DEVLET, DEVRİM, DEMOKRASİ 1,5
‘Devlet, Devrim, Demokrasi’ bașlıklı yazım ilgi görmedi.
Çünkü içinde ‘eleștiri’ vardı.
Türkiye’de her kesimi eleștiriyordu.
Eleștirinin ‘șiddeti’ni kimi kesimler, benim kendimi ‘çok beğenmiș’liğime bağlıyor olabilirler.
Oysa Türkiye’de bir ‘kuramsal boșluk’ var diyorum, bir ‘bilimsel boșluk’.
Ne denli eleștirilse yeridir.
Kaç akademisyen kendi ‘disiplin’inin ‘yöntem’ini biliyor örneğin?
Tamamen rastlantısal bir biçimde ; Cihan Dura’nın « Emperyalizm Türkiye Gibi Ülkelerin Gelişmesini Nasıl Engelliyor? » bașlıklı yazısına bakıyordum.
Yazıyı okudukça, benim eleștirdiğim ‘genç’lerden biri diye düșündüm.
Ne ki, öyle değilmiș. Erciyes Üniversitesi Ekonomi Bölümü Bașkanı’ymıș.
İyi niyetli, Atattürkçü bir ‘öğretim üyesi’.
Yazının bașlığı da bu yıl yayımlanan kitabının bașlığı..
Kitabın sonuç bölümünden ‘Emperyalizm’in ne olduğunu öğreniyoruz : « 500 yıldır insanlığın bütün ıstırap ve felaketlerinin birinci kaynağı!… »
Prof. Dr. Cihan Dura’nın ‘emperyalizm’i, 500 yașında..
Daha henüz ‘kapitalizm’ bile doğmamıș o zaman.
Șöyle bir sözü anımsarım : tarihçi iktisat bilmiyebilir ama iktisatçı tarih bilmek zorundadır.
Cihan Dura, ‘tarih’in ‘olaylar’ bölümünü biliyor olabilir ama ne yazık ki ‘olgular’ bölümünü bilmiyor. Yani bilimsel anlamda tarih bilmiyor.
Yazarın deyimiyle, ‘Batı Oligarşisi’, yani ‘Derin-Merkez’, ben “ulus devlet zırhını çıkardım, sen de çıkaracaksın” diyormuș.
Oysa, yazarın belirttiği gibi, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ‘Merkez ülkeleri’ de yine ‘Batı Oligarșisi’ yani ‘Derin Merkez’in denetimi altındadırlar.
Yani, eğer bir ‘zırh’ varsa, o da ‘Batı Oligarși’si ya da ‘Derin Merkez’in sırtındadır.
Ve yazarımız, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ‘Merkez Ülkeleri’nin bu ‘Zırhlı Oligarși’ye karșı bir ‘zırh’ arayıșında olduklarından da habersiz.
Dünya genelinde hangi ülke ‘finansal kapitalizm’den zarar görmüyor örneğin ?
Hangi ülke ‘bunalım’dan bunalıma sürüklenmiyor?
İște, ‘Derin Merkez’in zırhı, bu ‘görünmez’liğinden geliyor.
‘Emperyalizm’ denilen șey de bu ‘görünmez el’in ta kendisidir.
Örneğin, ABD füzeleri, İngiliz gemileri, Alman tankları ve Fransız uçakları, ellle tutulup gözle görülebilmektedir.
Ancak ABD ‘finansal sermaye’si, İngiliz ‘finansal sermayesi’ diye bir șey yok.
Paranın dini imanı olmadığı gibi, ‘milliyeti’ de yok.
İște ‘zırh’ da bu, finansal ‘emperyalizm’ denilen șey de bu.
Șimdi, bu ‘emperyalizm’in, yazarımıza göre, elindeki silahlara bakalım:
-Serbest ticaret
-Borçlan(dır)ma
-Özelleștirme
-Yabancı sermaye
-Toprak sat(tır)ma
Kısaca ‘Elmalar ve armutlar’ da denilebilir. Aralarında ‘neden-sonuç’ ilișkisi kurmak için, Erciyes Üniversitesi’nde ekonomi öğrenimi görmek gerekebilir.
Sonra, emperyalizm, “sahte demokrasiyi dayatarak, Millî Egemenliği tahrip” edecek ve “bu yoldan bağımsızlık surlarında gedikler açacak”, “Millî Egemenlik daha da zayıflayarak milletin dışında başka güç odaklarının eline geç”miș olacaktır.
Tümü ‘ayakları havada’ savlar bunlar.
Hiçbiri ‘temellendirilmemiș’.
Emperyalizm, asıl İngiltere’lerde ABD’lerde ya da Davutoğlu gibi Malezya’larda ‘doktor’ olmakla giriyor içimize.
Erciyes’in tepesine ‘üniversite’ kurmakla yerleșiyor.
Sonra da, dünyada ‘ne olup bittiği’ne aklımız ermiyor.
Emperyalizm, önce beynimizi kemiren bir ‘ur’ gibi, ‘düșünme yeteneği’mizi tüketiyor.
‘Devlet, Devrim, Demokrasi’ diyordum.
Bir ‘yanıt’ alsaydım 2 diye devam edecektim; Cihan Dura’nın yazısı girince araya, 1,5 diyorum.
Zaten neyimiz ‘tam’ ki, değil mi ama?
Habip Hamza Erdem