yapılan işlem de çok farklı değil. Haberi yayımlayan ‘habervaktim’ bunu ‘metacafe’ adlı siteden almış denildi, olay kapatıldı. Metacafe’ye bu bantı dahil edenin IP numarasını araştırmak gibi bir çabayı bile duymadık. İktidar komployu tertip edenleri bulmadıkça sorumluluktan sıyrılamayacak...

Milliyet
Melih AŞIK 13.05.10
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 12:33

Baykal Silivri’ye ne zaman gider?

İngiliz derin siyasetinin önemli kurumu Chatham House Cumhurbaşkanı Gül’ü ödüllendirdi. Osmanlı’dan “Kürdistan ve Ermenistan çıkartılmasını” isteyen ABD Başkanı Wilson adına verilen ödüle de Dışişleri Bakanı Davutoğlu lâyık görüldü. Davutoğlu geçenlerde İngiliz Oxford Üniversitesi’nde, “Değişen Dünyada Türk Dış Politikası”nı anlattı. Konferansta Davutoğlu’nu kim takdim etti dersiniz; Sevr’i dayatıp, Milli Mücadelede karşımıza dikilen İngiliz Başbakanı Llyod George’un torunu Margaret Macmillan!..


Hemen bir parantez açalım. O konferansta Cengiz Çandar başta olmak üzere etkili ve yetkili kalemler Davutoğlu’nu yalnız bırakmadığı gibi kendisini, “Cumhuriyet tarihimizin en çarpıcı Dışişleri Bakanı” ilân etti. Çandar, “Türkiye ve ötesinin şansı” diye de ekledi. “Ötesi”nin ne veya neresi olduğunu anlamadık, ama hani “Baykal’la birlikte Erdoğan tasfiye edilecek” iddiasında bulunanlar var ya… Erdoğan’ın halefini belirledikleri anlaşılıyor!.. Parantezin amacı, buna dikkat çekmekti.


Devam edelim; Llyod George Sevr’de karşımıza Lord Curzon’u oturtmuştu. Lozan’da İsmet Paşa’yla cebelleşen isim de Curzon’du. Meşhur sözünü hatırlarsınız; “Aylardan beri arzu ettiklerimizin hiçbirini alamıyoruz. Sizden memnun değiliz. Neyi reddederseniz cebimize atıyor ve saklıyoruz. Memleketiniz harap, yarın gelip kalkınmak için bizden yardım isteyeceksiniz. O zaman bu cebimize koyduklarımızdan hepsini birer birer çıkarıp, size vereceğiz” demişti.


Türkiye Baykal olayından önce neyi tartışıyordu; İsmet Paşa’yı… Ve Baykal video darbesinden sadece 3 gün önce Başbakan Erdoğan’a nasıl meydan okumuştu?


“İnönü’yü bırak, gücün yetiyorsa gel benimle uğraş!..”


Dış dinamiklerle ilgili bu tarihi perspektiften sonra içeriye dönelim. Türkiye, “Benim valim, benim medyam, benim Genelkurmay Başkanım” uğruna çok ağır bedeller ödedi. Anlaşılan şimdi de “Benim yargım, benim Anayasam, benim muhalefetim” için bedel ödettiriliyor. “Ne oluyor?”u, bu defa biz değil, AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış söylesin. Bağış 9 Mayıs Avrupa Günü mesajında dedi ki, “Evet, Türkiye’nin birtakım sancıları var ama bunlar yeni Türkiye’nin doğum sancılarıdır”!..


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamaları çok önemlidir. Kurban Bayramı’nda, “Bayramdan sonra ne Danıştay kalacak, ne Bülent Arınç” deyiverdi, o günden beri belimizi doğrultamıyoruz. Türkiye’nin Baykal olayına kilitlendiği Cumartesi günü CİHA’nın kuruluş yıldönümü töreninde de ilginç laflar etti, ama arada kaynadı. MHP ve diğer partilerden bahsetse de asıl mesaj CHP’ye gibiydi. Söyledikleri şuydu:


“Bir başsavcının çıkıp, ‘Ey CHP, sen Türkiye’de hukuk devletine karşı, onu yıkmak için oluşmuş eylemlerin odağı olmuş bir partisin. Sen her hafta Salı günü TBMM’deki grup toplantısını Silivri’deki mahkeme salonuna döndürüyorsun. Sen hukuk devletinde en büyük suçu işliyorsun’ diyerek CHP hakkında kapatma davası açmayacağını kim temin edebilir?”


