Dikkat Edin Yabancılar Sizi de İğfal Edebilir

Dikkat Edin Yabancılar Sizi de İğfal Edebilir

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Kas 28, 2011 14:58

Dikkat Edin Yabancılar Sizi de İğfal Edebilir


Yılmaz Dikbaş “Yeni Anayasa Kimin Anayasası” adlı bir konuşma yaptı Kaş’ta. 26 Kasım Cumartesi günü. Konuşmayı Canan Erdoğan düzenlemişti. Kaş Belediyesi de salonunu vermiş, kapılarını her zaman olduğu gibi halka açmıştı. Başkan Abdullah Gültekin ve Başkan Yardımcısı Birol Engin önceden gelip gelenlerle ilgilendiler ve bu çok değerli konuşmayı sonuna kadar dinlediler. Katılımcı pek fazla değildi, halka duyurulmada güçlük çekilmişti ama katılanların her biri kaç kişiye değerdi… Konuşma ilgiyle izlendi, sorular soruldu, tartışıldı… Çoğumuzun ilk kez duyduğu bazı gerçekler açıklandı, gelecekte bizi nelerin beklediği açık seçik gösterildi ve hâlâ farkında olmayanlar uyarıldı…

Yılmaz Dikbaş öyle duru ve temiz bir Türkçeyle, etkileyici bir ses tonuyla konuşuyor öyle tane tane açıklayarak anlatıyor ki olan biteni, sabahlara kadar konuşsun, bu söyleşi hiç bitmesin istiyorsunuz…

Konuşma epeyce uzun ama kolay okunması için yazıya geçirirken konuyu başlıklara bölerek anlatılanları kısa kısa, alt alta yazdım. Eminim okumaya başlayınca bitirmeden bırakamayacaksınız ve tanıdıklarınıza da ileteceksiniz…

(Yazarımızın konuşmalarının canlı kaydına : kalinka. com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.)


Yeni Anayasa Kimin Anayasası


Hoşgeldiniz. Bu salonu verdikleri için Kaş belediyesine teşekkür ederim. Sizlerle beni buluşturdular. Hafta sonunda zaman ayırdınız, geldiniz teşekkür ederim…
Bu günün konuşmasına ne ad koyalım?
Otuzuncu Kitap Fuarı vardı İstanbul’da. Orada, “Yeni Anayasa Kimin Anayasası” adlı bir konuşma yaptım. Bunu da öyle yapalım dedik.


Avrupa Birliği (AB)


2004 yılından beri 15 kitap yazdım. 15’incisi İğfal’dir. Avrupa Birliğini takip etmekteyim. İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum. Devlet bursu kazanarak İngiltere’de Kimya Yüksek Mühendisliği tahsili yaptım. Avrupa Birliği ile ilgili bilgileri kendi kaynağından takip ettim.
Bu bilgileri orjinalinden aldım, öğrendim. Tabuta Çakılan Son Çivi kitabım, İğfal adlı kitabım. Bu kitaplarda Türkiye’den kaynak kullanmadım.
Benim Avrupa birliği ile ilgili yazdıklarımı yazmadılar.

Ben Türkiye’nin ünlü hukukçularına seslendim, anlattım. Hiçbirisinden ses çıkmadı. Doçent Doktor Ümit Kocasakal’ı tanırsınız, onunla bir vesileyle telefonda konuştuk. AB ile ilgili bilgileri halkımıza anlatırsanız anlattıklarınız değer kazanır dedim. Sonra anladım ki Ümit Bey bile o konuları bilmiyor.

AB ile ilgili sizin başka yerlerde okumadığınız konuları yazdım.

AB konusu Türkiye’de halkımıza tam anlatılamadı.

Hulki Cevizoğlu programına çıkmıştım. Programda AB yanlıları vardı. 7’den fazla genel, 30-40 da yerel televizyona çıktım. En güvenilir kişiler bile oraya gelmediler.


Avrupa Birliğine Girmek Ne Demek?


AB’ye girmek demek egemenliği AB’ye teslim etmek demektir!

Avrupa Birliği’nin propagandasını yapanlar tek yanlı yaptılar: “AB’ye girince cepler Avro’yla dolacak. AB’ye gireceğiz gençler isterse Fransa’nın Sorbon’unda, İngiltere’nin Oksford’unda okuyacaklar… “ dediler.

