Nice Kutlu 19 Mayıs'lara...

Nice Kutlu 19 Mayıs'lara...

İletigönderen Noyan Umruk » Pzr May 13, 2012 14:44

Nice Kutlu 19 Mayıs'lara... :turkiye:

Dr. Noyan UMRUK

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi imzalandığında, Osmanlı’nın Kafkasya, Suriye-Filistin, Irak, Hicaz-Yemen, Çanakkale, İran, Galiçya, Makedonya cephelerinde savaşmış, 400 bin yorgun ve bitkin gaziden oluşan, donanımsız ve donanmasız bir askeri gücü vardı.

5 Kasım 1918’de Düvel-i Muazzama ya da İtilaf Devletleri, ilk terhis kararnamesini mevcut hükümet ve Sultan Vahidettine imzalatarak orduyu önemli ölçüde küçültme yönünde ilk adımını atmış oldu. Silahlar ve mühimmat da İtilaf Devletleri yetkililerine teslim edilmeye başlandı.

Bu kayıtsız şartsız teslimiyete karşı çıkan bazı komutanlar, emirlerindeki erlerin terhisine ve silahların düşmana teslimine yanaşmayınca hemen ertesi günü Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe, İstanbul Hükümeti aracılığıyla Sina-Filistin, Irak, Hicaz-Yemen cephelerindeki komutanlara derhal maiyetindeki erleri terhis etmeleri ve kendilerinin de en yakın İngiliz Birliklerine teslim olmaları emrini gönderdi.

Teslim olmayı reddeden komutanlar için, 1 Ocak 1919’da İstanbul Hükümeti 2nci terhis kararnamesini yürürlüğe koydu. Kararname uyarınca silahlarını teslim etmeyen komutanlara "İmzalanan Barış(!)anlaşmasına uymalarını, derhal erleri terhis ,silahları teslim etmelerini aksi takdirde en ağır şekilde cezalandırılacakları” telgrafla bildirildi.

Düvel-i Muazzamanın dostluk, barış ve huzur getirdiğini ileri süren mütareke basını da ordunun küçültülmesine, terhis ve giderek asayiş gücüne indirgenerek lağvedilmesine alkış tuttu.

Önce ordular lağvedilerek kolordulara dönüştürüldü; daha sonra bir çok kolordu azaltılarak tümen ve tugaylara indirgendi.

Direnen tutsak komutanların bir bölümü Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbinde yargılanarak, Bekirağa Bölüğü namı ile anılan Harbiye Nezaretinin askeri hapishanesine kapatıldılar. Diğer bir bölümü ise, özellikle D. ve G.Doğu Anadoluda askerlerini ve silahlarını teslim etmeyerek Mustafa Kemal’in 19 Mayısta Samsuna ayak basması ile başlayan, 5-6 gün sonra coşku ve kıvançla anılacak ve kutlanacak olan Kurtuluş Savaşı Destanı’nın halkla birlikte ilk nesnel(maddi) ve öznel(manevi) temellerini oluşturdular.

Lakin, tarihin garip cilvesi her zamanki gibi tecelli etti. 16 Mart 1920’de Meclis Muhafız Bölüğü komutanı, toplantı halindeki Meclis-i Mebusan salonuna girerek, bir İngiliz müfrezesinin, kuvvacı mebusları teslim almaya geldiğini bildirdi. Böylece, “bana dokunmayan yılan…” mantığıyla davranan rahip gibi, bir kısmı kuvvacı olmayan mebuslar da gerçekten kuvvacı olanlarla birlikte ilkönce tutuklandılar. Sonra bir grup aydın ve subayla birlikte Malta zindanlarına gönderildiler ve orada kuvvacı oldular…

Bugün, çok şükür, böyle büyük bir savaştan yenik çıkmadık ve söylendiğine göre işgal altında da değiliz. Ama, T.S.K.de şu anda 365 cıvarında olan muvazzaf general ve amiralden 70’e yakını (birçoğu uzun zamandır), her 5 generalden biri tutuklu. Bu komutanların biri orgeneral, ondördü korgeneral ya da amiral, geri kalanı tüm/tuğgeneral ya da amiral. Herhalde en az tutuklu general kadar tutuklu muvazzaf subay ve astsubay var. İstifa ve intiharların arttığı, bazı subayların imza atmaktan sakındığı medyaya yansıyor.

Bir önceki Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner "TSK'de Mehmetçiğin alternatifi yok" demişti. Bunun anlamı şu idi: Cumhuriyet Ordusu Kurtuluş Savaşı geleneğinden bu yana “Vatan Savunması” idraki içinde asıl gücünü, ruhunu ve etkinliğini Mehmetçikten alır. Türk ordusu için teknoloji, araç, gereç ve teçhizat daima Mehmetçikten çok sonra gelmiştir. Türk Ordusu son tahlilde “Emek ve Moral Yoğun” bir ordudur. Milli Orduların gurura ihtiyacı vardır. Komutanlarının gururu ile sürekli oynanan bir ordunun morali yüksek tutulamaz. Onun bu temel ve özgün niteliğini gözardı etmek çok sorunlu jeo-stratejik konumu olan bir ülkenin bekası açısından ateşle oynamaktır…

Komutanları örselenen bir orduya ve bu ordunun komutanlarına “Mehmetçik”lerinin moralini yüksek tutma yolunda yürekten başarılar diliyorum.

Neyse ki; gençler var, her yaştan gençler… Gazi'nin Cumhuriyet'i emanet ettiği gençler… Korku İmparatorluğu statükosuna gülüp geçiyorlar… Yaşam kıvancı içinde, yürekli, hakka, hukuka saygılı gençler… Kendinizi genç hissediyorsanız onlara katılın.

19 Mayıs'ta Tünel’den geleceğe doğru yürüyüyecekler… Yolları ve bahtları açık olsun…

Dr. Noyan UMRUK, 13 Mayıs 2012
AYDINLIK Gazetesi
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1061
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x