DİNGİL KAYMASI
Türkiye büyük bir politik dönüșümün eșiğinde midir?
İçeride ve dıșarıda izlemekte olduğu politikalarda köklü değișiklikler mi olacak?
Daha yalın olarak sorulursa, izlemekte olduğu yolu mu değiștirecek Türkiye?
Gelișmelere bakılırsa evet, Türkiye büyük değișimlerin eșiğindedir.
Hem içeride ve hem de dıșarıda.
Yeni dostluklar geliștirecek ve yeni hasımlar edinecektir.
Pekiyi bu, moda deyimiyle ‘eksen değișimi’ni ișbașındaki hükûmet mi yapacak?
Hani sekiz yıllık çabaları sonucunda, o koșușturmalar, o ‘gizli ilișkiler’ ve gizli ‘söz’ler sonucunda mı bu noktaya ulașılmıștır?
Bu değișim kimi hazırlıklar sonucunda mı ortaya çıkmaktadır yani?
Hayır.
Tam tersine, sekiz yıllık çabalarla kurulmak istenilen yeni ilișkiler, gizli anlașmalar ve sözlerde ‘büyük bir değișiklik’ yașanacaktır.
‘Eksen değișikliği’ olabilmesi için önce ‘dingil kayması’ gerekmektedir.
Türkiye’de öncelikle ‘yürütme’nin dingili kaydırılacaktır.
Hükûmet sekiz yıllık eski ‘dingil’ üzerinden indirilecektir.
Değil mi ki, eski ‘dingil’, sözgelimi ABD’nin Genișletilmiș Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesinin ‘eșbașkanı’ olduğunu onlarca kez yinelemiș; AB ile ‘müzakere’ sürecini bașlatmıș; İsrail ile ‘kamuoyunun bilmediği’ nice anlașmalar yapmıștır.
Șimdi ABD’ye ‘senin Orta Doğu’da ișin ne?’, AB’ye ‘haddini bil’, İsrail’e ‘One minut’ demek tam anlamıyla bir ‘dingil kayması’ olayıdır.
Türkiye bir otomobile benzetilirse eğer, bu dingili kaymıș haliyle yan yan gidecek ve sonuçta yoldan çıkacaktır.
Öncelikle yolların ‘uluslararası kod’larının bu ‘yoldan çıkma’ya engel olacağı söylenebilir.
‘Durmak yok yola devam’ da direnilmesi halinde ‘sürücü belgesi’ elinden alınacak demektir.
Kimsenin ‘gül hatırı için’ bir ‘üçüncü dünya savașı’ çıkarmasına izin verilmez.
En azından ‘verilmemelidir’.
Ne var ki, dünyanın yașamakta olduğu ve düzenin kendi ‘iç dinamikleri’ sonucu gelinen ‘büyük bunalım’dan kimi ‘eksen’ kaymalarının doğabileceği bilinmekte idi.
‘Eșyanın doğası gereği’ yeni eksenler doğacaktı ve kimi zamandır doğup geliștiği gözlemlenmekte idi.
‘Eski Dingil’lerin bu eski ‘yeni dünya düzeni’ni görememiș olması da ayrı bir gerçeklikltir.
ABD ile ‘stratejik ortaklıktan’ ‘model ortaklığa’ geçiș tasarlandığı gibi gelișmeyebilir yeni bir ‘ortaklık modeli’ de geliștirilebilir.
AB ile yürütülmekte olan ‘müzakere’ler ‘müzayede’ biçimini aldığından yeniden ‘münazara’ edilebilir.
İsrail ile görüșmeler Ermenistan ile görüșmeler düzeyinde ‘yeniden’ ele alınabilir.
Bütün bu gelișmelerin sağlanabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi ‘öz ekseni’ne oturması gerekmektedir.
Bu eksen, abartılı gibi görünse de, dünyanın eksenidir denilebilir.
Türkiye dünyanın omurgası değilse bile omuriliğidir.
Dünyanın bütün sinirleri Anadolu’dan geçer.
Ve bugün Türkiye’de bir disk kayması, bir ‘fıtık’ ağrısı bașgöstemiș bulunmaktadır.
Otuz yıl önce uğradığı bir ‘darbe’nin son sekiz yılda kaydettiği gelișmenin sonucudur bu.
Ve çok kısa bir süre içinde tedavi edilecektir.
Kimsenin kușkusu olmasın.
Habip Hamza Erdem