
Tek kutuplu bir dünya oluşturulması için, özellikle Bush yönetimi döneminde ivme kazandırılmış olan sürecin başlıca özellikleri şunlardı:
- *Ekonomik alanda, tek para birimine dayanan küresel hegemonya,
*Kültürel alanda, tek dile-İngilizcenin yaygınlaştırılması na dayanarak küresel etki alanlarının genişletilmesi,
*Sosyo-politik alanda, finans kapitalin büyük çoğunlukla müridi olduğu evangelist inanç sistemi denetiminde, Moon tarikatının Konfiçyüs'gil etkisi ile İslam aleminde ise Gülen hareketine ivme kazandırılan model üzerinden tek ya da "yakınlaştırılmış bir din"le insanlığın, küresel imparatorluğa uyumunun sağlanması,
Ancak, evdeki ya da ekonomik alandaki hesap çarşıya uymadı. Bakın, neler oldu:
- *Önce, Maastrich Anlaşmasıyla devreye giren Euro (Avro), amaçlanan finansal stratejinin ilk falsosu olmuştur.
*Daha sonra, ABD.de başlayan, sanal ekonomide patlayan, "şebeke suyuna kanalizasyonu da karıştıran" finansal kriz, dolar ekseninde öngörülen ekonomik hegemonyayı tartışılma sürecine sokmuştur.
*Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Umman ve Bahreyn’in 1 Ocak 2010'dan itibaren El Halici adı verilen bir ortak para birimini hedefledikleri görülmektedir.
* Latin Amerika‘nın kendi ekonomik alanı içinde gittikçe gelişen bir yapılanma içinde olduğu bilinmektedir.
* Bu bağlamda, Arjantin’in Çin’den 10 milyar dolar karşılığı 70 milyar yuan aldığını ve aralarındaki ticaretin bu para birimine göre yürütüleceği ifade edilmiştir.
* Rusya Federasyonu, Kazakistan, Beyaz Rusya, Kırgızistan, Tacikistan'ın "Avrasya Ortak Para Birimi"ne geçiş çalışmaları yapıldığı basına yansımıştır.
*Çin, Avrasya-Pasifik alanı için yeni bir para birimi öngörmektedir.
* Ayrıca Çin’in Brezilya ile ticaretinin Yuan üzerinden yapılacağı belirtilmiştir…
* Türkiye ile Rusya Federasyonu aralarındaki ticaretin Ruble, TL. üzerinden yapılması konusunda anlaştığı da gündemde yer almıştır…
*Aynı şekilde, Çin Büyükelçiliği müsteşarı, Türkiye ile Çin arasındaki ticaretin ,Yuan ve TL üzerinden yapılmasını önermiştir.
*Bunlar, herhalde önemli zemin yoklamalarıdır.
* Son gelişmeler içinde, Haziran 2009 ayı ortalarında “BRİC” Brezilya, RF, Hindistan ve Çin’in iştiraki ile yapılan ekonomik zirvede, dolar yerine ikame ediecek yeni bir para birimi için çalışmalara başlanması hususunda görüş birliğine varılmıştır.( Bu yakınlaşma ile eş zamanlı olarak, Hindistan ve Çin hudut bölgesinde bazı ihtilafların çıkmış olması da anlamlıdır!!!)
*Ayrıca, Beyaz Rusya, RF ve Kazakistan’ın gümrük birliğine gitmeleri, gene RF, Kazakistan ve Ukrayna’nın aralarında buğday birliği oluşturacakları da aynı haberlerde yer almıştır.
*Putin, bu açılardan, Dünya Ticaret Örgütü ile karşı karşıya gelmiştir.
