DİPLOMASI - STRATEJİ VE BAĞIMSIZLIK

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

DİPLOMASI - STRATEJİ VE BAĞIMSIZLIK

İletigönderen mithat akar 1923 » Sal Ara 15, 2015 21:08

DİPLOMASI - STRATEJİ VE BAĞIMSIZLIK

Başlamadan önce ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Adana'daki İncirlik Hava Üssü'nden yaptığı açıklamada "“Türk güçlerinin IŞİD’e yönelik hava ve kara operasyonlarına katıldığını görmekten memnun oluruz. Ayrıca bulundukları noktanın gerektirdiği şekilde kendi sınırlarını kontrol etmeleri de çok önemli” dedi.Şimdi bu mesajdan yola çıkarak diplomasi-strateji ve bağımsızlık konusunu inceleyebiliriz.

"DİPLOMASİ SİLAHSIZ SAVAŞTIR"

Diplomasinin en genel gören tanımı,"silahsız savaş" olarak ortaya koyulmuştur.Bir ülkenin diplomasisi ,o ülkenin genel politik,askeri,ekonomik yapısının bir parçası olarak şekillenir.

Ülkenin jeopolitik konumu,ekonomik-askeri gelişmişlik düzeyi kadar;devlet geleneği,toplumun kültürel yapısı gibi etmenler de diplomasiyi şekillendirir.

Diplomasi aynı zamanda ,politik iktidarların ve askeri kurumların uluslararası güvenliğini olduğu kadar , iç güvenliğini de etkiler.Eğer , bir ülkenin iktidarı kendi milli güç unsurlarına dayanarak politika üretiyor ve ülkesinin ulusal çıkarları ekseninde strateji üretiyorsa o ülkenin bağımsız olduğuna kanaat getirebiliriz.Tersi durumda yani,kendi milli güç unsurlarını başkalarının çıkarları ekseninde değerlendiriyorsa,o ülkenin gerçekten bağımsız olduğunu düşünmek çok zor olacaktır.

Bağımsız ülkeler askeri ve ekonomik kararlarını,milli bağımsız politikaları sonucu belirlerler.Savaş ya da barış kararlarını,milli eğitim politikalarını ve nihayetinde diğer ülkelerle olan ilişkilerini ( diplomatik ilişkileri) de milli egemenlik ve milli bağımsızlık ölçütünde ortaya koyarlar.

Şimdi yukarıdaki genel tanımdan yola çıkarak ne kadar bağımsız olduğumuza siz karar verin:

Türkiye ABD'nin Irak'ı işgali ile birlikte kurulan Uydu Kürt Devleti'ni ( Barzani devleti ) ilk tanıyan ülkelerden biridir.Irak'ın kuzeyindeki Kürt devleti , ABD'nin Türkiye'yi de kapsayan "Büyük Kürdistan" planının bir parçasıdır ve Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit etmektedir.Barzani devleti ile kurulan "diplomatik" ilişki ,Türkiye'nin dış ilişkilerindeki en büyük handikaplardan biridir.

Not:1998-2002 yılları arasında Genelkurmay Başkanı olan Org.Hüseyin Kıvrıkoğlu Irak'ın kuzeyinde kurulacak bir Kürt Devletini savaş nedeni saymıştı.Org.Kıvrıkoğlu görev yaptığı süre boyunca ABD'nin Ortadoğu stratejisine dikkat çekmiş;bu stratejinin Türkiye için tehdit oluşturduğunu açıkça dile getirmişti.

Diğer bir örnek Suriye'dir.2000-2011 yılları arasında ekonomik-politik-ticari ilişkilerinde istikrarlı bir seyir izleyen Türkiye-Suriye ilişkisi ,Türkiye'nin ticaret hacmini genişlettiği gibi,Suriye'nin bölücü terör örgütüne yönelik 1993-99 arasında vermiş olduğu desteğinde kaldırılmasını sağlamış ve Türkiye'nin hem iç güvenliğine hem de sınır güvenliği ve ulusal güvenliğine büyük katkı sağlayan bir durum ortaya koymuştu.Suriye'nin 2004'te ABD'nin ekonomik-siyasi egemenliğini kabul etmemesi ABD ve ABD ile birlikte hareket eden diğer ülkelerin Suriye'ye dönük kaos operasyonunun başlangıç nedenini oluşturur.Türkiye'deki politik iktidarın burada kendi milli menfaatlerimiz doğrultusunda hareket etmesi gerekirken;ABD'nin çıkarları doğrultusunda Suriye rejimini yıkmak isteyenlere ortak olması ,en başta Türkiye'nin milli güvenliğine zarar vermiştir/vermektedir.Suriye tezkeresinin onaylanması ile başlayan süreçte bölücü terör örgütünün eli güçlenmiş/terör örgütü Suriye'yi adeta bir "iç savaş okulu" düzeyinde kullanmıştır/kullanmaktadır.

Kaldı ki ABD'nin ilk hedeflerinden biri Irak'taki Kürt devletine komşu yeni kantonlar oluşturmak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaktır.Bunun Türkiye'nin iç güvenliğini etkilemeyeceğini kimse iddia edemez.Türkiye'nin bağımsız bir milli strateji ortaya koyamaması , diplomasiyi de olumsuz etkilemiş;sınır güvenliğimiz ortadan kalktığı gibi iç güvenliğimiz de zedelenmiştir.

Politik iktidar,kendi cellatları ile ( daha doğrusu Türkiye ve Türk düşmanları ile ) adeta bir protokol ilişkisi sürdürmüştür/sürdürmektedir.Çünkü Mİlli Stratejisi yoktur şu anda Türkiye'nin.

Sınır komşusu ülkelerde ,Irak'ta Barzani ile Suriye'de terör örgütleri ile Türkiye'de ise 2006'dan bu yana PKK ve uzantıları ile "mutabakat" halinde olan iktidar;Irak Devleti - Suriye Devleti ile değil;bu devletlerin merkezi yapısını bozan ve bozmak için uğraşan aşiretler ve örgütlerle temas halindedir.PKK ise Türk Devlet varlığına son vermek isteyen bir örgütken,2006-2015 arasındaki süreçte resmen bir AKP-PKK ittifakı yaşanmıştır.Şimdi operasyonların hızlandırılmasının sonucunda eğer askeri operasyonları destekleyen bir siyasi irade ortaya konulamazsa;önümüzdeki dönemde yeni bir ABD-AKP -PKK üçlemesi ile karşılaşabiliriz.

Irak-Suriye-Rusya ile sorun yaşamamızın temel nedeni ,milli bağımsız dış politika ortaya koyamamış olmamızdır.Bunun altında ekonomik-politik-askeri ve tarihsel bir çok neden yatmaktadır.Fakat şu çok net bir gerçektir :Kendi milli stratejisine sahip olmayan ülkelerin iktidarları,tartışılmaz olan "mili egemenliği başka ülkelere devretmek" suçunu işlemektedirler.Bunun tarihteki adı mandacılık,günümüzdeki tanımı emperyalizmle işbirliği halinde topraklarımızın işgaline davetiye çıkarmaktır.

Bu gaflet ve ihanet içerisinde olanlara ,Milli Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki güç sahiplerinin sonunu hatırlatırım.

Mithat Akar - Gaziantep
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x