Doğruyu söyleyenler gözükmedi ortalıkta. Sanki karşıymış gibi görünenlerin de üstüne gidince böyle olmadığını gördüm.

Erol Manisalı AB’yi eleştirirdi. Fakat işin özüne inmedi. Niçin karşı olmalıyız’ın özüne inmedi.

Mehmet Ali Birand CNN televizyonunda, soru sordu kendisine. “Hocam kısaca cevaplar mısınız?” dedi. Sevecen, yapmacık bence, tavırları var ya. Dedi ki: “Siz AB’ye karşı mısınız Hocam?”

Manisalı: “Hayır!” dedi. “Ben AB’ye karşı değilim!”

Cumhuriyet’te yazıyordu: “Hayır karşı değilim!” dedi. “Eleştirim şu, AB bize eşit muamele yapsın!” dedi.

İşte! Ben bunu yazınca sen ulusalcılara niye böyle söylüyorsun dediler.


Avrupa Birliği Devleti


Avrupa Birliği devlet oldu. Avrupa Birliği Devleti!

AB devletinde demokrasi yoktur!

Halkın oylarıyla seçilen milletvekilleri olan bir meclisi var mı?

AB 27 ülke. Her biri AB hükümetine bir bakan veriyor. Yarın Türkiye AB’ye girerse AKP hükümeti istediği kişiyi Brüksel’e gönderecektir.
Yetenekliymiş, yeteneksizmiş, imammış, doktormuş önemli değil.

Atanmışlardan oluşan bir hükümet demokrasiye ters düşüyor.


Avrupa Birliği Polisi


AB polisi dokunulmazlığa sahip. Bir gün evinize baskın yaparsa, evinizi ararsa, bilgisayarınızı, herşeyinizi alıp götürürse tutanak tutmuyor.
AB polisinin dokunulmazlığı olduğundan yapılacak şey yoktur.


AB Savcısı


Yine anlatılmayan, AB’de süper savcı var, biz başsavcı diyoruz. AB’de savcı yani süpersavcı herhangi bir kişiyi hiçbir kanıt göstermeden tutuklayabiliyor.

Bizde savcı tutuklayamaz. Mahkemeye gönderir.

AB savcısı sizi tutuklar, içeri atar. Tutuklama süresi üç ay. İsterse 3 ay daha uzatır. Sonra üç ay daha. Ne kadar süre? Sonsuza kadar yapar!
Siz AKP’ye yargıyı ele geçirdi diyorsunuz ama AB’de daha beter!


Avrupa Tutuklama Emri


Yine AB’de Avrupa Tutuklama Emri var.

Biz yarın 28. üye olduk diyelim. Almanya’yı ele alalım. Münih’te Alman savcı sizlerden biri için tutuklama emri çıkartabilir. Münih’te suç işledi der. Emir Kaş’a kadar gider.

Kaş’taki savcı, mahkeme o kişiyi hemen tutuklar. Sorarsınız:

“Suçum ne?”

“Beni ilgilendirmez. Adın soyadın bu mu? Münih’teki savcının istediği sensin!”

Almanya’ya gönderir onu. Der: “Param yok, dilim yok!”

“Bu beni ilgilendirmez!” cevabını alır.

Vikileks belgeleri çıktı ya. İngiltere’de yaşıyordu o kişi. İsveç’teki mahkeme bu kişi hakkında tutuklama emri çıkardı. Çok ünlü olduğu halde karar değişmedi. İsveç’ten tutuklama emri geldiği için İngiltere bir şey yapamaz!

İngiliz İspanya’ya gitmiş, bira içmiş. Yanda biri bıçaklanmış, ifadeler alınmış. İngiliz Londra’ya dönmüş. İki yıl sonra tutuklama emri gelmiş adama. Adam İspanyolca bilmez…

Böyle yüzlerce örnek var. Uygulama var

Sizi buradaki savcı tutukluyor. Derdini Münih’te anlat diyor!

Bütün bunlar anlatılsaydı halkımız AB’den yana olur muydu?

Şimdi anladık niçin mevcut hükümet bizi AB’ye sokmak istiyor diyeceklerdi…


Ulusal Egemenlik


Saklanan bir konu da “ulusal egemenlik” konusudur.

AB’nin temel ilkesi ulus devletleri ortadan kaldırmak!

