İhtiyat Onbaşısı Cemil'in Darbe Fikriyatı / Dr. Noyan UMRUK

İhtiyat Onbaşısı Cemil'in Darbe Fikriyatı / Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Pzr Eyl 23, 2012 14:14

'İhtiyat Onbaşısı Cemil'in Darbe Fikriyatı

Bu kez de kıdemli ihtiyat onbaşısı Cemil’den bir ileti aldım. Efenim kendisi, bendeniz bölük komutanı iken, benim telsizcimdi. Kendisi akıllı çocuktur, ama; biraz da uçuktur. Bakın neler, neler diyor:

“Komutanım kafanı fazla yorma. Mesele gayet de basit…

-Ortadoğuyu küçücük devletçiklere bölerek yönetme plânı bir hayli mesafe alarak gündemini sürdüyor, bu bir...

-Bu plâna karşı durabilecek bölgedeki tek ordu Anadolu’da konuşlanmıştı, bu iki...

-Bu son dediğim işin esasıdır. Planlar bu amaca dönük olarak yürütülür, darbe şimdi gerçekleştirilmiştir. Geri kalan boş gevezeliktir!.. Bu üç...

Oyun, sabahın seher vaktinde icra edilen arkası yarın darbe operasyonları ile başlar.

Bu arada geri plânda flashback (geri dönüşlerle) bir takım muhabir ya da muhbirler bavul ya da çuval görüntüsünde şeylerle darbelerin belgelerini teslim etmektedirler. Örneğin; Balyoz belgelerinin belgelerinin 5000 sayfayı aştığı söyleniyor. Bir türlü yapamadiklarından yazmışlar da yazmışlar herhalde. Ansiklopedi gibi... Alfabetik sıraya sokulsa meraklısı aradığını şıppadanak bulur. Hem de darbeler tarihine fiyakalı bir başlık kazandırılmış olur.

“Ansiklopedist Darbe” Bir de senarist hatası çok. Örneğin; darbe sonrası hükümete koskoca İsmet abiyi(Sezgin) iç işleri bakanı yazmışlar, e bari cumhurbaşkanı yazsaydın.

Oyun, geri plânda perdeye yansıtılan gazete küpürleri ile feedback(geri besleme)tarzında gerilimi artarak devam ediyor. Dikkatinizi çekti mi bilemem. Son yıllarda hiç bir belge ait olduğu yerden ‘özel yetkili savcılığa’ kadar güvenlik içinde gidemiyor... Resmi kurumlar “vallahi biz sızdırmadık!” dediğine göre onlara inanmak mecburiyeti var... Bu durumda bir tek ‘yandaş medya’nın ‘çok becerikli’ olduğu ihtimali kalıyor geriye... Acaba?
Yoksa kamuoyunun dikkatinin üzerinde bulunduğu bu en önemli belgeler, eski ceza kanunumuzun tabiriyle soruşturmada görev alan polislerin "saffet ve hulusundan bilistifade"(!) bir şekilde elde edilebiliyor olmasın!..

Bu belgeleri “polisin servis ettiğini” ileri sürmek, onların uygun zaman, mekan ve imkana göre medya ile ortak çalışmaları, günü gelince çok uluslu bir şirketin Türkiye temsilciliğinde eleman gibi oturması, devletin vatandaşa daracık olan kapılarının, nedense onlara ardına kadar açık olması, elbette ki solcu ve ulusalcı muhalif yazarların bühtanıdır … Ancak; Allah şahidim olsun, yazılım ve donanım konusunda çok iyidirler…

Yerine göre basın mensubu, yerine göre programcı veya yazar da olabilirler. Entelektüel oldukları gözlüklerinden bellidir, her konuda konuşabilirler... Fikirlerinin tersini kimse kolay kolay ileri süremez!.. Gün gelir ‘pazarlama uzmanı’ olurlar; küresel ekonomik ilişkiler bağlamında ‘krizi fırsat bilerek’ babalarına analarını satabilirler!. Bunlar ne ‘uzmanıdır’ onu kimse bilemez. Belgeleri ‘bilgisayar diliyle’ yazılıdır. Bunların arasında Yeniçeri Ocağı ve Nizam-ı Cedit külliyatını çok sıkı çalışarak ordunun külliyen terhis edilmesi ve harp okullarının kapatılması sonucuna varan, sakal traşı olmaktan üşenen, tembel Profosörler dâhi vardır.

Birinci perdenin sonu…
Yüzlerce komutan mapusane avlusunda volta atmaktadırlar…

İkinci perde Oslo hava alanında başlar.
Gravatlı devlet adamları, kelli felli hanımlar telaşla arabalara binmektedirler. Sahne döner. Bir toplantı salonu... Masanın bir tarafında devlet adamları, öte tarafında tuhaf kılıklı adamlar. Devlet adamları “Biliyoruz, büyük kentleri patlayıcılarla doldurdunuz”, “Bölgede canınızı sıkanlar varsa bize söyleyin” gibi laflar söylemektedirler.
Böylece, ikinci perde sonunda komutanlar mapusanelere, askerler kışla ve karakollara tıkıştırılmışlardır.

Üçüncü perde Suriye sınırındadır.
Sınır yol geçen hanıdır. Ortalıkta silahlı, saçı sakalı birbirine karışmış adamlar dolaşmaktadır. Sahnenin bir tarafında kamplar, öte tarafında tatbikat yapan askerlerimiz vardır. Fonda bir adam hem kendi teröristlerine, hem de sınırın öte tarafındaki devletin başkanına ağzından köpükler saçarak esip savurmaktadır.”
Uzatmayalım oyun, pardon ileti bu kadar. Şimdi hayati derecede önemli olan, oyunu izleyenlerin ya da iletiyi okuyanların, 75 milyonun Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmak üzere, her gece bir defa daha nöbete kalkmak zorunda olduğudur… Düşman uzağımızda değil; yanı başımızda belki de beynimizin içindedir!

Bu defaki nöbet; sadece sınır boylarındaki kulübelerde tüfekli nöbet değildir...

Aydınlık G., 23.09.2012
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1061
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x