Deniz Gezmis ne kadar milli idi?

Tartışma Alanı

Deniz Gezmis ne kadar milli idi?

İletigönderen dertsiz » Pzr Tem 15, 2007 23:15

bugün belli köselerde demokrasi ve insan haklari nutuklari atanlari, biraz daha iyi tanimak lazim.tanimak diyorum, cünkü, basin tanitmamak icin caba gösteriyor.ancak sizler ararsaniz birseyler bulabilirsiniz.

****
Milli Türk Talebe Birliginde hep beraber ögrenci meseleleri ile ilgilenen genclik arasinda ikilik cikartarak ayrilan Devrimci genclik, kendi arasinda yaptigi tartismalar sonrasindada tekrar ikiye ayrildi.

Milli Demokratik Devrimciler ve Fikir Kulüpleri Federasyonu olarak ayrilanlardan biri olan Fikir Kulüpleri Federasyonu ,Kürtcülügü kim yapacak, dogu insanini kim kullanacak kavgasina basladi.

Siyasi bölücülük yarisinda FKF ve DDDF(Devrimci Dogu Dernekleri Federasyonu) yarismaya basladi! A.Öcalan, o dönemde, DDDF üyesiydi.

FKF daha sonra ismini degistirerek Devgenc adini aldi.Devgenc, "Dogu Mitingleri" adi altinda Dogu Anadoluda bölücü eylemler yapti.Zap suyu köprüsü eylemi yapti.

Devgenc daha sonra, "sehir gerillasi" eylemlerini baslatarak, banka soygunlari, polis noktalarina bomba atma,adam kacirma eylemelri yapti.

Mahir Cayan ve Hüseyin Cevahir, istanbulda, polisten kacarak girdikleri bir evde bulunan insanlari rehin aldilar.iki hün süren eylem sonrasi, Hüseyin Cevahir catismada ölü olarak, Mahir Cayan ise yarali olarak yakalandi.o sirada israil baskonsolosu bunlar tarafindan kacirilmis ve öldürülmüstü.

Mahirlerin yakalanmasi üzerine, Deniz Gezmisler bir ekip, sinan Cemgiller de ikinci ekip olarak, Dogu Anadoluya giderek "Kir Gerillasi" eylemlerini baslatmak istediler.

Deniz ve Yusuf, sivas sarkislada yakalandilar.

Sinan Cemgil ve arkadaslari Nurhak daglarinda Türk Askeri ile catismaya girdiler.Bir kismi öldürüldü digerleri yakalandi.

Ziya Yilmaz ve arkadaslari istanbulda saklandiklari bir evde, saatlerce silahli catisma yaparak ölü ele gecirildiler.

diger bircogu, Filistin El fetih örgütü kamplarina gittiler ve gerilla egitimi aldilar.


deniz gezmis ve arkadaslari, fikir hareketi olarak devam ettirmekten vazgectikleri davalarini, sehir ve kir gerillasi sekline dönüstürerek Devrim yapmayi düsündüler.

simdilerde entellektüel köse yazari rollerinde gecinen, cengiz candar, hasan cemal, sahin alpay, gülay öztürk lerin hazirladiklari 9 mart 1871 ihtilalinin, genclik kesimine mensuptular.

yani;

1-c.candar, h.cemal,d.avcioglu,s.alpay,g.öztürk ve diger bazilari "YÖN" isimli derginin catisi altinda, bürokrat ve politikacilarla.

2-deniz gezmis ve arkadaslari, devgenc catisi altinda genclerle.

3-sarp kuray ve bazi askeri elemanlarda ordu icinde.

1+2+3 hep beraber 9.mart.1971 de ihtilal yaparak, ülke yönetimine le koyacaklardi.

bunu haber alan TSK, emir komuta zinciri icinde 12.mart.1971 muhtirasini verdi.1 ve 3 de yazilan sahislari ve cevresini tutukladilar.


