Son derece keskin bir şekilde ayrıştığı düşünülür dincilerin ve Atatürkçülerin. Üst yapıda ayrışma çok belirgin, buna diyecek söz yok. Peki ya alt yapıda, TEMELDE durum nedir?
TEMEL; bireyin iç dinamikleridir. Ham düşünce arzu ve istekler ile akıldan oluşur. Ham düşünce arzu ve isteklere uymak BİLGİSİZLİĞE, akla uymak BİLGİYE açılan kapıdır.
Eğer okuduklarınızı ve duyduklarınızı öğrendiğinizi sanıyorsanız yanılıyorsanız. Okumakla ya da duymakla sadece HABER ALINIR. Bilgi sahibi olmanın tek yolu ise AKLETMEKTİR. Kişinin KENDİSİNİN akletmesi. Başkasının akledip öğrendiği bilgileri okumak ya da duymak BİLGİ SAHİBİ OLMAK değildir. Peygamberin her sözünü emir kabul eden anlayış ile Atatürk'ün her sözünü hayata geçirmeye kalkışan anlayış; başkasının akledip öğrendiği bilgileri okumak ya da duymakla BİLGİ SAHİBİ OLDUĞUNU ZANNETMEKTİR. Ve her iki anlayış, bir İNSANIN peşine takılıp KENDİ AKLINI, çalışmayı düşünmeyi ve çözümler üretmeyi bir kenara bırakmaktır.
Liderler yaşarken liderlik eder. Öldükten sonra bir hükümleri kalmaz. Ölmüş olan hangi liderin peşine takılırsan takıl sana hiçbir fayda vermez. İhtiyacımız olan şey, ölülerin peşine takılmak değil, onların miraslarına sahip çıkarak AKLEDİP BİLGİ SAHİBİ OLMAK ve daha iyisini yapmak için çabalamaktır.
Akledin diyen bir Peygamber,
Akledin diyen bir Mustafa Kemal,
Akledin diyen bir kitap; Kur'an,
ve tüm bunları elinin tersiyle itip ölülerin peşine takılan bir toplum.
Başkasının aklını ödünç kullanmak; cehalet denizini içmeye niyetlenmekten başka bir şey değildir...