Dünyanın 193. Ülkesi Kuruldu: Sudan Bölündü! / Banu AVAR

Banu AVAR haftalık yazıları ile yaşanan gelişmelere, gündeme ışık tutuyor.

Dünyanın 193. Ülkesi Kuruldu: Sudan Bölündü! / Banu AVAR

İletigönderen Ram » Pzr Tem 10, 2011 1:04

Dünyanın 193. Ülkesi Kuruldu:

Sudan Bölündü!


BBC’nin haberi böyle… Zevkten dört köşe küresel medya... Sudan, Afrika’nın en stratejik köşelerinden biri, uzun uğraşlar sonucu bölündü. ‘Uluslar arası camia’ denen sırtlan grubu, Hollywood yıldızlarıyla saldırdı, ‘iyi niyet’ elçileri gönderdi, Al Gore gitti geldi, ekonomik tetikçileri her yerdeydi, ABD büyükelçiliği çok çalıştı, içerden hainler örgütlendi, birbirinin gırtlağına sarılacak etnik gruplar belirlendi, Araplar ve Afrikanlar diye sınıflandırıldılar, BM gruplardan birine sahip çıktı ve CIA örtülü operasyonları derken Sudan’dan bir parça koparıldı.

Güney Sudan bağımsızlığını ilan etti, dünya üzerindeki 193'üncü ülke oldu.

BBC, ‘Başkent Juba'da onbinlerce kişinin katıldığı törende Güney Sudan bayrağının göndere çekildiğini’ bildirdi. Yeni ülkenin ilk devlet başkanı Salva Kiir, anayasayı imzalayarak yemin etti.

Ne garip bölünen ülkenin devlet başkanı Ömer El Beşir, Birleşmiş Milletler Genel Başkanı Ban Ki Moon ile kutlama törenlerindeydi(!)


Törende, "Bağımsızlık Beyannamesi" Güney Sudan Yasama Meclisi sözcüsü Wani Igga tarafından okundu. Sudan bayrağı indirildi. Güney Sudan bayrağı, yeni milli marş eşliğinde göndere çekildi.

Güney Sudan Afrika kıtasındaki 54. ülke oldu.

Hani Afrika birleşiyordu?!

1963’de başlayan direnişin elebaşlarından ‘Kurtuluş ordusu’ generali Lagu 4 temmuz’da ABD Büyükelçiliğindeki davetteydi! Birkaç gün sonra bağımsızlık ilan edilecek olan yeni ülke için beyanat vermişti.

Bugünleri göreceğinize inanıyor muydunuz?’ diye soran gazeteciye, "Bize Tanrı yardım etti" dedi.

Demek onun lügatında ‘TanrıABD’ydi!

General Lagu ve bölücü örgütün önderlik ettiği savaş sonucu 40 yılda 2 milyona yakın kişi öldü. Ölümden beterini görenler oldu.

Sonunda BM devreye girdi.

Anayasalar değişti.

Referandum yapıldı.


Kan ve gözyaşından bıkan halk yüzde 99 oranında bağımsızlıktan yana oy kullandı.

Sudan BÖLÜNDÜ!

Bu hale gelmesi için yıllardır çalışmalar sürüyordu. Bu çalışmalarda ABD den sonra İsrail’in adını anmak şarttı!

Oded Yinon planı Sudan’da da uygulandı. Bu plan, İsrail’in güvenliği için Ortadoğu ve Arap ülkelerinin bölünüp parçalanmasını şart koşuyordu... İsrail, bu plan dahilinde uzun yıllar önce Sudan’a elini atmıştı.

Mahdi Nazemroaya, Global Research.com’da, 2008’de yazılan bir makaleyi ve yayınlanan bir haritayı hatırlatmıştı:

The Atlantic’de yayınlanan yazının başlığı ‘Irak’dan sonra Ortadoğu nasıl olacak?’tı.

Jeffrey Goldberg. Bu makalenin yazarı. Sudan’ın bölüneceğinden adı gibi emindi. İşte bu da haritası:

Resim(bu harita Holly Lindem tarafından Goldberg makalesi için çizilmiş!
2008 şubat ayında The Atlantic’de yayınlandı)


Bugün ilan edilen dünyanın 193. ülkesi Güney Sudan haritada yeraldı. İlan edilmesi hayal edilen diğer ‘yeni ülkeler’ de besbelli!

Sudan’ı ikiye bölen Sudan Kurtuluş Örgütü başından beri, ABD ile olduğu kadar İsrail’le de yakın ilişki içinde oldu. Ben Sudan’dayken 2008’de, Darfur ve Güney Sudan’daki bölücü örgütler İsrail’de büro açacaklarını ilan ettiler ve hemen fiiliyata geçtiler. Süreç hızlandı...

Netice mi?

Mahdi Darius Nazemroaya neticeyi geçtiğimiz Ocak ayında Güney Sudan için yapılan ‘referandum’dan sonra özetlemişti:

Bölücü örgüt 1980’den beri, ABD, İngiltere ve İsrail tarafından canla basla desteklendi! Yeni kurulan Güney Sudan devleti, Güney Sudan halkının çıkarlarına hizmet etsin diye değil, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun kontrolü için planlandı.

