Ne olacak simdi Baykal aklanacak parlatilacak geri mi donecek?

Donunce ne olacak? Akli selim birisi artik Chp ye oy verir mi?

Baykal misyonunu Chp' yi bolerek tamamlayacak. Akepe operasyonu basari ile sonuclanacak eger Baykal geri donerse. Simdiye kadar neredeymis bu kriminal buro. Baktilarki Chp toparlandi yeni bir salvo patlattilar. Eger donersen ve aday olursan cook yazik Sayin Baykal.

Baykal'dan adaylık açıklaması
Deniz Baykal, "kaset montaj" iddialarının ardından kritik bir açıklama yaptı.

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin 22-23 Mayıstaki kurultayda adaylığının söz konusu olmadığını bildirdi.

Baykal, avukatı Muzaffer Yılmaz ile Ulusal Kriminal Büro Direktörü Uğur Kurtulan'ın bugün yaptıkları değerlendirme ve basın toplantısından sonra yazılı açıklama yaptı.

Deniz Baykal'ın açıklaması şöyle:
''Bu noktada aday olmam gibi bir şey söz konusu değildir. Avukatım Sayın Muzaffer Yılmaz ve Ulusal Kriminal Büro Direktörü Sayın Uğur Kurtulan'ın yaptıkları değerlendirmelerle, ayrıntılı açıklamalar karalama kampanyalarıyla siyaseti dizayn etme anlayışına, Türkiye'de estirilen fitne ve fesat rüzgarlarıyla, ahlak dışı komplolara bir yanıttır.'' kaynak:gercek gundem

umit ederim vazgecmez.

Torosların Yiğit Evladı ve Brütüs"ler


Siyasette vefa olmaz
Siyaset boşluk kaldırmaz.
Bunu söyleyenler kim?
Siyasette ihaneti yaşayanlar,
Arkadan hançerlenenler,
En yakın dostunun arkadan kuyusunu kazdığını görenler.

Öncelikle Kılıçdaroğlu"na bir bakalım.
Kim Kılıçdaroğlu?
Üç beş sene öncesine kadar kimsenin tanımadığı bir bürokrat.
Aşırı sol fikirlerle yoğrulmuş bir eylemci.
Deniz Baykal bu şahsiyeti alıyor,
Siyaset sahnesine sokuyor.
Kademe kademe belirli görevlere getirip ona bir "ŞAHSİYET" veriyor.
Yani arkasında duruyor.
Yani her şeyini BAYKAL"A borçlu,

Türk siyaseti de,
Mütevazı,
Efendi bir siyasetçi kazanıyor.
Buraya kadar her şey güzel.

Güzel olmayan Baykal"ın en zor zamanında yaşadıkları.
Komplo veya değil,
Bir kaset ortaya çıkıyor.
Zamanlaması müthiş
CHP"nin paketi anayasa mahkemesine götüreceği bir anda,
CHP"nin oylarının arttığı bir anda,
Milli söylemlerin doruğa çıktığı bir anda,
AKP"lilerin "Şehit cenazelerinde" bakan düzeyinde dayak yedikleri bir anda.
Ve bu kaset yarım asırlık bir liderin Karizmasını bir anda sıfıra indiriyor.

O da bazı TÜRK siyasetçilerinin yabancı oldukları onurlu bir davranışı seğriliyor,
İstifa ediyor.
Baykal"ın bu asil davranışından sonra,
Yakın arkadaşlarını izliyoruz.
Özellikle Önder Bey"i,
Aynı asaleti onlarda görebiliyor muyuz?
Ne gezer!

Baykal"la üniversiteden beri beraberler,
Beraber eylemlere katılmışlar,
Siyaset sahnesinde beraber nice badireler atlatmışlar,
En son siyaset hayatının bittiği anda "DELİKANLI" Baykal"ın her ne pahasına olursa olsun arkasında durduğu bir zat.
Telefonu açık kalan SAV" basına yansıyan sözleri partiye zarar verdi.

