DEVLET ve AKIL

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

DEVLET ve AKIL

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Prş Mar 13, 2025 1:31

DEVLET ve AKIL
Adına ‘çözüm’ denilmese de, Türkiye’de bir ‘süreç’ başlatılmış oldu.
Bunu Devlet Bahçeli’nin ‘kıt aklı’na bağlayanlar da var.
Oysa ‘süreç’ Arap Baharı’nın Suriye’ye gelmesiyle birlikte başlamıştı.
O nedenle, ‘Türk entelijansiası’nın önde gidenlerinin böyyük böyyük kelamlar etmesinin, gelinen noktada zerre-i miskal önem ve değerinin olmadığını söyleyerek başlamak istiyorum.
Zeytin yaprağı, asma kilit, bilmem ne pençesi diye, sözde Türkiye’nin güvenliği ama apaçık yine sözde bir ‘stratejik derinlik’le Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ‘birlik ve bütünlüğü’ne kast edilmiş midir edilmemiş midir?
‘Stratejik derinlik’ dediğime bakmayın, doğrudan bir ‘Şark kurnazlığı’yla Suriye Devleti adım adım parçalanmaya başlanmış mıydı başlanmamış mıydı?
Şimdi Golanlı Ahmet ile Rojavalı Abdi Suriye’yi parçalıyor diye feryat figan edenlere, ‘geçti Bor’un pazarı’ diyecek olursak kusur mu etmiş olacağız yani?
Bre aptal soylular, ‘Suriye’de ne itiniz azmış’ dediğimiz zaman, söylenmedik bir vatan hainliğimiz kalmıştı.
Konyalı Ahmet’le İnce İbrahim, bir de köksüz Fidan, bu işi ta başından itibaren kotarıp, zaten leylim leylim kafalı olan reyizinizi ikna etmediniz mi?
Kıt beyinli Devlet’inizi de Bayırbucak-mayırbucak diyerek günahınıza ortak etmediniz mi?
Benden biraz daha ‘entelektüel’ bir dil kullanmamı bekleyenlere diyeceğim şu ki; bu sayılan ve sayılmayan tonla ‘Kemalizm karşıtı’ ve ‘Cumhuriyet düşmanı’ kesimlere daha nazik bir dil kullanmayı zul addederim.
Bunlar çok daha ağır sözcükleri hakkediyorlar ama bu kadarıyla yetinmek istiyorum.
Ve şimdi gelelim, somut durumun somut çözümlemesine.
Öncelikle, arkasında Amerika, İsrail ve tüm Avrupa vardır diye bahaneler aramadan önce, Türkiye’nin ‘Devlet olarak’ yaptığı yanlışların kabul edilmesi gerekiyor.
Sizin bugün SDG ya da hangi ismi beğeniyorsanız, o’nun, Esad döneminde kimlik kartı bile yoktu.
Ancak geçen on, onbeş yıl içinde ve evet Abdullah Öcalan’a ait bir ‘öğreti’ sayesinde bugün bir ‘entite’ye dönüşüp, son anlaşmayla birlikte ‘statü’ kazanmış oldular.
Şimdi göğe çıksanız bunu değiştiremeyeceğinizi anlamanız gerekiyor.
Kendi ellerinizle oluşturduğunuz bu ‘somut gerçeklik’ karşısında ne kadar hayıflansanız yeridir.
Kaldı ki, o ‘kıt beyinli Devlet’iniz bile, bir gecede aydınlanıp ‘Kurucu önder sayın Abdullah Öcalan bey’e sığınmak zorunda kalmıştır.
Şimdi bu ‘kıt beyinli Devlet’, yeni bir ‘düşman’ ararken, eski düşman ‘CHP’yi yeniden keşfetmişe benziyor.
Hem böylece, nereden gebe kaldığı belli olmamasına karşın, göbekten bağlı olduğu Reyiz’inin de afferimini almaktadır.
Ayrıca, siyasi ve biyolojik yaşamının son günlerinde tam bir ‘maşa’ olduğunu da kanıtlamış olmaktadır.
Ancak Türkiye için gerçek bir ‘dönüm noktası’nda olduğumuz da bir gerçekliktir.
Çok açık ve öz bir biçimde söylenecek olursa; Türkiye artık Suriye Kürtlerinin iç işlerine karışamaz ve karışmamalıdır.
İşgal ettiği toprakları da, belli bir güvence alarak terketmek zorundadır.
Bu güvence, ÖSO-MÖSO değil ama, gerçekten bölge Türkmenleri, ve sadece Türkmenler için yasal ve anayasal güvence olabilir.
O arada, ÖSO nasıl kurulduysa öyle dağıtılmak durumundadır.
Ve bütün bunları, deyim yerinde ise, Türkiye’nin başına kim sardıysa onlar temizlemelidirler.
Örnek olsun, oraya vali kaymakam atayan Süleyman da, gidip adamlarını çekmelidir.
O bölgeye harcanan tüm paralar ise, altında imzası bulunan yetkili-yetksiz kim varsa onlara rücu edilip, kuruşu kuruşuna tahsil edilmelidir.
Her ne kadar yapılmalıdır, edilmelidir diyorsam da, bu söylenilenler, ancak bunları yapacak gerçek bir ‘Devlet’in yeniden yapılanmasına bağlıdır.
Ki, gerçek ‘Devlet’ten anlaşılması da bundan başkası değildir.
Yoksa ha Golanlı Ahmet’in Devleti ha ‘kıt beyinli Devlet’in Devleti, zerre farkları yoktur.
Tombaladan edinilmiş ‘Devlet’ de denilebilir.
Golanlı’yı bilemem ama Türkiye’yi bu hallere koyanlara ne yapılsa yeridir.
Hatta ‘hainlik’le suçlamak hafif bile kalabilir.
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1667
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x