Elbette böyle bir şey bugünden yarına mümkün değil. Ancak yargı, Anayasa işleri tamamlandıktan sonra Arınç’ın bu kehanetinin gerçekleşmeyeceğini “kim temin edebilir” ?!.. Unutmayalım, önce telefon dinlemeleri, gizli tanık, polisin yetkilerinin arttırılması gibi yasal düzenlemeler yapıldı. Yıllar sonra bir gördük ki, meğer bunlar “Ergenekon” içinmiş!..


İleride “Ergenekon’un odağı” iddiasıyla, CHP hakkında kapatma davası açılıp, açılmaması bir yana… Baykal’ın kaset darbesiyle siyaset dışına atılmak istendiği belli. Milletvekili olsun, olmasın şartlar olgunlaştığında, “Ergenekon’un avukatlığını” yapan ve CHP grubunu her hafta “Silivri’deki mahkeme salonuna çeviren” Baykal’ın akıbetini kim bilebilir? Bugün bazı “Ergenekon” sanıklarının avukatlarının bile tutuklandığına, sanıkların avukat bulamaz hale geldiğine tanık olmuyor muyuz?


Bu ihtimal, Silivri’ye böyle bir gidiş Baykal’ın çok da umurunda değil.


Ama ister misiniz Genel Başkanlığa dönmezse, Antalya Milletvekili ve Avukat kimliğiyle Silivri duruşmalarını izlemeye gitsin?!..

Müyesser YILDIZ









Guardian’dan Türkiye yorumu...

Guardian’da Stephen Kinzer 'Milyonlarca Türk yeni bir liderin CHP'yi gerçekten demokrasi ve Avrupa yanlısı sosyal demokrat bir parti halinde (ki Türkiye böyle bir partiye hiç sahip olma-dı) yeniden şekillendirmesini umuyor' dedi.

Türkiye’deki ana muhalefet partisinin liderini, şimdi milletvekili olan eski sekreteriyle yarı çıplak halde gösteren skandal görüntüler, Türk siyasetinde son derece olumlu olabilecek bir karışıklık patlattı. Muhalefet lideri Deniz Baykal son 10 yılda ülkesinin modernleşmesini engellemek ve cumhuriyetin kurulduğu 1923’ten beri ülkenin hayatına hâkim olan ordu tekelindeki seçkinlerin vesayetini sürdürmek için herkesten fazla gayret gösterdi. Seks kasedi bu hafta ortaya dökülünce Baykal partisinin genel başkanlığından istifa etti.

Olayların böyle şaşırtıcı bir hal alması, tam da ordunun 1980’lerin başındaki üç yıllık yönetimi sırasında Türkiye’ye dayattığı anti-demokratik anayasayı reformdan geçirmek yönünde ciddi çaba gösterildiği bir döneme denk geldiği için daha da önemli. Baykal’ın istifası ve temmuzda yapılması beklenen anayasal reform referandumu bir arada ele alındığında, Türkiye için parlak ve yeni ihtimaller doğuruyor.

