Kaset, Baykal, istifa, AKP ve referandumCHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın istifası Türk siyasetinde deprem etkisi yaptı.
Baykal, hakkında çıkan kasetle ilgili olarak, “Siyaset yapmak için düzenlemişlerdir. Bu komplo bugünkü siyasi konjonktürün eseridir. Taze iki haftalık bir komplo vardır. İktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden icra edilebilmesi mümkün değildir” dedi.
Bu kaset montajdır, değildir, böyle bir şey vardır ya da yoktur biz bunları bilemeyiz, bunu zaman gösterecek ama böyle bir kaset neden dün değil de bugün piyasaya sürülmüştür, bunu biraz irdelememiz gerekir.
Genelde böyle deprem etkisi yapabilecek komplolar çok önemli bir gündem maddesi olduğu zamanlar gündeme getirilir ve bu sayede kamuoyu bir şekilde yönlendirilir.
Bugünün en önemli gündem maddesi de Anayasa değişikliği paketi.
Malum, paket bir madde hariç –parti kapatma yetkisini Meclis’e veren madde- tamamen referanduma götürülecek. Bu karar Meclis’ten çıkıyor ve tam bu sıralarda bir kaset peydahlanıyor.
Yorumcular değişiklik paketini, referandumu, değişikliğin getireceği hususları tartışırken birden Baykal’ın kaseti, ardından Baykal’ın istifası gündemin merkezine oturuveriyor.
Sizce bu durum en çok kimin işine geliyor. Tabii ki Anayasa değişiklik paketini bir şekilde geçirmek isteyenlerin…
Kim onlar? ABD, AB ve AKP hükümeti…
Dikkat ederseniz kasetin Kanada’da ve ileri teknoloji kullanılarak hazırlandığı ifade ediliyor. Ve Baykal AKP hükümetine “bunu siz hazırladınız” demiyor, “bilginiz dahilinde hazırlandı” diyor.
Bu olaydan en çok kimlerin istifade edeceği göz önüne alındığında, dediğinde haklılık payı olabilir.
Peki, referandumcular bu işten nasıl karlı çıkacak?
Hatırlarsanız Baykal değişiklik paketini mahkemeye götüreceğini dile getiriyordu. Böyle bir kasetin servisiyle birlikte Baykal devre dışı bırakılmış oldu. Diyeceksiniz ki diğer CHP’liler pekâlâ bu davayı açabilirler, ama Baykal hakkındaki iddialar ve istifa şoku CHP’yi bir dönem kendi içine kapatabilir.
Bu olayın bir de millete dönük kısmı var.
Hatırlarsanız Sayın Başbakan sürekli olarak “Donulmazlara dokunduk” sloganı atıp duruyordu. Dokunulmazlardan kastı elbette ki asker ve yargı.
Darbe planı iddialarıyla bir taraftan asker köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken, diğer taraftan da değişiklik paketiyle yargının iktidarın kontrolü altına girmesi, yani siyasallaşması sağlanıyor.
Hükümet gerek askeri gerekse yargıyı sindirme mücadelesiyle duygularıyla hareket eden milletimize “güçlü iktidar” imajı çiziyor. Maalesef milletimiz de bu zokayı yutuyor. Hatta öyle yutuyor ki, açlığını, sefaletini, kapısında duran hacizleri unutuyor.
İşte bu kaset olayıyla da hükümet, “Ana muhalefeti, Baykal’ı dize getirdim” imajını millete vermeye çalışıyor olabilir. Böylece her seçimde mantıkla değil tamamen duygusal davranan milletimizi “güçlü iktidar” imajıyla yanıltıp referandumda değişiklik paketini “evet” kararı çıkartabilir.
Bu arada şu gerçeği de ifade etmek lazım: Referanduma girmeyen “parti kapatma” maddesinin de hiçbir hükmü yok. Neden mi? Değişiklik paketinde yer alan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısındaki değişiklik kararıyla, yani bunların siyasetin kontrolüne girmesiyle AKP zaten amacına ulaşmış oluyor.
Hatta parti kapatma ya da kapatmama riskini de kendi üzerinden atarak mahkemeye ve savcılara devretmiş oluyor.
