Dost, Müttefik, Kardeş Değil Bunlar! / Erdal SARIZEYBEK

Emekli Jandarma Albay - Yazar

Dost, Müttefik, Kardeş Değil Bunlar! / Erdal SARIZEYBEK

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Kas 25, 2010 21:22

Dost, Müttefik, Kardeş Değil Bunlar!

Çekiç gücü getirdiler, PKK’yı başımıza bela ettiler…

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 29 Kasım 1990'da, Irak'ın 15 Ocak 1991'e kadar Kuveyt'ten çekilmemesi halinde kuvvete başvurulmasını öngören bir karar aldı. Irak çekilmedi ve savaş başladı. Çöl Fırtınası adı verilen savaş 16-17 Ocak 1991 gece yarısı ABD öncülüğünde Irak'a karşı girişilen geniş çaplı hava akımıyla başladı.

Savaş boyunca kesilmeden süren hava bombardımanı, izleyen birkaç hafta içinde Irak'ın komuta ve iletişim altyapısını, elektrik üretim kapasitesini, havaalanlarını ve hava savunma sistemini, kimyasal silah ve nükleer araştırma tesislerini büyük ölçüde yok etti. Irak Cumhuriyet Muhafızları 27 Şubat'ta saf dışı kaldı.

ABD başkanı George Bush 28 Şubat'ta ateşkes ilan ettiğinde, Irak direnişi bütünüyle kırılmış bulunuyordu. Ateşkes 28 Şubat günü uygulamaya konuldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 686 sayılı kararının Nisan ayının ilk haftasında Irak tarafından kabul edilmesi ile birlikte savaş resmi olarak bitti[1].

Irak'ın yenilgisinden hemen sonra Saddam yönetimini hedef alan halk ayaklanmaları ülkenin önemli bir bölümünü sardı. Mart 1991'de Basra ve çevresinde başlayan, iki hafta süren ve Bağdat'a kadar sıçrayan Şii ayaklanması Irak kuvvetlerince sert biçimde bastırıldı. Şii ayaklanmasından birkaç gün sonra da kuzeyde Kürt ayaklanması başladı. Ayaklanmalara karşı Saddam Hüseyin yönetiminin giriştiği sindirme harekatının vardığı boyutlar yeni bir uluslararası bunalım yarattı.

Toplu katliam korkusuyla Türkiye ve İran sınırlarına 1.5 milyon Kürt yığıldı. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler bir kurtarma harekatı başlattı. BM Güvenlik Konseyi Irak'tan Türkiye ve İran'a sığınan mülteciler konusunda özel olarak toplanarak şu kararı aldı[2];

"Güvenlik Konseyi, Genel Sekreter'in Irak'ta gerekirse bölgeye tekrar heyet gönderme temelinde, Irak yetkilileri tarafından her türlü baskıya maruz kalan Irak sivil halkının ve özellikle Kürt halkının dramıyla ilgili insancıl çabaların devam ettirilmesini talep eder."

7 Nisan'da "Huzur Operasyonu" (Operation Provide Comfort)'nu başladı. Bu operasyonla Türk sınırına bitişik bir "Güvenli Bölge" (Safe Haven) oluşturuldu. Kürtler bu bölgede toplandı. 10 Nisan'da 36. paralelin kuzeyindeki bölgeye uçuş ve müdahale yasağı kondu. Bu yasakla Güvenli Bölge artık BM'nin değil fiilen ABD'nin yetkisine girdi. Aynı süreçte Kürdistan Cephesi "De Facto" olarak bir parlamenter sistemi benimseme kararı aldı. 19 Mayıs 1992'de ilk seçim yapıldı ve Kürt Parlamentosu kuruldu.

Barzani artık "Özerk Kürt yönetimi lideri" idi.

Saddam, savaş sırasında Türkiye'nin ABD tarafında yer almasına kızgındı. Kürtlerin Türkiye sınırına yığılması ve olası bir müdahalenin Türkiye tarafından yapılması ihtimaline karşılık, PKK ile doğrudan ilişkiye girdi ve örgütü Irak kuzeyinde Türkiye'ye karşı bir savunma hattı oluşturmak üzere destekledi.

ABD'li müttefiklerimizin görmezden geldiği bu destek sonucu PKK, Şemdinli güneyinde yer alan Hakurk, Ari, Lolan ve Basyan, Çukurca güneyinde Avaşin, Şırnak güneyinde Haftanin, Sinat ve Zap gibi önemli alanlarda mevzi kazandı. Sayısal gücü ise on bini aşkındı. Gerisini Binbaşı Cem Ersever'den dinleyelim:

"Kuzey Irak'ta Saddam Hüseyin tarafından bir sürek avı başlatılmıştı. İnsanlar panik halinde Türkiye ve İran'a sığınıyordu. Üstelik bu insanlar, Apo daha doğmadan önce "Kürtlük adına mücadele" yürüten insanlardı. Abdullah Öcalan'ın kurtarmaya çalıştığı (!)Kürtlerdi, bu insanlar. Ancak bu insanlar Saddam tarafından kovalanırken Apo'nun adamları, Saddam'ın askerleriyle birlikte Kürtlerin geride bıraktıklarını yağmalamakla meşguldüler. Evet, Apo'nun ünlü gerillaları talan ve çapul peşindeydiler. Kuzey Irak boşaltılıyor, meydan Apo ve adamlarına kalıyordu:

"...Halkımızı, kadın-çocuk Saddam'ın faşist güçleriyle çarpışırken ve onları adım adım ülkeden kovarken, Apo'nun Merkez Yürütme'si Irak Muhaberatı'nın konuğu oluyordu...PKK-VEJİN'in bildirisi.."