***

Deniz Gezmisler, Amerikan Emperyalizmine karsi mücadele vermek gayesi ile ciktiklari yolda, maalesef, bizzat kendileri ABD Emperyalizminin tuzagina düsmüs ve yaptiklari eylemlerle, TC.Devletine zarar vermislerdir.

Bu tür konular, olaylarin sicagi sicagina pek belli olmaz ama aradan yillar gecince bircok gercek ortaya cikar.

Geride biraktiklari kaybettiklerinin üzüntüsünü yasarlar.ama gecmisi geri getirmek mümkün degildir.

simdilerde, gene türkiye üniversitelerinde sagci solcu birbirine giriyor. saldiriyor.oturup konusmayi, konusarak sorunlara care aramayi düsünmüyorlar.


****

gecmisi biraz hatirlamakta ve hatirlatmakta fayda var.


12 MART''TA BALGAT DÜĞÜMÜ

Amerikan Hava Kuvvetleri''nin Balgat''taki ünlü tesislerinde beş bine yakın Türk çalışıyordu. Hepsi Harp-İş Sendikası''na bağlıydı.

Balgat Amerikan tesisleri, aynı zamanda Amerikan askeri gizli polisi OSI''nin de karargahıydı.

Bu arada banka soygunları başlamıştır. 15 Ocak 1971 günü İçişleri Bakanlığı, İş Bankası Emek şubesini Deniz Gezmiş ile Yusuf Aslan''ın soyduğunu açıklar.

Buna göre bir süre öncesine kadar Amerikan Haberler Merkezi''nde ressam olarak çalışan Sevim Onursal''ın İller Bankası evlerindeki apartman katına bir icra takibi için giden avukat icra memuru ve polis, o sırada evde saklanmakta olan Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından kendilerini yakalamaya geldikleri sanılarak etkisiz hale getirilir.


BALGAT BASKINI

14 Şubat 1971''i 15 Şubat 1971''e bağlayan gece Balgat''taki Amerikan tesislerinin basıldığı, kaçırılan zenci çavuş Jimmy Ray Finley''in 17.5 saat sonra serbest bırakıldığı açıklanır.


ABD Büyükelçiliği''nin karşısındaki köşede bulunan polis noktasında meydana gelen patlamada bir polis elinden yaralanmıştır. Öğrenci olayları, polis-öğrenci çatışmaları büyümektedir.


4 Mart 1971 gecesi ise bu defa Gölbaşı''ndaki Ahlatlıbel mevkiinde Amerikalılara ait radar üssünden 4 Amerikalı kaçırılır! Eylemin, Deniz Gezmiş başkanlığındaki Dev-Genç''e bağlı şehir komandoları tarafından yapıldıgi tespit edilir.

CASUSUN İTİRAFLARI

CIA''nın sırlarını KGB''ye satmaktan hüküm giyen CIA ajanı Aldrich Ames, "Bir Casusun İtirafları" adlı kitabında Ankara''da görevli bir profesör sayesinde Deniz Gezmiş''in sevgilisi olan eski güzellik kraliçesi bir genç kızla tanıştığını, genç kıza, içinde 75 dolar bulunan bir zarf verdiğini, bir hafta sonra da Dev-Genç''in toplantılarının yeri ve zamanını, kimlerin katılacağını öğrendiğini yazıyor!

O tarihte, Balgat''taki Amerikan tesislerinde "Amerikan NCO Club" adlı bir gece kulübü kurulmuştu. Amerikalı subay ve astsubaylar, bu kulübe dışarıda tanıştıkları ODTÜ''lü kızlarla birlikte geliyordu.

16 Mart’ta Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan Şarkışla’da yakalandı. Deniz Gezmiş’in elinden Sten(amerikan yapimi) otomatik tabanca, Yusuf Aslan’da ise el bombaları vardı.

