DENİZİN EGEMENLİK BAYRAMI
1 Temmuz’da çok önemli bir bayramımız var. Dün tüm yurtta kutlandı. Daha doğrusu çoğu yerde Atatürk anıtlarına çelenk koyma törenleri yapıldı, bazı yerlerde günün anlam ve önemini belirten bir konuşmayla da tören sona erdirildi. Sahil kentlerinde, ilçelerinde deniz eğlenceleriyle, yarışmalarla kutlanılan bu bayram, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı.
Bölgemizde en son 2019 yılında bu bayramı Demre Çayağzı’nda izlemiş, izlenimlerimi, eleştirilerimi yazmıştım. O yıl yerel yönetimler yeni değişmişti, belki bundan böyle daha güzel bayramlara erişiriz, eğitim yozlaşmayı yenecektir diye bir umuda sarılmıştım.
Sonra biliyorsunuz iki yıllık bir ara dönem geçirdi ülkemiz tüm dünyayla birlikte. Eğitim uzaktan yapıldı, insan ilişkilerine kıyıldı, ağız burun sentetik maskelerle kapatıldı, sosyal ilişkiler kısıtlandı, yasaklar kondu, insanlar yalnız bırakıldı.
Nihayet bu günlere gelindi, son iki aydır ancak insanlar normal yaşamlarını yaşayabiliyorlar.
O yıl saçma sapan müzikler (pop- arabesk) bağırtılarak deniz yarışlarıyla sürdürülen bu bayramı şöyle tanıtmıştım:
“Bu bayram, Cumhuriyetle başlayan bir egemenliğimizin kutlanması. Cumhuriyete olan bir gönül borcumuzun daha dile getirilmesi, bu nedenle denizde, deniz eğlenceleri düzenlenerek eğlenilmesi."
Bu da günün tarihi, bilmemiz gerekenler:
“Kabotaj (cabotage) Fransızca kökenli bir söz. Bir ülkenin, kendi iskeleleri, limanları arasında gemi işletmesi. Yabancı gemilere, yabancı uyruklu kimselerin işlettiği gemilere devletlerin kendi ülkeleri için yasak koymasının adı; kobotaj yasağı. Kabotaj hakkı, bir ülkenin kendi iskele ve limanlarında gemi işletme hakkı. Kabotaj yasasına göre, Türk karasularında, Marmara’da, Türkiye’nin nehir ve göllerinde gemi bulundurmak, taşımacılık, ticaret hakkı Türk vatandaşlarına tanınmakta, yabancıların Türk gemileriyle ticareti önlenmekte. Yine bu yasayla Türkiye’nin kıyılarından kum çakıl çıkarılması, deniz kurtarma - yardım faaliyetleri, dalgıçlık, klavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık, gemilerle, limanla ilgili her türlü işler Türk vatandaşlarına tanınmakta. Yabancı bayrak taşıyan gemilerin bu tür işler yapması suç sayılıyor. Böylece yabancıların Türk gemileriyle ticaret yapması önlenmiş. Yabancı gemiler ancak ülkelerinden aldıkları yolcuları ve yükleri Türk limanlarına, Türk limanlarından aldıkları yolcuları, yükleri de yabancı limanlara taşıyabilirler."
Ülkemiz karasularında egemenlik bizimdir. Yüce önderimiz Atatürk sayesinde bizimdir!
1935 yılından başlayarak bu önemli gün ülkemizde Kabotaj Bayramı olarak kutlandı. 2007 yılında da bayramın adına Denizcilik eklendi: Denizcilik ve Kabotaj Bayramı.
*
Bayram günü hava çok sıcaktı, yılın en sıcak günlerinden biriydi. Buna karşın Çayağzı tıklım tıklımdı, adım atacak yer yoktu. Her yaştan insan, özellikle gençler, çocuklar su kenarlarını, liman ağzını, seyir için üstü yarı kapalı oturma yerlerini doldurmuşlardı.
Saat altıya doğru oradaydık.
Saat beşte başlayacak denilen kutlama eğlenceleri, yarışmalar çoktan başlamış. Denizde motor yarışları bile bitmiş. Kapalı oturma yerinde boş yer ararken önde deniz kenarında, 400 metre yüzücülerine madalyaları veriliyordu.
1 Temmuz’un en önemli yarışmasına yetişmiştik, yanda kalın gövdeli yağlı direk kapkara makine boyasıyla boyalı, ucunda bayrağıyla yarışmacıları bekliyordu.
Denizin içi gemilerle, kayıklarla doluydu. Yarışmayı izlemeye gelenler gemileri doldurmuşlardı.
Çayağızın iki yanı bataklık yolu, bir yanı ırmak, dağla buluşan, diğer yan denize kavuşan belki de dünyanın bu en güzel yolu çok uzun değil, ucu çok gitmeden limana ulaşıyor. Limana varmadan yol üstüne ipler gerilmiş, Atatürk resmi, bayrak asılmış. Tabii bir de belediye başkanının resmi. Son yılların olmazsa olmaz modası. Bayramları belediye başkanlarının kendi resimleriyle kutlamaları…
Bayram yerinde, gemilerde sıra sıra ipe dizili, asılı bayraklarımız…
Yarışmayı kadınlı erkekli zabıta görevlileri yönetiyor. Resmi giyimli, sırtlarında zabıta yazısı olan görevliler.
