« DOSTUM SARKOZY »
« Dostum Sarkozy » gözaltına alındı.
Kaddafi’den seçim propagandası için aldığı ‘rüşvet’ yüzünden.
Yanlış anımsamıyorsam ‘elli milyon dolar’ mı ne idi.
O günlerde bu civarda bir ‘miktar’ olduğu söyleniyordu.
Sonra ne oldu ?
Belki de Kaddafi, « Bak ‘dostum Sarkozy’, eğer ABD ile falan işbirliği yapar ve Libya’ya saldıracak olursan ‘rüşvetin belgesi’ni açıklarım » demiş olabilir.
Ve ‘Dostum Sarkozy’, ABD’lilerle yaptığı toplantıda ‘Libya’ya saldırı şart’ kararı alınacağını gördüğü anda, toplantıdakilere çaktırmadan salondan çıkıp, Kaddafi daha ağzını açmadan, Fransanın yeni jetleri Rafale’leri Libya’ya gönderdi.
Tabii ardından ABD, NATO-mato Libya’yı hallaç pamuğu gibi attılar.
Türkiye’deki ‘Sarkozy’nin dostu’ önce, ‘NATO’nun Libya’da ne işi var?’ falan diyecek oldu.
O arada, biri çıkıp, “Bak dostum ‘üç nokta’, sesini kesmezsen...” demiş olabilir.
Ve ‘Üç nokta’, hemen, Türkiye’nin dostu olan Kaddafi’nin ipinin bir an önce çekilmesi için, dostu Davud’u seferber etti.
Özel ulaklar mı dersiniz, valizle para mı, ben anlamam, sizin ‘stratejist’lerinize sorunuz.
Ancak geçerken belirteyim ki, Aydın Doğan denilen ama özde ‘Aydınlığı Boğan’ her kim ise, onun Fırat’lı Dicle’li yazar ve yorumcularıyla ‘desinformasyon’a atağına geçmişti bile.
Bu ‘Medya’ konusuna az ileride yeniden değineceğim.
Şöyle oldu, böyle olduyu da geçip; Fransız Adaleti’ne gelelim.
Deniyor ki, ‘Fransız Adalet Sistemi’, Avrupa’daki 45 Devlet’in ‘en sonuncusu’.
Kişi başı düşen mahkeme, yargıç-savcı (magistrat) ve memur sayısı bakımından ‘Avrupa’nın en gerisi’nde..
Bu duruma karşın ‘Dostum Sarkozy’ gözaltına alınabilmiştir.
O zaman buraya bir ‘mim’ koymak gerekmektedir.
Yargılanıp/yargılanamayacağına ilişkin ise Mittterand’ın ‘hukukçu’ olan Dışişleri Bakanı Roland Dumas yargılanabilir diyor.
Ve hatta ‘Uluslararası Adalet Divanı’na falan gitmeden, Fransız Hukuk Sistemi içinde yargılanabilir.
Sadece ‘Dostum Sarkozy’ mi?
Hayır, ‘sostalist’ başkan François Hollande ve onun Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian da yargılanabilirler.
Bu kez, ‘Suriye Davası’ yüzünden.
O zaman buraya da bir ‘mim’ koyalım, etsin iki.
Bu sonuncusu Macron’un ‘Avrupayla İlişkiler ve Dışişleri Bakanı’ mı ne ?
Yani halihazırda ‘Fransa’nın ulusal çıkar’larını yönetmekte..
Yani, ‘hukuksal açıdan’ yani ‘kağıt üzerinde’ yargılanabilirler.
Ama ‘guguk açısından’ yani ‘el mi yaman bey mi yaman’ açısından yargılanmaları olanaksıza yakın.
O zaman bu bölümü şöyle bitirebiliriz: dünya genelinde bir ‘politik sınıf’ var ki, dünyadaki bütün ‘insanlığa karşı suçların’, ‘doğaya karşı işlenen cinayet’lerin sorumlularıdırlar.
Hem de A’dan Z’ye.
Amma velakin, bunları ‘iktidar’dan söküp atmak neredeyse olanaksız.
Çünkü, yukarıda andığımız Aydınlığı D-(b)oğan gibi ‘medya patron’ları bunların ‘günah’larını hep ‘sevap’mış gibi göstermek üzerinedir.
Edendim Hande Fırat gibi, ‘Türkiye’nin en güvenilir ikinci kişisi’ gibi ‘kızlarımız’a karşı ayıp olmaz mı?
Olmaz.
Asıl ayıp, bunların ‘nitelik’ ve ‘misyon’larını görmezden gelmededir.
Örneğin Fransa’da Jean-Loup Izambert adlı bir ‘Araştırmacı-gazeteci’, bizim Uğur Mumcu’muz gibi biri yani, 2015 yılından buyana ’56 Yalan ve Devlet Suçu’ (56 Mensonges et Crimes d’Etat) başlıklı iki ciltlik bir kitap yayınladı.
Son çalışması da Trump Avrupa’ya Karşı (Trump face au l’Europe).
Bu ve benzeri çalışmaları okumadan, ‘Saray’dan ne haber’le ‘haber’ yapıp, Dr Recep bugün ne zırvaladı üzerine ‘yorum’ yapacak olursanız, hukuk-mukuk şöyle dursun, yedi yıldır bu Dr Recep’in Esad’a niye düşman olduğunu bir türlü anlayamazsınız.
Olsa olsa ‘Afrin Zaferi’, ‘Membiç Meydan Muharebesi’, Suriye’nin fethi üzerine güzellemeler düzebilirsiniz.
Hem sadece asker-masker değil, profesör-mrofesör olarak ‘strateji ve taktik’ belirleyebilrisiniz.
Dahası, sıradan kişi olarak bir mikrofon ve bir kamera kapıp, ÖSO’cuların kuyruğunda ‘röportaj’ yaparak ‘savaş muhabiri’ bile olabilirsiniz.
Zamanında ‘Sarkozy’nin Dostu’, ‘Berlusconi’nin Kirvesi’, ‘Obama’nın Arkadaşı’ ve şimdi de ‘Trump’ın Gözdesi’ falan nasıl olunuru bir türlü anlayamazsınız.
Size göre ‘sizinki başka’ tabii.
Amma bir gün ya ‘gözaltına alınır’sa..
Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz.
Habip Hamza Erdem