DEVLETİMİZİN ÇULLUĞU
Her ağzını açan bir “Devletimizin beka’sı » zırvasıyla başlıyor sözlerine.
En son Osmangazi Medresesi rektörü de aynı zırvayla başlamış istifa açıklamasına.
Osmaniyeli Devlet’in ise dilinden düşmüyor Devletin ‘Bekas’ı.
Bekas, yani Fransızcasıyla ‘çulluk’.
Bunların ‘Beka’sı son Türk Devleti’nin çulluğudur sanki.
Ve ayniyle vaki mi denir yoksa bir tek bu konuda mı haklılar ne?
Bunların ‘Devlet’lerinin “Beka’sı”, son Türk Devleti’nin ‘Çulluğu’dur çulluğu..
Tuzağa düşürülmüş bir ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ var, bir de tuzağın kendisi olan bu ‘çulluk’lar..
Başta Dr Recep var, sonra karısı-kızı, sonra damadı-eniştesi, sonra ‘tayfa’sı, sonra Binali, sonra Soylu-Soysuz her kim ise o, sonra o İsmail, sonra ‘Bakan’ları, ‘vali’, ‘kaymakam’, ‘yargıç’, ‘savcı’, ‘memur ve müdürleri’, sonra ‘işhayvanı-işkişisi’, ‘muhtarı-köylüsü’, ‘orasının yünü- burasının kılı’ ve her kimseler onlar var.
Muvazzaf ve ‘milis’ oğlanları.
Miti-iti her ne isler onlar.
Bunların hepsi birer ‘Bakas’.
Dr Recep Devleti’nin ‘çulluk’ları.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne içten çullanmış olanlar da denilebilir.
Sakın ‘efendim-mefendim’ demeye kalkmayın sakın.
Eğer bunları görüp, görmezlikten geliyorsanız; bilip bilmezlikten geliyorsanız, sakın ‘gaga’nızı açmayın sakın.
Aksi halde siz de birer ‘Bekas’ olursunuz.
Ve ‘ikibinondokuz’ mu olur, ‘yirmidokuz’ mu bilemem ‘seçimlere-meçimlere’ hazırlanmakla oyalanabilirsiniz ancak.
‘Demokrasi-memokrasi’ oynayabilirsiniz sadece.
Sadece şu son ‘Şeker Davası’, sizin birer ‘oyuncu’ oduğunuzu göstermeye yater.
Hani ‘sattırmayacak’tınız.
Hani ‘Şeker Vatan’dı.
Sizin ‘vatan’ınız işte bir akide şeker kadar bile değilmiş, yalan mı?
Benim bugün yazmak istediğim konunun başlığı ‘civciv çıkacak-kuş çıkacak’ idi oysa.
Hani şu Twitter’ın ‘civcivleri’nden söz etmek istiyordum.
Ve diyecektim ki, ve size uzun süredir yazmakta olduğum ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ sonunda neredeyse ‘Twitter’dan çıktı çıkacak.
Oysa ‘Savaş’ın nesnesi de öznesi de Türkiye’deki ‘Çulluk’lardır.
Az yukarıda saydıklarımdır.
Yineleyecek olursam, Dr Recep’tir, Osmaniyeli Devlet’tir ve ‘tayfa’larıdır.
Üçüncü Dünya Savaşı, eninde sonunda çıkacak, ama yineliyorum nedeni ‘Türkiye’ olacak (*).
Suriye, Doğu Akdeniz, İsrail, Kafkaslar, İran, Ukrayna, Baltık Denizi, Kuzey Kore de var kuşkusuz; amma ‘Türkiyenin Bekasları’ bu savaşın hem nesnesi ve hem de özneleridirler.
O ‘Kalkan’lar, ‘Afrin’ler filan, tuzla-buz olacak, işte buraya yazıyorum.
Çünkü Türkiye’nin attığı adımların hiçbirinde, bir ‘Bekas aklı’ kadar bir ‘akıl’ yoktur da ondan.
