Dr.Noyan UMRUK yazdı: DOGMA, AKIL ve ÜNİVERSİTELER...

Dr.Noyan UMRUK yazdı: DOGMA, AKIL ve ÜNİVERSİTELER...

İletigönderen Noyan Umruk » Pzr Haz 03, 2012 9:28

DOGMA, AKIL VE ÜNİVERSİTELER… :ms: 03.06.2012

Dr. Noyan UMRUK

Evrensel insanı konu edinen akıl ile belirli “akideler” dışında bir gerçek kabul etmeyen dogma bağdaştırılamaz antinomiler,çatışkılardır… İkisi de, insanlık tarihinde insan ve toplumlar için temel karşıt akımları oluşturuyorlar.

İnsanlık tarihinde dogmaların kaynağı inanca dayalı sistemler, çok ve tek tanrılı dinler…Ancak geçtiğimiz yüzyıl, millenyumumuza içinden çıkılmaz bir dogmatik miras daha bıraktı: Etnik nedenlere dayanan kimlik arayışlarının, zengin kültür miraslarının evrensel aklın öncülüğünde kaynaşması yerine, “biz ve ötekiler” ayrımcılığı bağlamında dogmatizme dönüşmesi. Bakın, geçen yüzyılın son çeyreğinde, “Race et L’histoire”(Irk ve Tarih) adlı kitabında Levi-Strauss(1) ne diyor: ”Kabile düzeyinde insanlık, kabilenin sınırında biter. Tam ve mükemmel olanlar, iyiler yalnız klan üyeleridir. Onun dışındakiler başkadır, kötüdür. Bugün bu çeşit bir yabancılaşma, milli devletlerde etnik ve dini gruplar arasında görülmektedir.” Üretim araçları mülkiyeti ve bölüşümün nesnel sonucu olan “Sınıf” gerçeğinin evrensel ve toplumsal katmanlaşmayı yarattığı unutturularak, toplumlar etnik bazda “biz ve ötekiler” ayrımcılığının gayya kuyusuna itilip, akıl almaz bir husumet ve şiddetle boğuşturulup, galibi olmayan “Pirus Zaferleri” ile oyalanırken, birileri malı götürme çabasında…

İnanç Sistemlerine gelince, İslam dini, insanın ve sosyal yapılanmaların tüm eylem ve etkinliklerini belirli kurallara bağlayan bir din olarak “müstesna” bir yere sahiptir. İslamın yaşamın her alanını düzenleme işlevi, “Fetva” kurumu ile sürekliliğini berkitmiş, sağlamlaştırmıştır. Sakın bu devirde fetva’nın modası geçti demeyin. “Ilımlı” olduğu iddia edilenin bile, “ulemaya sorun” dan başlayıp, “dindar ve kindar nesil”, “kürtaj”, “sezaryen” “üç de yetmez beş tane” vb. onlarca söylemi fetva değilse nedir? Gelenekte varsa, çoğunluğu arkasına alanın fetva yönteminden hoşlanması anlaşılabilir bir şeydir. Anlaşılamayanı, tarihde bir şekilde çoğunluğu arkasına alıp fetvalarla yönetme yoluna başvuranların toplumları sürükledikleri uçurumların anımsanmamasıdır.

Toplum ve insan yaşamında akılcılığa gelince, o, Platon Akademisi, Kartezyen düşünce ve 18nci yy. aydınlanma çağının eseridir. 1880’lerden itibaren Türk aydınları arasında yaygınlaşan aydınlanma felsefesi, zamanla toplumun ve devletin “selameti” için tek çıkış yolu olarak benimsenmiştir. Nitekim, Cumhuriyetin kuruluş döneminde, kısa süren devrim sürecinde, bu felsefe, devrim lideri ve kadrolarınca topluma bir ölçüde mal edilebilmiştir. Ancak, daha sonra, dogmatik liderlik anlayışı, adım,adım, uzun bir süreçte, iç ve dış siyasi konjoktürden de yararlanarak devlet, toplum ve insan yaşamına egemen olabilecek bir konumu deneyebilecek bir güce erişti.

İşte, bu noktada insanın aklına, bilimsel düşüncenin, eleştirel akılcılığın yuvası ve kalesi olması gereken üniversiteler geliyor. Adı üstünde, onlar evrensel aklın, bilimsel düşüncenin insan ve toplum yaşamına öncülük etmesi için oluşturulmuş kurumlar…
Neredeler? Allahaşkına…

Üniversiteler, gece gündüz kanal kanal dolaşıp, dogmatik liderliğin kalıplarını kamuoyunun bilinç altına enjekte eden ya da yalvaran bakışlarla saçmalıklarını yumuşatmaya çalışan nöbetçi akademisyenler topluluğu mudur?

Üniversiteler, ortaçağ ile yeniçağ arasında bocalayan bir dünya görüşüne karşı bilimsel, yansız, objektif ve ciddi duruşlar gösteren aydınlanma kurumları işlevini yüklenmek durumunda değiller midir?

Üniversitelerin evrensel aklın, eleştirel akılcılığın toparlayıcı, yaratıcı, yükseltici, onurlu bir ocağı olması gerekmez mi?

Bunca adaletsizlik, hukuksuzluk, yolsuzluk ve yoksulluk ortalığa saçılıp dökülmüşken, yüzlerce öğrenciniz yaşamlarının en güzel döneminde sudan nedenlerle zindanlarla tanışırken, sizler hala “cahil periler” gibi “bilmiyordum” mu diyeceksiniz?

Ancak, bilesiniz ki;“cahil perileri” oynamaya devam etmek, bir şekilde uzlaştığınız ve denetimine girdiğiniz iktidarın akıl almaz yeni sadakat talepleri karşısında iyice zorlaşmakta…

(1) Claude Lévi-Strauss, (d. 28 Kasım 1908 - ö. 30 Ekim 2009), Fransız antropolog, etnolog ve yapısalcı antropolojinin önemli ismi

AYDINLIK G., 03.06.2012
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1061
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x