Demokratizasyon’ süreci, Sudan’da etkili olan Çin şirketlerine karşı, İngiliz Amerikan petrol şirketleri çıkarları doğrultusunda yönlendirildi.


Şimdi yeni bir ülkenin vatandaşı olarak güne gözlerini açan Güney Sudan Cumhuriyeti vatandaşları, eski gerilla, yeni hükümet mensuplarının ABD bankalarındaki kabarık hesapları ve yolsuzluk dosyalarının farkına varmaya başladı… Ama artık çok geç!

Onlar kukla Güney Sudan devletinin ‘kukla’ vatandaşları... Özledikleri refah bir yana, kenarından köşesinden kullandıkları petrol ve yeşil alanları da artık İngiliz Amerikan şirketlerinin malı!
Banu AVAR, 10 Temmuz 2011

Elmek: banuavar@superonline.com
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Dünyanın 193. Ülkesi Kuruldu: Sudan Bölündü! / Banu AVAR

İletigönderen Başkomutan » Pzt Tem 11, 2011 1:24

CIA bağlantılı Yahudi işadamı Sudan’ın güneyinde Dubai büyüklüğünde bir tarım arazisinin kullanım hakkını satın aldı.New York’tan telefonla gazeteye konuşan Philippe Heilberg , “Silahlarla gitmelisiniz. Çünkü burası Afrika” diye konuşurken, ne kadar para ödediğini belirtmedi.

Sudan’da toprak sahipliği konusu belirgin değil. Ancak Heilberg, bunu önemsemiyor, çünkü Sudan dahil Nijerya, Etiyopya ve Somali gibi bazı Afrika ülkelerinin birkaç yıl içinde bölüneceğini ve böylece bu işten çok karlı çıkacağını düşünüyor...



CIA’nın, Sudan’da kirli anlaşması!

CIA bağlantılı Yahudi işadamı Sudan’ın güneyinde Dubai büyüklüğünde bir tarım arazisinin kullanım hakkını satın aldı.

CIA ve ABD dışişleri bakanlığı eski yetkilileri tarafından desteklenen Amerikalı Yahudi bir işadamı, Sudan’ın güneyinde çok verimli büyük bir tarım arazisini, bölgenin tanınmış bir ailesinden satın aldı.


Wall Street eski bankeri ve merkezi New York’ta bulunan Jarch Capital’in başkanı Philippe Heilberg, Financial Times’a yaptığı açıklamada, Dubai büyüklüğündeki 400 bin hektarlık bir tarım arazisinin kullanım hakkını, bölgede sözü geçen Paulino Matip’in oğlunun şirketinden çoğunluk hissesini satın alarak elde ettiğini söyledi.

Paulino Matip, Sudan iç savaşı sırasında her iki tarafta da savaşmıştı. Matip, 2005′teki barış anlaşması sonrasında Sudan’ın güneyinde meydana getirilen özerk bölgenin genelkurmay başkan yardımcısı olmuştu.

Tarım arazisi satın alma anlaşması, Heilberg’in Virgin Adaları’ndaki şirketi ile Gabriel Matip arasında imzalandı. Dünyada gıda fiyatlarının artması üzerine yabancı yatırımcılar dünyanın en uzak köşesi dahi olsa verimli tarım arazilerine yatırım yapmaya başladılar.

New York’tan telefonla gazeteye konuşan Heilberg, “Silahlarla gitmelisiniz. Çünkü burası Afrika” diye konuşurken, ne kadar para ödediğini belirtmedi.

Yabancı yatırımcılar ve hükümetler arasında bu tür anlaşmalar imzalanırken, Heilberg, toprak kiralama anlaşmasını hükümetle değil, merkezi hükümet ile Güney Sudan arasındaki savaşta yer alan bir milis güç ile imzaladı.

Jarc Yönetim Grubu, Jarch Capital ile bağlantılı. Bir Amerikan yatırım şirketi olan Jarch Capital’in yönetim kurulunda ABD dışişleri bakanlığı ve istihbarat örgütlerinden eski yetkililer bulunuyor. Başkan yardımcısı eski büyükelçi ve Afrika uzmanı Joseph Wilson. Bill Clinton döneminde Beyaz Saray’da bulunan Pentagon’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika işleri danışmanı Gwyneth Todd da yönetim kurulunda bulunuyor.

Sudan’da toprak sahipliği konusu belirgin değil. Ancak Heilberg, bunu önemsemiyor, çünkü Sudan dahil Nijerya, Etiyopya ve Somali gibi bazı Afrika ülkelerinin birkaç yıl içinde bölüneceğini ve böylece bu işten çok karlı çıkacağını düşünüyor.


Devamlı haritaya baktığını ve değerli bir şey olup olmadığını araştırdığını söyleyen Heilberg, Sudan’ın batısındaki Darfur’daki isyancılar, Etiyopya’daki muhalifler ve Somali’deki geçici hükümet ile ilişki içinde olduğunu da söyledi.

Kullanım hakkı satın alınan arazide, güney Sudan hükümeti ile petrol çıkarılması konusunda bir tartışma yaşadıklarını söyleyen Heilberg, Jarch şirketinin tarım konusunda herhangi bir uzmanlığının bulunmadığını itiraf ederken, bu yüzden tarım yapmak üzere ortak aradığını da kaydetti.