Sen Türkiye’deki sefilleri, ‘Fetö-metö’, ‘PKK-MKK’ diye kandırabilirdin ve nitekim kandırdın da..
Çünkü senin ‘fıtrat’ında ‘kanma ve kandırılma’ var.
O ‘Bekas aklı’nla önce Putin’i kandırdığını sandın.
Adamların uçağını vurdun, ve ardından ‘yine olsa yine vururum’ yarışına girdin.
Putin ne dedi; ‘Sırtımızdan bıçaklandık’.
Sonra ‘Kalkan-malkan’ deyip Suriye’ye girdin, Suriye Devleti’nin ‘onay’ını aldım diye milleti ve tüm dünyayı kandırdın.
Sonra Afrin dedin, milleti ‘Beka-meka’yla kandırdın.
O arada Putin’i de yine kandırdın, yine sırtından bıçakladın.
Çünkü, o bölgeleri temizleyip Suriye Devleti’ne vereceğim demiştin, sonra kalkıp oraya ‘vali-kaymakam’, ‘imam-müezzin’ atadın.
Batan geminin malları mı sözkonusuydu bre sefil?
Yoksa köpeksiz köyde değneksiz dolanabileceğini mi sanıyordun?
Ve Türkiye’de hiç kimse bilmese de, tüm dünya senin ‘ABD’nin koçbaşı’ olduğunu ve ‘NATO’nun Truva Atı’ olduğunu bilmiyor mu sanıyordun?
Sen sadece ve yalnızca Osmaniyeli Devlet ve benzerlerini ‘Beka-meka’yla kandırabilirdin.
Bir de, sana yaranmaya çalışan, stratejist-mtretejist, profesör-mrofesör, uzman-muzmanları kandırabilirdin.
Ve kandırdın..
Geriye kalan ‘safdil’ politikacılar da habire, seçim-meçim olacak ve onlar da ‘demokratik yoldan’ seni indirebileckelerini umuyor, tüm çabalarını o yönde harcıyorlar.
Buradan ilan ediyorum ve modaya uysun diye ‘tarihe not düşüyorum’ diyerek, Türkiye’de ‘seçim-meçim’ olmayacak diyorum, bu bir.
Dr Recep ve tayfası, Çavuşesku, Saddam, Kaddafi ve benzerleri gibi gidecekler, bu da iki.
Türkiye’de tam bir boğazlaşma olmadan sular durulmayacaktır, bu da üç olsun.
Hâlâ ‘Türk Milleti’ başkalarına benzemez diyenlere de, ‘toplumbilim’de ‘millet’lere toplumbilimin yasalarına uymak dışında bir seçenek yoktur diyelim ki dört olsun.
Bu ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ her hal ve şartta çıkacak, ama savaşın ateşlenmesi Trump’ın Tweet’lerinden değil, Dr Recep’in ‘varlığı’ndan çıkacaktır diyelim ki beş ola.
Şu yazdıklarım ve bugüne değin yazdıklarımın hiçbirine ‘bakla falı’na bakarak değil, nesnel veriler ve bilimin ışığına bakarak ulaşırım, eder altı.
Dr Recep’le kişisel hiçbir sorunum ve hasımlığım olmamasına karşın, onun hem Türkiye’nin ‘başı’na ve hem de dünyanın başına bela olacak en tehlikeli yaratık olduğunu söyleyebilirim, ne etti, yedi.
Sekizinciye de, anlamayana ‘ders’ olsun diyelim.
Ve anlaşılmayacığımdan da eminin, eder dokuz.
Çünkü ‘Millet’in aklı’ bekasınkinden de geriye düşürülmüştür, etti on.
Habip Hamza Erdem
(*) Kimi bekas akıllılar da, Türkiye ‘arabulucu’ olacak diyorlar. İşte insan ancak bu kadar ‘bekas akıllı’ olabilir diyelim.