Milyonlarca Türk umutlandı

Aynı dönemde Türkiye bölgesel bir güç olarak konumunu da adım adım güçlendiriyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, geçen hafta Ortadoğu’daki krizlere yeni bir yaklaşımın imkânlarını ele almak üzere Türkiye’yi ziyaret etti. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de Ankara’da arzı endam edip iki ülkenin ‘stratejik ortaklık’ noktasına vardığını ilan etti. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, İran’la Batı arasında nükleer meselede yeni bir uzlaşmanın biçimlenmesi konusunda Brezilya Devlet Başkanı Luis Lula da Silva’yla saf tuttu; İranlı yetkililer bunu “Bizim için iyi bir öneri” diyerek memnuniyetle karşıladı ve “Bir anlaşmaya varılabilmesi konusunda iyimseriz” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin bölgesel bir barış yapıcı mahiyetinde potansiyelini azamiye çıkarması için kendi demokrasisini mükemmelleştirmesi gerekiyor. En dikkat çekici eksiklerinden biriyse mantıklı bir muhalefet partisinin olmaması. Birçok laik Türk Erdoğan’ın dini eğilimli AKP’sine güvenmiyor ve demokrasiyle kapitalizme bağlı, fakat İslami siyasetle ilişkisi bulunmayan bir partiye oy vermeye hevesliler. Baykal partisini bu tür bir alternatife dönüştürebilirdi, fakat bunun yerine ülkenin en yozlaşmış ve anti-demokratik gruplarıyla ittifak kurdu. Milyonlarca Türk yeni bir liderin partiyi gerçekten demokrasi ve Avrupa yanlısı sosyal demokrat bir parti halinde (ki Türkiye böyle bir partiye hiç sahip olma-dı) yeniden şekillendirmesini umuyor.

-Gerici politikalarla geçen yılların Baykal’ı alaşağı etmeye yetmemesi, bunun için esrarengiz bir video kaydının piyasa sürülmesinin gerekmesi utanç verici. Olumlu sonuca, son derece menfi bir yoldan ulaşılmış oldu. Bununla birlikte Baykal’ın Türk siyasetinden çekilmesi kutlama yapılmasını gerektiren bir gelişme. Mutlu bir tesadüfle, bu çok geç kalmış istifa Türklerin önlerine konan en kapsamlı anayasal reform paketi için sandık başına gitmeye hazırlandığı bir dönemde gerçekleşti. Reformlar hâkimler ve savcıların atanma şeklini demokratikleştiriyor; hâkimlerin ilgili meclis komisyonunun onayı olmadan siyasi partileri kapatmasını yasaklıyor; ve 1980 darbecilerinin kendileri için anayasaya koyduğu dokunulmazlığı kaldırıyor. Bu generallerin sahiden yargılanması ihtimali pek yok, fakat dokunulmaz- lıklarının kaldırılması Türkiye’de kimsenin hukukun üstünde olmadığına dair güçlü bir sinyal teşkil edecektir.

İç çatışma ihtimali var

Reformlar halktan güçlü destek buluyor, fakat eski seçkinlere cepheden bir saldırı anlamına geldiklerinden dolayı, direnişle karşılaşmaksızın kabul edilip uygulanacaklarına inanmak da saflık olacaktır. Türk toplumu içinde yer alan ve genellikle ‘derin devlet’ diye anılan karanlık grupların sicilinde, ülkenin sosyal ve siyasi bölünmelerini derinleştirmek için şiddet kullanmak da var. Kürt milliyetçi hareketi içindeki şiddet yanlısı gruplar da, devletin meşruiyetini ve ahlaki otoritesini güçlendirecek reformları kabul etmesini önlemek isteyebilirler.

Gelecek birkaç ayda Türkiye, hem derin siyasi değişim yönünde diriltici bir imkânla, hem de karışıklık ve iç çatışma ihtimaliyle yüz yüze kalacak. İdeal sonuç temmuz referandumu öncesi barışçı bir kampanya yürütülmesi, oyların net bir şekilde anayasa reformu lehinde çıkması ve CHP’nin laik Türkler için şu an ikti-darda bulunan dini eğilimli partiye olum- lu bir alternatif sunan ilerici demokrat bir güç olarak yeniden doğuşu olacaktır.