Türkiye’yi 12 Mart’a götüren bütün olaylar Balgat Amerikan tesislerinde planlanmış ve icra edilmişti.
Tesisler geniş bir araziye yayılmıştı. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının sözde baskın için tel örgüyü keserek girdiği iddia edilen bölgede her gece M-16 silahları ile 9 Amerikalı askeri polis nöbet tutuyordu. 9 Amerikalı geçilse bile hemen yıllarının üzerinde hizmet binası vardı. Hizmet binasının etrafı da nöbetçilerle sarılmış durumdaydı.

Yazan / Nazim Alemdar
En son dertsiz tarafından Pzr Tem 15, 2007 23:43 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Pzr Tem 15, 2007 23:41

birde konuya ülkücü gözüyle bakalim.

***

ülkücü gözüyle Deniz Gezmiş

“Ülkücü idam ve ölüm haberi karşısında sevinmez. Kendinize gelin. O kayıplar da bu ülkenin, bu milletin kayıplarıdır. Allah hepsine rahmet eylesin."


70’li yıllardı... Ülkücülerle solcuların ideolojik kavgalarının, her gün daha fazla tırmandığı günlerdi... 68 kuşağının solcuları Türkiye’de rejim değiştirmek, “sosyalist bir düzen” kurmak maksadıyla, her gün bir takım olaylar yapıyor, eylemler ortaya koyuyorlardı. Bunların başında Deniz Gezmiş ve arkadaşları Yusuf Aslan, Hüseyin İnan geliyordu. Bunlar bir çok eylem ve olaydan sonra, güvenlik kuvvetlerince yakalanmışlar, mahkeme edilmişler ve idam kararı ile mahkum edilmişlerdi.


Öyle şimdi söylendiği gibi; “milli sol” veya “milliyetçi sol” falan da yoktu. Solcular kendi aralarında; Marksist, Leninist, Maocu, Troçkist ve Titocu gibi lider ve önder arayışları ile ayrılırken, sosyalizm veya komünizim adına; Sovyet Modeli, Çin Modeli, Yugoslav Modeli, Arnavutluk Modeli, Küba Modeli gibi model kavgalarıyla bir çok parçaya bölünmüşlerdi.

Dev-Genç’in uzantıları olarak Dev-yol, Dev-sol, TİKKO, Acilciler, Partizan, DHKP-C, TKP-M/L, Kurtuluşçular, gibi. Üniversitelerde, liselerde gergin bir atmosfer içerisinde her gün olaylar devam ediyordu okullar işgal ediliyor, dersler boykot ediliyordu.

İşte böyle bir ortamda bütün solcuların ve ülkücülerin, daha doğrusu bütün Türkiye’nin gözü, kulağı askeri mahkeme üzerindeydi. Deniz Gezmiş’lerin mahkemeleri basından, televizyondan merakla takip ediliyordu. İdam kararı çıkmıştı. Şimdi ne olacaktı.., İdam edilecekler miydi? Yoksa başka bir şey mi olacaktı..?

Ve günlerden bir gün... O gün 6 Mayıs 1972 günü... okulun lokalinde gençler gurup gurup oturmuş, çaylar-sohbetler devam ediyordu. Enine çok uzun bir salon, çay ocağına yakın bölümünde bir gurup genç oturuyor. Bizde salonun diğer bir ucunda, Bursa Ülkü Ocakları eski Başkan’ı İbrahim Boysal ile birlikte, bazı arkadaşlarımızla oturup, sohbet ediyoruz.
Salonun diğer yerlerinde ülkücü ve solcu gençler ayrı ayrı guruplar halinde oturuyorlar, ayakta dolaşıyorlar... Velhasıl kalabalık bir salon... Çay ocağına yakın masalardan birinde bir patırdı ve vaveyla koptu. Önce herkes bir kavga başladı sandı. Bundan dolayı salonun her yerinde bir sessizlik oldu. Patırdı, okulun 1. sınıfında okuyan genç küçük bir guruptan gelmekteydi. Salondakiler tamamen o tarafa doğru döndü. Gençler o günlerin kavga psikolojisiyle, bir sevinç gösterisi gibi bir takım hareketler yaparak bağırıyorlardı. İçlerinden biri-ikisi bize ait ülkücü sloganlar atmaya başladı. Ve... Birinin sesi; “Deniz Gezmiş idam edilmiş” diye ortada yankılandı. O ses dalga dalga salona hakim oldu. Ortalık bir anda sessizliğe büründü.Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildikleri haberini dinlemişler, sanki sevinmişlerdi..

