Dinle Arda, Şehit Anasını Bir Dinle:
“Memleketi Bu Hale Getirenlerin Ciğerleri Yansın!”
Arda isimli topçu konuşmuş. Hem de ikinci kez konuşmuş. Elimizden alınan vatan topraklarının, Türk sularının adını taşıyan Arda, her duyduğumuzda Arda boyları ağıtını hatırladığımız, içimizi burkan, hüzünle dolduran Balkan savaşlarını, kaybettiğimiz Rumeli’yi ister istemez hemen aklımıza getiren adı taşıyan Arda, konuşmuş. Arda, adının çağrıştırdıklarıyla, Rumeli Türkleriyle, Balkan Türkleriyle ilgili sözlerle falan değil, aksine Türk Milleti’ne ihanet dolu sözleriyle gazetelere düşmüş…
Arda Turan'ın, NTV spikerine, “Zorlu Kazakistan galibiyetiyle ilgili yaptığı açıklama” tartışma yaratmış. Galibiyeti, "Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bütün halkların şehit olan evlâtlarına armağan ediyorum.” demiş bu ünlü mü topçu!
Sosyal paylaşım sitelerinde adeta paylaşım rekoru kıran Arda’nın bu sözleri, habere göre, “sert tartışmaları da beraberinde getirmiş.” Kimi desteklemiş, kimi karşı çıkmış bu sözlere. Arda daha öncede İspanya’da, telefonla bağlandığı bir Türk televizyon kanalına açılımcıları destekleyen, bölücüleri sevindiren şu sözleri söylemişmiş:
"Hem Türk halkına hem Kürt halkına kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hisseden herkese sesleniyorum. Lütfen bu ölümler dursun. Çünkü ölenlerin hepsi bizim evlatlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz."
Tut kelin perçeminden!
Bu sözleri neresinden alalım, neresini eleştirelim, neresinden söze başlayalım?
“Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün halkların…” diye söze başlamış topçu Arda.
Dur bakalım diyelim ve çok ünlü kişilere sen diye hitap edilebildiği için de, “sen” diyerek sözü alalım:
Önce bir sözü hatırlatalım sana:
Türkiye Cumhuriyeti bir halklar cumhuriyeti değildir!
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir, “ demiş ve noktayı koymuştur. Gerisi bölücülerin, hainlerin sarıldıkları ihanet dolu lâflardır ve boş lâflardır…
Bir de sözün gerisine bakalım. Ne diyorsun?
"Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bütün halkların şehit olan evlâtlarına armağan ediyorum.”
İşte burada dur topçu Arda! Burada dur! Haddini aşma! Sınırı geçme! Sen işini yap olur mu? Topu mu tekmeleyeceksin, vuracak mısın ne yapacaksan topa ama Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk milleti’nin şehitlerine dokunma!
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün halkların (!) şehitlerine armağanmış o tekmen ha?
Türk askerine pusu kuran, vatanını kollayan, koruyan, vatan görevini yapan askerin yani Mehmetçiğin kanını döken, Mehmetçiği kurşunlayan, bombalayan, mayın tuzağıyla parçalayan Batı’nın maşası, çakallar sürüsü de şehitmiş ha?
Canilere ne zamandan beri şehit deniyor? Vatan hainlerine, askerine saldırana, devletine başkaldırıp çoluk çocuk demeden sivil halkını da topluca öldüren, köyler basan, şehirlere bomba koyan, otobüsler de kızları yakan bu gözü dönmüş caniler de kanlı saldırılarında cezalarını alınca, öldürülünce şehit sayılıyor ha?
Demek topuna tekme vuruyor, buna “Gol!” diye sevinenler olunca da basıyorsun gaza, ağzına ne gelirse, dili ishal olmuş bazı mecnunlar gibi ne gelirse ağzına diline, söyleyiveriyorsun ha?
Daha önce de daha beterini söylemişsin zaten.
"Hem Türk halkına hem Kürt halkına kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hisseden herkese sesleniyorum. Lütfen bu ölümler dursun. Çünkü ölenlerin hepsi bizim evlatlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz" demişsin.
Bir kere insan kendini bir yerin vatandaşı olarak hissetmez. Vatandaş olunur.
Burada üçlü bir topluma sesleniyorsun:
Türk halkı, Kürt halkı ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, diye üçe ayırmışsın toplumu.
“Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olmak, bir ırkın, bir milletin adı olmak değildir. Vatandaşlık kavramının adıdır bu isim. Vatandaş olunur. İsterse kendini Amerikalı hisset, isterse Arap, Rum, Yahudi… Eğer bir devletin vatandaşıysan , vatandaşısındır. Hissetmekle ilgisi yoktur bunun çünkü bir etnik kimlik değildir. O hissetme sözünü doğru kullanmak istersen, ‘Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı sözünün yerine Türk kelimesini getirecektin:
“Ne mutlu Türküm diyene!” diyecektin. Yani ne mutlu kendini Türk hissedene! Kendini, kökeni ne olursa olsun, Türk Milleti’nden hissedene seslenilir burada… Bu, milletimizi birleştiren, özümüz, mayamız olan Atatürk’ün ünlü sözünü, kafan karışmış, karıştırmışsın anlaşılan.