Yepyeni bir atılım şansı

Türkiye’nin başarısı, dünya değişirken kendisini yeniden keşfetme yeteneği göstermesine bağlı. Ülke diktatoryal idealin egemen olduğu bir dönemde bir diktatörlük olarak kuruldu; dünyanın demokrasi talep ettiği 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde çok partili demokrasiye adım attı; devlet hâkimiyetindeki ekonomi fikrinin geçerliliğini yitirdiği 1980’lerde kapitalizmi kucakladı ve insan haklarının küresel inancın parçası haline geldiği son 10 yılda insan hakları sicilini kararlı biçimde iyileştirdi.
Şimdi bir başka atılım yapma şansı var. Bu konuda elde edilecek başarı, Türkiye’nin demokrasisini derinleştirecek ve Ortadoğu ve ötesinde barış yapıcı bir rol üstlenme yeteneğini ciddi şekilde artıracaktır.(Çeviri Radikal)


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internetajans.com/default.asp?NID=95527
En son Başkomutan tarafından Prş May 13, 2010 13:01 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Halil NEBİLER, Deniz BAYKAL istifasını yorumluyor!

İletigönderen Türk-Kan » Prş May 13, 2010 12:46

Ruhi SU'dan Nâzım HİKMET dizeleri: Bu Memleket Bizim!

Halil NEBİLER, Deniz BAYKAL istifasını yorumluyor!



Feysbuk: http://www.facebook.com/video/video.php ... 569&ref=mf
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 13:29

Komplonun arkasındaki güç

Yıl: 2008... Yer: Güniz Sokak... Süleyman Demirel, Ergenekon davasının hız kazandığı günlerde evinde gerçekleştirdiği beyin fırtınası toplantılarında eski politikacılar, siyasi uzmanlar, büyükelçiler, stratejistler ve danışmanlarla Türkiye'nin nereye gittiğini tartışıyor.

Hem iç siyaseti hem de dünyanın iç siyaset üzerindeki etkilerini en iyi bilen politikacı olan Demirel, kafasındaki bazı soru işaretlerini ortaya döküyor.
'Birden düğmeye basıldı, ciddi bir psikolojik savaş başladı ve tek bir odaktan yayıldı, ciddi bir hareket planlandı. Bu odağın başında bir Türk olamaz. Bu büyük bir organizasyon işi. Mutlaka yabancı parmağı var, ciddi bir planlama işi bu' diyor.

Türkiye'nin belli başlı kurumların, ardı ardına yıpratıldığını yaşadığımız şu son dört-beş yılda Süleyman Demirel'in tespitinin ne kadar yerinde olduğu bir kez daha anlaşılıyor.

Sızdırılan görüntüler, şaibeli İnternet sitelerinde yayımlanan belgeler, ses kayıtlarının yabancı kaynaklı olduğu biliniyor.

Kimi kayıtların, montaj tekniklerinin teknolojisinin dahi Türkiye'de olmadığı, yurtdışında hazırlanıp yayına sürüldüğü ortada.

Ne ilginç ki, şimdi Deniz Baykal'ın istifasını hazırlayan kaset olayının çözülmesi için Toronto'dan yardım isteneceğine dair haberler yer aldı. Ergenekon davasına açıklamalarla yön veren Tuncay Güney'in yaşadığı Toronto'dan...

Hükümetin muhalifleri kadar, yandaşları da Baykal'a yapılanın bir komplo olduğu konusunda aşağı yukarı hemfikir. Ayrışma, komployu kimin örgütlediği noktasında yaşanıyor.

Bir kesimin adresi belli... Her olayda olduğu gibi yine Ergenekon'u karıştırma konusunda gecikmediler.

Ergenekon davası onlar için bir bahane merkezi, bir canavar yaratma projesi oldu adeta; ne olursa Ergenekon'a dahil et...

Peki Ergenekon nasıl yapacak bütün bunları? Hangi kurumu kullanarak?
Tepkisiz, her açıdan yıpratılmış, cam kaleye kıstırılmış Ordu'yla mı...
Yeniden şekillendirilen, cemaatin öğrencilerinin domine etmeye başladığı Yargı'yla mı...

Ele geçirilen, keyfi atanan rektörlerle yönetilen üniversitelerle mi...
Medyayı kullanacaksa bütün gazeteler, bütün televizyonlar zaten hükümetin baskısı altında yayıncılık yapıyor; özgür kalmakta ısrar edenlere zulüm uygulanıyor, ceza kesiliyor...

