Dilini Bölersen Kendini Bölersin!

Ben etnik kimliği Çerkez olan bir insanım. Atalarımız 1864 yılında Çarlık Rusya'sının yarattığı kanlı ve vahşet dolu Büyük Kafkas Sürgünü ile Güney Osetya'dan Karadeniz yolu ile önce İstanbul'a, daha sonra da geleneklerini korumak ve yozlaşmaları önlemek amacı ile Kars-Erzurum yöresine yerleşmişlerdir. Bu sürgün sonucu Osmanlı İmparatorluğu bizleri topraklarına kabul etmiş, daha sonra 29 Ekim 1923'te Ulu Önder Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk sonsuza kadar yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak, vatandaşlık hakkımızı vermiş, birlik ve beraberlik içinde onurlu yaşantımızı devam ettirmemizi sağlamıştır. Böylece atalarımızın soylu kanı, Türk Milleti'nin soylu kanı ile harmanlanarak 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene' sloganının birleştirici çatısı altında fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller olarak yetiştirilmişiz.

Ben bu yaşıma kadar (48 yaşındayım) bü ülkede, etnik kimliğim çerkez olduğu için hiç bir yiyecekten mahrum bırakılmadım, hiç bir işten çıkarılmadım, hiç bir etkinlikten alıkonulmadım. İstediğim okullarda okudum, istediğim üniversiteye gittim, istediğim insanlarla arkadaşlık ettim, istediğim kitapları okudum. İstediğim yerde gezdim, istediğim otelde kaldım, istediğim denize girdim, istediğim lokantaya gittim, istediğim yemeği yedim, istediğim içkiyi içtim. İstediğim kadar uyudum, istediğim kadar koştum. Muayenehane açtım para kazandım. İsteseydim, ülkemin en büyük hastanesinin başhekimi veya bir üniversitesinin rektörü olabilirdim.22 yıllık meslek hayatım süresince hastalarım tarafından bana karşı ve benim tarafımdan hastalarıma karşı bir etnik ayrımcılık olmadı. Böyle bir şey ne konuşuldu ne de akla geldi. Kimse bana 'sen çerkezsin olamazsın, yapamazsın' demedi ve demez de. Tüm bu söylediklerim bu ülkede yaşayan kürtler ve diğer etnik kimlikler için de geçerlidir.

Her karışı cephelerde omuz omuza savaşmış dedelerimizin şehit kanları ile sulanmış bu topraklarda bölücülük yapmaya kalkan ve her karışında en az benim kadar hakkı olan; (anayasal hak olarak) fakat kişisel çıkarları ülke çıkarlarının önüne geçmiş ve ruhlarını satılığa çıkarmış olanlara sesleniyorum; Şimdi benim kalkıp ta devlet okullarında çerkezce dilde eğitim hakkı istemem yasal bir hak mıdır, yoksa bölücülük mü? Masum bir istek midir, yoksa kıştırtıcılık mı? Bilmeyenler bilsin, sormayanlar sorsun öğrensin. Ana dilde eğitim hakkı demek, Türkçe eğitim hakkı demektir. Gerisi aptalca bir tutkuya bürünmüş alt kimlik safsatası ile parçalanmaktır. Bu topraklarda anadil ve devlet okullarında okutulacak resmi dil Türkçe'dir. Aksini söyleyen ve isteyen cahildir, bölücüdür, haindir, kalleştir ve satılmıştır.

Dr.Ergür GÜVEN, 8 Ağustos 2012