Lütfen bu noktayı da iyi düşünün.
12.05.10
Murat Çabas"Sivil Organizasyon Darbesi" Yalnızca Baykal'a CHP'ye Karşı Değildir- Geniş Kapsam ve Ardı...Hiç Kimse CHP Lideri Baykal'ın istifasını başka parantezlere sokarak başka anlamlara çekmesin. CHP ve Baykal bir "sivil organizasyonun darbersi ile karşı karşıya kalmıştır" Bu darbe sadece CHP ve Baykal'a karşı da yapılmış değildir.
CHP Liderliği'ne parti içinde siyasal çalışmaları ve tırmanışlarıyla gelmiş Baykal, bu "sivil organizasyon darbesine" meydan okumuştur. Ve meydan okuyuş sürecektir.
Salı günü Baykal'ın istifası saatlerinde bu sütun sayfaya verilmişti. Pazartesi ve salı günü bu sütundaki görüşleri de bir araya koyarsanız "Sivil organizasyon darbesinin bazı esasları ve maksatları da görülecektir.
1- "DARBE ORGANİZASYONU"...Bu "Sivil organizasyon darbesi" neden yapılmıştır? Önce zamanlamaya bakalım: 1- CHP Kurultayı yaklaşmaktadır. 2- Ardından referandum süreci vardır. 3- Sonra da seçimlere sayılı aylar kalmıştır. Bu sütundaki daha önceki bu görüşler, istifa sonrası genel kabul gören görüşlerindendir de.
"Sivil darbe organizasyoncuları" yapılan kamuoyu yoklamalarında
CHP ve MHP'nin oylarının yükseldiğini, siyasi iktidarın oylarının düşmeye başladığını da görmüşlerdir.
2- KİMLERE MEYDAN OKUYUŞ?...CHP Lideri Baykal istifasını açıklarken, "...Benim CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmem hiç bir şekilde bu komploya teslim olmak, ya da kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine bir meydan okumaktır..." demiştir.
CHP Lideri Baykal bu meydan okuyuşu acaba yalnızca o komploya karşı mı yapmıştır? Hiç de öyle değildir. O sözlerin kapsamı geniştir.
3- "SİVİL DARBE MAKSADI"...CHP Lideri Baykal'a karşı düzenlenen "Sivil organizasyon
darbesi'ni hazırlayan organizasyon: 1- CHP Lideri Baykal'ın ulus ve milli devlet üniter devlet yapısı ile ilgili tavizsiz siyasetinden rahatsızdırlar. 2- CHP Lideri Baykal, Türkiye'ye dayatılan yeni kapitülasyonculuk siyasetlerine karşı çıkmıştır. 3- Anayasal kurumlar üzerinde yapılmak istenilen "otoriter anlayıştaki tarihi hatalı "sivil vesayetçilik siyasetlerine " karşı mücadele etmiştir. 4- Cumhuriyet'in esaslarından taviz vermemiştir.
4- "O HALDE YIKILMALI"..."Sivil darbe organizasyoncuları" bu siyasete karşı bir süredir hazırladıkları "sivil darbe seneryosunu" oylamaya koymuşlardır. Ve o "rezil kaset tuzağı" tam bir zamanlama ile ortaya atılmıştır.
CHP Lideri Baykal'ı temel siyasetlerinden "bütün asimetrik harekatlarına rağmen caydıramayan" sivil darbe organizasyonu "o halde yıkılmalı" kararını vermişlerdir.
5- ŞANSI DEĞİLDİR...CHP Lideri Baykal'a karşı yapılmış olan bu "sivil darbe organizasyonu" CHP Lideri Baykal'ın sadece şahsına karşı değildir. uyguladığı temel siyasetlere de karşıdır. "Sivil organizasyon darbesi" o temel siyasetleri, Türkiye genelinde "tasfiye etmek" de istemektedir.
"Sivil darbe organizasyonunu yalnızca Baykal'a karşı yapılmış olmayı kabul etmek" siyasi bir yanılgı da olacaktır.