AB ulus devletleri ortadan kaldırır!

Siz oraya katılacaksınız, iradeniz olmayacak!

Türkiye’de eğer bir kişi zihinsel, bedensel yetilerini yitirirse böyle kişilere mahkemeler vasi tayin eder. Çok iyi inceleyip karar verir. Vesayet altına giren o kişinin artık iradesi yoktur.

Eğer bu iş devletler arasında olursa buna “manda” diyorlar. Manda, vesayet altına girmek demek.


AB Mandası


Manda altına girmek, ben kendimi yönetemem, ben zayıfım. Benim zihinsel yetilerim gitti, ben sana sığındım, demek…

AB’nin mandasına girdikten sonra sizin iradeniz yoktur! Asıl meclis Brüksel’dir. AB üyelerinin bütçesini Brüksel tasdik etmezse hiçbiri uygulamaya giremez.

Sizin iradeniz dışında yasalar sizi yönetecek!

Ulusal egemenliğin elden gitmesi işte bu demektir!


Ulusal Egemenlik Elden Gitse Ne Olacak?


Vatan, millet, şehit, gazi… Bütün değerlerimiz değersizleştirildi.

Bağımsızlık elden gitse ne olur?

Dış siyasetimizi de AB belirleyecek.


Üç Rapor


2004 yılında üç rapor var, AB’nin verdiği:

-İran Türkiye’nin düşmanıdır. Rusya potansiyel düşmanıdır.

Bunu Recep Tayyip Erdoğan imzaladı.

-Ermeni soykırımı tanınacak. Sınırı açılacak.

Başladılar Dersim mersim girizgâhına. Göreceksiniz Ermeni soykırımını tanıyacaklar.

-Güneydoğu’da bağımsız bir Kürt devleti kurulmasının önü açılacak.

Alevileri ayrı bir halk olarak görmek.


Alevi- Sünni


İşte bugüne geldik mi? Yine Alevi- Sünni ayırımı yapılıyor.

Alevileri ayrı bir kültür, ayrı bir halk olarak görüp hakları verilmelidir diyor AB raporda.

Bunların hedefi Mustafa Kemal’dir diyorlar.

Asıl hedef bu son olaylarda Dersim’i ortaya çıkarmak mı? Dersim bilinmeyen bir şey değil. İngiliz kışkırtmasıyla çıkan isyan! Neden çıkartıldığı bunun şimdi açık!

Alevi- Sünni olayını çıkartmak. Başbakan Kılıçdaroğlu’na diyor ki, inancını söyle!

Beşar Esad, Sünni.

AB bu coğrafyada Alevi- Sünni, Türk- Kürt çatışması istiyor.


İmzalanan Belgeler


AB bunu istemiş, belgelemiş, önüne koymuş. Recep Tayyip Erdoğan imzalamış. 17 Aralık 2004 tarihinde.

Roma’da bir heykelin önünde AB anayasasını imzaladılar. AB devletleri. Biri de Kıbrıs’tı. Onlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti demiyorlar. AB Türk askerini orada işgalci görüyor. AB belgelerinde Kıbrıs Rumların.

Bunu kim kabul etmiş?

27 Ekim 2004’te Recep Tayyip Erdoğan kabul etmiş! 17 Aralık 2004’te başbakan olarak imzalamış!

Hâlâ Kıbrıs’ı savunuyormuş gibi politikaları devam ediyor.


AB’de Sahtekârlıklar


En büyük sahtekârlıklar AB’de oldu. Dünya tarihinde görülmemiş… Bir başbakan ve bütün bakanlar rüşvetle suçlandı AB’de. Denetçiler devreye girdi, iş ortaya çıktı. Hepsi istifa ettiler.

Bunlar da anlatılmadı!

AB’nin mali durumu anlatılmadı!

Bunun için ekonomist olmaya gerek yok. Çöktüler. Yunanistan, İspanya, İtalya, İngiltere… Fransa ve Almanya bile tetikte…Bunlar çok akıllı adamlar. Hepsi çöktü görüyorsunuz.


AB’yi Hâlâ Niye Övüyorlar?


Bu durumda bile hâlâ AB yanlısına ne gözle bakarsınız?

(Burada bir dinleyici önden sesleniyor: “Hain!”)

