SOMA, SOMALİ*’LEŞTİRİLDİĞİMİZİN ŞİPŞAK RESMİDİR…



Dr. Noyan UMRUK



Ey vekiller, ey yargı, ey sendikalar, ey sivil toplum örgütleri, ey yandaş takımı, ey tatlı su liberalleri vs. vs. korsanların eline düştüğümüzün hala farkında değil misiniz?

Hey gidi asırlık Cumhuriyet Türkiye’si hey… Biliyor musunuz? Kurtuluş Savaşından henüz çıkmış TBMM’nin, daha Cumhuriyet ilan edilmeden çıkardığı en temel yasalardan biri maden işçilerinin ücretlerinden ikametlerine, çalışma yaş ve sürelerinden iş güvenliğine kadar uygulanmasını çok ağır müeyyidelere bağlayan ve iyileştiren 10 Eylül 1921 tarihli “Ereğli Havzası Maden İşçilerinin Hukukuna Mütedair Kanun” idi.(1)



Gelelim son on yılın Türkiye’sine…



Sayılarla ifade etmekten utanmamız gereken, özelleştirme, taşeronlaştırma sürecinde kitlesel boyutlara ulaşmış sayısız iş cinayetleri... Avrupa birinciliği, dünya üçüncülüğü. Şimdi artık dünya şampiyonuyuz herhalde…



Bu konudaki araştırma önergesini utanmadan reddeden vekiller…



Rödovans rezaleti…(2)



Sağlandığı söylenen ekonomik zenginleşmenin, geniş kitlelere yansıtılmayıp, yükseklerde bir yerlerde(!) takılıp kaldığı son derece adaletsiz bir gelir dağılımı çerçevesinde dünyanın en ağır ve riskli işinde, dünyanın en düşük ücreti ile maden emekçileri…



Tersane katliamlarında tersanelerin yolunu şaşıran, şimdi de sağlık nedenleriyle Soma Katliamını izlemeye gidemeyen, böyle durumlarda ortalıktan kayboluveren Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanları...



Ya da gidip, gezip görüp, bizlere “Güzel öldüler…” müjdesini veren bir diğer Çalışma Bakanı…



Dostunun madenine “Madenci Babası” yazdırtan, katliama uğrayan işçileri bir türlü sayamayan trafo takıntısı içindeki bir tuhaf Enerji Bakanı…



Yağmadan, furyadan pay almanın bedelini milletin orasından burasından çıkarmayı marifet sayan, işçilerine yandaş mitinglerde baret sallatan lümpen, yandaş iş adamı bozuntuları…



Ve de yandaşlarına haraç mezat dağıttığı madenlerdeki bu katliamlara tarihi(!) örnekler verip “İşin fıtratına uygundur” fetvasını buyuran evlere şenlik bir başbakan…



Madalyonun arka yüzü, en az ön yüzü kadar beter...



Bütün bunlara “İtirazım var” deme potansiyeli olanlar zaten 7-8 yıl öncesinden başlayarak dalga dalga çakma CD’ler, hırsız, katil, emekli terörist ve de her türden ahlaksız gizli tanıkların katkılarıyla içeri tıkıldılar.



Sonra ver elini Deniz Feneri… Alman Yargısının uyarılarını ciddiye alan birkaç savcı ve yargıç gibi arada bir çıkan çatlak sesleri de doğduğuna pişman edersin olur biter…



İhale yasasını yüzlerce kez değiştirip, ülkenin doğal zenginliklerini, kentlerini, yeşilini, ormanlarını, elde kalan neyi varsa yağmaya tabi tutmak için engel kalmamıştır.



Ülkenin tarihi meydanlarından en önemlisini de yağmaya açmaya çalışıp, bardağı taşıran son damla Gezi direnişini patlatınca da envai çeşit kimyasal gaz, toma, polis copu ne güne duruyor. Bu arada 8 genci öldürmüşsünüz. Ne gam…



Derken 17-25 Aralık rezaletleri patlar, kadim ortağınızın inlerine girme saranız tutar…



Demem o ki; korsanlık sadece deryada gemi soymakla olmaz…



Kitap korsanı var… CD, müzik, film korsanı var. Bunlar da kırk harami, memleket korsanı…



Bir de faşizme gidiyoruz falan diyenler var. Ne faşizmi be kardeşim? Faşizmin bile beğenmesek de, nefret etsek de, korkunç bir yanılgı da olsa bir disiplini, bir toplumsal ideali vardır. Bu düpedüz üçüncü dünya aşiret diktatörlüğü… Soygun çetesi elebaşılığı…



Şimdi bir de, acı içindeki Halka “Ahlaksızlar” diye çığıran, arabası tekmelenen, sığındığı markette vatandaş dövmeye kalkan birini cumhurun başı seçeceğiz, öyle mi? Hadi canım sen de… İşte o zaman pes derim, artık…



*Gelişmiş ülkelerin zehirli atık madde çöplüğü olarak kullandığı Somali ‘de Solcu Hükümetin devrildiği 1991 yılından sonra ülkeyi kontrol eden bir hükümet kurulamadı. Ülkenin %85’ini kontrol eden El Şebab pek çok batılı devlet ve kuruluş tarafından El Kaide ile de bağlantılı terörist örgüt olarak tanımlanıyor. Örgütün lideri İbrahim el-Afgani'. Ülkenin kuzeybatısında de facto şekliyle varlığını sürdüren, bağımsızlığını ilan etmiş Somaliland nispeten istikrarlı görünümde. Korsanların mekanı Puntland ise ülkenin kuzeydoğusunda özerk bir bölge. Yirmi yıl süren savaş ve hükümetsizlik Somali'de ağırlıklı olarak para transferleri, telekomünikasyon ve özellikle Puntland’da üslenen korsanlığa dayalı büyük bir kayıt dışı ekonomi oluşmasına sebep oldu.



(1) Bknz: Cahit TALAS; Sosyal Politika, AÜSBF Yay. Ankara, S:182-18

(2) Örneğin;TKİ’nin kendisi 100 TL’ye kömür çıkardığı sahayı rödovansla 50 TL’na s ihale ettiğinde, TKİ hem maliyetten kurtulmuş hem 50 TL kazanmış oluyor. İhaleyi alanın karını ençoklaştırmanın tek yolu maliyetleri düşürmek. Bunun tek yolu ise işçilerin kötü koşullarda, düşük ücretler ve en geri sosyal haklarla çalıştırılması.

AYDINLIK g ; 18.05.2014