Kullanım hakkı satın alınan arazi, Nil nehri ile sınır.

ABD Başkanı Bush’un da önümüzdeki günlerde, Güney Sudan başkanı ve Sudan devlet başkanı yardımcısı Salva Kiir ile Beyaz Saray’da bir görüşme yapması planlanıyor. Bush ve Salva Kiir, 2005′te Hartum ile G. Sudan arasında imzalanan ve yirmi yıldır devam eden iç savaşa son veren barış anlaşmasını ve Darfur’daki son durumu tartışacaklar!

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haberArchive&ArticleID=63130

10 Ocak 2009


CIA, Kürdistan'ın Provasını Sudan'da Yaptı!

Nurtopu gibi bir doğum bu, Junior Sudan elbirliği ile dünyaya getirilirken, Kıta Afrika’sına sömürülecek yeni bir ülke doğuyor!

Sudan’ı fakir olarak bilseniz de aslen fakirleştirilmiş bir ülke olduğundan yalnızca global politika ile ilgilenenler haberdardır. Dünyanın en ciddi petro, demir, bakır, altın, gümüş gibi maden rezervlerine sahip ülke yıllarca boynuna geçirilen ambargo ilmeği ile nefes dahi alamadı.

Bugünün Sudan’ı bağdayını Avustralya’dan, salçasını Yunanistan’dan ithal eden bir ülkecik. Küçümseme değil acınacak bir ifade bu, eli kolu bağlanarak dövülmüş Batılı ağabeyleri tarafından ve bunu demokrasi adına yapmış sarışın modern adam!

Yine de Sudan’da iç dengeler biraz fazla garip, Batı’ya ayak direyen ülke kapılarını alabildiğince Çin’e açmış. Bugün Sudan ekonomisinin büyük ölçeği çekik gözlülerin elinde. İşte bu da Batı’nın öfke salyalarını daha çok akıtıyor.

‘Seni o kadar tepeledik hala teslim olmuyorsun’ dercesine Çin’le yakınlaşmasını açıkça meydan okuma olarak gören Amerika, yıllarca terörist ülke ilan ettiği Sudan’ın şimdi hamiliğine soyunuyor. Tabii ki bunu da Sam Amcası’nın hayrına yapmıyor.

9 komşulu ülke Sudan’ı önce Eritre, Etiyopya ve Uganda müttefikleriyle bir kapıştırmış ‘dış mihraklar’! Yetmeyince ABD bizzat Sudan’ı vurmuş 1998’de. Kimyasal silah tesisi diye vurulan bina ilaç fabrikası çıkınca da Washington yine mağrur durmuş, neden, ülkeye demokrasi götürme çabaları çünkü bunlar!

Sudan’ın handikapı tıpkı Türkiye gibi Merkez yönetim ile Güney –bizdeki Güneydoğu- arasındaki ile anlaşmazlıklar. Kabilelerin ve binbir farklı etnisitenin birleşimi olan Sudan’da Güney ile Kuzey’in fikir ayrılıkları öyle büyük ki yıllar süren iç savaşı bir de Batılı silah tüccarları körükleyince binlerce ‘kara derili’ öldü!

İnsan diyemiyoruz zira ölenler ‘siyah’ olduğundan modern dünya için yalnızca istatistiki veriydi can kayıpları.

Devam edelim, 2003’te Nairobi’de imzalanan anlaşma ile Kuzey ve Güney dedi ki: ‘Tamam arkadaş, artık itiş kakış yok. Hatta Güney dilerse bir referandum ile bağımsızlık isteme hakkına sahiptir’.

Bu ifadeler bir yerlerden tanıdık geliyor mu? Gelmiyor mu? Peki.. Devam edelim..

Sudan’da günde 350 bin varil petrol çıkıyor ve bunun %70’i güneyden elde ediliyor. Ambargo yüzünden çıkaramadığı petrolleri yabancı iştiraklerin güdümüyle çıkarma hakkı elde eden –hala mı tanıdık gelmedi, pes canım- Sudan’ın Güney’i Batı’nın ve ABD’nin iştahını kabartıyor.

Güneyliler’in Kuzey’den ayrılma talebine yönelik referandumda oy kullanma süreci başladı ve bir hafta boyunca sürecek. Sonuçlar Şubat başında açıklanacak. Güney Sudan Başkanı Kiir, bu anı yıllardır beklediklerinden dem vurunca sandığın rengi de zaten belli oldu. Sudan’ın lideri Ömer El Beşir’in esamesi ise okunmuyor, Batı’nın hakkında çıkardığı tutuklama kararının ardından arkasına yaslanıp olan biteni izlemekle yetiniyor Devlet Başkanı; ona biçilen rol bu!

Gözüne sokarcasına demokrasi havariliği yapan Washington ise gereksiz sosyal platformların adamı George Clooney ve eski başkan Jimmy Carter’ı ülkeye göndererek Güney Sudan’a şimdiden beyaz zarf attı. Güney Sudanlı’nın bir karış havadaki aklı şu anda yere basmıyor. 10 milyon nüfusu olan yeni ülkenin adının ne olacağı dahi belli değil, ona da Amerikalı büyükleri bir fikir verir elbette.

