Diyarbakır Meydanında Barzani Yoktu Ama O Proje Erdoğan'ın Yanındaydı
IŞİD sadece Suriye'de PYD/YPG'ye değil, Irak'ta da birilerine “ön açtı”; Sincar'a PKK'nın, Kerkük'e Barzani'nin yerleşmesini sağladı!..
O sayededir ki, Kerkük'te Barzani “bezi” dalgalandı, hemen ardından “Barzanistan”ın bağımsızlığı için karar aşamasına gelindi.
Ankara'dakiler hâlâ Barzani'ye toz kondurmuyor, “bez” meselesinin Barzani'nin muhalifleri Talabani, GORAN hareketi ve İran'ın işi olduğunu savunuyor. Ki, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İlnur Çevik de bugünkü yazısında aynı görüşü dillendirip, “Barzani'nin ciddi bir siyasi, hatta askeri kuşatma altında olduğunu”, bu yüzden de “Kuzey Irak’taki Kürt kamuoyu önünde muhaliflerine karşı kozlarını kullanıp yerini korumaya çalıştığını” anlatıyor. Barzani'ye toz kondurmama yönündeki aklın merkezi anlaşılıyor, değil mi?
Kerkük'e “bez” işi, Talabani ve GORAN'ın başının altından çıktı, öyle mi?
Pekala, “bez”den sonra Barzani yönetiminin, bunun “yasal ve normal” olduğunu savunması;
Hemen ardından Barzani ve Talabani takımlarının “bağımsızlık referandumu” tarihinin belirlenmesi için ortak komisyon kurma kararı alması, bu toplantıdan sonra yapılan açıklamada da “bez” için, “dalgalandırılması yasal ve anayasaya göredir” denilmesi, ne iştir?
-Bağımsızlık da Ankara'nın “Jesti” Olmasın?-
AKP-Barzani ilişkisini anlamak için çok geriye gitmeyelim.
Aralık'ta Barzani'nin televizyonu Rûdaw'a demeç veren AKP Sözcüsü Yasin Aktay, şunları söyledi:
“FETÖ darbe girişiminin bir amacı da Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yi devirmekti. Eğer darbe başarılı olsaydı Barzani de ayakta kalamazdı, çünkü bir hedef de oydu. Şu an da YPG, PYD ve PKK’nın birinci dereceden düşmanı Türkiye olduğu kadar Barzani’dir de. Barzani’ye karşı darbe yapmak istiyor. Çünkü Barzani milli bir çizgide. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a duydukları nefretin aynısını Barzani’ye de duyuyorlar.”
Daha önemlisi; “Irak'ta bir Kürt devletinin ilânı konusunda” dedi ki;
“Aslında resmi görüşümüz şudur; Biz Irak’ın bölünmesini istemiyoruz. Ne Irak’ın ne de Suriye’nin. Çünkü parçalanmaktan hiç kimse güçlenmemiştir. Yine de bu konu Irak’ın iç işleridir, alacakları karara saygı duyarız.”
Yaklaşık 4 ay önceki bu açıklamaya dikkat buyurun; “Resmi görüş”, Irak'ın bölünmemesi yönünde olsa bile bir de gayrı resmi görüş varmış; “Barzanistan” Irak'ın iç işiymiş, alacakları karara saygı duyarmışız!..
Erdoğan'ın Başdanışmanı İlnur Çevik bugünkü yazısında, Barzani'nin Türkiye'ye gelişinde İstanbul ve Ankara havaalanlarına o “bez”in asılmasıyla ilgili olarak, “Hükümetin, misafire bir jesti” diyor.
AKP Sözcüsü'nün o sözleri, “bez”den önce “bağımsızlık jesti” yapıldığını ve gerçekte bugüne bağıra bağıra gelindiğini göstermiyor mu?!.
Barzani Türkiye'ye teşriften önce Münih'te gerçekleşen Uluslararı Güvenlik Konferansı'ndaydı. Burada ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, ABD Savunma Bakanı James Mattis, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandian, Kuveyt Dışişleri Bakan Yardımcısı ve çok sayıda yetkilinin yanısıra Başbakan Binali Yıldırım'la da görüştü. Bu görüşmelerden sonra da “Kürdistan bölgesinin uluslararası arenada ağırlık kazandığını” belirterek, “Bölgenin durumu ve Kürdistan’ın kaderi hakkında dünyadaki etkili güçlerin temsilcileriyle görüşmek umut vericiydi. Evlatlarımız Kürdistan için bedel verdi. Bu, verdiğimiz bedellerin karşılığıdır” dedi.