Görüldüğü gibi, doların dünya rezerv para birimi olarak Bretton Woods’tan bu yana süre gelen etkinliği, küresel finansal krizin kaçınılmaz sonucu olarak derinden sarsılmaktadır. Bu süreç, ülkeleri yeni arayışlara, birlikteliklere yönlendirmekte, adeta itmektedir. Süreç bir taraftan yeni güç dengeleri arayışlarına neden olurken diğer yandan da, finans kapital üzerinden etkinlik sağlamayı amaçlayan politikalar ve stratejilere karşı çeşitli ülkelerin mukabil stratejiler oluşturmalarına neden olmaktadır.
Yeni bir para birimine oluşturulmasına ilişkin görüşlere, Mart 2009 ortalarında Obama karşı çıkmıştır.
Soros, 2 Nisan 2009'daki G-20 zirvesi öncesi, krize karşı alınacak global önlemlere ilişkin fikir ayrılıkları giderilemediğ i takdirde, küresel ekonominin yeni ve daha derin bir çöküş yaşayacağını söylemiştir.
G-20 zirvesinde alınan kararlar:
- * Ortaya çıkan güvensizliği kaldırma, istihdam yaratarak büyümeyi yeniden sağlamak
* Finansal sistemde ki yapısal bozukluğu gidermek, borçlanmayı yeniden düzenlemek,
* Finansal yapıdan kaynaklanan sorunları giderek kaybolan güveni yeniden sağlamak,
* Gelecekteki krizleri de karşılayacak şekilde gereken fonları sağlamak, uluslar arası finansal kurumları reforma tabi tutmak
* Korumacılığı red ederek, küresel ticareti ve yatırımları teşvik etmek,
* Bütün ülkeleri kapsayacak şekilde çevre dostu ve sürdürülebilir bir iyileştirmeyi sağlamak!!
Zirvenin sonucu, retorik açıdan gösterişli, ancak, her zaman olduğu gibi, ciddi ve radikal bir önlemler paketini uygulamaya geçirmek açısından tam bir hayal kırıklığı olmuştur.
Bu bağlamda, BM. Genel Kurul Başkanı Miguel D’escoto Brockmann’ın zirvenin başarısız olduğunu, dünya için yeni bir mali ,ekonomik ve ticari yapının ortaya konulmasının önemli olduğunu ileri sürerek, G-20' den ayrı olarak BM. Genel Kurulunda G-192 ler olarak yeni bir zirve önerisinde bulunmuştur!!!
Durum ilginç, ilginç olduğu kadar da traji-komiktir.
Güç parametreleri içinde ağırlığın ekonomik güçde olduğu bilinmektedir. ABD. bunu giderek sanal ekonominin olmayan değerleri üzerine inşa etmiş olduğu içindir ki, bu krizin merkezini oluşturmuştur. Finansal kapitaldeki çürüme(Corruption) ve şiddetli deprem başta ekonomik güç olmak üzere diğer güç parametreleri üzerinde de olumsuz etkiler meydana getirmektedir ve getirecektir.
Ülkelerin rezerv para konumundaki yaklaşımları, çeşitli ülkelerin değişik para birimleri üzerinden ticaretlerini geliştirmelerinin yaygınlaşması, FED’in eskiden olduğu gibi para basarak finansal çözümler üretmesini de imkansız kılabileceği gibi, İMF ve Dünya Bankası da uluslar arası zeminde önemli ölçüde insiyatif kaybına uğrayabilecektir. Uluslararası ekonomik sistem şu anda 5 ayrı uzvu, 5 ayrı yaşam destek ünitesine bağlanmış umarsız bir hasta gibidir…Eşgüdümlenmiş köklü ve tutarlı bir önlemler paketi gözükmüyor ortada. Global şaşkınlık yaşanıyor...
Bu süreç, ülkelerin, ekonomik alandan başlayarak, çoğu zaman işbirliğiyle çözümlenebilmesi olası sorunlarına çare bulabilmek için aralarında birliktelikler oluşturması için hem fırsat yaratmakta, hem de, onları, yeterli pazar ve ölçek büyüklüğünü sağlayabilme gibi nesnel nedenlerle bu tür birlikteliklere adeta itmektedir...