Dezenformasyon!

Sayın Başbakan ABD’ye hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenlemiş ve yaptığı açıklamada "Füze kalkanı ile ilgili ne yazık ki çok ciddi bir dezenformasyon var. Bu da bölge halkını rahatsız etmek, ülkemizi rahatsız etmeye yöneliktir" demiştir.

Sözlükler dezenformasyonu, "yanlış, doğru olmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi" olarak tarif ediyor. Buradan hareketle yabancı kökenli dezenformasyonun Türkçede karşılığı olarak "yanıltma haber" kelimesini kullanabiliriz.

Değerli okurlar sindirilememiş, satın alınamamış, nemalandırılarak bağımlı hale getirilememiş, birazcık hesap hendese, vatan sevgisi ve sorgulama yeteneği olanların çok kolaylıkla değerlendirebilecekleri gibi, başbakanımız ABD’ye şu ana kadar yaptıklarının hesabını vermek, ayrıca verilecek her türlü destek karşılığında şu konularda yol haritaları almak için gitmiştir:

1. Sözde Arap Baharı ve özellikle Suriye,

2. Kurgulanmış olarak kontrollü geliştirilen İsrail karşıtlığı,

3. Tırmanan teröre karşı alınacak tedbirler ve Kuzey Irak’ta gaz alıcı mahiyette yapılacak sınırlı kara harekatı,

4. Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin sondaj faaliyetleri,

5. Türkiye Cumhuriyetinin dönüştürülmesi ve federasyon anayasası…

ABD’ye ne için gidildiği belli iken, Füze Kalkanı projesinde ülkemizin çıkarına olmayan ve komşularımızla aramızın açılmasına neden olacak işbirlikçilik bu kadar açık seçik ortada iken, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" misali Başbakanımız Füze Kalkanı radarının ülkemizde konuşlandırılmasına muhalefet edenleri "yanıltma haber (Dezenformasyon)" yapmakla suçlamaktadır. Gerçekten bu doğru mudur? Gelin beraber inceleyelim.

İran’ın elinde bulunan balistik füzeler azami menzilleri itibarıyla Türkiye hariç herhangi bir NATO ülkesine saldırı yapma imkanına sahip değildir. Ancak bu füzelerle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bir bölümü etki altına alınabilir. Fakat İran Türkiye’ye yönelik bir tehdit değildir. Bunun en büyük kanıtı tarih olup, aramızda 1639 Kasrı Şirin Antlaşması’ndan beri herhangi bir sıcak çatışma yaşanmamıştır.

Biliyorsunuz geçen yıl Lizbon’da Füze Kalkanı Projesi’nin tartışmaları sırasında İran’ın hedef olduğu açık seçik ifade edilmiş ve adının dokümana yazılmasına muhalefet eden Türkiye’nin dürüst davranmadığı söylenmiş ve bu davranış "Biz kediye kedi deriz" esprili ve alaycı yaklaşımıyla Fransa Cumhurbaşkanı Sorkazy tarafından eleştirilmişti.

Gelelim sadede. Malatya/ Küre’de yılsonuna kadar konuşlandırılarak faaliyete geçirilecek yaklaşık 1 Milyar dolar değerindeki AN/TPY-2 radarın izleyeceği birincil hedef İran, ikincil hedef ise Rusya Federasyonu’dur.

İran’ın elindeki balistik füzelerin hedefi ise İsrail’dir. Çünkü İsrail, İran’ın balistik füze ve nükleer silah geliştirme programından memnun olmayıp saldırı fırsatı kovalamaktadır. İsrail daha önce bu tip saldırıları Irak ve Suriye’ye yapmıştır.

Eğer İsrail, İran’a böyle bir saldırı yaparsa İran’da karşılık olarak İsrail topraklarına ve onun stratejik hedeflerine balistik füzeleriyle taarruzda bulunacaktır. İşte Küre’de konuşlandırılacak radar burada devreye girecek ve İran’dan ateşlenen ve İsrail’e intikalde olacak balistik füzelerin uçuş yolu bilgilerini İsrail’de ki komuta merkezine ve Akdeniz’de bulunan Aegis Savaş Sistemine sahip gemilere gönderecektir.

Niçin Küre’de bulunan radar linkler vasıtası ile bu bilgileri İsrail’e ve Akdeniz’de bulunan gemilere göndermek zorundadır? Çünkü balistik füzeleri düşürecek İsrail’de bulunan 45 Km. menzilli Patriot ve 90 Km. menzilli Arrow ile Akdeniz’de Ticonderogave Arleigh Burke sınıfı ABD gemilerinde bulunan 500 Km. menzilli SM-3 füzesavar füzelerin bu bilgilere ihtiyacı vardır. Şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Kumandanın bizde olması söz konusu değildir. Ayrıca sistemde görev yapacak bir Türk generalinin gönderilecek bilgileri denetlemesi veya bazı bilgileri veto etmesinin mümkünü yoktur. Küre’de bulunacak radar linkler vasıtası ile hava iz bilgilerini İsrail’e, Akdeniz veya Karadeniz’de bulunacak gemilere ve NATO komuta merkezlerine Real Time, (Gerçek zamanlı olarak) kriptolu ve otomatik olarak gönderecektir.

4000 Km. menzile sahip bu radarın, Türkiye üzerindeki tüm hava iz bilgilerini İsrail’e otomatik olarak göndereceğini biliyor musunuz? Sizce bu bir sakınca teşkil etmez mi?

Belki kapsamlı bir değerlendirme yapmanıza yardımcı olur diye ifade etmek isterim. İsrail’in elinde bulunan 9700 Km. menzilli ve nükleer, biyolojik ve kimyasal başlık taşıma kapasitesine sahip Jericho-3 balistik füzeleriyle tüm Avrupa’yı, Afrika’nın kuzey yarısını ve Asya’nın batı yarısını kapsadığını biliyor musunuz? Ayrıca İsrail’in Dolfin sınıfı denizaltılarından ateşleyeceği füzelerle sahip olduğu nükleer başlıkları atma yeteneğine sahip olduğunun farkında mısınız?

Yazımıza dezenformasyon (yanıltma haber) ile başladık, müsaade ederseniz psikolojide yansıtma kavramı ile bitirmek istiyoruz. Yansıtma, psikopatolojide paranoya ile birlikte anılan bir savunma mekanizmasıdır. Kişi makbul olmayan kendine ait özellikleri ve davranışları, karşısındakine yansıtıp, bunlar sanki karşısındaki kişinin özellikleri imiş gibi ona yükler. Bu bir anlamda kişinin ayna karşısında kendisine söyleyeceklerini başkalarına söylemesi gibidir.

Saygılar sunarım.


Türker ERTÜRK, 23 Eylül 2011