Mehtap TV var. Mehmet Altan adlı kişi AB’yi orada hâlen övüyor! Utanmaz adamlar ! Türk halkı görmüyor mu AB’nin halini!

Batmış iflas etmiş kişilerle arkadaşlık bile etmez insan! O kişiler hâlâ AB’yi övüyorlar. Niye?

Bunlar yüksek paralar alarak iğfal edilmiş kişilerdir.


İğfal Edilmiş Kişiler


İğfal Türkçede iki anlama gelir. Birinci anlamı aldatmak, kandırmak. İkinci anlamı cinsel saldırı. Ben birinci anlamı kullanıyorum. Aldatmak, kandırmak…


Dikkat Edin, Yabancılar Sizi İğfal Edebilir


Mustafa Kemal anılarında anlatıyor:

Halep’e Yıldırım Orduları Komutanı olmak üzere hazırlanmaktadır. Teşvikiye’deki eve bir Alman subay geldi diye anlatır.

Subay: “Alman General size yaveriyle sandıklar içersinde altın göndermişler.”

“Bunu bana gönderen yanlış yapmış, levazıma göndersin!” der Alman subayına Mustafa Kemal.

“ Orduya verilen para başka, bu sizin için!” cevabını alır.

Bunları teslim alalım, der imzalar, Generale götür der bunu, levazıma göndereceğim, der.

Harpten döner. Gönderir gene yaverini. İmzalı kâğıdımı geri al, der.Kısa bir süre sonra gelirler: Böyle bir belgeyi hatırlamıyorum dermiş General.

“Oraya gideceksiniz, belgemi almadan gelmeyeceksiniz!”

Yaver, gider alır.

“Öyle anlaşılıyordu ki “ der Mustafa Kemal, Alman General beni ve benden önce başkalarını da altın vererek iğfal etmeye çalışmıştır.
Mustafa Kemal, “Yabancılar sizi iğfal edebilir, dikkat edin!” diyor.

İğfal sözünü kitabıma buradan aldım…


AB ile İğfal Edilenler


Medyada yazanların tamamı AB ile iğfal edilmişlerdir!

AB’den hibe almışlardır. Yazdım bunu böyle: Ses yok!

AB’den hibe almış kişi oranın adamı olmuştur. Halkımız der ki:

Gâvurun ekmeğini yiyen oranın (gâvurun) kılıcını sallar. Medyanın tamamı derken istisnaları vardır…

Medya onlarda…

Üniversitelerin tamamındaki rektörler AB’ci, mandacı, AB hibeleriyle iğfal edilmişlerdir.

İşçi, işveren sendikası, işçi sendikaları iğfal edilmişler…

Hükümet zaten AB hibeleriyle…

Muhalefete bakıyoruz bir tane AB karşıtı milletvekili yoktur!

AB’nin 27 üyesi var. Bunlarda AB’den çıkmak için siyasi parti kuruldu. Bunlarda karşıt milletvekili var, bir Türkiye’de yok…

550 milletvekilinden biri çıksın dese ki ben AB’ye karşıyım. Yoktur!


İngiltere’de Durum


İngiltere’den gazete getirdim. Orada 700 bin baskı yapan bir gazete bu.”Daily Express”

Burada anket yapmışlar. Ankete katılanın yüzde yetmiş beşi AB’den şimdi çıkalım diyor. Bunların herşeyleri var. Okumuş, bilinçli insanlar… Ama çıkalım diyorlar. Çünkü çok zararını gördüler.

Orada yüz bin imza toplarsanız o konuyu meclise götürebiliyorsunuz. Orada bu konu meclise geldi. İktidar partisinden milletvekillerinin baskısına rağmen buna evet dediler.

İngiltere dünyanın sekiz zengin ülkesinden biri. Bakın aynı gazetedeki bu başlık ne diyor?

“Maaşların dondurulması, emeklilerin maaşlarını da dondurdu. Bu kış binlerce kişiyi öldürecek!”

Böyle bir yere girmeyi ister misiniz?

Diyorlar ki AB’ye girersek ulus devlet kalkacak… Mustafa Kemal de, ulus da… O iş bitti…


AB’de Laiklik İlkesi Var mı?


27 ülkeden birinde laiklik ilkesi var.Diğerlerinde yok. Tek Fransa’da var. Bu Fransa ulus devlet.