Salonda çıt çıkmıyordu... Masada oturanlar, birbirimize baktık, arkadaşımız, ağabeyimiz, Adana-Kadirli’li- İbrahim Boysal ayağa kalktı. Salonun ortasına doğru yürümeye başladı. Ülkücüsünün, solcusunun salondaki herkesin gözü İbrahim Boysal Başkan’ın üzerindeyken, O, salonun ortasında bulunan çıkış kapısına sırtını dönerek ve sanki kapıyı da tutmuş gibi durarak, etrafa bir göz gezdirdikten sonra, gür sesiyle bütün salondakilere seslendi: “Bilhassa demin patırdı olan masadakilere başta olmak üzere, bütün arkadaşlara, iki çift lafım olacak; şimdi anlaşıldı ki, Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmiş. Önce kendilerine Mevla’dan rahmetler diliyorum. Allah günahlarını affetsin... Biz ülkücüler; komünistlerle hep mücadele içinde olduk.

Bizim inandıklarımızı, değerlerimizi savunmamız ve mücadelemiz hep sürecektir... Bu böyledir. Yalnız bu böyledir diye; boynuna ilmik geçirilerek idam edilen insanların, idam kararını duyanların sevinç gösterisi yapmaları, ülkücülüğe yakışmaz. Ülkücü idam ve ölüm haberi karşısında sevinmez. Kendinize gelin. O kayıplar da bu ülkenin, bu milletin kayıplarıdır. Eğer onların işlediklerinin kanunlar karşısında cezası idamsa, idamdır. Değilse, değildir. Fakat biz ülkücüler bir idam kararı karşısında sevinç gösterisi yapamayız, bu söylediklerimi ülkücüler de, solcular da iyi bellesin. Allah hepsine rahmet eylesin” dedi... Bulunduğu yerde biraz durdu. Salonda tık yoktu... Sonra ağır adımlarla dışarı çıkarak gitti.
(CEVAT SARAÇ)
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Pzr Tem 15, 2007 23:58

Egeli yazmış:
dertsiz, demişsin ki:''Deniz Gezmiş ve arkadaşları El Fetih kamplarında eğitim gördüler.''

Birincisi o dönemde,El Fetih değil FKÖ idi örgüt.

İkincisi,FKÖ,Filistin'in İsrail'e ve diğer emperyalist güçlere karşı mücadele veren,Filistin'in bağımsızlığı için savaşan yegane oluşumdur.

Arafat'In ölümünün ardından FKÖ,yapılan istihbari operasyonların da akabinde,lağvedilmiş,alteratifi olarak El Fetih kurulmuştur ki,El Fetih ABD ve İsrail2İn uydusudur.

Şimdi,Deniz Gezmiş'in FKÖ kampında eğitim gördüğüne ylış demekle,İsrail ve dolayısıyla da ABD yanlısı yorum yapmış oluyorsun...

Yani eldeki verilere göre bu saptama ortaya çıkıyor.


***********





sevgili kardesim

lütfen, yanlislik varsa düzeltelim ama maalesef senin yazdigin yanlis.

FKÖ , Filistin Kurtulus Örgütü demektir.

El-Fetih ise, o örgütü meydana getiren gruplardan biridir.yani diger bir ismiyle el-fatah.

FKÖ icinde daha baska gruplarda vardi ama her grubun kendine ait egitim kamplari vardi. bu kamplar bekaa vadisinde ve lübnan da idi.

deniz gezmis, cengiz candar vs. türkiyenin 12 mart dönemindeki miltan kadrosu, el-fetih kampinda egitildi.