Apo ve adamları, 1991 bahar ayları boyunca Kuzey Irak'ta çapul ve talan ile elde ettiği silah, cephane gibi malzemeleri depoluyor, mevzilerini tahkim etmeye çalışıyordu. Daha da önemlisi, kurtarmaya çalıştığı Kürt kardeşleri(!) nin kanı üzerinde bu mevzileri pekiştirmeye çalışıyordu. Ve bu işleri ünlü Kürt kasabı Saddam Hüseyin'in askerleri ile birlikte yapıyordu.

Kriz boyunca PKK'nın beklediği gibi Türk birlikleri Kuzey Irak'a girmedi ama Türkiye de bu sorunun içine çekilmişti artık. Amerika tarafından Türkiye'nin eline Darbı Mesel'deki meşhur değnek tutuşturulmuştu. Türkiye ya toprakları üzerinde Çekiç Güç'e izin verecek, ya da Saddam ve Apo'nun sürek avından kaçan yüz binlerce Iraklı Kürt'e sınırlarını açacaktı.

Türkiye birinci şıkkı tercih etti, Çekiç Güç nezaretinde Kuzey Iraklı Kürtler tekrar yerlerine döndüler. Ancak, sınır boyunda PKK çeteleri bir ara hat oluşturarak, Iraklı Kürtler ile Türkiye arasında ki bir şeridi ellerine geçirdiler(Botan-Behdinan). Bu şeridi tahkim etmek için, Hakkari-Şırnak illerinin köy ve kasabalarını kullandıkları gibi, Kuzey Irak'taki şehir, kasaba ve köyleri yedeklediler. Yani hem kuzeyden hem güneyden manevra imkânı elde ettiler. Öte yandan bu şeridin Doğu ucunda İran'a, Batı ucunda Suriye'ye kanallar oluşturdular".

Türkiye, savaşa girmediği halde 1. Körfez Savaşı'nda kaybeden taraf olmuştur. Savaş sonrası Saddam'ın Kürt isyanlarını bastırmak için Irak kuzeyindeki Barzani peşmergelerine saldırması, bunun sonucunda ortaya çıkan sığınmacı sorunu, dünya kamuoyu gündemine Kürt sorunu olarak çekilmiş olup, Türkiye hala bu sorunla uğraşmaktadır. Yine savaş sonrası Barzani fiili durum yaratarak Özerk Kürt Yönetimi kurmuş ve gelecekte Türkiye'ye tehdit olacak olası bağımsız bir Kürt Devleti'nin temelini atmıştır.

1992'nin Aralık ayında Uğur Mumcu bu tehlikeyi görmüş ve kalemiyle Cumhuriyet gazetesinden haykırıyordu;

"Çekiç Güç'e "Evet" dedikten sonra "Kuzey Irak'ta Kürt Devleti'nin kurulmasına karşıyız" demenin bir anlamı var mı? Kimi inandırır bu sözler? Çekiç Güç'ün amacı, "Federe Kürt Devleti"nin kurulması ve kurulan bu devletin Batı askeri gücüyle korunmasıdır. Bu sonuç, Kürtler açısından Kürtler'e özerklik veren 1920 Sevr Anlaşması'nın 64. Maddesinin gerçekleşmesidir..."

Körfez savaşının sonucuna ilişkin elimizde iki belge daha bulunmaktadır; biri; Genelkurmay Başkanlığı'nın 12 Nisan 2007 tarihli basın açıklamasıdır. Diğeri ise Ankara DGM'de görülen Öcalan davası tutanaklarıdır.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, PKK'nın nasıl güç kazandığını 12 Nisan 2007'de yaptığı basın açıklamasında şu sözlerle ifade etti;

"1991 yılındaki Körfez harekatından sonra Kuzey Irak'taki 36. paralelin

kuzeyinde bırakılan bölgede, bitme noktasına gelen terör örgütü PKK, orada güç kazanmaya başlamış ve 1992'den itibaren terörün boyutu zirveye çıkmıştır.

Bu savaşta Türkiye Cumhuriyeti koalisyon güçlerine destek vermiştir. Ancak sonucunda Türkiye zarar görmüştür. 36. paralelin kuzeyinin Saddam'a yasaklanmasıyla, bu, kuzeydeki insanları korumakla birlikte aynı bölgede PKK'ya korunma bölgesi oluşturmuş ve bugünkü durumu da yaratmıştır. Hala da bu durum artarak devam etmektedir. O karakolların basılması, kitle halinde zayiat verdiği dönemler hep bu döneme rastlar[3]."

Türkiye bu savaşta yaklaşık 100 milyar dolarlık bir ekonomik kayba uğramıştır.

Savaş sonrasında uluslar arası bir Kürt sorunu ile karşı karşıya kalmıştır.

Irak kuzeyinde Kürdistan adıyla Özerk Kürt yönetimi kurulmuştur.

Sayıları on bini aşkın bir PKK tehdidi ortaya çıkmıştır.

Kısacası Türkiye, Körfez savaşında izlediği Özal siyasetiyle kaybeden taraf olmuştur.

Bu tespitlerimizin kanıtlarını toplamak için gelin Şemdinli'ye gidelim, Özal'ı da alalım yanımıza, bakalım neler yaşanmış, birlikte görelim...

KURT KAPANI'ndan...

____________________________________
[1] TÜRKSAM, - Mehmet Şükrü Güzel'in 23 Mart 2010 günlü Irak konulu makalesi (http://www.turksam.org/tr/).
[2] BM'in 5 Nisan 1991 gün ve 688 Sayılı Kararı.
[3] Genel Kurmay Başkanlığı'nın 12 Nisan 2007 günlü Basın Açıklaması.


Erdal SARIZEYBEK, 21 Kasım 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x