Etnisite farklılıklarının kaşına kaşına ve dış güçlerin güdümüyle silahlandırılarak TV ekranında canlı yayınlanan iç savaşa dek getirildiği Sudan’da bugün halk istediğini değil kendisine istetileni oyluyor.

Demokratik özerklik hadisesinin, özselleştirilmiş iç dinamiklerinin biraz da provoke edilmesiyle kendi yolunu çizme eğilimi kazanmak için bazen taşın yosun tutmasına gerek kalmıyor zira nasılsa o taşı itecek birileri çıkıyor kapitalist yerkürede!

Aslında hiç de memnun değil Avrupa bu gidişattan çünkü bugüne dek Sudan’ın karşısına hep Güney kartıyla dikildi. Tıpkı Türkiye’nin önüne hep soğuk Güneydoğu kebabını ısıtıp ısıtıp koyduğu gibi. Menüde bir değişiklik olacağı artık kaçınılmaz da ana yemek müşterinin hoşuna gidecek mi orası tartışılır.

Çünkü her zaman olduğu masada ensesi kalın cinsinden ağır abiler oturuyor!

Ozan İncesaraç / haber365.com
12.01.2011
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haber365.com/Haber/CIA_Kurdistanin_Provasini_Sudanda_Yapti/



İsrail HAARETZ gazetesi Doğu Libya... Batı Sahra... Güney Sudan... Güney Yemen....... Kürdistan... (Türkiye’ye rağmen)

Resim

Amerikan destekli parçalanma: G. Sudan



Dün bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan'daki kutlamalara Sudan Devlet Başkanı Beşir de katıldı. Sudan Güney Sudan'ı tanıyan ilk ülke oldu.

Dünyanın en yeni ülkesi, 2011 yılı Ocak ayında düzenlenen referandumla büyük bir oy çoğunluğuyla bağımsızlıktan yana tercih kullanarak Kuzey Sudan'dan ayrılan Güney Sudan oldu. Güney Sudan bağımsızlığını ilan ederek, dünya üzerindeki 193'üncü ülke oldu. Ülke genelinde kutlamaların düzenlendiği Güney Sudan'da resmi bağımsızlık ilanını Meclis Başkanı James Wani İgga, açıkladı. İgga, "Biz halkın demokratik yollarla seçilen temsilcileri olarak, burada Güney Sudan'ın bağımsız ve egemen bir devlet olduğunu ilan ediyoruz." dedi. Güney Sudan Birleşmiş Milletler tarafından tanınan 193. ülke, Afrika kıtasındaki 54. ülke olarak tarihteki yerini aldı.

2005'te bir buçuk milyon kişinin hayatına mal olan uzun iç savaşı sona erdiren barış antlaşmasında özerklik verilen Güney Sudan'da 2010 yılında tam bağımsızlık için referanduma gidilmesine karar verilmişti. Bir yıl ertelenerek 9 Ocak 2011'de yapılan referandumda nihai karar verilmiş ve Güney Sudan resmen bağımsızlığa giden yolda önemli bir adım atmıştı.

Başkent Juba'da on bilerce kişinin katıldığı törende Güney Sudan bayrağı göndere çekildi. Bağımsızlık töreninde yeni ülkenin ilk devlet başkanı Salva Kiir, anayasayı imzalayarak yemin etti. Juba'da düzenlenen kutlama törenlerine Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir ve Birleşmiş Milletler Genel Başkanı Ban Ki Moon da katıldı.

Öte yandan yeni ülkeyi resmi olarak ilk olarak Sudan devleti tanıdı. Sudan'ın yanı sıra Mısır, Almanya ve ABD de tanıyan ülkeler arasında bulunuyor.

Törende, "Bağımsızlık Beyannamesi" Güney Sudan Yasama Meclisi sözcüsü Wani Igga tarafından okunduktan sonra Sudan bayrağı indirilerek Güney Sudan'ın bayrağı milli marş eşliğinde göndere çekildi. On binlerce Güney Sudanlının coşkuyla izlediği bayrak değişim töreninde, Başkan Kiir indirilen Sudan bayrağını saklayacaklarını belirtti. Kiir, "Bu bayrak Güney Sudan kayıtlarında beraber yaşadığımız ortak geçmişin tanınması için saklanacaktır" diye konuştu.

Resmi bağımsızlık ilanı bugün gerçekleşen yeni ülkede kutlamalar dün gece yarısında başlamıştı. Şehir merkezine kurulan dev bir saat geri sayımı tamamladığında ülkenin milli marşı televizyondan yayımlandı

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=166311



ABD'den Güney Sudan'a tam destek

Sudan'dan referandum ile ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan'ı Washington yönetimi de tanıdı

ABD, bağımsızlığını bugün resmen ilan eden Güney Sudan'ı tanıdı.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre ABD Başkanı Barack Obama, "ABD, Güney Sudan halkının onca çabasının ardından yeni bir ülkenin doğuşunu memnuniyetle karşılamaktadır" dedi.