“Lütfen bu ölümler dursunmuş.” Azgınlaşan, şımaran, sırtı düşmanlarımızca devamlı sıvazlanan eli kanlı terörist şimdi bu lütfeni duyunca diz çökecek sana göre anlaşılan. “Tamam durduruyorum saldırılarımı, kaldırıyorum hain pusularımı… “ deyiverecek. Arkasındaki sırtlanlar da duracak! Emellerinden vazgeçecekler: “Emret Arda! Sözün başımız üstüne! “ diyecekler…
Sonra sözünü şöyle bağlamışsın:
“Çünkü ölenlerin hepsi bizim evlâtlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz."
Of of! Ne ağır söz bu böyle! Ölenlerin hepsi bir, yani vatanını koruyan , vatanını savunan da, Mehmetçik’i öldüren , askerine saldırırken isabet alıp ölen bu hainler de bizim evlâtlarımız ha? Olsa olsa satılmış, kandırılmış hainler sürüsü olabilir onlar… Kan dökücü caniler… Acımasız katiller…
Tamam onları da vatandaşımız olan analar doğurdu, eloğlu kandırdı diyelim, peki bunlar nasıl ağabeylerimiz, kardeşlerimiz oluyorlar?
Ağabey, büyüğümüz,saygı duyduğumuz kişilere denir. Kardeş, karındaş demektir. Aynı karından olan, aynı ana babanın yetiştirdiği, tasada sevinçte bir olan, birlik olan, aralarında ortak bir bağ bulunan…
Peki, ya “ şehit” ne demektir?
Şehit, yüksek bir ülkü uğrunda ölen kimseye denir. Şehit düşmek savaşta düşman eliyle vurulup ölmektir. Şehit ve şehit düşmek sözlerinin karşılıkları Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun 1945 yılında ilk kez hazırlayıp yayınladığı Türkçe Sözlük’te böyle yazıyor. Yeni sözlükleri bırakıp özellikle bu ilk sözlüklerimizi açtım yardım için.Sözlüğün sararmış, yer yer kopmuş sayfalarını çevirerek bu sözleri buldum ve karşılıklarını yazdım.
Aynı anda, dün, Tunceli Geyiksu kırsalında pusuya düşürülerek şehit olan teğmenimiz ve uzman çavuşumuzun haberi karşımda duruyor. İsimleri söylenmeyen iki de korucu şehit olmuş akşam. PKK’lı teröristler uzun namlulu silahlarla saldırmışlar köye.
Şehit Teğmen Bahadır Fuat Buharalıoğlu’nun resmi var sayfada. Gözlerimize bakıyor. Ta içlerine dik dik bakıyor teğmenimiz. Sorarak, isyanla, sorgulayarak bakıyor…
Jandarma Komando Uzman Çavuş Bekir Erciyes’in resmini de aradım buldum demin. Genç adam komando giyimiyle karşımızda güleç bir yüzle duruyor. Dağ gibi gövdeli, sağlam yapılı bir genç. Şehit olmadan on yedi gün önce bir paylaşım sayfasına yazı yazmış. Ahmet Şafak’ın Kan Türküsü şarkısının üstüne kendi resmini koymuş, şarkının sözlerini yazmış:
Ağlama baba, şeref ağlamaz,
Bugün benim düğünüm var.
Hey anam hey, hilal düşmüş kanım üstüne,
Ağlama baba, şeref ağlamaz.
Bu sözlerle başlayan şiir şöyle son buluyor:
Özlediğinizde beni, künyemi kaldırın bayrağa doğru,
Al şafaklarda yüzen al sancak tadında türküler söyleyin.
Ağlamayın gönlünüz türkülerle dolsun,
Son sözüm bu, “Vatan Sağolsun.”
Bekir Erciyes’in kardeşi de üç yıl önce şehit olmuş, Diyarbakır’da. Haberi duyan anası babası fenalaşmışlar, sağlık ocağına kaldırılmışlar. Evliymiş Bekir. Eşi yedi aylık hamileymiş üstelik. Bu yüzden eşine haber verememişler onun şehit olduğunu.
Jandarma Teğmen Bahadır Fuat Buharalıoğlu’nun anası babası da bu haberi doktor eşliğinde bir askerden almışlar. Anne Ayten ve baba Seyit Buharalıoğlu baygınlık geçirmiş. Sağlık görevlilerinin sakinleştirici iğne yapmalarına anne izin vermemiş.
"Şehit olurum diyordun, şehit oldun yavrum… Ben bu acıya nasıl dayanırım.!”diyerek ağıtlar yakmış oğluna.
