DEVLETİ MİLLÎ

DEVLETİ MİLLÎ

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Sal Kas 26, 2013 13:22

DEVLETİ MİLLÎ
Bir ayrıntı.
Ancak bilim ayrıntıda saklıdır.
Bilimsel çaba ise, o ayrıntıdan bir tez, hipotez de denilebilir, bir kuram ya da bir yasa çıkarmaya dayanmaktadır.
Bu çaba zorlu bir çabadır. Kanıtlanması ise zamana bağlıdır.
Tarih de denilebilir.
Her tez, hipotez, kuram ya da yasanın ‘denek tașı’ tarihtir.
Profsör Kemal H.Karpat sayılı tarihçilerimizdendir.
Bulgularına saygılı olmakla birlikte, yer yer akılyūrūtmelerine ve özellikle de ‘tez’lerine katılmadığımı belirtmeliyim.
Ne var ki, yer yer kendi tezlerime dayanak olabilecek saptalamaları da vardır.
Ȫrneğin, Profesör Kemal H.Karpat, 1908-1970 döneminde Orta-Doğu’daki toplumsal değișimleri ele alırken șöyle yazmaktadır:
“Yakın zamanlarda meydana gelen Tūrk, Mısır ve Sudan darbelerinin ve karșı darbelerinin altında yatan temel ortak ideolojik itici gūç ve potansiyel amaçlar uygun bir biçimde incelendiğinde bu farklılıklar önemlerini yitirme eğilimi göstermekte... aktörleri, amaçları ve ideolojileri açısından incelenecek olursa benzerlik apaçık bir hale gel(mektedir).” (*)
Ve șöyle devam etmektedir: “Ȫzet olarak, milliyetçi-reformcu önderlerin bașat amacı, bağımsız, çağdaș bir millî devletin ve iç uyumun en önemli unsurlarının dil, kūltūr, etnik köken, tarih ve gelecek beklentileri olduğu bir toplumun yaratılmasıydı. Bu, aslında, temel olarak evrensel kabul görmūșe benzeyen Batı modeline göre șekillenmiș bir ulus-devletti. Uygulamada ise bir devlet-ulusa dönūștū.”
Nokta.
Demek ki, Kemal H. Karpat bile ulus-devlet ile devlet-ulus arasında önemli, yani tarihsel, toplumsal, siyasal, kurumsal, psikolojik ve sosyolojik bir ayırım olduğunu görmektedir.
Çoğu saptamaları ve akılyūrūtmelerine katılmayabilirim.
Ancak ulus-devlet ile devlet-ulus arasında, bir ‘tire’lik bir ayırım olmadığını Kemal H. Karpat bile görmūștūr.
Kendisi ‘Ortadoğu’ yazarken araya tire koymayabilir.
Ne var ki, ‘Ulus-Devlet’ ile ‘Devlet-Ulus’ arasındaki ayırım, ‘Orta-Doğu’ ile ‘Ortadoğu’ arasındaki ayırımın çok ötesindedir.
Bence bu, iki ‘tarihsel kategori’ arasındaki ayırımdır ve çok belirleyicidir.
O nedenle ‘Millî Devlet’ yerine ‘Ulusal Devlet’ denilmesinden yanayım.
Doğrudur.
İçinde bulunduğumuz politik ortamda, ‘Millî Anayasa Forum’larına katılmak, ‘Millî Merkez’ler kurmaya çalıșmak, bir ‘ölūm-kalım’ sorununa destek olmaktır.
Bugūn bir ‘Millî Hūkumet Programı’na sahip olmak ve bir ‘Millî Hūkumet’ kurmaya çalıșmak bir ‘yurttașlık borcu’ bir ‘vatan nöbeti’dir.
Ancak, bir bilimsel çalıșmada ayrıntıda boğulmamak da bir ‘bilimsel tutum’dur.
Belki de çoğumuz, ‘Millî Hūkumet’ kurup yeniden bir ‘Millî Devlet’ olmaya çaba gösterirken, ayırdında olmadan, yıkılan ‘Devlet-Ulus’umuz yerine yeni bir ‘Ulusal Devlet’ kurmaya çalıșıyor olabiliriz.
Bunu ileride tarihçiler yazacaklardır.
Benim ‘tez’im ise onu bugūnden görmūș olmama dayanıyor.
Bu kadar yalın.
Ve bir ayrıntı..(!)
Habip Hamza Erdem

(*) Ortadoğu Devrimlerinin Değișen Doğası, “The Changing Nature of Revolutions in the Middle East”, Middle East Studies Associations’ın 1971 yılı toplantısina sunulan bildiri. Osmanlı’dan Gūnūmūze Ortadoğuda Millet, Milliyet, Milliyetçilik, Timaș yayınları, Istanbul, 2011, ss: 229-242
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x