DEVLET-ULUS’UN BABASINI YİTİRDİK
Devlet-Ulus da ne, babası kim diye sormayın.
Devlet-Ulus bir kavram ve o kavramı Türkiye’de, belki dünyada en iyi bilenlerden biri de Hikmet Gökalp idi.
12 Eylül profesörleri ile karıștırılmasın diye akademik ünvanını yazmıyorum.
1917 de doğdu.
1917’yi bilenler bilir.
1938’de birincilikle girdiği Bahriye’den atıldı.
Dil Tarih’te felsefe okudu ve İstanbul Üniversitesi’nde Marx, Max Weber, Pareto yöntemleri üzerine verdiği tez ile doktorasını aldı.
Marx, Max Weber ve Pareto’dan habersiz YÖK profesörleri onun Gine’lilere anlattığı Marx Praxiolojisi’nden ancak Silivri Mahkemelerine ‘bilirkiși’ raporu yazabiliceğini sanabilirler.
Devlet-Ulus onun birkaç makalesinden olușmaktadır.
Kaynak Yayınları’ndan 1998 yılında yayımlanmıștır.
85 yaprakta 8500 safide anlatılabilecekleri anlatmıștır.
13 yılda 13 kișinin anlamıș olabileceğini sanmam.
Eh bilim kolay olsaydı 12 Eylül profesörleri de yapabilirlerdi, değil mi ama?
Ulus-Devlet üzerine ‘ahkâm kesen’lere demem o ki, ‘Önce Hikmet Gökalp’in Devlet-Ulus’u vardı’.
Sonra da benim ‘Devlet-Ulus’un Sonu’.
Devlet-Ulus 2010’larda sonlacak diyordum.
2011’de Hikmet Gökalp’i yitirdik
Son’un bașlagıcına bakın hele.
Paris’te oturmakta idi.
Ancak son aylarda Lyon yakınlarında kızında kalıyordu.
Fransa ADD ‘onur üyesi’ idi.
Ve İșçi Partili.
Gerçek bir bilim adamı idi Hikmet Gökalp.
Bilim adamının ‘gerçeği’ nasıl oluyor diye soracak olanlara, önce ‘yurttaș’ı oldukları ülke için ‘yurttașlık görevleri’ni yerine getirmiș olup olmadıklarına bakılmalıdır derim.
40 yıl Fransa’da yașayıp ‘konuk Türk’ olarak kalmayı bașarmak de denilebilir.
Sonra ‘ilgi alanı’nda okunmadık kitap, öğrenmedik görüș bırakmamak gerekiyor.
Sonra öğrendikelerini ‘kendisinin öğretebliceği’ düzeye çıkarmıș olmak gerekir.
Bu tümce demek istedeğimi diyebildi mi bilemem.
Papağan örneği Marx söyle demiști Max böyle diye sıralamak yetmez yani.
Sen ‘ne’ diyorsun diye sorana yanıt verebilmek de denilebilir.
‘Devlet-Ulus’ da ne ki diyenlere yanıt olsun, sen Hikmet Hoca kadar bilebiliyor musun?
Sen uzaktan ‘davul sesi’ gibi gelen ‘insan hakları’ üzerine ahkâm keserken ‘insan’ın ‘ne’ olduğunu bilebiliyor musun?
‘Yurttaș’ ne demek biliyor musun?
Cumhuriyet ‘ne’ demek?
‘Devrim’ ne demek?
Seni gidi Abdulhamit’in, Abdulmecit’in, Abdulvahap’ın torunu..
Seni gidi Abdulcambaz seni.
Sen Ziya Gökalp’i bilir misin?
İște Hikmet Gökalp, yirmibirinci yüzyılın Ziya Gökalp’ı idi.
O’nu yitirdik.
Kolay kazanılmayacak bir ‘değer’ idi.
Ne diyelim, ey koca Hikmet ey koca Gökalp gözün arkada kalmasın.
Senin değerini değer bilenler hep bilecekler.
Bilmeyenler de bir gün öğrenecekler.
Habip Hamza Erdem