DEVLET-ULUS’LARIN HAK VE ÖDEVLERİ (V)
Şizofrenik Araştırmacılar
Böyle denir mi bilemiyorum. Ancak şizofreni için, beyindeki kimyasal maddelerin iletiminde bir bozukluk olması dolayısıyla ortaya çıkan bir beyin hastalığıdır deniyor.
Ve sözgelimi bir ‘bilimsel çalışmada’ “Evrenselci yanı ağır basan, ancak içinde barındırdığı Fransa merkezli uluslar nedeniyle şizofrenik bir özellik taşıyan bu ulus kavrayışı kısa süre içinde geçerliliğini yitirir. Ulus egemenlik tacını donanışından kısa bir süre sonra yoğun bir içerik değiştirerek taşıdığı evrenselci değerleri birer birer terk eder.” [ ERÖZDEN, Ozan: a.g.e s.57’den aktaran Tahir Ezgi-Necmettin Işık, a.g.m] denilyor olsa; bu satırları yazanlar mı ‘şizofren’dir yoksa ‘evrensel bir devrimi’ yapan ‘Fransız ulusu’ mu, ayırdetmek zor.
Bu ‘kafa’nın, tarih bilgisi olduğu, ‘toplum bilgisi’ olduğu, ‘bilimsel araştırma yapma yetisi’nin olduğu söylenemez, burası açık.
Ne var ki, başta Baskın Oran olmak üzere Ozan Erözden ya da benzeri ‘akademisyenler’in yazdıklarıyla beslenen Tahir Ezgi ve Necmettin Işık gibi ‘genç araştırmacılar’ın beyinleri de ‘kimyasal’ olmasa bile ‘simyasal’ olarak etkilenmiştir denilebilir.
Şifzofrenik ya da değil ama, ‘bilgi’den yoksun oldukları ortada. Şöyle yazıyorlar: “Topoğrafya menşeili bir Amerika Ulusal Devleti oluştu. Amerika’nın coğrafya bazlı bir ulusal-devlet olarak ayrı başlık olarak alınmasının sebebi, kıtadaki ulus bilincinin etnik kökene dayandırılamadığından (geç keşfedilmesi, ortak atadan gelmeyen melez halkın var olması vs.) coğrafik değerlerinin ön plana alındığı bir SÜPER ETNİK AMERİKALI üst kimliği ile aynı potada eritilmiş ulus ve Amerika Ulusal Devleti yaratıldı.”
Bir paragrafa bu kadar yanlışı nasıl sığdırabilmişler diye şasıyor insan.
Bu ‘simyacı kesim’ yabancı kaynaklara da gönderme yapıyorlar ve hazır olun, kendinize mukayyet olun da debilebilir, şu tümceyi kurabiliyorlar: “Herkesin ataları karışık ise herkesin bugünkü kimliği aynı olur: Süper Etnik Amerikalı” [9. BAUMANN, Gerd : Çokkültürlülük Bilmecesi :ulusal,etnik ve dinsel kimlikleri yeniden düşünmek (2006) s.39 ]
Bu Gerd Baumann’ın niye çevrilmiş olduğu belli ama nasıl böyle ‘çevrilmiş’ olabileceğini doğrusu anlamak zor.
Çokkültürlülüğü bilemem, zaten yazarı da bilmece diyor ya, ama iş, şu ulusal, etnik ve dinsel kimlikleri ‘yeniden düşünmeye’ kaldıysa, daha önceden üzerinde düşünülmüş olması gerekmez mi?
Oysa, sözgelimi ‘ulusal kimlik’ üzerinde hiç düşünmeden yazan Baskın Oran ne diyordu?
“Ulusal devlet” (national state), egemenliğin ulus’tan/millet’ten kaynaklandığını söyleyen devlet türüdür. Egemenliğinin Tanrı’dan kaynaklandığını söyleyen Kral’ı düşüren Avrupa burjuvazisi tarafından ortaya atılmıştır ve 1789’a tarihlenir.”
Oysa ne 1789 öncesinde, ne 1789 Devrimi sırasında ve ne de 18 ve 19 yy’lar boyunca ‘national state’ diye bir terim kullanılmamıştır. O iki yüzyıl içinde kullanılan terim ingilizce ‘nation-state’ fransızca ‘Etat-Nation’dur.
Frankofon Baskın Oran’ın terimin ingilizcesini kullanması da ilginç. Çünkü İngilizlerin ne o dönmede ve ne de bugün, ‘ulus’ yani ‘nation’ terimiyle demografik, topografik, etnik, kültürel, düşünsel herhangi bir ilişikleri olmamıştır.