****

el-fetih veya baska grup, israile karis kurulmalarina ragmen, dünya üzerindeki tüm terör örgütlerinin egitim yeri olmustur.

japon kizil ordusundan, alman raf ina kadar hemen hepsi orada egitim almistir. THKO da orada egitim aldi.

***

el-fetih, arafatin ölümünden sonra degil, bizzat arafat tarafindan kurulmus bir örgüttür.

***

siyasi catismanin icine giren insanlarin, daha genis tanimiyla, eline silah alan insanlarin, kime hizmet ettigi tam olarak anlasilmaz. bu islerde genellikle abd nin eli, parmagi ve kolu vardir.
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen Egeli » Pzt Tem 16, 2007 0:13

Benim demek istediğim,Arafat'In ölümüyle gözönünde tutulduğuydu.Evet El-Fetih FKÖ'nün de tabanıydı,hatta 1958'de kuruldu,ama o dönemde FKÖ etkiliydi,senin de bahsettiğin gibi El-Fetih dal olarak eğitimlerini,Baader Meinhoff olsun Kızıl Tugaylar olsun,dünyadaki tüm sol örgütlere veriyordu.Yanlış yazdım aslında ve düzelttiğin için teşekkür ederim. :wink:

-----------------------------------------------------------------------------------
Hangi görüşten olursa olsun.Olan bu ülke geleceğine,kuşaklara oldu.

Şartlar,koşullar bazı şeyleri gerektirdi,yorumları o dönemi göz önünde bulundurarak ve bugün dünyada neler olduğuna bakarak yapmak lazım.Eğer,80 öncesiyle şimdinin gençlik organizasyonlarını kıyaslayacak(benzetip bunagöre yorum yapma.)olursak,büyük yanılgıya düşeriz.

Türkiye,Atatürk'Ün vefatı ertesinde,büyük bir sınava girdi.Sovyet korkusu,ABD gözüne güzel görünme sevdasıyla yardımlar alındı.Bu yardımlar sayesinde,şu an doğan bebekler bile ABD'ye ortalama 3000 Dolar borçlu...Nitekim NATO'nun gözüne,Kore'de girildi de...

O dönemde ABD dolayısıyla NATO ,Sovyetlerin olası Akdeniz hakimiyetini göz önünde bulundurarak,planını yaptı.Plana göre Türkiye'den daha önemli bir üs vardı...Yunanistan.Yunanistan'ın o dönemde NATO kanadına çekilmesi gerekiyordu.Yunanistan'da şartlar olgunlaştırıldı ve sıra oylamaya geldi.Yunanistan'dan daha eski NATO üyesi olan Türkiye de oylamaya dahil edildi.NATO'Nun oylamasının önemli bir yanı ise,bir üyenin red oy vermesinin,geneli etkilediğiydi,o dönemin Türkiyesi,sol yönetimdeydi,dolayısıyla Yunanistan'ın NATO'ya kabulu,Sovyet telkinleriyle,diplomatik yollarla Türkiye'ye engelletirilecekti.
Yani yönetimin değişmesi için,şartların olgunlaştırılması gerekiyordu.

Ve çatışmalar(Sağ/Sol)başladı...Kazanan,ABD;kaybeden,biz ve kuşağımız...

Denizler asıldı,Ahmetler,Mehmetler asıldı,Dursunlar katledildi.O dönemde yeri geldi öğrenciler ABD'ye karşı bir oldular,ama yeri geldi ABD'ye hizmet ettiler,yani birbirlerini yediler.Sonuç....Ortada
Kullanıcı küçük betizi
Egeli
Üye
Üye
 
İletiler: 1724
Kayıt: Cum Mar 09, 2007 17:40

İletigönderen dertsiz » Pzt Tem 16, 2007 0:24

Egeli yazdı:


Türkiye,Atatürk'Ün vefatı ertesinde,büyük bir sınava girdi.Sovyet korkusu,ABD gözüne güzel görünme sevdasıyla yardımlar alındı.Bu yardımlar sayesinde,şu an doğan bebekler bile ABD'ye ortalama 3000 Dolar borçlu...