AB’nin kendi anayasasında laiklik yok. İngiltere Kraliçesi kilisenin başı. Lordlar Meclisi’nde 12 papaz oturur. Yunanistan komşu devlet. Din Bakanı var. Papazlar çok ilerideler. Başbakanları papazın önünde yemin eder.

Bunların anayasası İsa- Meryem- Kutsal Ruha bağımlılığımı… diyerek başlar…

Onlarda laiklik kültür birikimi, kültür birlikteliği şeklinde oluşmuş…

Bizde üye olunduğunda, ulus devlet kalkarsa, şeriat varmış, yokmuş onları ilgilendirmeyecektir. Yeter ki bize sadık olsunlar der Amerika.


Nelerden Kurtulduklarını Sanıyorlar? Neye Kavuşacaklar?


Hem Mustafa Kemal Atatürk’ten, hem de askeri darbe ihtimalinden kurtulduklarını sanıyorlar, hem de dine dayalı yönetime kavuşacaklar…

Halifeliği meclis kaldırmıştı. Kaldıran getirebilir! Buna Brüksel karışmaz!

Bütün iradelerimiz elimizden alınmış. Referandumda yüzde elli oy almışlar, bunlar AB’yi ilgilendirir mi? Sandık kurulmuş… Onun için sandığa çok güveniyor ya, Beşar Esad’a akıl veriyor:

“ Sandığı kur, ABD çıksın!”

(Bir dinleyici burada sordu: Madem böyle o halde AB bizi niye istemiyor?)


AB Bizi Niye İstemiyor?


“Kendisi himmete muhtaç dede. Nerde kaldı başkasına himmet ede…”

25 Milyon işsizi var AB’nin. Yetenekli, kalifiye eleman bu işsizler… Krize girmişler. Türkiye’nin ekonomisi resmen batmış. Gösteriş olarak, göz boyayarak götürüyorlar. Batı bunu görüyor. 10 Milyon işsizimiz var. Bunu 25 Milyona koy. Savaş çıkar.

Zaten Gümrük Birliği demiş, ticaretine el koymuş… Sizi niye istesin?

Uyum Yasaları deyip her yasayı çıkarttılar. AB’ye uysun diye.

Bütün istediklerini yaptırdılarsa sizi niye alsınlar?

Polonya dört yıldır üye. Londra sokaklarında dileniyorlar.

Mehmet Altan’a göre Oksford’da okuyacaklar gençler. Hıristiyan dünyasının insanları sokaklarda dileniyor. 80 bin kanser hastası var. AB beş kuruş vermiyor.

Bir de bizi içine alıp başına niye belâ etsin?

(Burada yine bir dinleyici, emekli öğretmen Mustafa Bey şu soruyu sordu: Sürekli düşmekteyiz. Türk-Kürt çatışması yapacaklar, Suriye’ye bizi sokacaklar… Biz ne yapmalıyız?


Ne yapmalıyız? Amasya Genelgesi


Mustafa Kemal’in bir Amasya bildirgesi vardır:

“Vatanın bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir!”

Bildirgenin birinci maddesi böyledir: Türkiye toprakları tehlikededir! Türk ulusu tehlikededir!

“Bu durumda Türk ulusunu Türk halkının iradesi kurtaracaktır!” denir bildirgede.

Halkın iradesini göstermesi için önce bilgili olması lâzım. Benim kendi çapımda yaptığım budur.

Avrupa birliği budur!

Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı belgeler budur!

Bu savaş eşit koşullar altında olmuyor.


Banu Avar - pırlantamız-


Banu Avar, pırlantamız, televizyonlarda konuşamıyor. Siyonist İsrail emir vermiş…

Ben de bana düşenin bilgilendirme olduğuna karar verdim.


Ulusu Kurtaracak Ordusudur


Her ulusun ordusu vardır.

Vatan tehlikeye düşmüşse o ulusu kurtaracak ordusudur!

Bu günkü Hürriyet’te okudum. Bülent Arınç demiş: “ Bundan sonra varsa bir babayiğit darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım. Geçti o günler!”
Herşeyi eline geçirdiğini zanneden hükümetler herşey benim der.

Biz de görelim bakalım…

Her ulusun ordusu olur.

Ben silahımı belime koysam beni alır götürürler.

Vatan ve ulus tehlikedeyse…

Ulus devlet ortadan kalkmak üzeredir. Yeni Anayasa ile bu topraklar Türklerin vatanı olmaktan çıkacak!