Baykal buna rağmen arkadaşının arkasında durdu.
Onu kurda kuşa yedirmedi.
Ve CHP"nin içinde bu tür yarım yüzyıllık çok dostluklar var.
Baykal"ın bu yollarda beraber yürüdüğü bir sürü arkadaşı var.
Ama en küçük rüzgârda bu dostluklar bitti.
BRÜTÜS misali ilk hançeri onlar vurdu.
Kapalı kapılar arkasında parlayan hançerler işledi,

Toros"ların, YÖRÜK çocuğu ihanetin acı yüzü ile tanıştı.
Soyadını Türk yurdundaki BAYKAL Gölünden alan CHP"nin ikinci "MİLLİ LİDERİ"NİN,
Eminim canı çok acıyordur,
Siyasetten koparıldığı için değil,
Bence yarım asırlık dostları tarafından hançerlendiği için.
Güvenlik güçlerinin "Her zaman ki" gibi izini takip etmekte isteksiz davranım araştırmadığı kaset bir kenara,
Baykal"ı dostları da terk etti.
Sanki hepsi bu anı bekliyordu.

Anladığım kadarı ile birileri ondan rahatsızdı.
YÖRÜK Çocuğunun,

Ulusalsı söylemleri,
İhanet projelerinin hep önünde durması,
Atatürk"ün emanetlerine sahip çıkması,
Askeri savunması,
Vatanın bölünmez bütünlüğünden ödün vermemesi,
Dinin siyasete alet edilmesinin hep karşısında durması,
Boş zamanlarında AKP"nin ipini pazara çıkarması,
MİLLİ çizgisini hiç değiştirmemesi,

Ve damarlarında ki o "ASİLKAN"IN" gereklerini hep yapması,
Partide bazı ırki sorunları olan kişileri rahatsız etmişti.
Sonunda istediklerine nail oldular.
İpini çektiler.
Rahmetli babamın bir lafı var; bu CHP doğru ATATÜRK"ÜN partisidir,
Ama asla gerçek anlamda liderine layık olamamıştır.
Gerçekten de öyle.
Siyasetin her türlü "OYNAK" tiplerini orada görebilirsiniz.
Bu sebeple yüce TANRI bile onları cezalandırıyor,

İktidar olmalarını adeta yasaklıyor.
İktidara gelseler bile asla kalıcı olamıyorlar.
Çünkü işleri güçleri boş zamanlarında birbirinin kuyusunu kazmak.
Ve Kılıçdaroğlu;
Ne kadar da liderliğe hevesliymiş!
Kendini ADAM eden ADAMA sorma gereğini bile duymadı.
Anında liderini yolda bırakıp kurtların önünde attı.
Kürt kökenli olduğu iddia edilen bu ısmarlama liderimiz şimdi siyaset sahnesinde.

Muhtemelen de başkan seçilecek.

En önemlisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk"ün "Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur" ilkesinin sahip çıkacak!

Ulu önderin devrimlerine, milli kimlikle ilgili mücadelesini devam ettirecek!
Kılıçdaroğlu"nun BATMAN VE DİYARBAKIR konuşmalarına bakarsanız,

Kazın ayağının pek öyle olmadığını net görebilirsiniz.

En önemlisi Kılıçdaroğlu"nun sahneye çıkması ile

AKP ve açılımın da önü açıldı.

Çünkü Baykal Kalesi artık arada yok.

Yazımızın özeti ise şöyle;

Siyasete devam,

Anadilde eğitime, Özerk bölge hayaline selam.


Ortadoğu Gzt
Ali ÖNCÜ

TARAF BAYKALCILAR’IN GAZETESİ Mİ

CHP Kurultayı, öncesi ve sonrası ile tartışılmaya devam ediyor. Deniz Baykal’a karşı alçakça yapılan komplonun etkisi uzunca bir dönem daha süreceğe benziyor.

Deniz Baykal bu komplo karşısında Genel Başkanlığı bıraktığını ancak bu komploya dahil olan ya da komplonun, bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini ifade ettiği hükümetle, amansız bir mücadeleye devam edeceğini açıkladığında herkes çok şaşırmıştı. Baykal’ın istifa ederken kullandığı cesur üslup takipçileri tarafından önemli ve olumlu bir hareket olarak değerlendirilmişti.

Baykal’ın istifa metninde Pensilvanya’ya gönderdiği selama o dönem kimse anlam verememişti. Bu açıklamanın taktiksel bir anlamı olduğu söyleniyor, belki de öyle olması temenni ediliyordu. Ancak sonraki gelişmeler kafaları daha da karıştırdı. Hüseyin Gülerce “Baykal’ı sevdiğini” ve kimseyle paylaşamayacağı bir anıları olduğunu söyledi. Baykal’ın kurultaya yönelik ilk demecini Taraf Gazetesi’ne vermesinin bir işaret olabileceği, Odatv’de Barış Terkoğlu’nun bir yazısına konu olmuştu.

Ancak ilişki bununla sınırlı kalmadı.