Güney Sudan'ı dün ilk olarak Kuzey Sudan tanımış, Mısır da tanıdığını bugün açıklamıştı.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=166299
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünyanın 193. Ülkesi Kuruldu: Sudan Bölündü! / Banu AVAR

İletigönderen Başkomutan » Prş Eyl 22, 2011 15:49

Parçalanan Sudan

9 Temmuz 2011 günü Güney Sudan Bağımsızlığını ilan etti ve bu kararı başta Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir olmak üzere bütün dünya tarafından anında kabul ediliverdi. Böylece Doğu Timur'dan sonra Güney Sudan'da da resmi dini Hıristiyanlık olan ikinci bir devlet kurulmuş oldu. Referandumdan önce Sudan Devlet Başkanı El Beşir, Güneylilerin alacakları referandum kararını saygıyla karşılayacaklarını beyan etti ve bağımsızlık törenlerine de bizzat katıldı.

Böylece Büyük Ortadoğu Projesinin ilk semeresi İslam Dünyasından 600 kilometrekarelik bir alanın sökülüp yerine İngiliz patentli bir devletin kurulmasıyla sağlanmış oldu. Sırada Darfur görünüyor.


Güney Sudan'ın kurumsallaşması Kuzey Sudan'ın lojistik yardımlarıyla sağlandıktan sonra sırada bekleyen "Domino"projesi hayata geçirilecektir.Referandum'a dair beyanatı sebebiyle El Beşir'e uygulanan ambargonun kaldırılması için ABD Kongresi harekete geçse de, Darfur krizi çözümlenmeden El Beşir lehine olumlu bir sonuç çıkmayacaktır. Sudan Devlet Başkanı Ö. El Beşir,güneydeki ayrılıkçı teröristlerle mücadele için harcanacak paranın ülke kalkınmasına sarf edileceğine izin verileceğini zannetmekle yanılmaktadır.

Güney Sudan'ın 2005 anlaşmasından bu yana gayri resmi olarak kurulduğunu varsayan batılı ülkeler ekonomik alanda yavaş yavaş toparlanan Sudan'ı küçültmek için bu kere Darfur Gailesini İslam Dünyasının da başına bela ettiler.

1960 Askeri darbesinden ilham alan Kaddafi'nin aksine, 12 Eylül Darbesini iyice inceledikten sonra 1989 senesinde askeri darbe ile idareyi ele geçiren Ömer El Beşir'e karşı Ortadoğu'da dalga dalga yayılan demokrasi taleplerinin şimdilik Sudan'da olmamasının arkasında bu ülkeyi üçe parçalama ve BOP'u benimsetme planları var.

Batı Blokunun Sudan'ı parçalarken Güney Sudan'ı bu derece acele tanımasının sebebi geniş topraklara sahip Sudan'ın özellikle Uzakdoğu ülkeleriyle (Çin ve Kore) sağladığı ekonomik işbirliğinden yararlanarak altın - petrol gibi yer altı kaynaklarını teknolojiye çevirme neticesinde bölgesinin güçlü bir ülkesi olabilme ihtimallerini zayıflatma düşünceleri yatmaktadır.

Sudan'ın Kızıldeniz kıyılarına paralel dağlarında krom ve demir madenlerinin yanı sıra yılda yaklaşık 75 ton üretilen zengin altın yatakları bulunmaktadır.
1960 'da ülkemizde Başbakan, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı ve 2 Paşayı idam, 235 general ve yaklaşık 5500 subay ve astsubayı emekliye ayıran darbenin Merkez Bankasındaki 76 ton külçe altın için yapıldığı düşünüldüğünde Sudan'ın ürettiği altın miktarını az görmemek lazım.Bu zengin altın rezervlerini Sudanlılar başlangıçta Türklerle beraber işletmek istemişlerdi. Türkiye bu fırsatı maalesef 90'lı tarihlerde Fransa'ya kaptırmıştır. Buna rağmen, temelleri Merhum Özal'ın Sudan'a açmış olduğu 40 milyon dolarlık Eximbank kredilerine dayanan ve Hükümetimizin de Afrika'ya açılma politikaları çerçevesinde gelişme kaydeden Sudan'daki Türk yatırımları bugün 200'e yakın firmaya ulaşmıştır. Hartum'a yapılan yeni havaalanını Türkler inşa etmiştir. Türkiye belki de fırsatını kaçırdığı "altın"ın gramının 60 dolara yaklaşmasından sonra fark etmiştir.

Güney Sudan (GS) Cumhuriyetinin kuruluş hikayesi de ilginçtir. İngilizlerin 60 yıllık hakimiyetleri sırasında giriş-çıkışları izne tabi, özerk bir bölge olarak ilan edilmiştir GS. Bu arada misyonerler tarafından sıkı bir Hıristiyanlaştırma kampanyası bu bölgede başlatılarak animist bölge halkı Hıristiyanlaştırılmıştır. İletişim ve ulaşım imkanlarının sınırlı olduğu, İngilizlerin hakimiyetleri döneminde Güneylilerin Kuzeylilerle kaynaşmaları engellenmiştir. İngilizler altyapısını hazırladıkları bu "kaynaşamama" zayıf noktası üzerinden misyonerlik faaliyetlerine yoğunlaşmışlar ve ektikleri bütün ayrılık tohumları herhangi bir inkıraza uğramadan filizlenmeye başlamıştır. Yapılan neşriyatta Güneylilerle Hartum Yönetimi arasında devamlı olarak ülkedeki yönetim olumsuzlukları öne çıkarılmış, Merkezi İdare ile Güneyliler arasında gerilimi arttıran konular sürekli işlenmiştir. GS Cumhuriyeti, özellikle Amerika'daki fundamentalist kiliselerin destek ve himayesinde kurulmuştur. İsrail'in de bu bölgeye ilgisiz kalmadığı bir vakıadır.

