Dökülen Kanların Sorumlusu AKP İktidarıdır
20 Ağustos 2012 günü Gaziantep’te PKK’lı teröristlerin bomba yüklü araçla düzenlediği hain saldırıda 9 yurttaşımız yaşamını yitirdi, 4’ü ağır 69 yurttaşımız yaralandı. PKK saldırıları nedeniyle son bir ayda 50’ye yakın asker ve polisimiz şehit oldu, onlarcası da yaralı.
Son aylarda PKK taktik değiştirerek hem kırsal hem de kentlerde saldırılarını yoğunlaştırmış, özellikle Güney Doğuda “Türk devletinin egemen olmadığı /olamadığı” propagandasını yaymaya yönelmiştir. İzmir Foça, Hatay-Dörtyol ve son olarak Gaziantep saldırıları, ABD tarafından teslim alınan AKP’nin Suriye’ye müdahale edebilmesinin önünü açmak, meşrulaştırmak için ABD, İsrail, AKP, PKK, BDP tarafından tezgâhlanmaktadır. Bu nedenle Şehit yurttaşlarımızın, dökülen kanların sorumlusu AKP iktidarıdır.
ABD, AKP yöneticilerini teslim almış, Suriye üzerine kirli/kanlı bir savaşa sürüklemektedir. Ancak Türk halkını henüz teslim alamamış, savaşa ikna edememiştir. Türkiye’nin PKK tarafından savaş alanına çevrilmesinin altında yatan ilk ve önemli gerçek budur.
Diğer yandan PKK, özellikle Hakkâri’de, genelde Güney Doğuda toplumsal, siyasal ve askeri iktidar oluşturma yolunda önemli bir mevzi kazanmıştır. Nitekim Hüseyin Aygün’ün sözde kaçırılması olayı ile ilgili olarak PKK tarafından yapılan açıklamada “gözaltına alınan” Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, gerekli (hukuki ve fiili) işlemler tamamlandıktan sonra, serbest bırakılacağı” söylenmiştir. Atatürk devrimciliğini simgeleyen “Tunceli” yerine, cumhuriyet öncesi aşiretlerin ve feodal ağalığın simgesi olan “Dersim Milletvekili” söylemi bir yana, “gerekli hukuki ve fiili işlemler” söylemi Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde, bu işlemleri gerçekleştirecek “yeni bir devlet Otoritesi”nin varlığını gösterme amaçlıdır. Buda bilinçli, planlı, programlı bir PKK stratejisidir.
PKK tarafından “kaçırılıp(!) bırakılan” Milletvekilinin Atatürk Anıtı yerine Dersim ayaklanmasının önderi, Cumhuriyet ve devrimlerin amansız düşmanı Seyit Rıza’nın heykeli önünde yaptığı açıklama düpedüz eşkıyanın propagandası niteliğindedir. Kendisini “kaçıran” eşkıyayı en ağır biçimde lanetlemek yerine, ulusal ve uluslararası kamuoyuna, onların “terörist” değil “halk savaşçıları”, isteklerinin ise “haklı ve meşru” olduğunu ilan etmiştir.
Böylece, mensubu olduğu/edildiği partinin kurucusu Atatürk’e değil, Atatürk’ün savaştığı emperyalist haydutların uşağı Terörist Seyit Rıza'ya bağlılığını bir kez daha kamuoyuna açıkça duyurmuştur.
Cumhuriyetle hesaplaşmak isteyenlerle, Yani AKP-BDP-PKK ile, Cumhuriyeti kuran partinin kimi Milletvekilleri ve yöneticilerinin aynı amaçta buluşmuş olmaları bize Türkiye’nin gerçekten büyük ve ciddi bir tehdit, tehlike altında olduğunu göstermektedir.
Genelkurmay başkanının terör örgütü lideri olmaktan tutuklayan, PKK militanlarını nasıl daha çok özgürleştiririz diye çaba gösteren, PKK’yı koruyup, kollayan, Barzani’ye ses çıkarmayan/çıkaramayan, Meclis’teki teröristlerin dağdaki PKK’lılar ile kameralar önünde kucaklaşmasına “Allah Muhabbetlerini artırsın” dışında tek söz söyleyemeyen, ama Suriye’de rejimin ABD adına ele geçirilmesi için ABD Genelkurmayından bile daha çok çaba harcayan Recep Tayyip Erdoğan’ın katkılarıyla, Türkiye’nin Güneydoğusunu’ da içine alan “Birleşik Büyük Kürdistan” devletinin inşası tamamlanmak, “Arap Baharı”, “Kürt Baharı” olarak Türkiye sınırlarının içine girmek üzeredir.
Bu nedenlerle, Türk halkının aklı ve zekâsıyla alay edercesine “düşmanın dağlarda olduğunu“ söyleyenler bizimle “Cambaza bak” oyunu oynamaktadırlar. Düşman yalnızca dağlarda değil, artık şehir merkezlerindedir, iktidardadır, muhalefettedir, TBMM çatısı altındadır.
Bir kez daha yineliyoruz son 10 yılda şehit edilen yüzlerce Asker, polis, öğretmen, kamu görevlisinin kanları AKP’nin ellerindedir. AKP’nin kanlı ellerini tutan, yönlendiren ise ABD ve Batılı Küresel Çetedir. Terör eylemlerinin sorumluları, bir yandan komutanları, yurtseverleri zindanlara doldurup, Türk Silahlı Kuvvetlerinin elini kolunu bağlarken, diğer yandan, kapalı kapılar arkasında PKK canileri ile görüşmeler yapanlardır.
AKP iktidardan gitmedikçe, Küresel çetenin dayatmalarını elinin tersiyle itecek “Milli Hükümet” kurulmadıkça akan kan durmayacaktır.
Son olarak Gaziantep te katledilen ve vatan savunmasında şehit düşen tüm yurttaşlarımıza Tanrıdan rahmet, Ailelerine ve Türk Ulusuna Başsağlığı diliyoruz.
Mahmut ÖZYÜREK, 22 Ağustos 2012
ADD Isparta Şube Başkanı