Ve niheyet ordu, medya, yargı derken Türkiye'de Birinci Cumhuriyet'in bekçisi konumu atfedilen ve CHP'ye, bütün politikalarını Birinci Cumhuriyet'i korumak üzerine kuran Genel Başkanı'na yöneldi saldırı.
Ordusu zayıf, yargısı denetim altında, medyası bağımlı ve muhalefeti suskun bir Türkiye kimin işine gelmekte ve böyle bir Türkiye'ye biçilen rol nedir? Yeniden tasarım projesinin varacağı nokta bugünkü şebekenin de kimler olduğu ve uzun süredir devam eden sistematik bir operasyonun mimarları hakkında da bilgi verir.

Bütün sermayesi özelleşmiş, dış politikası başka ülkere bağlı, bağımsız konumunu kaybetmiş bir Ilımlı İslam Cumhuriyeti, kimin çıkarlarına hizmet eder?

İlk günden beri Baykal'ın istifasını hazırlayan kaset komplosunu, geçmiş yıllardaki başka büyük olaylardan ayrı değerlendirmememiz gerektiğini savunuyorum: Danıştay saldırısı, Hrant Dink cinayeti, sızdırılan ses kayıtları, darbe planları ve hatta medyadaki değişimler de bu büyük şebekenin planı.
Bunu yapacak güç Türkiye'de olamaz. Veya Türkiye tek başına bütün bunları yapamaz. Bunu ben değil Süleyman Demirel söylüyor.
Dünyada ise yeni düzeni tasarlamaya programlanmış bir sistem olduğu biliniyor. Amerika ve CIA'in geçmişte Vietnam'dan Şili'ye, son yıllarda da Sovyetler Birliği'nden kopan Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerdeki renkli devrimlerin yaşandığı ülkelerdeki rolü bilinmiyor mu?
Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan ve bugünleri hazırlayan 12 Eylül darbesinin mimarı da CIA ajanının ağzıyla açıklarsan 'bizim çocuklar' değil miydi?
Deniz Baykal'a yapılan bir komplo, bunda hemfikiriz.

Akşam Gzt.
ORAY EĞİN
13.05.10
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Cum May 14, 2010 2:45

Türkiye'nin Sorunları- İç ve Dış Organizasyon- Baykal'a "Siyasi Suikast"- Muhalefet Zemini...


Başarmışlardır. Kimler mi? Türkiye üzerindeki dahili ve harici "siyasi terziler, oyun kurucular". Ama tabii "bir ihtimal şimdilik" de denilebilir.

İki büyük muhalefet partisinden birisi, Ana Muhalefet Partisi lideri Deniz Baykal'a hazırladıkları, yapmacık, kurgulanmış, montajlı bir "rezil ve çirkin tuzakla" şimdilik istedikleri bir oyunda başarılı olmuş gibi görülmektedirler.

Tarihen kaydedilmesi gereken siyasi ve geniş kapsamlı bu tuzağın asıl arka planını görmeyenler, ya da üzerine değişik maksatlarla örtülen örtülmek istenilen şalları da farkedemeyenler zamanı geldiğinde büyük yanılgılarını yaşayacaklardır. Ama iş işten de geçmiş olacaktır.

1- MEYDAN OKUMAK VE DÖNMEK...

Zaman, zaman söylemek durumunda kalıyorum: Gazetecilik mesleğine 1957 yılında başyazarı Ahmed Emin Yalman olan zamanın en güçlü gazetecisi Vatan'da başlamıştım. Öteki aynı nesil meslekdaşlarımızla beraber Türkiye'nin bir siyasal tarihsel sürecini de yaşamışızdır. O süreç içinde Baykal'ın CHP'ye giriş zamanları da vardır.

CHP Liderliğine önündeki sayısız engelleri aşarak gelmiş olan Baykal, eğer meydan okursa, bana göre Kurultay'ın talebine uyarak dönmek siyasi zorunluluğu ile de karşı karşıyadır.