Hedef Türk Devleti, Türk Ulusudur!


Hedef Türk devleti, Türk ulusudur!

Yönetim Türklerin elinde olmayacak! Konu budur!

Yorumumuz doğruysa doğrudur, Türk ulusu, ulus devletin ortadan kalkması durumu varsa , burada iş içimizden çıkmış orduya düşer!

Dünyada hep böyle olmuştur!

Bu söyleyeceklerim hoşunuza gitmeyecek:


Albay Türkeş Anlatıyor


27 Mayıs ihtilâlinden sonra İsmet İnönü başbakan.

27 Mayıs’ta Albay Türkeşin anılarından bunlar. Darbe yapmış. Türkiye onların elinde. İktidarın komutanı olarak bakanlıkları geziyor. İçişleri Bakanlığı binasını gezerken bir kapıya adım attım diyor,” Koskoca bir oda. Dört beş masa hepsi yabancı. “

“Kim bunlar?” “Amerikalılar.”

“ Bunların ne işi var?”

Türkeş, hemen bunları atın, diyor! Odasına çıkar çıkmaz telefonu çalıyor:

ABD Büyükelçisi: “Efendim bir yanlış anlama var. Onlar Türkiye Cumhuriyeti’ne yardım ediyorlar. Onları ellemeyin! “

Türkeş soruyor İçişlerine:

“ Bu adamlar ne iş yapıyor?”

“ Dışarıya giden tüm evraklar onlara gidiyor. Bakana gitmeden önce. “

CİA ajanı bunlar. Biraz zaman geçmeden bir yazı geliyor:

“Aman ellemeyin!” CİA ajanı onlar, ellemeyin!”

Baskı devam ediyor, bir şey yapılamıyor…


İsmet İnönü Anlatıyor


Yıl 1963. İsmet İnönü. Lozan kahramanı! Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda sağ kolu. Konuşuyor:

Bağımsız, egemen politikayı göstermemi istiyorlar. Nasıl göstereceğim?

“Kabine kapanır kapanmaz Amerikalılardan telefon geliyor. Her tarafa girmişler!

Bizde Lozan’ın o kadar uzun sürmesinin nedeni ne toprak meselesiydi, ne tazminat meselesiydi… Halletmiştik onları…
Onlar bize orada size danışman göndereceğiz diye dayattılar. Biz biliyorduk, neden?”

Yıl 1963. CİA ajanları… Sonunda da danışmanlar Türkiye’ye geliyor.


İhsan Sabri Çağlayangil Konuşuyor


Yıl 1972 . Çağlayangil İsmail Cem’e konuşuyor:

“Amerika altımızı oymuş. CİA’nın girmediği kurumumuz kalmamış.

Ben bunların nerelere girdiğini bilemem. Bilsem bile bir şey yapamam!”

50 yıldır bir ülkenin bütün kurumlarını onlara açmışız. Girmedikleri kurum kalmış olabilir mi?

Bunlar TC kimlikli kişiler. Bilim adamları, profesörler var…

Fatih Altaylı’ya CİA ajanısın diyorlar. O da diyor ki bunu diyene: “Sen de MOSSAD ajanısın!”

Peki orduda ajanları var mı?


General Madanoğlu


1960 yılı. General Cemal Madanoğlu:

“1960’da her beş subaydan biri CİA’ya bilgi veriyordu, “ diyor.

Ölmüşüz de haberimiz yokmuş bizim…

Sen güçlü bir generalisin ordunun. Temizle bunları. Bu ajanları çıkar! Alçak ajanlardır bunlar, de! Hepsini kurşuna diziyoruz der, devrim öyle olur…
Madanoğlu’nun bu sözlerini öbürleri bilmiyor muydu?

Hepsi üzerine yattılar.


Kemalist Generaller ve Kemalist Yöneticiler


Bizim ordumuzun, 60 yıldır Türk Ordusu’nun başına bir tek Kemalist başkan gelmemiştir!

Bu bir gerçektir.

Mustafa Kemal’den sonra Kemalist yönetici gelmediği gibi Kemalist bir komutanımız da olmadı!


Halka Ne Diyeceğiz?


Böyle bir durumda halkımıza bu halk uyuyor, denir mi?

Uyumuyorum ama ne yapayım?