BAYKAL TARAF’I ÇOK SEVDİ

Kurultay sonrası Baykal, genel başkanlığı döneminde defalarca eleştirdiği Taraf’a, komplo sürecinde medyadaki ilkeli ve haysiyetli tavrı nedeniyle teşekkür etti. Bu süreçte Taraf’a defalarca demeç vermekten kaçınmadı. Yalnız Baykal değil, yönetimde oldukları dönemde Taraf Gazetesi’ne olan tepkileri bilinen birçok isim, Savcı Sayan, Canan Arıtman, Nur Serter, Algan Hacaloğlu kurultay sonrası başta Taraf olmak üzere yandaş medyada boy göstermekten çekinmez oldular. Kamuoyu tarafından tanınmak, hatta her söylediklerinin manşet yapılması hoşlarına gitmiş olabilir.

Örneğin, kurultay öncesi Savcı Sayan kamuoyu tarafından pek tanımazdı. Sıkı Baykalcı Sayan’ı ilk kez Baykal “istifa ediyorum” derken, “yapmayın” diye feryat edip ağlarken tanıdık.

İstifadan sonra oluşan olumlu havayı dağıtmaya çalışan ve istifa metnindeki komployu düzenleyenlerin yerine, bugünkü CHP yönetimini koymaya çalışanların yandaş medyayı çok sevdiklerini söyleyebiliriz. Anlaşılan o ki Baykal bu kesimin varlık sebebi. Bu nedenle, Baykal’ı geri getirmek için yapmayacakları, söylemeyecekleri şey yok. Yeni yönetim üzerinde şaibe yaratmaya çalışmak ve üç parti meclisi üyesinin, tamamen teknik bir mesele olan parti üyeliklerini tartışmaya açmaları ve işin nihayetinde yargıya taşınması da bunun göstergesi.


BAYKAL, ERDOĞAN MI OLMAK İSTİYOR?

CHP’de olup bitenlerin yanında, üzerinde özellikle durmak istediğimiz bir diğer nokta ise “Baykal’ın Erdoğanlaşması”, olarak kodlayabileceğimiz durumdur.

Bildiğiniz üzere yakın zamanda Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan arasında bir gerilim söz konusuydu ve Erdoğan’ın; “Ne yapayım, köşe yazarı, hâkim olamıyorum diyemezsin, sorumlusu sensin, o gazetecinin maaşını sen veriyorsan” dediğinde yer yerinden oynamış ve Deniz Baykal başta olmak üzere basın özgürlüğü nedeniyle herkes Erdoğan’a tepki göstermişti.

28 Mayıs Cuma tarihli Taraf Gazetesi’nde bir yazara konuşan Baykal aynen şöyle konuşuyor, “Aydın Doğan’ın medyası işte bu komploya itibar etmiştir. Ben Aydın Doğan’a, Doğan grubuna bunu yakıştıramadım. Doğan grubunda manşetler bu komplonun fırsatçılığıyla atılmıştır. Ertuğrul bu süreçte doğru durmuş olabilir, Aydın Bey kişisel olarak doğru durmuş olabilir. Yine mert tavır gösteren birkaç Doğan grubu yazarı da vardır. Fakat grubun genel manşetleri baştan sona bu komploya alet olmuştur.”

Aydın Doğan da, Enis Berberoğlu da ‘Kargaşaya gelmiş, aradan kaçmış’ diyemezler bu konuyla ilgili. Buna asla inanmamı beklemesin ikisi de. Eğer öyleyse Hürriyet ’in sonraki sayısında bu yalanını büyük puntolarla tekzip etmesi gerekir, bakın ben Aydın Doğan’a arkadaşları haksızlık ettiğinde net bir dille konuşuyorum. Niçin Aydın Doğan’ın Hürriyet gazetesi doğru haberi çok küçük ve o da “Baykal’ın avukatları böyle dedi” gibi bir dille, suyu bulandırarak veriyor? Enis Berberoğlu niçin, ne sebeple, ne amaçla böyle yapıyor?”
Aydın Doğan medyasında bazı köşe yazarlarının yazdıklarını beğendiğini söyleyen Baykal, beğenmediklerine Aydın Doğan ve Enis Berberoğlu’nun müdahale etmemesinden yakınıyor, böylelikle kendisine karşı yürütülen komplonun bir parçası olmakla suçluyor. Aydın Doğan ve medyası bu komplonun bir parçası mıdır bunu söylemek oldukça güç, ama Deniz Baykal’ın istifa metninde Pensilvanya’ya gönderdiği selam ile sonrasında yaptığı açıklamalar ve bu açıklamalar için tercih ettiği yerler açısından “tarafını” seçtiğini söylemek üzücü de olsa bir zorunluluk.