2- SEÇİME GİDERKEN YAPILAN...

Referandum ve seçim zamanına sayılı aylar kalmıştır. "Siyasi terzilik ve oyunculuk tuzakları" CHP Lideri üzerinden haraketle Türkiye'nin tarihsel nitelikteli siyasi ve iktisadi sorunlarının bir uzun zaman diliminde yine geride bırkılmıştır.

Terörün tırmanması, siyasi iktidarın tarihsel hatalı siyasetleri ile yedi şiddetinde deprem yemiş gibi olan iktisat, ekonomi, emeklinin sürünmesi, memur ve işçi sorunları, çöken tarım ve milli endüstri meseleleri yine geride kalmıştır.

3- 10 MART 1994'DE YAZDIĞIM...

Türkiye öylesine sorunlar yaşamaktadır ki. Meselâ bakınız: 14 Mart 1994'de o zamanki Ilıcak'ın Tercüman'ındaki "Olayların Ardındakiler" sütunumda yazdığım bir yazının bir bölümü şöyledir:

"Dış diplomasi çevreleri Kürt sorunu derlerken Sevr'i ortadan kaldırıp, parçalayıp atan Lozan'a karşı tavır alırlarken, insanlarımızın bir bölümünü yeni azınlıklar yaratmak istemektedirler.

Terör Ortadoğu politikaları gereği geçmişteki yabancı güçlerden siyasi ve lojistik destek görmektedir. Terör daha önce de belirttiğim gibi siyasal bir mesele olarak uluslarrası masalara çekilmek istenmektedir.

4- ŞİMDİKİ ZAMAN...

Peki şimdiki zamanda bunlar yaşanmamakta mıdır? Yaşanmaktadır. İşte siyasi iktidarın tarihsel hatalı "açılım siyaseti" ardından gelen gelişmeler, açılım siyaseti ile terörün siyasallığının devletlerarası masalara taşınmasının daha çok önünü açmıştır. İki büyük muhalefet partisinden birisi olan Ana Muhalefet Partisi CHP Lideri Baykal'ın siyasetleri bellidir. CHP üzerinde siyasi terzilik yapan kimileri "Lozan'ı delecek özerklik, ya da federatif sistemden" söz etmeye başlamışlardır. Baykal'a karşı da cephe açmışlardır.

5- İKTİSADİ MESELELER...

Siyasi iktidarın tarihsel hataları ile milli tarım, milli endüstri çökerken, CHP üzerinde siyasi terzilik yapan dış ve dahili merkezler uyduruk ve şeyhin kerametinin kendisinden menkulcesine liberallık denilen" ne idüğü belirsiz, üretemeyen Türkiye modeline giden ekonomiyi dayatmaya başlamışlardır. Türkiye bir ithalat Türkiyesi haline sokulur olmuştur. Bunlara karşı çıkanlar ise "o malum çevrelerce" hedef seçilmişlerdir.

6- MHP MUHALEFETİ FAKTÖRÜ...

İki büyük muhalefet partisinden Ana Muhalefet Partisi CHP ve Liderlerine karşı yapılan "siyasi suikast" başarılı olmuştur. Ama, buna "şimdilik demek" de acaba mümkün müdür? O "şimdilik" eğer Baykal dönerse ya da "uygun bir gelişme olur ise şimdilik denilen durum ortaya çıkmış olacaktır.

CHP üzerindeki bu "siyasi suikast" ardından Bahçeli liderliğindeki sağlam muhalefet hareketi siyasi zemindeki yerini korumaktadır. Ama, şimdilik tek kalmıştır. Siyasi terziler şimdi gözlerini oraya dikmişlerdir.

7- SELVİ VE MİSYON...

Kurultay'a kadar CHP Genel Başkanlığı'na vekalet edecek olan Cevdet Selvi'yi güçlü sendikacılık hareketleri zamanından tanırım. Dün de belirtmeye çalıştığım gibi, sağlam kişiliği ile güçlü sendikacılık zamanlarından gelen tutarlı siyasetçilik yanları vardır. Petrol-İş genel başkanlığına seçildiği zamanlarda bir yazar olarak Selvi'yi destekleyenlerden olmuştum. Bugünkü konumu "yanılmadığımı" göstermektedir.