GS bağımsızlığının lideri John Garang yetim ve yoksul bir aileye mensuptur. Dindardır. Tanzanya ve Mozambik gibi Afrika ülkelerinde ABD'nin misyoner Hıristiyan klüpleri tarafından kariyer sahibi kılınmıştır.Uganda Devlet Başkanı Y.Musenevi ile yakınlığı ABD'de aynı kulübe mensup olmalarından kaynaklanmaktadır. Kendisine tabi olanlar kilisenin elemanlarıdır. Garang, ABD'de doktorasını yaptıktan sonra GS'daki ayrılık hareketi SPLA'ya üye olmuş keza, Albay rütbesindeyken ABD'ye eğitim için gönderilmiş, Pentagondan eksikliklerini gidererek popülaritesini arttırmış ve daha önce gizli olarak üyesi olduğu ayrılıkçı hareketin başına askeri üniformasını çıkarıp geçmiştir.

Yıllar sonra merkezi hükümette Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevi de alan Garang'ın, devlet protokolünde taşıdığı ikinci adam sıfatıyla hükümetinden ve Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir'den habersiz olarak akıl hocası Uganda Cbşk. Y. Musanevi ile yaptığı gizli görüşmeden sonra uçakla Güney Sudan'a dönerken bindiği uçak 30.7.2005 tarihinde Uganda sınırlarına yakın bir yerde infilak etmiş ve hayatını bu kazada kaybetmiştir. Bu olay ayrılığı iyice tetiklemiştir.

    Garang'ın Cbşk.Yrd.lığı mevkiinde iken ayrılık için gayret etmesi, iradesiyle hareket etmediğini ve bu kazanın da Sudan Hükümeti tarafından yapılmadığını akıllara getirmektedir. Zira Garang'ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak hayatta olması Güneyin ayrılığı önünde bir engel olarak duracaktı. Güney Sudan'ın bu olaydan sonra fiilen Kuzeyden kopması bu iddiayı güçlendrimektedir. Keza bu görüşmeler, Garang'ın emperyalizmin bir maşası olduğunu da teyit etmektedir. Zira Garang yıllar önce kendisini bütün Sudan'a hak ve demokrasi getireceğini açıklayan beyanatlar vermekte idi. Bütün Sudan'da geçerli iradeye sahipken ayrılıktan yana tavır takınması kendi iradesiyle karar vermediğini göstermektedir.

John Garang da ırkçılık kavramlarından yararlanarak ayrılığı körükledi. "Sudan"ın (Siyahlar Ülkesi) anlamına geldiğini, oysa Güneylilerin daha çok siyah deriye sahip olduklarını ve dolayısıyla Sudan'a bu ırkın hakim olması gerektiği dayanaksız tezini savunuyordu. Bu felsefeyi Güney Sudan halkı arasında da misyonerler kiliselerde inceden inceye işlemişlerdir.

Güneyde terör olaylarının günden güne artması ekonomik yönden Hartum Hükümetinin adeta kanını emer. Hartum'un bütün kaynakları asilerle mücadele için askeri harcamalara sarf edilir. Kronikleşmiş "Ezemet al Cenub" (Güney Meselesi) zengin petrol kaynaklarına sahip Sudan'ı mecalsiz bırakır. Komşu ülke Uganda kanalıyla isyancılara yardım edilir. Nihayetinde Hartum Hükümeti isyancılarla baş edemez ve 2005 tarihinde referanduma gidilir. Referandumda tanınmış kanaat önderi Hasan El Turabi de ayrılıktan yana oy kullanacağını açıklar. Turabi'nin bu tutumu bağımsızlığını kazanma günlerindeki Hindistan'ın üçe bölünmesini akıllara getirmektedir. Zira parçalamada izlenen metod aynı koordinatları taşımaktadır. (Hindistan, Pakistan, Bengladeş = Kuzey Sudan, Güney Sudan, Batı Sudan (Darfur).

Güney Sudan'ı alelacele tanımamızın gerisindeki mantığı anlamak da mümkün değil. Tanıma birkaç gün sonra olabilirdi. Bu ülkenin yarın İsrail'in ileri karakolu olmayacağını kim garanti edebilir?

"Dünya ile birlikte hareket etme" politikaları hariciyecilerimizin eleştirilerden kurtulmak için zaman zaman başvurdukları bir savunma refleksidir. Ayrıca her gün Afrika'da da popülaritesi yükselen Türkiye'nin sahip olduğu ul. konjonktür Güney Sudan'ın acele değil de zamana yayılarak (step by step) tanınmasını gerektiriyordu. Hasan El Turabi'nin ayrılıktan yana tavır sergilemesi veya petrol yatırımları için elimizi çabuk tutmamız gerektiği gibi düşünceler tanıma kararının erken alınmasının sebeplerindendir. Belki de eleştiriler alan suya sabuna dokunmayan "bekle gör" dış politikalarımızın aldığı eleştiriler sebebiyle bu "karakuşi" karar alınmış olabilir. Bağımsızlık törenlerinde bir Bakan yerine Kampala Büyükelçiliğimiz kâtibi bizi temsil edebilirdi (Hartum değil). Benzer durumlarda bütün dünya ile birlikte hareket etme politikaları İmparatorluk varisi ülkemiz için takip edilmesi gereken bir dış siyaset değildir. (Kıbrıs'ta olduğu gibi). Kaldı ki Güney Sudanın bağımsızlığı için sağlanan konsensüs nedense Filistin'in bağımsızlığı için sağlanamamaktadır.