Meydana mı çıkalım?


Bakın Ne Oluyor? Neden Umutluyum?


Bakın ne oluyor? Neden umutlu olmamız gerekiyor?

Şimdi bakın Mustafa Kemal 1938’de öldü. 73 yıl geçti.

Son altı yılda Anıtkabir ziyaretleri:

2005 yılında 4 Milyon kişi.

2006 yılında 8 Milyon kişi.

2007 yılında 12,5 Milyon kişi.

2008 yılında 6 Milyon kişi.

2009”da 9 Milyon kişi.

Bunlar örgütlü ziyaretler değil. Otobüslere binip hadi diyerek… Anıtkabir’e… Çanakkale’ye…

Altı yılda 45 Milyon insan Anıtkabiri ziyaret etmiş.

Tarihte benzeri var mı?

Lenin 1924’te öldü. Sovyetler Birliği zamanı. 1924 ve 1972 yılları arasında yani 48 yılda 10 Milyon ziyaretçisi oldu.
Bizde altı yılda 45 Milyon.


Mustafa Kemal’i Öldüremediler


Ha şimdi bakın, Sovyetler Birliği’nin nüfusu bir de 300 Milyon. Bizden çok fazla… Hesaplı kitaplı konuşuyorum.

Bunun dünyada tek benzeri yok!

Bu ne anlama geliyor?


Atatürk Ölmedi, Yaşıyor Hâlâ


Milletimiz, insanımız Atatürk’ün manevi huzurunda duruyor, yeminini tekrar ediyor:

“Cumhuriyeti yıktırmam, merak etme!”

Demek karşı taraf Mustafa Kemal’i öldüremedi!

Halkımız uyumuyor:

“Sen merak etme ben geldim, Cumhuriyeti yıktırmam! “diyor.

Bu yüzden Cumhuriyeti yıktırmayacağımıza umudum var.

Atatürk ölmedi! Yaşıyor hâlâ! Ve:

Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır!


Yeni Anayasa


Yeni Anayasa dedikleri taslak hazır. Altı profesöre iktidar üç yıl önce hazırlattı.

Anayasa hazırlayanların kimliğine bakın:

Altısı da AB’den yüksek hibe alarak iğfal edildi.

Altısı da Mustafa Kemal karşıtı.

Altısı da Ulus Devlet karşıtı.

Altısı da AB mandasını savunuyor.

Taslağın beşinci maddesinin B fıkrası şöyle:

“Ulusal Egemenlik gerektiğinde bir üst kurula devredilebilir.”

Ulusal Egemenlik devrini yaptın mı?

Laikliği de verdin.

Toprak bütünlüğünü verdin.

Başbakan’ın danışmanları siyonist Yahudi. Yahudilerle siyonistleri ayıracaksınız!

Recep Tayyip Erdoğan’a ödül veren kurumlar, danışmanların tamamı Yahudi’dir!

Yeni Anayasa böyle çıkacak! Atatürk’ün partisi de bu Anayasa’ya destek olacak!

Bakın laikliği korudum diyecek. Egemenliği verince halbuki bunu da verdin…

Yeni CHP’nin yönetimi! Bunlar AB mandacılığını kabul etmiş ve çoğu AB’nin hibeleriyle iğfal edilmişlerdir!

Önce kendimize çift tarife kullanmayacağız! Doğruları partimize de söyleyeceğiz!


Biziz Atatürkçü!


Siz Atatürkçü değilsiniz! Biziz Atatürkçü diyeceğiz!

Tabandakiler yukardakileri sıkıştırsınlar!

Yarın Süheyl Batum gibileri çıkacak CHP’ye oy vermeleri için kandırma amacıyla laikliği koruduk, vatanı böldürmedik diyecekler…


Siz Seçtiklerinizden Hesap Sormazsanız Bu Böyle Gider


Sindire sindire geliyorlar…

Maymunu yavaş yavaş giderek yakalarsın!..

AKP’nin akıl hocaları akıllı. Kendileri olmasa da…

Siz seçtiklerinizden hesap sormazsanız, bu böyle gider!


Feza Tiryaki, 27 Kasım 2011
Ek: Bu yazı konuşmanın bire bir yazıya dökümü değildir. Konuşma tutulan notlardan yazıya geçirilmiştir. (Feza Tiryaki)
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1006
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x