Peki CHP'de ne olabilr, ne olmalıdır?

8- REFERANDUM SÜRECİ...

Şöyle bir ihtimal acaba olabilir mi? Kurultay Baykal'ı ittifakla yeniden seçebilir. Seçmelidir de.

Referandum sürecinde Selvi Baykal'ın vekaleti ile görevine devam edebilir. Bu süreçte Baykal yeni hazırlıklar yapabilir. Partiyi yeni misyonlarına hazırlayabilir. Referandum süreci önemlidir, ama, daha da önemlisi gelecek ve zamanına aylar kalmış "genel seçimlerdir".

İşte o zaman Baykal partiyi seçimlere taşır. Tabii bu bir ihtimaldir. Partilere yol göstermek bizim işimiz değildir. Tabii ki karar Baykal'ındır. CHP'nindir.

9- TERZİLER İŞ BAŞINDA...

"Baykal'a karşı düzenlenen siyasi "suikast" ardından siyasi iç ve dış terziler hemen harekete geçmişlerdir. Daha doğrusu hareketlerinin yeni safhasına girmişlerdir. Şimdi CHP liderliği isimleri süpekülasyonu başlatılmıştır.

Kendilerine göre isimler ortaya atmaktadırlar. Siyaseti onlar düzenlemek ister gibi şeyhlerinin kerametinden menkulcesine iş başındadırlar. Kimileri görülmektedir ki sanki bir "hipnoza kapılmış gibi" dudakları titreyerek siyasi terzilik açıklamaları yapmaktadırlar.

10- SON KARAR BAYKAL'IN...

"Son karar Baykal'ın demek" malumu ilan etmektir. Ama gerçek budur. "siyasi suikaste uğrayan Baykal" elbette ki tarihi sorumluluğu gereği geri çekilecek değildir. Aslında siyasi terzilikler yapanlar bunu da "organize etmeye" çalışmaktadırlar ama, hayalleri ile başbaşa kalırlar.

Kurultaya kadar zaman vardır. Sayın Demirel'in dediği gibi siyasette 24 saat bile önemlidir, ama, o 24 saatler de Baykal'a bağlıdır.

11- "OPERASYON TAMAM"MIŞ...

Jurnalcilerin servis yaptıkları bir mahut gazetenin manşeti Baykal'ın istifa ettiği gün şöyle idi: "Operasyon tamam". Gazetenin arka sayfasında tam sayfa bir ilan, rahmetli Menderes, Özal ve Başbakan Erdoğan yan yana...

Tabii pahalı bir ilan ve ne ilginç rastlantı...

Taylan SORGUN
Ortadoğu Gzt.

not: yazarın söylediği "operasyon tamam" manşeti the taraf gazetesine ait...





DÜĞME

Baykal"ın istifası ile birlikte birilerinin düğmeye bastığı söyleniyor.

Kim bu düğmeciler?

Çok merak ediyorum

Türk Siyasetine bu kadar müdahil olan,

Siyasetçilerimizi yönlendiren,

En önemli zamanlarda ortaya çıkıp, kendi doğrularını bize dayatan.

Kim bunlar Allah aşkına?

CIA mi?

Mossad mı?

Bizim bazı iç karanlık odaklarımız mı?

Kim Allah aşkına?

Zamanlamaya bakın!

Anayasa paketi meclisten geçmiş.

AKP kendi paketini hazırlamış.

CHP Anayasa mahkemesine gidecek.

Bir anda Baykal"ın 10 yıl öncesine dayanan bir kaseti ortaya çıkarılıyor.

Niçin? Bugün?

Yıllarca bekleyen bir kaset veya her neyse, özellikle bu kritik günde vizyona sokuluyor.

Öyle bir zamanlama ki bu kadar cuk diye otururdu.

AKP"nin oyları yüzde otuzlarda.

CHP ona yaklaşmış.