“Bacılarına ne diyeceğim, bu haberi nasıl veririm. Ekim’de geleceğim demiştin. Kalp ameliyatı olmuştun…"
Şehit anası Ayten Ana sonunda şöyle ilenmiş:
"Memleketi bu hale getirenlerin ciğerleri yansın!.. Ben bu acıya nasıl dayanırım!..
Ya, işte böyle Arda! Bu işler topa tekme vurmaya benzemez!
Bir söz söylemeden dokuz kez yutkunacaksın!
Bu şehitlerimizi inciten, vatanın birlik ve bütünlüğünü yaralayan sözlerini Aydınlık gazetesi nedendir bilmem ters çevirerek almış sayfalarına. Çevir kazı yanmasın mı demişler, yoksa bu sözleri başka türlü mü anlamak istemişler, bilemedim. İşte başlıkları:
“Arda son saniye golünü şehitlere armağan etti.”
Bu gazeteye göre Arda demiş ki:
“Bu ülkede bir çok şehit var. Bu galibiyeti şehit ailelerine armağan etmek istiyorum.”
Keşke bu başlık ve içeriği doğruyu gösterseydi. Gerçekten böyle deseydin ve yukarıdaki bölücüleri sevindiren ihanet sözlerini milyonlara ulaştırmasaydın…
Ben seni tanımam, bir Cumhuriyet öğretmeni olarak, top tekmeleme oyununun milletleri uyutma oyunu olduğunu ve insanları uyuşturduğunu düşünürüm. Ama yine de çok hayranın olduğunu ve izleyeninin çok olduğunu biliyorum. Bizim evde bile izlendin o gece. O gece maçın golünü hazırlayan Kazak Mukhtarov senin hayranınmış. İki yaşındaki oğluna Arda adını verecek kadar seviyormuş millî yıldızımızı diye yazmışlar haberde. Bunu öğrenen Millî takımlar Müdürü de dün hemen Kazak oyuncuyu ziyaret ederek ona bir Arda Turan forması hediye etmiş.
Demek ki her yaptığın, her söylediğin olay oluyor. Büyük bir adamsın…
Bu sözlerin de kimbilir ne kadar kişiye bu haliyle ulaştı, kafaları karıştırdı, teröristi ise sevince boğdu…
Büyükler, şunu derler hep gençlere:
“Büyük lokma ye, büyük söz söyleme!”
Sonra sıkışınca söylediği sözü söylemedim diyeni uyarırlar:
“Bilmediğini söyleme, söylediğini inkâr etme.”
“Ne söyleyeceğini bilmiyorsan, bir şey söyleme!”
“Ayağı yürüten baştır,” derler. “Bataklık yerde kurbağa çok olurmuş.” Bataklık kurbağaları, sonra “fırsatı ganimet bilir,” bu sözleri her yerde kullanırlar…
“İki dinle, bir söyle, “ derler çok konuşana…
“İstediğini söyleyen, istemediğini işitir.” diye uyarır bir atasözü ağzını tutamayanları.
“Söz bir ağızdan çıkarmış ama yüz ağza girermiş.”
*
Bak şu saatlerde ülkemizde ne dolaplar çevriliyor, ne dümenler dönüyor?
PKK terör örgütünün siyasi kanadı olduğunu saklamayan, her fırsatta İmralı canisiyle görüşün, o bizim doğal liderimiz diyerek bölücübaşıyla
görüşme çağrısı yapan bölücü ırkçı parti BDP, kongre yapıyormuş bu gün Ankara’da ve özerklik ilân edecekmiş. Kongreye katılacak olanların listesini yayınlamışlar. Haber şöyle:
“Çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin yanı sıra yurtdışından da konuklar olacak. Kongrede Sırbistan Demokrat Parti, BASK Aralar Partisi, Alman Sol Parti, İsveç Sol Parti, İsveç Sosyal Demokrat Parti, Yunanistan PASOK, Avrupa Sol Partisi, Yeni Kıbrıs Partisi temsilcileri ile Meksika, ABD, Kanada ve diğer AB birliği üyesi ülkelerin büyükelçilerinin de kongreye katılacağı bildirildi.”
Türk ve Türkiye düşmanlarının hepsi, yedi düvel orda. Oyun büyük, oyun küresel! Oyun öldürücü!
Sarıldı ülkemiz. Sesimiz yok, dilimiz yok, ülkemizin sahibi yok!.. Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyanı yok!..
Beyinlerin esir alındığı bu kara günlerimizde, bir de sen vurma bari…
Milletimizle kenetlenip karşı çıkma, vatana millete hizmet etme yerine bunların ekmeğine yağ sürmek yakıştı mı?
Oldu mu Arda, söylediklerini kulakların duydu mu?
Hiç olmazsa acılı ananın, şehit anası Ayten Ana’nın bu sözleri seni ve senin gibi söylediğini bilmeyenleri veya kandırılmışları, aymazları, kendini bilmezleri uyarsın. Ne diyor şehit anası?
“Memleketi bu hâle getirenlerin ciğerleri yansın!
Feza Tiryaki, 4 Eylül 2011