“Yağlı direk başlıyor!” komutuyla ortalık hareketleniyor. İlk okunan ad "Erdal Emir." Yarışmaya adlarını yazdıranlar adları okundukça direğe tırmanma için hamle yapıyor, daha tek adım atamadan denize düşüyorlar.
Tam bu sırada bir kadın sesi, yarışmanın ödüllerini veren kişi ve kuruluşları saymaya başlamaz mı?
Aynı yanlış, aynı olmaması gereken durum bu yıl da sürüyor.
Televizyonlardaki yardım toplama programlarını aratmıyorlar. Belediye Başkanı şu kadar verdi, Deniz Ticaret Odası Başkanı şunu verdi, falan parti ilçe başkanı, kaptan Yusuf şunu, Çayağzı kaptanları bunu diye diye sekiz binle başlayan birincilik ödülünü18 bine kadar çıkardılar.
Yarışma dört bölüm olarak sunuldu. Her bölümde çıta biraz daha yükseltildi, önce direkte adım atamayanlar, hemen düşenler sonra yarıya kadar tırmanamayanlar elendiler. Bu arada güldürücü durumlar da oldu. Sunucu bağırıyor: “Evet Koray geliyor! Aytun geliyor! Bir alkış, kıyamet… Denilen ad beklenenin aksine hemen suya düşünce de gülme, çığlık yarışmaya güzellik katıyor, gerilen sinirleri gevşetiyor!
Sonunda genç bir delikanlı, 18 yaşındaki Yasin Can Gezer bayrağı kaparak suya atlamayı başarıyor.
Bundan sonrası ödül töreni, resimler çektirme… Sıraların, yerlerin boşalması, gemilerdekilerin karaya çıkışları, limanın boşalıvermesi, herkesin dönüş yoluna doğru yürümeleri… Arabalar, arabalar...
Bir bayram daha bitivermiş, saat yediyi geçerken, sıcaktan öte dağlara sis düşerken…
Deniz bayramını, denizcinin bayramını, Kabotaj bayramını, denizlerdeki egemenliğimizin bayramını kutladık tek bir denizci görmeden, deniz askeri görmeden.
Asker marşlarımız, kahramanlık marşlarımız çalınmadan, “Deniz Deniz Akdeniz” denmeden, Akdeniz marşını dinlemeden…
Çocuk ve gençlerimiz neden bayram yapıldığını anlamadan, onlara bunu değişik yollarla anlatmadan, duvar afişleriyle, broşürlerle halka günü duyurmadan…
Demre stadındaki 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı belki de yurdumuzda düzenlenen en güzel bayramdı, bu 19 Mayıs’ta izlediğimiz. Bayramda görevli öğrencilerden ve onların yakınlarından başka kimse yoktu. Demre halkı stadı doldurmamış, bayramı izlemek Türklüğün en büyük bayramını kutlamak için yollara düşmemişti.
Bu bayram da ise yer gök insandı. Yakın uzak çevre buraya dolmuştu…
Bunun nedenini bilmek isterdim. Yarışmadaki para mı halkın ilgisini çekiyor, ödül olmasa kimse gelmeyecek mi?
Nerede yanlış yapılıyor? En büyük ulusal günlerde neden halkla buluşulamıyor? Bayramlarımıza nasıl kıyıldı?
Böyle günlerin sonunda neden pop şarkıcılarına aşk meşk şarkılarıyla konserler verdiriliyor? Kaş belediyesinin seçtiği şarkıcının adı Derya Uluğ imiş. Şarkılarına, kılık kıyafetine baktım, eskiler gibi, diz dövdüm… Duyuru resmine baktım utandım… Bari bayramlarla ilişkilendirmeyin bu kişileri, başka günlerde konserlerinizde ne yaparsanız yapın!
Yarışmada ödüllerin açık artırma tarzına, firma reklamı yapılmasına, her şeyin paraya dönmesine, ulusal duyguların unutturulmasına yandım…
İstanbul’da Kabotaj Bayramı nedeniyle Boğaziçi Köprüsü ışıklandırılmış. Hangi renklerle mi? Mavi - kırmızı. Her yanımız gösteriş, sanallık… Yabancılaşma…
“İstanbul'da Louis Tomlinson coşkusu” yaşanmış aynı gece. Baktım kimmiş? Kolları dövmeli genç bir İngiliz. Gençlerimiz pek severmiş şarkılarını. İngiliz, İstanbul'u "sallamış!"
Yine dün 1 Temmuz’da neler başlatılmış. Şöyle duyurmuş gazeteler. Yarısı İngilizce bir yazıyla : "Red Bull İstanbul Unlocked bugün başlıyor. 1-2 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek olan etkinlikte aynı anda 10’dan fazla mekân ve 60’ı aşkın sanatçı yer alacak."
Bunları duydum, gördüm, okudum.
Yine de içimdeki son kalan umut kırıntılarını korumaya çalıştım, suçlu biziz, umut karşı dağın ardında kaldı, belki bir gün dedim…
Yüce Önderimizin tutamadığımız şu sözü kulaklarımda çınladı.
''Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce Türkiye'nin bağımsızlığına , kendi benliğine , millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etme gereği öğretilmelidir. Dünyada milletler arası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişilere ve bu nitelikte kişilerden oluşmayan toplumlara hayat ve bağımsızlık hakkı yoktur. '' Mustafa Kemal Atatürk"
Feza Tiryaki, 2 Temmuz 2022