Türkiye'ye hareketinden önce de bir Alman Gazetesi'ne şu açıklamayı yaptı:
“Irak’ın güçlü bir merkezi hükümet tarafından yönetilen devlet olarak günleri sayılı. Bağımsızlık referandumu ulusal bir haktır. Bu, bizimle Bağdat arasındaki bir iç mesele. Türkiye ve İran’la bir ilişkisi yok. Irak’la anlaşabilirsek, bunun Türkiye’yle bir bağlantısı olmaz. Türkiye ile ilişkilerimiz çok dostane ve iyi. Türkiye, Kürdistan ekonomisi için en önemli koridor. Biz sıkı bir dostuz. AK Parti iktidara gelmeden önce, Türkiye’nin Kürt politikası iyi niyetli değildi. AK Parti de başlangıçta değildi. Bizim Türkiye’nin düşmanı olmadığımızı Ankara anladı. Yeni sayfa açıldı. Erdoğan’la ben güveni kurduk.”
Bunları söyledikten sonra 26-27 Şubat'ta Türkiye'ye gerçekleştirdiği “çalışma ziyaretinde”, Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'la görüştü.
Hepimiz havaalanlarında yapılan “jest”le meşgûl olduğumuzdan, “bağımsızlığın” görüşülüp, görüşülmediğini çok az kimse merak etti.
Merak edenlerden birisi de hükümete yakın kaynaklardan iyi bilgi alan Yeni Şafak Yazarı Mehmet Acet'ti. Acet 6 Mart'ta, “Barzani'ye bağımsızlık sözü mü verildi?” başlıklı yazısında, MHP çevrelerinden böyle bir duyum gelince, işin aslını ilgililere sorduğunu, “Böyle bir konunun hiçbir şekilde gündeme gelmediği” cevabını aldığını bildirdi.
Peki Barzani'nin birkaç gün önceki “bağımsızlık referandumu” açıklaması üzerine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ne söyledi? Şunu:
“Biz bu konuyu daha önce Kürt Bölgesel Yönetimiyle konuştuk. Biz bunun yanlış adım olacağını düşünüyoruz. Hem DEAŞ ile mücadele hem PKK ile mücadele bağlamında, güvenlik risklerinin hat safhada olduğu bir döneme bunun gündeme getirilmesini doğru bulmuyoruz. Ayrıca Irak’ın parçalanması adımı başka bölgelere de yayılır, bunun bedelini de herkes öder.”
Demek ki, neymiş? Görüşmüşler!.. Ve anlaşılan Barzani “sıkı dostlarını” dinlememiş!..
Sürpriz mi?
Erdoğan 2 gün önce Diyarbakır'da miting yaptı. Hepimiz, “PKK'ya yeniden müzakere” mesajı verip vermediğini ve “Tek millet diyoruz. Dikkat edin. Türk demiyoruz, Kürt demiyoruz, hepsini içine alan bir ifade kullanıyoruz. Yani 80 milyonuyla tek millet” sözlerinin anlamını çözmeye çalışıyoruz.
Ben ise yanındaki bir kişiye dikkat çekmek istiyorum. AKP Diyarbakır eski milletvekili Ali İhsan Arslan da oradaydı.
Arslan kim? Erdoğan'ın 2005'te Diyarbakır'da başlattığı “Kürt açılımının” mimarı...
Daha o günlerde, “Bu soruna Sevr ve Lozan görüşmelerindeki perspektiften bakamayız. Çağdaş bir açıdan bakmamız gerekiyor... En doğru çözüm, Türkiye-Barzani ittifakı. Böyle bir ittifak, Türkiye'yi Ortadoğu'da güçlü kılar” diyen,
Ve
Günü geldiğinde Barzani'nin bağımsızlığını ilân etmesini, “Komşumuz olan her devletle dostluk ilişkisi içinde olmamız gerekiyor. Ayrıca 70 milyonluk bir Türkiye'nin 3 milyonluk bir oluşumdan ne gibi endişesi olabilir?” sözleriyle sahiplenen isim.
Özetle, Diyarbakır mitinginde Barzani yoktu, ama o proje Erdoğan'ın hemen solundaydı!..
Müyesser YILDIZ, 3 Nisan 2017