6- MESELA BİR İTİRAF...Eğer dikkat edilir ise, medyada "taraf medyanın dışındaki" bazı yazarlar, CHP Lideri Baykal'ı temel siyasetleri nedeni ile eleştirmeye başlamışlardır. Taraf medya dışında görülmektedirler, ama zaman, zaman taraf medya ile de buluşmaktadırlar.
Mesela, CHP Lideri Baykal'ı eleştirenler arasında Cumhuriyet Gazetesi'nden ayrılıp başka Bir yerde yazmakta olan meslekdaşımız Oral Çalışlar da vardır. Çalışlar, Baykal'ın istifasının ardından bir ekrandaki sorulara cevap verirken, bu hareketi "Baykal'ın gitmesini isteyen dinamik güçlerin sağladığını" söylemiş, ardından, Baykal'ın Çalışların kendi deyimi ile) Kürt sorunu siyasetini eleştirmiştir.
"Çalışlar'ın bir sözü de şöyledir: Avrupa'da gidiyorum. Baykal'ın siyasetleri eleştiriliyor"
7- "DİNAMİK GÜÇ" DEDİKLERİ...Meslekdaşımız, Çalışlar "dinamik güçler öyle istedi" derken o rezil komployu da "dinamik güçlerin" düzenlediğini itiraf etmiş olmaktadır. Demek ki, maksada ulaşmak için "her yol böyle rezalet olsa da mübahtır" mı?
Şimdi "dinamik güç" bu maksada ulaşmış ise "daha da açacaktır" Ve bir gün "dinamik güç rezillikleri herkese çıkabilir. Bunları iyi düşünmek gerekmektedir.
8- ASİMETRİKÇİ SİYASET...TSK üzerinde asimetrik psikolojik harekat yürüten kimileri, eş zamanlı olarak, giderek Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi'ne karşı da bir psikolojik harekata başlamışlardı. Bu eş zamanlılık içinde, siyasi iktidarın anayasa değişikliği paketi öncesinde, Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerini de eleştirerek yeniden düzenlenmesi taleplerinde bulunmuşlardır. Federatif sistem, özerklik de o talepler arasında yer almıştır. Dışarısı da aynı taleplerde bulunmuştur.
CHP ve MHP ise bu taleplere karşı çıkmışlardır.
9- YALNIGIYA DÜŞMEMEK...Bu "sivil Organizasyon darbesi"nin "yalnızca Baykal'a ve CHP'ye karşı yapıldığını düşünmek tarihi yanılgı olacaktır. Sivil Organizasyon Darbesi'nin 1. maksadı CHP'yi kendi istedikleri çizgiye ve siyasete çekmektir.
Bunun ardından, gelen öteki siyaset, Türkiye'yi Cumhuriyet'in kuruluş felsefesinden zaman içinde koparak yeniden yapılandırmaktır. Dış destekli siyasal Kürtçülük hareketlerini daha geniş boyutlara taşımak, iktisadi bakımdan da Türkiye'yi 70 milyonluk bir pazar haline sokmak o "Sivil Organizasyonun" darbe esasları dahilinde yer almaktadır.
Bu sivil Organizasyon darbesinin başka hedefleri de vardır. Eyaletçilik, özerklik o dahildedir. Siyasi başka hedefleri olduğunu da tahmin zor değildir. Türkiyenin kuruluş felsefesine sahip herkes ve her kuruluş bu sivil organizasyon darbesinin tehdidi altındadır.
10- SELVİ VE CHP...Şimdi CHP'deki geçici duruma bakarsak, kimi asimetrikçiler yeni terzilikleri ile yeni lider arayışındadırlar. Ama, CHP teşkilatı Baykal'a sahip çıkmıştır. Kurultaya kadar genel başkanlığa Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi vekalet edecektir.
Selvi'yi sendikacılık ve sendika liderliği yaptığı zamanlarda tanımıştım. Sağlam bir sendika lideri idi. Dostluklarımız olmuştur. Siyasette iyi imtihan vermiştir. Tutarlıdır. Bu dönemde Selvi aslında tarihi bir görevi de omuzlamıştır.