16 yıllık CHP liderliğinden sonra bir alternatifinin çıktığını görmek ve bu alternatifin partiler ve halk tarafından bu derece sahiplenilmesi, Baykal’ın, Erdoğanvari bir tek adam olma ihtimalini ortadan kaldırarak, geri dönme planlarını bozmuş olabilir.


DÜŞENİN DOSTU TARAF

Nihayetinde bugün Olcay Baykal da Taraf’a konuştu. Kendisine komplo düzenlenen bir siyasetçinin eşi olarak yaşadığı acıyı dile getirdi. Ancak Olcay Baykal’ın konuşmasında da tepki gösterdiği kişiler Doğan Grubu yazarlarıydı. Olcay Baykal da Taraf’ın tavrını övüyordu. Onun konuşmasında da Baykal’ın istifa metninde komplodan sorumlu saydığı hükümete karşı bir ifade yoktu.

Son bir noktaya değinerek bitirelim...

Baykal haberlerini yapan Taraf yazarı sanki son dönemde gazetelerinde çıkan Baykal haberlerinin yoğunluğundan rahatsız olmuş ve bu durumu açıklamak ister gibi sütununda şu sözlere ver veriyor; “Düşenin dostu olmaz” diye boşuna söylememişler. Fakat Baykal’ın siyasi çizgisine sonuna kadar muhalif olan Taraf, bu zor gününde Deniz Baykal’ın kişilik haklarına sahip çıkmaya devam edecek...”

Öyleyse şunu soralım: “Taraf’ın meselesi sadece Baykal’ın kişilik hakları mı yoksa Cumhuriyetçiler’e karşı vuruşlarıyla ünlü gazetenin Baykal’ın konuşmalarını hergün manşete taşımasının başka bir anlamı var mı?”

Aydın YILMAZ

Odatv.com, 30 Mayıs 2010

---

Deniz Baykal ne yapmak istiyor bilen var mı?

Kendi silahlari ile kendilerini vurdular. Simdi Baykal'i destekleyerek Chp'yi bolme planlarini surduruyorlar ama yanildiklarini anlayincaya kadar coook daha Baykal sak sakciligi yapacaklar. Baykal bu mamayi yemez.

Onlarin lideri sarigul beslemesi. Biraksinlar sarigulu sak saklasinlar.

Baykal'i en son savunacak gazete ...... bu gazetedir. Adi bile yalama.

Diger gazetenin basyazari ne demisti Kilictaroglu degil asil baskasi var arkada. Uc aylik omur bicmislerdi. Arkadaki aktor sarigul beslemesi..

Herkese kolay gelsin.

Baykal bu mamayi yemez.

Maydonos, haberin yok sanırım; mamayı yiyen değil, yediren Baykal:

“Bu süreçte Taraf’ın gösterdiği tavrı çok büyük bir dikkatle izliyorum. Medyanın geri kalan kısmından çok ayrı bir çizgide ilkeli ve haysiyetli bir duruş gösterdiniz. Bu siyasi değil insani bir mesele. Bu komplo kimin başına gelirse gelsin bu ilkeli tavır gösterilmeliydi. Mesele ben değilim, ilke meselesi”

İm (Kod): Tümünü seç

22 Mayıs - http://www.taraf.com.tr/rasim-ozan-kutahyali/makale-deniz-baykal-taraf-bu-surecte-ilkeli-ve.htm

Ayrıntılar ve ötekileri için de yine aynı çukura bakılabilir. Bu ilkeli(!) Mooncu görev adamının artık herkesin konusunun dışında olduğunu düşünüyorum. Umarım bir gün diğer düzenbazlar da bir bir ayçiçeği gibi açılır.

Ram; hakli olabilirsin. Ama ben buradan detayli takip edemiyorum. .....gazeteyide okumuyorum.

Baykal'in bu beyaninida ilk kez duyuyorum. Artik pensilvanyadan sonra acik ikinci beyan(itiraf) olmus.

Sinirlerim senin kadar dayanikli degil. O gun zaten F.K' nun bir yazisini okudum ve siteye koydum. Uc gun uykum kacti.

Baykal'a gelince Demirel'in beslemesi oldugunu biliyorum. Hepsi ayni topun kumasi.