MHP yaklaşmış.

AKP"nin önümüzdeki seçimde iktidar olma şansı yok gibi.

Bir anda düğmeye basılıyor.

Üzüldüm

Öncelikle siyasetçiler açısından.

Kendi adıma bu dönemde asla "SİYASET" yapmak istemem.

Belden aşağı bu kadar acımasızca vurulmanın,

Siyasi Erk"in bu kadar ayaklara düştüğü bir dönem bence hiç yaşanmamıştır.

Ve gerçek olan artık hiçbir siyasetçinin yatağında rahat uyuyamayacağı.

Birileri aklına geldikçe "DÜĞMEYE" basacak.

Yeni yeni kasetler hep ortalığa saçılacak.

Öyle veya böyle, hepimizin bir açığı mutlaka vardır.

Onun için herkes korkmalıdır.

Memleket için iyi bir şeyler yaptığında,

Veya iktidar erkini ele geçirme aşamasında olduğunda bu tür aşağılık görüntülerle karşılaşabiliriz.

Bu montaj da olabilir, gerçekte.

Hiç önemli değil.

Önemli olan ne pahasına olursa olsun iktidarda kalabilmek.

Baykal"a şahsen üzüldüm.

Kendisi Toros"ların bir "YÖRÜK" çocuğu.

Damarlarında TÜRK kanı akıyor.

Ve vatan millet mücadelesini de iyi yapıyordu.

Demek ki bundan rahatsız olan birileri onu siyaset sahnesinden "OFF" etmek içen düğmeye bastı.

Şimdi merak edilen şey "SIRADA KİMİN OLDUĞU".

Siyasetçilerimiz için DUA ediyorum.

Allah yardımcıları olsun.

ALİ ÖNCÜ
Ortadoğu Gzt
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Deniz Baykal İstifa Etti!

İletigönderen Başkomutan » Cum May 14, 2010 18:50

Resim

İŞTE BAYKAL’A YAPILAN KOMPLONUN KANITI

Deniz Baykal üzerinden yapılan tartışmada medya bu görüntülerin detaylı incelemesinden kaçıyor.
Bugün videoya ilişkin ilginç bir çelişkiyi aktaracağız.
Önce kısa bir açıklama...

VİDEO GERÇEK Mİ
Deniz Baykal’a göre video gerçek mi değil mi? Görüntülerdeki kendisi mi değil mi?
Baykal bunun cevabını Fikret Bila’ya satır arasında açıkladı.
Ne dedi Baykal?
“Bu imal edilmiş bir komplodur. Mesken masuniyeti ihlal edilerek, eve girilerek, duvarlara, eşyalara kameralar yerleştirilmiştir; görüntüler alınmıştır. Sonra ileri teknoloji kullanılarak bu komplo imal edilmiştir. Yeni bir olaydır. 15 günün işidir. Ortada bir kaset yoktur. Sanki bir kaset varmış da üzerinde oynanmış değildir. Burası çok önemli. Ortada yıllarca bekletilen bir kaset yok. Duvarlara, eşyalara yerleştirilen kameralarla elde edilen görüntüler kullanılarak, yüksek teknoloji ile üretilmiştir.”

Kısacası Baykal, evlere yerleştirilen kameralarla görüntülerin alındığını daha sonra bunların birleştirildiğini iddia ediyor. Baykal ısrarla görüntülerin bilimsel bir gözle incelenmesini istiyor.
Nitekim CHP Milletvekili ve Bilişim uzmanı Tacidar Seyhan da bunu yaptı. Görüntülerin montaj olduğu kanaatine vardı. Bunlardan biri, belki de en önemlisi Baykal’ın aynı görüntüler içinde bir kısa kollu bir uzun kollu gömlek ile görülmesiydi.


İşte o görüntülerden iki farklı Baykal:

Baykal uzun kollu
Resim



Baykal hala uzun kollu
Resim


Baykal kısa kollu gömlekle oluyor
Resim


Baykal hala kısa kollu
Resim


Baykal tekrar uzun kollu
Resim



Oda tv.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x