Bu arada, Güney Sudan'daki petrol yataklarını kimlerin işleteceğini de ilave edelim. ABD'nin Petrol Devi Chevron Corporation Oil arasında eskiden bu yana süregelen imzalanmış bir anlaşma var. Güney Sudan'a atanacak ABD Büyükelçisinin ilk işi bu anlaşmayı yenilemek yönünde teklif getirmek olacak ve Sudan'da Çin'in ekonomik üstünlüğüne karşı ABD de siyasi olmanın yanı sıra ekonomik olarak da bölgede varlık gösterecektir. GS'da bu anlaşmaya itiraz edecek iradeyi beklemek biraz fazla iyimserlik olur.

    İngilizlerin Musul ve Kerkük'ü de bir referandum oyunuyla elimizden çıkardıkları düşünüldüğünde Referandumların uluslararası gözlemciler denetiminde dahi olsa formaliteden öte inandırıcılığının olmadığı bir vakıadır.

Bir İslam Ülkesi olan Sudan parçalanmakla maalesef İslam binasından bir tuğla daha eksildi. Özellikle Darfur'da izlediği politikalar sebebiyle dünyadan izole edilmiş olan Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in meşruiyetini dünyaya kabul ettirmek için soğukkanlılıkla ülkesinin en verimli yeraltı zenginliklerine sahip Güney bölgesini altın kase içinde Cuba'ya gelen protokole sunması, bağımsızlık törenlerine bizzat katılması, Darfur'un da ayrılacağı sinyallerini tetikleyecek ve El Beşir'e de hiçbir meşruiyet kazandırmayacaktır. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Darfur konusunda İslam Dünyasının aynı hataya düşmemesi ve o bölgede olup bitenlerle özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı (eski adı İKO)'nun yakından ilgilenmesi beklenmektedir. Zira, Libya'da kurulacak ABD ve AB destekli yeni idare Darfur'un da Sudan'dan ayrılmasını tetikleyecektir.

Güney Sudan'ın bağımsız bir devlet olmasında alınacak ibretler var. Güney Sudan İngilizlerin 100 yıl önceki hakimiyetinde iken o bölgede petrol varlığı keşfedilmiş ve burada peyk bir devlet kurulması için gerekli zeminin oluşmasının temelleri ta o zamanlarda atılmıştı. Sudan Hükümetinden, bağımsızlığını kazandığı 1956 senesinden sonra devlet erkânı GS'ı ziyaret etmemiş ve o bölgeye ciddi yatırımlar yapılmamıştı. Siyasiler Güneyi askeri bir çatışma bölgesi olarak gördü. Buna rağmen GS'a yapılan yatırımlar ve hizmetler Güneylileri tatmin etmedi. Özellikle bağımsız olurlarsa yer altı zenginliklerinin kendilerine ait olacağı tezine inandırıldılar. Yaklaşık 5 milyon nüfuslu Güney Sudan'ın karşı karşıya olduğu yüzlerce meselesinin dış yardımlarla giderilip giderilmeyeceğini zaman gösterecektir. Güney Sudan'ın petrol kaynakları ABD'nin Chewron Oil Şirketi olmak üzere diğer doğal kaynakları ve petrol ürünleri yabancı şirketlere peşkeş çekilecek ve sefalet aynen devam edecektir.

Osman Şahin 22/09/2011
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=16687


Dipçe: Güney Sudan,İsrail'in yeni üssü mü?

Güney Sudan düzenlenen kutlamalarla bağımsızlığını ilan ederek dünyanın 194. ülkesi oldu.

Ahram Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Sudan Masası Başkanı Hani Raslan, İsrail’in kurulduğu yıldan itibaren Güney Sudan’daki ayrılıkçı hareketlerle işbirliği içinde bulunduğunu ve sonunda hedefine ulaştığını vurguluyor.

Mısırlı şair Faruk Cüveyda ise, “Sudan’ın parçalanması, Arap dünyasının 1948 yılında İsrail’in kurulmasından sonraki karşılaştığı en büyük depremdir.” ifadelerini dile getiriyor. Güney Sudan’ın kaybedilmesinde uluslararası güçler kadar Arap ülkelerinin de sorumlu olduğunu vurgulayan Cüveyda bundan sonra da “Darfur da gider mi, Beja da gider mi? Sudan varlığını nasıl koruyacak?” gibi soruları sormaya başlayacaklarını ifade ediyor.

El Mısrıyyun gazetesi yazarı Nacah Şuşa Ayrılık seçeneğinin Güney halkının seçeneği olmadığını vurgulamak boşuna olmayacaktır. Bu sadece paralı elitlerin seçeneğidir. Burada cahillik ve ümmilik hâkim ve pek çok grubun ne ayrılıkla ne de birleşmeyle ilgilendiği yok. Buna ek olarak Güneylilerin %18’i Müslümanlardan oluşuyor. ifadelerini kullandı.

