DİL ÜZERİNE NOTLAR
Başlarken
Yeni bir yazı dizisine başlamak düşüncesindeyim.
‘Dillerin Dili’ yazı dizisinden sonra, Doğu Dilleri ve o arada Türkçe’mizin kökenlerine ilişkin olacak.
Ne var ki, daha başlarken, Türkçe’mizin, her gün televizyon sunucuları tarafından ‘katl’edilmesi’ne değinmeden olmaz.
Türkiye’de Türkçe konuşan insan kalmamış desem abartı sayılmaz.
Adamlar, telefon görüşmesi ‘gerçekleştirilmesi’nden tutun, açıklama ‘gerçekleştirmesi’ne değin bir ‘gerçekleştirme’ hastalığına tutulmuş gibiler.
Hangi sözcüğü yerinde ve anlamına uygun kullanıyorlar ki denilebilir.
Yüzlercesi sayılabilir.
Önerim olsun, herkes (herkez değil kuşkusuz), sadece ‘gerçekleştirme’ eylemini kullanmadan önce biraz durup, ‘acaba yerli yerinde mi?’ diye bir düşünecek olursa, haklılığımız ortaya çıkacaktır.
Onun yerine, ‘yapmak, etmek, eylemek her ne ise’ kullanılabilir.
‘Dil’ gibi kuyumcu titizliği gerektiren bir konuda yazmak kadar, yazılanları anlamak da önemli.
Ülkemizin içinde bulunduğu olağanüstü koşullarda olağanüstü sorumsuzluk gösterenlere yönelik sert ya da alaycı yazılar yazıyor, ilenmeye varan kimi eleştireler yapmıyor değilim.
Ancak, her yazıda akademik olmasa bile ‘bilimsel’ bir tutum takınmadığımı kimse ileri süremez.
O nedenle, bu tür dizi yazıları, günlük yazılar biçiminde değil, ama biriktirilerek, bütünlüğü içinde okunmasını öneriyorum.
Kolay okumalar dileğiyle.
İncil’in dili
İngiliz Dilci (Linguiste) ve Doğucu (orientaliste) William Jones (1746-1794) Hindistan’da araştırmalar yaparken, 1784 yılında, doğu dilleri üzerinde bilimsel anlamda çalışan Bengal Asyatik Şirket’ini kurar.
Jones, Sanskritçe, Latince ve Yunanca gibi Avrupa dilleriyle Farça ve Hinduca arasındaki bağı saptayarak, bu bağdan hareketle Hint-Avrupa dilleri grubunu ileri sürmüştür.
Oysa, Martin W. Lewis, “İncil etnografyasıyla ilgilinenlere kimi sorular” başlıklı makalesinde (1), Jones’un kuruduğu model’in İncil’deki anlatımlara uydurulmaya çalışıldığını göstermektedir.
Aşağıdaki haritadan görüleceği üzere Nuh’un üç oğlunun dillerine göre; özde bütün diller Ham’dan türemiş olmasına karşın, genel olarak Afrika dilleri Ham, Asya dilleri Cham ve Avrupa dilleri Japhet’nin dillerinden türemişlerdir. Ancak Japhet, aynı zamanda Orta-Asya ve Amerika’daki dillerin de kaynağıdır.
İncil’deki çelişkiler
Yaratılış (genèse) 10 :20’de ; “onlar Cham’ın çocuklarıdır; kendi dillerine göre, kendi ülkelerinde ve kendi ulusları içinde” (Ce sont les fils de Cham, selon leurs familles, selon leurs langues, dans leurs pays, et dans leurs nations) demektedir.
10:31’de ise, “Onlar Sem’in çocuklarıdır; kendi ailelerine göre, kendi dillerine göre, kendi ülkelerinde, kendi uluslarına göre” (Ce sont les fils de Sem, selon leurs familles, selon leurs langues, dans leurs pays, selon leurs nations) diyecektir.
Yine aynı yerde “Kendi ailelerine (göre), kendi dillerine (göre), kendi toprakları üzerinde, kendi halklarına göre” (à leurs familles, à leurs langues (pluriel), sur leurs terres, à leurs peuples.) denilmektedir.
Burada halk (İbranice goyim), başka halkların varlığına işaret eden ‘büyük etnik grup’, ‘büyük etnik-dilsel grup’, giderek ‘büyük etnik-dilsel-dinsel grup’ olarak karşımıza çıkmakta.
Daha sonraki dönemlerde, Yahudiler dışındaki halklar anlamında ‘ulus’ (nation) olarak da düşünülecektir.
Demek ki, İncil’deki Yaratılış 10 maddesi insanlığın başlangıcında ‘farklı diller’in varlığını kabul etmektedir.
Yaratılış 11 de ise “Tüm topraklarda tek dil ve bir söylem vardı” diyecektir.
Burada Babil Kulesi’nin yapılmadan öncesi ve sonrası türü çelişkiler de konumuza girmiyor.
Biz, sadece Hint-Avrupa dillerinin kökenine ilişkin öncül bir tez’den sözedip, daha sonra bu tezin çürütüleceğine de işaret etmekle yetinelim.
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
(1) http://www.geocurrents.info/indo-europe ... z4Uuj78m7o