
16.02.2012-Aydınlık G.
Dr.Noyan UMRUK
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir zamanlar ülkenin birinde büyük biraderin de ısrarlı talepleriyle ha bre kanun-i esasiyi tadil eyleyerek memleketin daha bir sukünetle idare edilmesi merakı inkişaf etmiş. Meclis-i mebusanı, adliyeyi, askeriyeyi, mülkiyeyi, medreseleri ezcümle memleketi şeyh-ül cemaat ve sadrazam’ın müşterek irade-i seniyye’leriyle idare etmek içün elzem tadilatı, “kâfi değil, but yes” çilerin takviyesi ve ahalinin tasdiki ile temin eylemişler.
Lakin, günlerden bir gün, bu ülkede her meslekten, her yaştan bir erkek kalabalığı sırayla şişmanca bir kadına bir miktar gayme ödemişler.
Kadın onlara sertçe tembih etmiş:
- Sabinin yaşı onüçtür; gız oğlan gızdır haaa… Nassı mamele edeceksiz bilirsiz… Hepimizin başı belaya girer haaaa…
Her meslekten, her yaştan erkek kalabalığı donuk ve ciddi bakışlarla ağır ağır başlarını sallamışlar…
Onlar ne eyleyeceklerini bilmezler mi? Onlar erkek!
Teker teker, birbirlerinin sırasını nezaketle gözeterek ve de “nassı mamele” eyleyeceklerini bilerek girmişler, onüç yaşındaki sabinin iteklendiği odaya…
Bu trajik olmaktan da öte insanın içini derinden burkan, midesini bulandıran, insanı kahrettiren hikayenin ademleri kimlermiş diye sual ederseniz;
-1 Kaymakamlık Müdürü,
-Cihet-i askeriyeden irtica nedeniyle ihraç edilen bir yüzbaşı
-1 devlet memuru, 3 Belediye zabıtası ve memuru
-1 Banka Şube Müdürü
-Oda’lardan birinin Başkanı
- 1Astsubay
- 1 İlköğretim okulu müdür yardımcısı
-2 veznedar
-1Orman İşletmesi şefi
-1 Muhtar
- 1 İş adamı, 2 serbest meslek sahibi
-1 Üniversite öğrencisi, 1 işçi ve 9 “ ne iş verirsen yaparım ağbici”
Sonra, ülkenin hekimleri içtimaa edip, sabicik oturabilsin diye dört ameliyat icra etmişler…
Sonra, bu ülkenin kanunları dahi, mahkemeleri dahi varmış…Mahkeme-i mahalli içtimaa ile “vaka’nın, sabinin rıza-i şerifi ile tecelli ettiği” neticesini istihsal ederek bu müsvette-i ademi beraat eylemiş; Mahkeme-i Kübra dahi bu netice-i şahaneyi derhal tasdikte tereddüt eylememiş.
Ahalinin hukuku bu durumdayken, memleketin idaresi, hukuku dahi istikrar eylemekteymiş. Zira matbuattan, münevverden ve ahaliden muhalefeti müşahede edilen zevat derhal ya mapushanelere tevdi edilmekte veyahut işini zayi etmekte imiş.
Derken günlerden bir gün, kaideten iktidar iştirak kabul etmediğinden, sadrazam ile şeyh-ül cemaat’in nazireler şeklinde devam eden mücadele-i iktidarı müsademeye dönüşmüş. Memleketin teşkilat-ı mahsusa’sı, hususi selahiyetli mahkemesi ve zabıtası birbirine girmiş. Bu esnada, ülke iktisadiyatının yumuşak karnı olan ve daima açık veren “tediye muvazenesi”nin “hata ve noksanlar” bölümüne nereden geldiği meçhul 12,5milyar Amerikan gaymesi duhul ederken, büyük birader de cenubi bir memleketin hizaya getirilmesi içün tevdi ettiği vazifenin icrası mevzuunda dehşetli ısrar eylemekteymiş. Lakin, bazı cihan memleketleri dahi aynı fikirde değillermiş. Bunca gaile altındaki sadrazam da Allah şifasını versin hastalanıvermiş.
Masal bütün halecanı ile devam ediyor… Ne onlar erebildi muradına, ne ahali çıkabildi kerevetine… Bakalım, kadir mevlamız ne eyler, n’eylerse inşallah güzel eyler…
*Yazının lafzı ile ruhunun uyum sağlaması için tercih edilen dil nedeni ile okurlarımdan özür dilerim. Genç okurlar için;
-inkişaf: gelişme, büyüme
-Elzem: gerekli, lazım olan
-Tadilat: değişiklikle
-Sabi: sübyan’ın tekili, 18 yaşından küçük olan, çocuk
-irade-i seniyye: özel ya da resmi bir iş için verilen padişah emri
-içtimaa: toplanma
-mahkeme-i Kübra: mahkemelerin en yücesi
-rıza-i şerif: yüce kabul
-nazire: karşılıklı davranış, söz, atışma
-müsademe: çatışma
-tediye muvazenesi: ödemeler dengesi
-duhul etmek: girmek
-Cenup : Güney
-Gayme : kağıt para
-Gaile: Yük
-halecan: kalp çarpıntısı