Şuruk gazetesindeki analizinde Asyut Üniversitesi profesörlerinden Dr. Halid Abdulkadir de İsrail’in Sudan’ın parçalanmasını sağlamak için yıllardır bölgede faaliyet gösterdiğini anlatıyor. Bu şekilde Mısır’ın en zayıf tarafından yakalandığını söyleyen Abdülkadir, güneyin kopmasıyla artık Nil’in, hiçbir zaman eskisi gibi istikrarlı olarak Akdeniz’e akamayacağını da ifade ediyor. Bu ifadeler ise akıllara Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesi ve yönetimin değişmesi ile Mısır’da nüfuzunu önemli ölçüde kaybeden İsrail’in bölgede yeni bir üs kazandığı yorumlarına sebep oluyor.

Tarihi bir göz atalım: İngiltere 1946’da Sudan’ın kuzeyinin Mısır’ın bir parçası olarak kalmamasına çalıştı ve bu uğurda Sudan’ın geniş ve büyük bir devlet olarak bırakılmasına mecbur kaldı. Bu, Sudan’ın Mısır topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak kalması için Mısır’ın yaptığı baskılara karşı koymak içindi. İngiltere Kuzey’in Mısır’a dâhil olmayacağından emin olmuş olsaydı Sudan’ı kuzey ve güney olarak kendi ayırırdı.

Sömürgeci, o vakit kuzeyi güneyden ayıracak etkenleri güçlendirmek, aynı ülkenin evlatları arasındaki düşmanlığı beslemek, iki taraf arasında güvensizlik ortamı oluşturmak için komplolar ve tuzaklar kurmak ve Hıristiyan örgütlerin etkinleştirilmesiyle eş zamanlı olarak Arapçanın yaygınlaşmasını engellemek için dini, kabilevi ve etnik anlaşmazlıkları kullanarak kirli siyasetine yön verdi.Bunun sonucunda da kuzeydeki Arap-İslam kimliğine karşılık Güney’de putperest ve Hıristiyan bir kimlik oluştu. Bu da nihayetinde 1955 ayaklanmasından bu yana savaşların sürmesine sebep oldu.

Ocak ayında yapılan referandumda halkın büyük çoğunluğunun kuzeyden ayrılmayı kabul ettiği Güney Sudan, yapılan kutlamalarla bağımsızlığını ilan etti.


Düzenlenen resmi bağımsızlık kutlamalarına Kuzey Sudan devlet başkanı Ömer El Beşir ile BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un yanı sıra çok sayıda devlet başkanı, başbakan ve uluslararası kurum temsilcileri katıldı.

Birçok kentte halk sabaha kadar kutlamlara yaparken resmi kutlama, Juba kentinin Gümrük Meydanı’nda yapılan resmi kutlama, saat 00′da başladı.

Sabah saatlerinde Güney Sudan Parlamento başkanı James Wani Igga tarafından okunan bağımsızlık bildirimi ile ülkenin bağımsızlığı ilan edilirken, Sudan eski bayrağı indirilerek yerine Güney Sudan bayrağı göndere çekildi.

Ocak ayında yapılan referandum, 2005 yılında merkezi hükümetle Güney Sudan’daki isyancılar arasında imzalanan barış anlaşmasının bir parçasıydı. Sudan’da 20 yılı aşkın süren ve yaklaşık iki milyon kişinin hayatına mal olan çatışma, 2005 yılında imzalanan anlaşmayla son bulmuştu.

fbkg.org

Törenlerde dikkat çeken bayrak

Güney Sudan'ın bağımsızlık töreninde yer alan İsrail bayrakları da dikkatlerden kaçmadı.

Yeni devletlerini kutlayan bazı Sudanlılar'ın ellerindeki İsrail bayrakları, İsrail karşıtlığıyla bilinen Kuzey Sudan'ı kızdırmak için yapılmış bir hareket olarak değerlendiriliyor. Bununla beraber, İsrail kurulduğu 1948'den beri Güney Sudanlıları her anlamda destekliyor. 1955-1972 arasındaki ilk Güney Sudan savaşında İsrail, Güneyli isyancıların moral ve silah desteği vermiş, uluslararası manevralarda da yardımcı olmuştu. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından İsrail'e ilk tebrik mektubunu Güney Sudan'ı kontrol eden General Joseph Lagu göndermişti. Güney Sudan'ın bugünkü yöneticileri arasında da geçmişte Kuzey ile yaşanan çatışmalarda görev almış ve İsrail tarafından eğitilmiş çok sayıda isim yer alıyor. Nitekim Güney Sudan'ın, bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri de İsrail.

milligazete.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünyanın 193. Ülkesi Kuruldu: Sudan Bölündü! / Banu AVAR

İletigönderen selma malgaz » Sal Eyl 27, 2011 21:20

böyle bir günü görüp razı gelmektense,görmemek için ölmeye razı olmak;bala aşermek gibi...yani bağımsızlık için ölmek,buna iştahlanmak...bu ruhun biri bile milyon ordunun savaşına bedel.
Kullanıcı küçük betizi
selma malgaz
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Prş Tem 21, 2011 20:40


Şu dizine dön: Banu AVAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x