O dönemde ABD dolayısıyla NATO ,Sovyetlerin olası Akdeniz hakimiyetini göz önünde bulundurarak,planını yaptı.Plana göre Türkiye'den daha önemli bir üs vardı...Yunanistan.Yunanistan'ın o dönemde NATO kanadına çekilmesi gerekiyordu.Yunanistan'da şartlar olgunlaştırıldı ve sıra oylamaya geldi.Yunanistan'dan daha eski NATO üyesi olan Türkiye de oylamaya dahil edildi.NATO'Nun oylamasının önemli bir yanı ise,bir üyenin red oy vermesinin,geneli etkilediğiydi,o dönemin Türkiyesi,sol yönetimdeydi,dolayısıyla Yunanistan'ın NATO'ya kabulu,Sovyet telkinleriyle,diplomatik yollarla Türkiye'ye engelletirilecekti.
Yani yönetimin değişmesi için,şartların olgunlaştırılması gerekiyordu.

...


yazdiklarina katiliyorum. bak ortak noktalarda bulusmayi basariyoruz. öyleyse, toplum olarak da seviyeli tartismali ve ortak noktalari ortak paydalari bulmaliyiz.

yalniz iki düzeltme yapmam lazim.

1-dogan cocuklar ve her birimiz, 3000 dolar degil, 5000 küsür dolar borcluyuz su anda. (dis borc ne kadar artti haberin yok galiba:) )

2-yunanistan, kibris meselesinden dolayi Natonun askeri kanadindan cikmisti. tekrar geriye almak istediler ama Türkiye Veto hakkini kullandi.Bunun üzerine, 12 eylül yönetimini ziyaret eden Gen.Haig(abd) askeri seref sözü verdi ve bizim netekim evren pasamizda o söze inandi. yazili bir anlasma yapmadan, vetomuzu kaldirdik.

kibris meselesini cözeceklerdi, cözmediler.
pe kaka konusunu basimiza iyice musallat ettiler.

(nato/veto meselesinin 12 eylülün arka plandaki gerekcelerinden biri oldugu söylenmektedir.ben demiyorum:) ben dedikodu etmeyi sevmem)
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen Egeli » Pzt Tem 16, 2007 0:27

Valla ekonomiden pek anlamam :)

Yorum için sağol.

Ama gerekçelerinden biri değil gerekçelerin kaynağı bence. :!:
Kullanıcı küçük betizi
Egeli
Üye
Üye
 
İletiler: 1724
Kayıt: Cum Mar 09, 2007 17:40

İletigönderen dertsiz » Pzt Tem 16, 2007 15:41

Egeli yazdı:Valla ekonomiden pek anlamam :)

Yorum için sağol.

Ama gerekçelerinden biri değil gerekçelerin kaynağı bence. :!:



ekonomik olarak, bu hükümet döneminde dış borçlarımız 400 milyar doları geçti dersem yeter herhalde:((((

====

ihtilallerin sebebi/gerekçesi siyasi literatürde iki tanedir.

1-zairi yani esas gerekçe, içindeki gerekçe.

2-harici yani gösterilen gerekçe.


12 eylülün harici/gösterilen gerekçesi, yaygın terör olayları, konya mitingi ve bölücülük tü. 12 eylül yapıldı ve ne oldu?

terör bir günde kesildi(hiç bir yeni kanun çıkartılmadığı halde)

konya mitingi döneminde ufacık bir grup olan dinci(dindarlar değil) grup daha çok güçlendi.

bölücülük çok tehlikeli noktalara geldi.

===

şimdi senin dediğin kaynağa geldik:)))

yani analizinde haklısın.
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x