11- BAYKAL'IN MECBURİYETİ...CHP tüzüğü delegelerin genel başkanlık için aday gösterilebilmelerine de açıktır. Tüzük o yetkiyi vermektedir. Zaten genel başkanlık için böylesine esaslar da vardır. Şimdi CHP Kurultay'ında delegeler Baykal'a dön demek hazırlığındadırlar. Kurultay'ın bu talebi aynı zamanda "sivil Orgnaizasyon darbesine'de meydan okumak" olacaktır. Bu durumda Baykal'ın dönmesi bir tarihi mecburiyettir"
Taylan SORGUN Ortadoğu Gzt.
Baykal’a rağmen BaykalBaykal istifa etti. Biliyorsunuz. Pazartesi günü öğle vakti CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrıldı.
Ama onun istifasını ben gerekli bulmuyorum. Çünkü ben Türkiye’yi düşünüyorum.
“Baykal’a rağmen CHP”
Çoğu kişi böyle deyip seçimde CHP’ye oy verdi.
Niye?
Çünkü Baykal eski siyaset kuşağını temsil ediyordu ve Baykal CHP’nin oylarını çok artırmıyordu. Baykal zaman içinde etrafını değiştirmek, gençleştirmek, atılımcı yapmak yolunda mesafe almıyordu. Sonuç olarak Baykal’ın başında bulunduğu CHP, Türkiye’de başka kitle partisi olmadığı halde AKP’nin rakibi olamıyordu.
CHP, AKP’nin arkasından gidiyordu.
Yani gündemi CHP tayin etmiyordu. Direksiyon ana muhalefet partisinin, daha doğrusu liderinin eline geçemiyordu.
Bütün bunlar Baykal’ın zaafıydı. En azından, öyle görülüyordu, zannediliyordu.
Ama, bütün bu zaaflarına rağmen CHP’de Baykal’ın yerini alabilecek “lider” bir kişi var mı?
Yok... Bazıları başkan olabilir ama lider olamaz.
Onun gibi muntazam konuşacak, “hatip” bir kişi CHP’de belki vardır ama biz bilemiyoruz.
Onun gibi mücadeleci, cesur bir kişi belki vardır ama biz göremiyoruz.
“Olsa şimdiye kadar çıkardı” demekle kendimizi tatmin mi ediyoruz, onu da bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var. Bu kadar zaafları sayılabilen bir lider, zaafları daha az, daha genç bir rakibi çıksa, onun karşısında duramaz. Ve CHP Genel Başkanlığı koltuğunu ona devreder. Bu eşyanın tabiatına uygun değil mi?
Benzetme yerindeyse, Ecevit’in karşısında İsmet İnönü’nün duramayıp gitmesi gibi.
Ama Baykal’ın bugün parti içinde rakibi yok.
Şimdi yani, yeni bir lider çıkmadan Baykal’ın CHP’den gitmesi AKP’ye yarayacaktır, o kadar.
İşte son günlerde bu Baykal yıpratılmak isteniyor.
Birçokları onun istifa etmesi lazım geldiğini, istifadan önce söyledi ve yazdı.
Çıkan bir seks kaseti, doğru mu yanlış mı daha belli değil.
Sonra “özel hayatın gizliliği” diye bir kural var ve bu unutuldu, birçokları üzerinde durmadı, bile.
YÖK, yani üniversiteler teslim alındı.
Asker yıpratıldı.
Yargı yok edildi.
Şimdi sıra ana muhalefette, yani Baykal’da.
Yakında referandum var, bir yıl sonra da genel seçim yapılacak.
Peki, dere geçilirken at değiştirilir mi?
Halk zaten, “Merkez sağ yok” diyor.
Baykal da olmazsa meydan tam manasıyla AKP’ye kalabilir.
Ama bizim, yani bir kısım seçmenin, yani demokrasiye bağlı olanların bugün yine de başka çaresi yok.
Baykal’a rağmen Baykal.
Ama Baykal istifa etti.
Şimdi CHP kurultayı ne yapacak bakalım...
Bana göre o geri getirilmeli.
Yani; Baykal’a rağmen Baykal, sloganım tatbikatta da tutmalı.
Doğan HEPER13.05.10 Milliyet