Dersim Gerçeği - Ender ERDEMİL

Dersim Gerçeği - Ender ERDEMİL

İletigönderen Ram » Sal Ara 15, 2009 5:08

Dersim Gerçeği

Dersim İsyanları Onur Öymen’in Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmayla gündeme oturdu ve pek çok kişiye de “tarihi anlatma” fırsatı doğdu. Bu anlatıcılar tarihi anlatırken, toplum üzerinde istedikleri etkiyi yaratacak olayları seçip anlattı. Diğer olayları olmamış saydı. Amaçları, Dersim İsyanlarının olduğundan başka türlü algılanmasını sağlamaktı. Amaçları Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı yaratmaktı.

Dersim’in Cumhuriyet dönemi öncesi tarihini anlatanlar, çıkarılan isyanlarda Rusların etkilerini,Seyit Taha’nın ve Bedirhan’lı Abdürrezzak’ın Ruslar hesabına nasıl çalıştığını, Ermeni Hoybun ve Taşnak örgütlerinin Dersim İsyanlarının çıkarılmasındaki rolünü anlatmadı. (Fatih Ünal, Rusların Kürt Aşiretlerini Osmanlı Devletine Karşı Kullanma Çabaları, Türk Yurdu, 7. Devre, Cilt 28 (60), Sayı 254 (615)., Ekim 2008., s.31-41)

Tarih anlatıcılar, Diyarbakır Valisi Cemal Bardakçı’nın raporunu (1925) anlatırken, “(…) nasihatle yola gelmeyeceğine inandığı Koçuşağı aşiretinin üzerine bir harekat yapılarak haddinin bildirilmesini (…)” teklif ettiğini söylemedi. Cemal Bardakçı’dan önce görevlendirilen Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in raporunda; konunun bir mezhep meselesi olmadığını, süratle ve kati bir şekilde genel tedip (yola getirme) harekatı yapılmasının gerektiğini belirttiğinden (1925) hiç söz etmedi.

Hüsrev Gerede’nin, 21 Aralık 1933 tarihinde Doğu’nun ıslahı ile ilgili bir rapor hazırlayarak Başbakanlığa verdiği; raporunda Dersim’in biran önce ıslah edilmesinin şart olduğunu, sadece askeri harekat değil, beraberinde eğitim, kültür, bayındırlık ve imar hatta sosyal içerikli bir ıslahatın gerekliliğini belirttiği de bilinmeyenler arasında kaldı. (Gerede, 1952:28)

Koçgiri Aşireti Reisi Alişan Bey’in Wilson Prensiplerine dayanarak Hozat’ta Kürdistan’ın bağımsızlığı için toplantı yaptığı ve Ankara Hükümetine aşağıdaki muhtırayı verdiği (1920) bilgileri, tarih anlatıcılarının verdiği bilgiler arasında yer almadı:

    “Muhtıra:

      1.Kürdistan muhtariyet idaresine muvafakat eden İstanbul Saltanat Hükümeti’nin bu kararını Mustafa Kemal Hükümeti’nin de resmen kabul edip etmeyeceğinin açıklanması.

      2.Kürdistan muhtariyet idaresi hakkında Mustafa Kemal Hükümeti’nin görüş noktasının ne olduğu hususunda, Dersimlilere acele cevap verilmesi.

      3.Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan mıntıkaları hapishanelerinde mevcut bütün Kürt mevkuflarının hemen serbest bırakılması.

      4.Kürt çoğunluğu bulunan mıntıkalardan Türk memurlarının çekilmesi.

      5.Koçgiri mıntıkasına gönderildiği haber alınan askeri müfrezelerin derhal geri alınması.”

    (Akgül, 2001:22-23)


Alişan Bey’in, bu muhtırayla da yetinmeyip, Ankara Hükümetine; “Sevr derhal uygulansın, yoksa silahlı mücadele başlatacağız” şeklinde ültimatom verdiği bilgisi de tarih anlatıcıları tarafından okurlara aktarılmadı.

1933-34 yıllarında Ermeni Hoybun Cemiyeti tarafından gönderilen Ermeni Bogos ve M. Nuri Dersimi’nin bölgede yaptıkları devlete karşı çalışmalar; Hoybun’un Aşiretlerle ilişkilerini İzzettin takma adlı bir ajanı vasıtasıyla sürdürdüğü tarih anlatıcıları tarafından anlatılmadı.

7 Haziran 1934’te çıkarılan 2510 sayılı İskan Kanununun ve 25 Aralık 1935 tarihinde çıkarılan 2884 sayılı kanunla Tunceli Vilayeti’nin kurulmasının ağaların keyfini kaçırdığı, topraklarını ve nüfuzlarını yitirme korkusuyla halkı ayaklanmaya kışkırttığı, 1937 Dersim İsyanının çıkarılmasında Fransızların etkili olduğu; Seyit Rıza’nın Suriye’deki gizli Fransız gizli teşkilatıyla ilişkisi olduğu ve 1937 yılının Mart ayında isyan çıkarması konusunda Fransızlardan talimat aldığı; İsyanın Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının engellenmesi amacıyla çıkarılmış olması ihtimalinin pek çok tarihçinin ortak görüşü olduğu bilgisi de gizlendi.

İsyancıların aşağıdaki ultumatomu Ankara Hükümetine gönderdikleri anlatılanların hiçbir bölümünde yoktu:

Ültimatom:

    “1.İçimize karakollar yapmayacaksınız.

    2.Kaza ve Nahiye merkezleri kurmayacaksınız.

    3.Köprü ve yol yapmayacak, silahlarımıza dokunmayacaksınız.

    4.Vergilerimizi önceden olduğu gibi pazarlık usulü vereceğiz”


Harekat başlamadan önce isyancılara uçakla havadan bildiri atılarak, etraflarının çevrildiğinin, silahlarını bırakarak teslim olmaları gerektiğinin bildirildiğini anlatmayı da unuttu nedense tarih anlatıcıları.

(Daha fazla bilgi için Kaynak: Feyzullah Ezer, Yakın Tarihimizde Dersim İsyanları, Fırat Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi)

Tarih, onu anlatanın dilinde ya tarih olur ya safsata.

Dersim İsyanları konusunda anlatılan, anlatıldığı kadarıyla yanlış ve eksik bilgilendirmedir. Amaçlanan da yurttaşların kafasını karıştırıp, Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı yaratmaktır.

Ender ERDEMİL - 30 Kasım 2009 / Demokrat Mersin Gazetesi
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x