Ancak Adam Smith ve David Ricardo gibi ‘ekonomist’lerin bir ‘ulusal ekonomi’ tasarımları sözkonusudur ama bu ‘ulusal ekonomi’ de Britanya adasını değil ama Britanya İmparatorluğunun, haydi yabancı diliyle söyleyelim, hinterland’ını kapsamaktadır.
Bu son ikilin ‘İngiliz malı’ dedikleri, Hindanstan’da üretilen ‘mal’ da olabilirdi; yeter ki Fransız ya da bir başka ülkenin malı olmasın.
Baskın Oran ‘Ulusal Devlet’ini 1789’da kurup, Fransa özelinde 70-80 yıl sonra ‘Ulus Devlet’e geliyor: “Ulus-devlet” (nation-state), 19. Yüzyılın ikinci yarısına tarihlenir.”
“1789’dan itibaren ulusal devleti kurmuş Avrupa burjuvazisi, diyor Baskın Oran, artık komşu ulusal burjuvazilerin emperyalist rekabeti karşısında kalmıştır. Mücadele için, bütün halkın bilakaydüşart desteğini hükümetin arkasına alacak biçimde “kılçıksız” bir ulus yaratmak lazımdır.”
Avrupa Burjuvazisi’nin ‘emperyalist rekabeti’nin 20.yüzyılda başladığını da mı bilmiyor acaba Baskın Oran?
Bu nasıl ‘solculuk’?
Hem ‘ulusal sorun’un kapitalizmin emperyalizm aşamasında gündeme geldiğini de mi duymamış?
Yani ‘Ulusal kurtluş’ ‘ulusal Devlet’, ‘ulusal sınırlar’ ancak ve sadece empreyalizm döneminde ortaya çıkmamış mıdır?
Baskın Oran ya unutmuş ya da ‘şizofrenik’ bir durum sözkonusu..
Hem niye öküzleri arabanın önüne koymaya çaba gösteriyor?
Önce ‘Ulusal Devlet’ kurulmuşmuş (1789) da, emperyalizm döneminde ‘ulus devlet’ kurulmak zorunda kalınmışmış (1850’lerden sonra).
Buna ‘laf ola beri gele’ demekten başka bir söz bulamıyorum.
Hem Fransa’nın 1789’dan sonra bir İmparatorluk dönemi (1815), sonra Restorasyon &1815-30), sonra Temmuz Monarşisi (1830-48); sonra 1848 Devrimi, sonra Louis Napolyon’un II. İmparatorluğu, 1871 Devrimi, ve III.Cumhuriyet dönemleri olmamış mı?
Bütün bu alt-üst oluşlarda ‘Ulus Devlet’ ‘Mulus Devlet’ mi olurmuş?
Devlet varmış ‘Devlet’.
Bütün bu dönem içinde ‘Devlet’in rengi, tipi, merkeziyetçiliği, ademi merkeziyetçliği değişmiş olabilir.
‘Ulus’ ise oluşmaktadır, oluşum süreci içindedir..
Devletin desteğiyle ‘kurulmakta’ olduğu da söylenebilir ama öyle kimya formülü benzeri değil.
O nedenle, Devlet’in tipi, boyu, cinsi ne olursa olsun bütün bu döneme ‘Devlet-Ulus’lar dönemi diyorum, ki çaresi yok, bunu bütün akademisyen ve akademisyen olmayanlar öğrenecekler...
Ve ne zaman ki, o Baskın Oran’gillerin çok korkuktukları ‘ulus’ yani ‘egemenliğin kendinde olduğu söylenen halk’ egemenliğini doğrudan kullanarak ‘Devlet’i ele geçirir (buna sol yazında ‘Devlet’in fethi’ denir), işte o zaman ‘Devlet-Ulus’tan ‘Ulusal Devlet’e geçilmiş olur.
Bu konularda kalem oynatabilmek için, biraz toplumbilim, biraz ekonomi-politik, biraz felsefe ve bolca ‘tarih’ bilmek gerekiyor.
Yoksa o ‘oraya tarihlenir’, bu ‘buraya tarihlenir’ gibi uluorta yazıp konuşmakla olmaz.
Haydi onda ‘şizofrenik’ belirtiler başlamış olsun diyelim, ama şu ‘genç araştırmacılar’ın beyinleri bulandırmamalı, değil mi ama?
(Sürecek)
[Bu terim ve kavramlar doğru anlaşılıncaya değin sürecek]
Habip Hamza Erdem