Gecen Demirel bir soz soyledi: " Kilictaroglu'nun ruzgari onada degmis." Simdi bu Kilictaroglu' na da guvenmiyorum. Bir bit yenigi varmis gibi geliyor ama hayirlisi demekten baskada care yok gibi. Sanirim millet toparlanip yine Chp'ye oy verecek.


Ayrica yine bir gazete soyle demisti "solun erdogani" iste bu soze bittim Eger oyle olursa halk yine kazik yiyecek demek oluyor. Buna hic bir itiraz da gelmedi.


Bilgilendirdigin icin tesekkurler. Kolay gelsin.

Komplodan önce tehdit

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’in CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ı kaset komplosundan önce tehdit ettiği ortaya çıktı. WikiLeaks’te yer alan yazışmalara göre Jeffrey, Baykal’a ABD karşıtlığının nedenini sormuş ve ’bedel ödeyeceğini’ hatırlatma gereği hissetmiş!

ABD, komplo öncesi Baykal’ı tehdit etmiş!

2009’da, ABD’nin Ankara Büyükelçisi CIA ajanı Jeffrey’in, dönemin CHP lideri Baykal’ı Amerikan karşıtlığından dolayı tehdit ettiği ortaya çıktı.

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın geçen yıl parti liderliğinden ayrılmasına yol açan kaset komplosunun ardında ABD’nin olduğu ortaya çıktı. Yeni yayımlanan WikiLeaks belgelerine göre CHP’yi, üstelik AKP’nin Meclis’ten geçirdiği anayasa değişikliği paketinin oylanacağı referandumdan 4 ay önce genel başkanlık krizine sokan kaset komplosundan kısa bir süre önce ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin Baykal’ı tehdit ettiği ortaya çıktı.

WikiLeaks belgeleri

Yayımlanmaya başladığı günden itibaren tüm dünyada büyük yankı uyandıran WikiLeaks belgelerinden bir bölüm daha yayımlandı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iç yazışmalarını ele geçiren Wikileaks’in geçtiğimiz hafta yayımladığı belgeler arasında CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey arasında 2009 yılında geçen ilginç bir görüşme yer alıyor.Yeni servis edilen belgede, ABD’nin Ankara Büyükelçisi görünümlü CIA ajanı James Jeffrey’in ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği mektup bulunuyor. Bu mektuba göre Jeffrey, ziyaret ettiği CHP Baykal’ı ABD karşıtı söylemlerinden dolayı tehdit ediyor. Baykal’a, ABD karşıtlığının nedenini soran Jeffrey, ’bedel ödeyeceğini’hatırlatma gereği hissetmiş! 9 Kasım 2009’da Ankara’dan Washington’a gönderilen kriptoda Jeffrey, “sürekli olarak Amerika karşıtı söylemler kullanması konusunda yüzleşmek için” Baykal ile görüşmeye gittiğini aktarıyor.

ABD destek vermiyor

“Savunması tahmin edildiği gibi banaldı” yorumunda bulunan Jefferey, Baykal’ın “Hiçbir zaman ABD, PKK’yı destekliyor demedim; ABD, PKK’yı etkisiz hale getirmek için yeterince çaba göstermiyor dedim” diye cevap verdiğini aktarıyor. Jefferey yorum bölümünde de şu ifadeyi kullanıyor: “Muhalefet liderine, Amerika karşıtı söylemlerinin ABD-Türkiye ilişkilerine bir bedel ödeteceğini hatırlatma zorunluluğu hissettik.” Jeffrey’in bu uyarısının üzerinden bir yıl bile geçmeden CHP lideriyle ilgili kaset, internet sitelerine servis edildi. 12 Eylül’deki referandum için ’Hayır’propagandasına hazırlanan CHP’de bomba tesiri yapan komplonun ardından Deniz Baykal genel başkanlık görevini bırakmak zorunda kaldı. CHP de, ’Hayır’kampanyası öncesi genel başkan seçme sürecini yaşadı.

“Bedelini öderim” demişti

Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi görünümlü CIA ajanı James Jefferey’in “Bedelini ödersin” diye tehdit ettiği Deniz Baykal, kendisine ait olduğu iddia edilen kaset görüntülerinin 7 Mayıs 2010’da internet sitesine servis edilmesinden 3 gün sonra 10 Mayıs 2010’da, üstelik Anayasa değişikliği ile ilgili referanduma 4 ay kala istifa etmişti. Baykal, “Bu bir komplodur. Kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim. Eğer bunun bedeli varsa öderim” demişti.


YENİÇAĞ, 7 Eylül 2011